Toplantının açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Durmuş
Deveci yaptı. “Geçmişteki etnik ve mezhepsel kavgalar bugün de İslam
coğrafyasında görülürken bizler yine tarihimizdeki güzel örnekleri alarak
atılım yeteneğini yeni baştan devreye sokmak zorundayız. Nasıl ki ceddimiz
bilim ile aklın, akıl ile adaletin, adalet ile liyakatin terkibini oluşturmuş
ve eğitim sistemini kurarak bir devşirme olan çocuktan Osmanlının en güzide
sadrazamını yani Sokullu Mehmet Paşa’yı yetiştirebilmişse biz de bugün kendi
çocuklarına bile milli ve yerli şuur vermekten aciz tüketim çılgınlığının
mağduru gençlerin milli ve yerli bir terbiye ile yetişmesini sağlayan eğitim
sistemini kurmak ve yeni baştan kendi paradigmamızı hâkim kılmak zorundayız.
Çünkü yeryüzü coğrafyasında Ümmet-i Müslümanın bizden beklentileri var.” diyen
Rektör Deveci, “Sayın Cumhurbaşkanımızın sıklıkla belirttiği gibi 'geçmişsiz
bir gelecek olmaz.' Bilirsiniz ki geçmişin milli ruha nüfuz etmiş adeta
cilt-deri mesabesinde olan temel değerlerini güncellemek, çağın her tuzağına
karşı yeni mukavemetler kurmak zorundayız.” şeklinde konuştu.
“Bilmenizi isterim ki bizim medeniyetimiz biten, yok olan
bir medeniyet değildir. Bilfiil olmasa da bilkuvve yaşayan bir medeniyettir. Bu
medeniyetin bilim yuvası olarak üniversitelere, dolayısıyla sizlere çok ciddi
görevler düşmektedir.” diyen Rektör Deveci, bilim adamlarını çalışma
prensipleri açısından üç ana başlık altında değerlendirdi. “Birincisi,
karıncavari bilgindir. Karınca ne yapar? Devamlı toplar, taşır ve yuvasına
yığar, kışın yemek için; ama getirdiklerini hiç işlemez. Bazı bilginler
böyledir; sürekli olarak malumat toplarlar ve yığarlar. Bunlara biz Osmanlı
Türkçesinde malumatfuruş diyoruz. İkinci tür ise örümcekvari bilgindir. Örümcek
ne yapar? Devamlı ağ örer, bekler, bir sinek oradan uçacak da, takılacak da onu
yiyecek. Bazı bilginler böyledir; devamlı teori üretirler, kavram yaratırlar,
model oluştururlar ama içleri boştur. Çünkü fizibilitesini yapmazlar. Arşiv
belgesi okumaz, yazma eser incelemez ya da gidip alan araştırması yapmaz; masa
başı felsefe ve bilim yaparlar hatta yer yer siyasilerin işlerine soyunmaktan
yer yer bilim tüccarı olmaktan çekinmezler ve en önemlisi artı değer
üretmezler. Üçüncü kısım bilgin ise arıvari bilgindir. Alması gereken özleri
alır, içinde yoğurur ve bunu bala dönüştürür. Bu örneklerden hareketle
belirtmek gerekirse ülkemiz bu bilim ve teknoloji çağında bal yapan bilginlere
ihtiyaç duymaktadır. Bırakalım siyaseti siyasetçiler, ticareti tüccarlar
yapsın!” dedi.
Yetişmiş insan gücü bulunmayan toplumların güçlü
devletlerin sömürgesi olmaya mahkûm olduklarını hatırlatan Rektör Deveci, “Bu
sebeple daha çok çalışmak, daha çok üretmek, daha zengin ve bayındır hale
gelmek zorundayız. Bunun için de teknoloji üreten, bilim üreten kurumlar olmak
zorundayız. Bir bilim adamının kütüphanede geçen zamanı ile uykuda geçen zamanı
eşit ise inanın çağın gerisinde kalacağız demektir.” ifadelerini kullandı.
