Kronik yorgunluğa karşı ‘Ozon’

Kronik yorgunluğa karşı ‘Ozon’

Virüs ve bakterileri öldürmede oldukça etkili bir gaz olan ozon, sağlık alanında da önemli bir role sahip. Tıpta pek çok hastalığın iyileşme sürecinde etkisi olan ozon terapisinin özellikle hastanın enerjisini ve bilişsel düzeyini olumlu etkilediği için ileri yaşlarda daha verimli sonuçlar veriyor.

26 Mayıs 2018 - 04:13

Anadolu Sağlık Merkezi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Sadi Kayıran, “Ozon terapisi pek çok hastalığın tedavisinde gözle görülür faydalı sonuçlar verirken, aynı zamanda söz konusu hastalıkların oluşmasını önlemede de ciddi bir rol üstleniyor” açıklamasında bulundu.

Oksijen atomundan oluşan ozonun özellikle iyileşmeyen yaralar, diyabetik ayaklar, dolaşım bozuklukları ve kronik yorgunluk gibi durumlarda kullanıldığını anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Sadi Kayıran, “Ozonlama, yaklaşık yüz yıldır bilinen bir teknoloji olmasına rağmen kıymeti daha yeni anlaşılıyor” dedi. Sağlıklı bireylerin de vücut antioksidan kapasitelerine göre yıllık ozon dozu üzerinden belirli sayıda seansa girilebildiklerini belirten Dr. Kayıran, “8-10 seanslık bir tedavinin ardından ayda bir ya da iki ayda bir hatırlatma dozuyla zinde kalmak mümkün oluyor. Dolayısıyla ozon terapisinin sağlıklı bireylerde veya hastalarda, enerjik ve zindelik hali oluşturmak için de uygulanabilen tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

 

Kronik yorgunluğa ve iyileşmeyen yaralara karşı ozon terapisi

Yüzey ve su temizliğinde kullanılan ozonun aynı zamanda virüsleri ve bakterileri de öldüren bir gaz olarak bilindiğinin altını çizen Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Sadi Kayıran, “Bu yönüyle tıp alanında pek çok hastalığın tedavisinde, gözle görülür faydalı sonuçlar veriyor. Ozon terapisi özellikle kronik yorgunlukta, bağışıklık sistemindeki bazı bozukluklarda, kas ve eklem ağrılarında, iyileşmeyen yaralarda, diyabetik ayaklarda, dolaşım bozukluklarında, zona ve herpes gibi sorunların tedavisinde ve hepatit benzeri virüs hastalıklarının ağır seyrettiği durumlarda kullanılıyor” dedi.

 

Tedavi kişiye özel olarak planlanmalı

Atmosferin üst katmanlarında UVB ışınlarının O2’yi O3’e çevirmesiyle oluşan ozon gazının hava kirliliği yapmadığını, kötü kokuları yok ettiğini, yaşam alanlarındaki tozları emdiğini, mikropları öldüğünü, sağlıklı bir ortam yarattığını ve insanlara ferahlık ve zindelik hissi verdiğini anlatan Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Sadi Kayıran, “Tedavinin seansları hastalığa göre de değişkenlik gösterirken en az 6 seans olma zorunluluğu var. Antibiyotik gibi, bir gün kullanıldığında hiçbir anlamı olmayan bu tedavinin de en az 6-8 seansı kullanılması önemli. Tedavinin dozu, seansı, seans sıklığı kişiye özel olarak belirleniyor” açıklamasında bulundu.

 

İleri yaşlarda daha olumlu sonuç alınabiliyor

Ozon terapisinin pek çok hastalıkta kullanıldığı gibi, bazı yaş aralıklarında ve kimi ciddi hastalıklarda kullanılamadığını söyleyen Dr. Kayıran, “Lenfoma gibi kan kanseri türlerinin birçoğunda, glukoz 6 fosfat dehidrogenaz enziminin eksikliğinden kaynaklı favizm hastalığının tedavisinde, kanama-pıhtılaşma zamanı bozuk olan hastalarda, T3, T4 ve TSH değerleri yüksek olduğunda, hastanın tiroitlerinin çok çalıştığı durumlarda ve kalbin atım gücü yüzde 40’ın altında seyrettiğinde uygulanmamalı. Tedavi için önerilen bir yaş sınırı bulunmamasına rağmen, hastanın enerjisini ve bilişsel düzeyini çok olumlu etkilediği için ileri yaşlarda daha verimli sonuçlar veriyor” dedi.

 

Ozon tedavisinin uygulandığı durumlar

• Kronik yorgunlukta, akut enfeksiyonlarda, bağışıklık sisteminin düşkün olduğu durumlarda yöntem uygulanabiliyor.

• Toplumda da yaygın bir hastalık olan genital uçuktan sonra ortaya çıkan ağrılarda uygulanan ilk terapiden sonra, ağrıda 36-48 saat içinde yüzde 70 oranlarında gerileme görülüyor.

• Diyabetik ayakta ozon terapisinden sonra iyileşme hızında bir hafta içinde yüzde 42 artış gözlemlenebiliyor.

• Yanık tedavilerinde de kullanılabilen ozon terapide 2. ve 3. derece yanıklarda 4. haftadan sonra ciddi iyileşmeler gözlemleniyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x