Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı
öncülüğünde Yenikapı Miting Alanı'nda Filistin halkına destek amacıyla
düzenlenen "Zulme Lanet Kudüs'e Destek" mitinginde yaptığı konuşmada,
müstesna bir günü yaşadıklarını belirterek, kalbi Kudüs için atan, öfkesi Kudüs
için kabaran, yüreği Kudüs için yanan yüz milyonların sesi olarak bugün
Yenikapı'da bulunan herkesi selamladığını ifade etti.
İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi Olağanüstü Toplantısı
vesilesiyle Türkiye'ye gelen misafirleri de selamlayan Erdoğan, "Kudüs
davası hepimizin davasıdır." diyerek mitinge katılan MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici başta olmak üzere siyasi
parti temsilcilerine de teşekkür etti.
Erdoğan, şöyle konuştu: "Ülkemizde, bölgemizde ve
tüm dünyada medya aracılığıyla bizleri takip eden herkese İstanbul'dan
selamlarımı yolluyorum. Buradan, Kabe'mizin bulunduğu Mekke'deki, Peygamber Efendimizin
emaneti Medine'deki gözü yaşlı yüreği yaralı, şehitleri sebebiyle yaslı da olsa
dimdik ayakta duran Kudüs'teki, Gazze'deki tüm kardeşlerimi selamlıyorum.
İsrail zulmü karşısında sadece ve sadece yüreklerindeki imanın gücüyle
mücadeleyi veren Filistinli kardeşlerimizi özellikle selamlıyorum. İnançlarını
ve vatanlarını savunurken hunharca katledilen şehitlerimize Rabbimden rahmet
diliyorum. Bu kutlu mücadelede yaralanan gazilerimize, Rabbimden acil şifalar
diliyorum."
"KUDÜS BİR
İMTİHANDIR"
İnsanlığın ve Müslümanların haysiyetini koruma görevini
üstlenen mazlum Filistin halkına şükranlarını sunduğunu dile getiren Erdoğan,
"Biliyor musunuz Kudüs sadece bir şehir değildir. Kudüs bir semboldür, bir
imtihandır, Kudüs kıbledir. İlk kıblemizi koruyamazsak son kıblemizin
geleceğine güvenle bakamayız. Açık konuşmak gerekirse İslam dünyası Kudüs
imtihanında sınıfta kalmıştır. Sadece İslam dünyası değil, tüm insanlık da
sınıfta kalmıştır." ifadelerini kulland
Erdoğan, şair Cahit Zarifoğlu'nun şiirinden "Önce
yüreklerimizdeki Kudüs'ü işgal ettiler, biz savaşı önce kendimizde
kaybettik." dizelerini okuyarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müslümanlar olarak yüreklerimizdeki Kudüs işgal
edildiğinden beri, zalime gerektiği gibi karşı koyamaz olduk. Osmanlı Devleti dört
asır boyunca Kudüs'ü diğer dinlerin mensupları için de barış, huzur ve esenlik
şehri olarak yönetmiştir. Birinci Dünya Savaşı'nda yenilen tarafta yer alan
Osmanlı, diğer pek çok coğrafya gibi Kudüs'ü de terk etmek zorunda kalmıştı.
İşte o günden beri Kudüs huzur yüzü görmedi. Şehrin tüm dinlere saygılı yapısı
hızla bozuldu, Müslümanlarla birlikte Hristiyanların kutsalları da İsrail'in
tehdidi altına girdi."
"FİLİSTİN'İN
TOPRAKLARINDAN KAN İZLERİ HİÇ SİLİNMEDİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şair Nizar Kabbani'nin "Kudüs
şiiri"nden de dizeler okuyarak, o günden beri Kudüs'ün duvarlarından,
Filistin'in topraklarından kan izlerinin hiç silinmediğini ifade etti.
