KSÜ Cahit Zarifoğlu Konferans Salonunda düzenlenen panelin modaratörlüğünü KSÜ Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Celal Kurşun’un yaptı. Panele KSÜ Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Köstü, Sosyolog/Yazar Hülya Şekerci ve Psikiyatrist Dr. Mustafa Merter konuşmacı olarak katıldı.
Panel açılışında konuşan Doç. Dr. Celal Kurşun “Bizler bu program ile küresel cinsiyetsizleştirme politikalarının öncellikle aile ve gençler üzerindeki etkilerini irdelemek üzere yola koyulduk. Bugün “Küresel Cinsiyetsizleştirme Politikaları ve Türkiye'deki Etkileri” konusunu sosyolojik, psikolojik ve tıbbi açıdan ele alacağız.” dedi.
Doç. Dr. Bülent Köstü konuşmasında ‘Cinsel Tercih’ adı altında anormal münasebetlerin savunucuları hakkında önemli bilgiler verdi. Dünya çapında kabul görmüş istatistik kurumlarının yayınladığı bilgileri referans göstererek önemli tespitleri katılımcılarla paylaştı. Bu istatistiklerden yola çıkarak "LGBT, alkol, uyuşturucu, şiddet ve ateizm birbirinden bağımsız olmayan olgulardır. İstatistikler incelendiğinde, bu faktörlerin artış ve eksilme tablolarının birbiriyle doğru orantılı olduğu göze çarpıyor.” dedi.
Konuyu sosyolojik açıdan ele alan Sosyolog/Yazar Hülya Şekerci de cinsiyet tartışmaları etrafındaki keskin söylemlerin ilk olarak 18. yüzyılda kadın işçilerin haklarını savunmak adına feminist hareketlerce haklı olarak ortaya çıktığını, daha sonra feminist hareketlerin kadın hakları konusunda adalet eksenli söylemlerinden uzaklaşarak küresel politika güdümüne girdiğini ifade etti. Feminist hareketin temsilcilerinden Simon de Beauvoir'ın "Kadın doğulmaz, kadın olunur" sözüne atıfla cinsiyetçi söylemlerin kadına biçtiği rollere ve bunun problemlerine değinerek aile ve annelik mefhumlarının bu art niyetli politika ve söylemler sonucu bilinçli olarak dezenformasyona uğratıldığına işaret etti.
Telekonferans yöntemiyle salona bağlanarak programa katılan Psikiyatrist Dr. Mustafa Merter ise küresel ölçekli büyük bir projenin tetiklenmek suretiyle insanlığın üzerine boca edildiğini, tedbir alınmadığı taktirde toplumumuz ve insanlık adına büyük bir yıkıma sebep olacağını belirterek cinsel yönelimler noktasındaki tercihleri özgür ve bilimsel tercihler olarak lanse eden çevrelerin söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını aktardı. Bu alanda 2019 yılında bu konuda yapılmış en kapsamlı yayının Science Dergisinde yayınlandığını söyleyen Merter; “Amerika, İngiltere ve Kanadalı bilim adamları öncülüğünde yapılan ve yaklaşık 500 bin kişinin genetik verileri ile cinsel yönelimlerinin incelendiği araştırmaların sonucunda eşcinsellik geni diye bir şeyin olmadığı, genetik faktörlerin cinsel yönelimler ve cinsel davranışlar üzerinde belirleyici bir rolünün bulunmadığı anlaşılmıştır.” dedi.
Panel, katılımcıların sorularının cevaplandırılmasının ardından sona erdi.
YORUMLAR