“Bizler ve makamlarımız geçici. Aslolan devlet ve
milletimizin güçlü, müreffeh olması ve aydınlık içerisinde varlığını devam
ettirmesidir. Sadece güç ve bilim kaba kuvveti, sadece hikmet ve irfan dünyayı
ihmal etmeyi doğurmaktadır. Bizim ihtiyacımız bilgi ile hikmeti, kültür ile
irfanı birleştirip insanî bir terkibe ulaşmaktır.” diyen Rektör Deveci, “Yerel
değerlerden, şehrin ihtiyaçlarından, milli dokudan, kısacası milletten uzak bir
şekilde bilim adamı cüppelerini, halkımız ile aramızda bir duvar haline
dönüştürmemeliyiz. Devletimizin imkânları ile giydiğimiz bilim adamı cüppeleri
ne siyasetin, ne ticaretin, ne de tahakkümün bir aracı olarak bize
verilmiştir.” şeklinde konuştu.
Özellikle sağlık alanında kullanılan ekipmanlar açısından
dışa bağımlı olduğumuzu anımsatan Rektör Deveci, “Biyomedikal Araştırma
Merkezimizi resmi olarak kurduk. İnşallah değişik projelerle bilimsel
çalışmalar da yaparak ülkemizin dışa bağımlılığının azaltımasına zamanla katkı
sağlarız.” dedi.
Tıp Fakültesi morfoloji binasının 450 gün içerisinde
tamamlanmasının planlandığını söyleyen Rektör Deveci, binanın derslerin
verileceği yıldız şeklinde tasarlanan bloğunun 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılına
hazır olması için çaba sarf ettiklerini ifade etti. Morfoloji binasının tamamlanmasıyla birlikte
Tıp Fakültesi öğrenci kontenjanını yarısı yabancı öğrencilerden oluşmak üzere
400’e kadar çıkarmayı hedeflediklerinin altını çizen Rektör Deveci,
“Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesini Tıp Fakültesi üzerinden dünyaya
tanıtmış olacağız.” diye konuştu.
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Deveci’nin açılış
konuşmalarının ardından, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Mert, Tıp
Fakültesinde yürütülen faaliyetlere ilişkin akademik kurulu bilgilendirdi.
Açılış konuşmalarının ardından 2016 ve 2017 yılında Tıp
Fakültesi bünyesinde göreve başlayan akademik personelin akademik kurula takdimi
ve biniş giydirme törenleri yapıldı. 2 yıllık sürede göreve başlayan 33
akademik personelin binişlerini Rektör Prof. Dr. Durmuş Deveci giydirdi.
2017 yılında KSÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve
Doğum Anabilim Dalında göreve başlayan Prof. Dr. Kadir Güzin’e özel
teşekkürlerini ileten Rektör Deveci, kendilerini üniversitemiz bünyesine
katmaktan son derece memnun olduklarını ifade etti.
Prof. Dr. Kadir Güzin ise kendilerini KSÜ ailesine davet
eden Rektör Deveci’ye teşekkürlerini ifade etti. Prof. Dr. Güzin, “KSÜ’de bulunmaktan
son derece memnunum. Başta Sayın Rektörümüz olmak üzere bütün çalışma
arkadaşlarıma sıcak ve samimi yaklaşımları için teşekkür ediyorum. KSÜ
gerçekten donanımlı, gelişmiş bir üniversite ve mevcut imkânlarla KSÜ Tıp
Fakültesi Hastanesinde onkoloji ve jinekoloji alanında yapılamayacak ameliyat
yok.” şeklinde konuştu.
Tören 2016-2017 yılları arasında Tıp Fakültesine atanan
öğretim üyelerinin toplu fotoğraf çekimi ve ardından verilen kokteylle son
buldu.
YORUMLAR