Birleşmiş Milletler'in 1947 yılındaki kararına göre
Kudüs'ün özel statülü uluslararası bir şehir olacağına işaret eden Erdoğan,
şöyle konuştu:
"Bu karar, Filistin'in hızla işgali ve bölgenin
binlerce yıllık sakinlerinin zorla tasfiyesi sonucunu doğurmaktan başka bir işe
yaramadı. 1967 yılında Kudüs'ün işgaline sessiz kalan Birleşmiş Milletler,
İsrail'in gerçekleştirdiği haksız, hukuksuz, vicdansız, ahlaksız tüm eylemleri
sadece seyrederek bu zulme zımnen ortak olmuştur. Niçin 'Dünya 5'ten büyüktür'
diyorum anlıyor musunuz? Yoksa bir Amerika'nın iki dudağının arasına mahkum
olan dünyada zulümden başka bir şey göremezsiniz. Onun için ne diyoruz?
Zalimler için yaşasın cehennem. Bugün de Amerika'nın attığı adıma karşı etkili
bir tavır koymayan Birleşmiş Milletler, zaten yıpranmış olan meşruiyet zeminine
bir darbe daha vurmuştur."
"ASIL
MÜCADELE SİYONİZMLE"
Kudüs'ün İsrail tarafından işgalinden iki yıl sonra bir
grup Yahudi tarafından Mescid-i Aksa'nın yakılmasının aslında bardağı taşıran
son damla olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Bunlar Siyonist ve bir
Siyonizm mücadelesiyle karşı karşıyayız. Böyle bir felaket dahi maalesef
Müslümanları kendilerine getirmeye yetmedi. Ben Siyonistlerle Musevileri
birbirinden ayırıyorum. Asıl mücadele Siyonizmle Siyonistlerle ve onların
Müslümanlara olan düşmanlığı hiç affedilir gibi değil." dedi.
Dönemin İsrail Başbakanı'nın bu yangının yaşandığı günle
ilgili hissiyatını anlatırken, "Sandım ki Müslümanlar dört bir yandan
Kudüs'e gelecek. Sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Lakin sabah oldu ve hiçbir
şey yaşanmadı. İşte o zaman anladım ki biz dilediğimizi yapabiliriz." dediğini
aktaran Erdoğan, "Acı ama durumumuz işte budur." ifadelerini
kullandı.
Erdoğan, Yenikapı Miting Alanı'nda düzenlenen "Zulme
Lanet Kudüs'e Destek" mitinginde yaptığı konuşmada, TBMM Başkanı İsmail
Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel
Başkanı Mustafa Destici gibi Mehmet Akif İnan'ın "Mescid-i Aksa'yı gördüm
düşümde" şiirini okudu.
"Mescid-i Aksa'yı, Kudüs'ü ve Filistin'i belki
dillerimiz unutmadı ama elleri, kolları bağlı bir seyirci olmanın ötesine
geçemediğimiz de ortada" diyen Erdoğan, İsrail'in 1947'den beri dilediğini
yaptığını, bugün de aynı pervasızlıkla yoluna devam ettiğini söyledi.
Bu gerçeklerin görmezden gelinemeyeceğini dile getiren
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Amerika'nın aldığı son kararla, Kudüs'ün
mahremiyetine bir kez daha el uzatıldı. Mescid-i Aksa giderek sıklaşan bir
şekilde, radikal siyonistlerin çizmeleriyle kirletiliyor. El-Halil Camii hala
işgal altında. Biz Müslümanlar kınamaktan başka bir şey yapmıyoruz,
yapamıyoruz. Halbuki önümüzde Müslümanların Kudüs'ün nasıl eman yurdu haline
getirdiğinin örnekleri var. Hazreti Ömer Kudüs'ü, neredeyse kimsenin burnunu bile
kanatmadan fethetmişti. Ama Hazreti Ömer'in arkasında gerektiğinde bu uğurda
canını vermeye hazır dev bir ordu vardı. Asırlar sonra Kudüs'ün üzerine yürümek
için çok büyük ordular toplayan Haçlılar 600 bin kişi olarak Anadolu'ya girip
sergiledikleri tüm vahşete rağmen ancak 100 bin kişi olarak Toroslar'ı
aşabildiler. Onlara karşı bu büyük mücadeleyi veren Selçuklu Beyleri, düşmanın
ne sayısından ne de gerisindeki silüetten çekindiler. Haçlılardan oluşan ordu
Kudüs'e girdiğinde şehirde Müslüman, Musevi kimseyi bırakmadan hepsini
katlettiler. Selahaddin Eyyubi, şehri yeniden fethettiğindeyse teslim olan
herkesin gitmesine izin verdi."
Kudüs ve Allah'ın evi Mescid-i Aksa esaret altındayken,
evinde yatmayı kendisine zül sayan bu büyük komutanın verdiği mücadelenin,
imanın ve cesaretin zulme karşı direnişinin sembolü olduğunu vurgulayan
Erdoğan, daha sonraki Haçlı seferlerinde de benzer hadiselerin yaşandığını ama
tereddüdün olmadığını ifade etti.
Karşı taraf zulümle, vahşetle, kıyımla Kudüs'e yürürken
Müslümanlar'ın imanlarının, bileklerinin gücüyle onları yendiğini ama masum hiç
kimseye de zarar vermediğini dile getiren Erdoğan, bu saldırı dalgasının son
büyük örneğinin Çanakkale olduğunu söyledi.
Çanakkale'de milletin iman dolu göğsünü siper ederek, bu
hayasızca akını durdurduğunu hatırlatan Erdoğan, "Dikkat ediniz, bu
örneklerin hepsinde zalimler tüm güçleriyle saldırırken, Müslümanlar sadece dua
etmekle, sadece gözyaşı dökmekle yetinmemişlerdi. 'Zulme rıza, zulümdür'
diyerek karşılarındaki güçlerin sayısına, silahına, teknolojisine bakmadan
Allah'ın vaadine güvenip, tüm güçleriyle, tüm imkanlarıyla mücadele
etmişlerdir. Bizim için Çanakkale ne ise Kudüs de odur." dedi.
Yüreklerin, bileklerin ve canların ortaya konduğu bir
mücadelenin zaferle sonuçlanacağını belirten Erdoğan, "Bugün 'neyimiz
eksik' diye baktığımızda, işte bunu görüyoruz. Dualarımıza ve gözyaşlarımıza,
yüreklerimizin ve bileklerimizin gücünü eklemediğimiz sürece, zalimi
durduramayız. Çünkü hak, hukuk tanımayan zalim, laftan, sözden, nasihatten
zaten anlamaz. İçindeki korkuyu, zulüm çıtasını sürekli yükselterek bastıran,
ahlakı olmayan zalimin anladığı tek dil güçtür. Şayet tüm dünya, tüm
Müslümanlar bir olup bu zulmün karşısına dikilirse, inanın bana sırtını
dayadığı lobilerin desteği, İsrail'in pervasızlıklarını sürdürmesine yeterli
olmaz." diye konuştu.
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'un "Olmaz
ya...Tabii..." şiirinin "Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık /
Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yık / Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır
/ Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır / Eyvah! Bu zilletlere sensin yine
illet... / Ey derd-i cehalet, sana düşmekte bu millet / Bir hale getirdin ki,
ne din kaldı, ne namus! Ey sine-i İslam'a çöken kapkara kabus, Ey hasm-i
hakiki, seni öldürmeli evvel: Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el"
dizelerini okuyan Erdoğan, "İslam dünyasını içinde bulunduğu bu halden
çıkarmak hepimizin boynunun borcudur. Bu konuda en büyük görev hiç şüphesiz
günümüz Müslümanlarına, bu meydana düşüyor. Yenikapı Meydanı buna yabancı
değil. Biz 7 Ağustos'ta da burada mıydık? 15 Temmuz'un hesabı için burada
mıydık? Unutmayın, bu alan her zaman bizim toplanma yerimiz olacaktır. Biz önce
kendi aramızda birliğimizi, beraberliğimizi temin edeceğiz ki zalime karşı
gerektiği şekilde güçlü durabilelim." dedi.
"Açık konuşacağım; Müslümanlar, aralarındaki
çatışmalarda, çekişmelerde, ihtilaflarda birbirlerine ne kadar şedidse, ne
kadar tahammülsüzse, hatta ne kadar vicdansızsa, hasımlarına karşı da o derece
pısırık, cesaretsiz, korkak bir görüntü içindedir." diye konuşan Erdoğan,
"Tespitim yanlış mı?" diyerek kalabalığa sordu.
"O zaman gereğini yapalım" diyen Erdoğan,
Müslümanların proje terör örgütlerini dahi engellemeyi başaramadığını söyledi.
Bölgede DEAŞ denen bir örgütünün türediğine işaret eden
Erdoğan, "Soruyorum size, bu örgüt kimin kanını döktü? Kimi zulmüyle
inletti? Kimin şehirlerini yerle yeksan etti? Bu örgüt sadece Müslümanların
kanını döktü. Bu örgüt, sadece Müslümanlara zulmetti. Bu örgüt sadece İslam
coğrafyasının mirasına saldırdı. Güya bu örgütle mücadele için dünyanın dört
bir yanından gelen güçler adeta coğrafyamızı işgal etti." ifadelerini
kullandı.
El-Kaide'dan Boko Haram'a, PKK'dan FETÖ'ye kadar diğer
örgütlerin de aynı amaca hizmet ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Bunlar proje
terör örgütleri. Ortaya çıkan tablo, bize bu tür örgütlerin tek amacının
Müslümanların birliğini ve dirliğini bozarak, kurumsal yapılarını yıkarak
bölgemizi işgale hazırlamak olduğunu göstermiştir. Eğer bugün Kudüs'ün
mahremiyeti bu kadar kolay çiğnenebiliyorsa, Filistinli kardeşlerimizin
canları, kanları bu derece hiçe sayılabiliyorsa gerisindeki sebeplerden biri de
işte budur." değerlendirmesini yaptı.
İslam dairesi içinde olmanın, Müslüman sıfatı taşımanın
kolay olmadığını dile getiren Erdoğan, "Bu işi çok ama çok kolaya
indirdik" ifadelerini kullandı.
Hazreti Muhammed'in "Sizden herhangi biriniz bir
kötülüğü gördüğünde onu eliyle değiştirsin. Buna güç yetiremiyorsa diliyle
değiştirsin. Buna da güç yetiremezse kalbiyle buğuzetsin. Bu ise imanın en
zayıf mertebesidir." şeklindeki hadisini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam
etti:
"Bugün Müslümanlar olarak bırakınız kötülüğü
elimizle değiştirmeyi çoğu defa dilimizle bile karşı çıkma konusunda ortak
karara ne yazık ki varamıyoruz ve bununla ilgili olarak kalpler Allah'ın
emrindedir. Müslümanların bu gaflet halinin tecessüm ettiği husus işte Kudüs
meselesidir. Kendi topraklarını İsrail saldırılarına karşı savunan Filistinli
kardeşlerimizi ayrı tutacak olursak acaba Kudüs meselesinde hangi Müslüman
kötülüğü eliyle düzeltme şuuruna sahip? Müslümanların çoğunun dillerinin dahi
lal olduğu böyle bir meseleyi sadece kalplere hapsetmek Allah korusun bizi o
zayıf iman ikazıyla yüz yüze bırakır."
"KUDÜS
GÜCÜYLE BU ZULME KARŞI HEP BİRLİKTE YÜRÜYELİM"
Şair Nuri Pakdil'in "Tur dağını yaşa/Ki bilesin
nerede Kudüs/Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum/Ayarlanmadan Kudüs’e/Boşuna
vakit geçirirsin/Buz tutar/Gözün görmez olur/Gel/Anne ol/Çünkü anne/Bir
çocuktan bir Kudüs yapar/Adam baba olunca/İçinde bir Kudüs canlanır/Yürü
kardeşim/Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin" şeklindeki dizelerini seslendiren
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gelin ayaklarımızdaki Kudüs gücüyle bu zulme karşı
hep birlikte yürüyelim. Durmayalım ama bu yürümeye sürekli olarak devam edelim
ve birileri bu yürüyüşü görsün. Çünkü Müslümana umutsuzluk yakışmaz. Rabbimin
müjdesi var: 'Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin. Eğer inanıyorsanız muhakkak
üstün olan sizsiniz.' İşte bu ilahi müjdeye layık olabilmek için tüm
Müslümanlara diyoruz ki gelin birlik olalım ve zalimlerin karşısına tek bilek,
tek yürek olarak çıkalım. Kendi içimizdeki gafillerin üstesinden geldiğimiz
gün, zalimin kalbine korkuyu saldığımız gün olacaktır. Kudüs, inşallah tüm
Müslümanların kurtuluşunun vesilesi olacaktır. Üzerimizdeki ölü toprağını Kudüs
davasına sahip çıkarak atacağımıza inanıyorum. Peygamber Efendimizin (Aleyhissalatü
vesselam) miraca çıktığı bu kutsal şehri, Hazreti Ömer (Radıyallahu Anh) ve
Selahaddin Eyyubi'nin mirasını sahipsiz bırakmayacağız. Filistinli
kardeşlerimiz bugüne kadar görevlerini, vazifelerini yerine getirdiler. Bundan
sonra 1 milyar 700 milyon Müslüman olarak Kudüs nöbetini devralma sırası, evet,
bize gelmiştir."
"GÜVENLİK
KONSEYİ'Nİ TIKAYAN ŞU ANDA TEK ÜLKE ABD'DİR"
Katılımcılara "Nöbeti almaya hazır mıyız?" diye
sorup "Evet" cevabını alan Erdoğan, "Bu vesileyle bir kez daha
Kudüs'ün işgalini, Mescid-i Aksa'nın mahremiyetinin ihlalini, Filistinlilerin
haklarının gasbını asla kabul etmeyeceğimizi ilan ediyoruz." dedi.
ABD'nin, büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararıyla bölgede
arabulucu değil taraf olduğunu hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde bir
kez daha gösterdiğini dile getiren Erdoğan, "Amerika, sorun çözmeden yana
değil sorun üretmekten yana olduğunu ortaya koymuştur. Birleşmiş Milletler'in
icrai organı olan Güvenlik Konseyi'ni tıkayan şu anda tek ülke
Amerika'dır." diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararlarının 1947
yılından bu yana İsrail tarafından tanınmadığını belirten Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kudüs konusunda alınacak yeni bir Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu kararı elbette kimlerin hangi safta durduğunu göstermesi
bakımından çok önemlidir. Şu anda buna hazırlanıyoruz. İslam İşbirliği
Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı olarak üye ülkeleri olağanüstü toplantıya
çağırdık. Biraz sonra buradan toplantıya geçeceğiz. Son katliam artık bölgedeki
durumun kağıt üzerinde kalan kararlara, onlarla geçiştiremeyeceğini ortaya
koyacak kadar açıktır, nettir. İsrail'in uyguladığı devlet terörünün
durdurulmaması halinde dünya hızla hiç kimsenin kendini güvende hissedemeyeceği
bir noktaya doğru gidecektir. Bunun için gerek Birleşmiş Milletler, gerek İslam
İşbirliği Teşkilatı gerek diğer uluslararası kurumlar ve gerekse de tek tek tüm
devletlerin İsrail'in zulmüne karşı fiili bir duruş ortaya koymalarının zamanı
gelmiştir. Buradan İstanbul Yenikapı Meydanı'ndan tüm Müslümanları ve tüm
insanlığı kendi dini fanatizmlerinin eseri kararlar ve katliamlarla bölgemizi
ve dünyayı felakete sürükleyenlere karşı harekete geçmeye özellikle davet
ediyorum. Mazlumların yanında yer almayan bir küresel düzen zalimlerin oyuncağı
olmaya mahkumdur."
Tüm dinlerin kutsal mekanlarına ev sahipliği yapan
Kudüs'ü fanatik siyonistlerin yerle yeksan etme niyetine karşı Müslümanıyla,
Hristiyanıyla, sağ duyulu özellikle Musevisiyle hep birlikte mücadele
edeceklerini vurgulayan Erdoğan, İsrail halkını da yönetimlerinin kendilerini
sürüklediği felakete karşı harekete geçmeye davet ettiklerini kaydetti.
Erdoğan, holokost mağduru bir halkın kendi devletlerinin
bir başka halka karşı işlediği insanlık suçlarına rıza göstermeyeceğini ümit
ettiğini dile getirerek, "Amerikan halkının da bu uygulamaların anlamı
konusunda yeteri kadar bilgilendirilmediğini düşünüyorum. Yönetimin terör
örgütleri konusunda olduğu gibi terör devleti İsrail hususunda attığı adımların
bir gün geri dönüp Amerika'yı vurması da kaçınılmazdır. Bu vesileyle Amerikan
halkına da yönetimin yanlışları konusunda seslerini yükseltmeleri çağrısı
yapıyorum." diye konuştu.
Üzerinde durulması gereken asıl konunun "ne
yapacakları" olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye
hem diplomatik kanalları çalıştırarak hem de attığı somut adımlarla Kudüs ve
Filistin meselesindeki duruşunu hep göstermiş bir ülkedir. Son gelişmelerin
ardından da tavrımızı açık bir şekilde otaya koyduk. İsrail'in en çok hedef
aldığı ülkenin Türkiye, en çok hedef aldığı liderin de şahsım olması bu tavrın
doğruluğunu ve etkisini göstermektedir. Eğer oradaki şahıs beni hedef alıyorsa
doğru yoldayım. Ama biz bir şeye inanıyoruz. Biliyoruz ki galip olan ancak
Allah'tır. İstediğin kadar elinde nükleer silah olsun, istediğin kadar elinde
kimsede olmayan silahların olsun, asıl olan Rabbimin silahıdır. Biz bununla bu
yolda yürüyoruz. Onlar hangi tuzakları kurarlarsa kursunlar, en büyük tuzak
Allah'ın tuzağıdır. Biz bununla bu yolda yürüyoruz. Biz ecdadımız gibi kutsal
bildiğimiz değerler uğrunda gerektiğinde canımız pahasına mücadele etmekten
kaçınmayan bir milletiz."
"MÜSLÜMANLARA
ÖNCÜLÜK ETMEKTEN ŞEREF DUYARIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz'dan Suriye
operasyonlarına kadar bu mücadelenin örneklerinin sergilendiğini dile
getirerek, Kudüs konusunun da kendileri için aynı derecede önemli bir hadise
olduğunu söyledi.
Bu mücadelede Müslümanlara öncülük etmekten şeref
duyulacağını vurgulayan Erdoğan, "İsrail'i bu yanlış adımlarından geri
çevirene, akıtılan masum kanların hesabını sorana kadar mücadelemiz sürecektir.
Burada bir kez daha İsrail zulmüne direnen Filistinli kardeşlerimize
desteğimizi ifade ediyoruz. Dünyadaki tüm Müslümanları silkinişe, yeniden
dirilişe, yeniden ayağa kalkmaya davet ediyoruz. İnsanlık ve insanlığı herkes
için büyük bir tehdit oluşturan bu saldırılara, haksızlıklara, şımarıklıklara
karşı harekete geçmeye davet ediyoruz. " diye konuştu.
Erdoğan, bu vesileyle İslam İşbirliği Teşkiatı'nı (İİT)
hemen İstanbul'a çağırdıklarını, zirve toplantısında da bu akşam kısa, özet bir
sonuç bildirgesiyle İİT'nin bir karar alacağını belirterek, şöyle konuştu:
"Bu vesileyle herkesi İİT üyesi tüm ülkelerde
başlatılacak olan Filistin'e yardım kampanyasına katılmaya davet ediyoruz.
İnşallah Kudüs'ün esenliğe, Filistinli kardeşlerimizin özgürlüğe, Filistin
topraklarının bağımsızlığa kavuşacağı günler yakındır. Sizlere de, biz ve bizi
medya aracılığıyla takip eden tüm kardeşlerimize desteğiniz, sevginiz,
coşkunuz, ahde vefanız için şükranlarımı sunuyorum. Başı rahmet, ortası
mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan mübarek ramazanı şerifinizi
tebrik ediyorum. Bu mübarek günlerin Kudüs başta olmak üzere Suriye'den
Yemen'e, Arakan'dan Afrika'ya kadar dünyanın dört bir ucundaki kardeşlerimiz
için barışa, esenliğe ve selamete vesile olmasını diliyorum. Mitingimize
katılan başta Sayın Bahçeli olmak üzere, Destici olmak üzere Meclis Başkanım,
Başbakanımız olmak üzere ve İİT üyesi kardeşlerimiz olmak üzere tüm
misafirlerimize teşekkür ediyorum."
Erdoğan, konuşmasını "Tek millet, tek bayrak, tek
vatan, tek devlet" diyerek rabia ile tamamladı.
YORUMLAR