Trump’a tepkilerin neredeyse tamamının Türkiye’den
yükseldiğine dikkat çeken Aybar, diğer Müslüman ülkelerin sessizliğine işaret
ederek Türkiye’nin Kudüs üzerinden savaşın içine çekilmeye başlandığını ifade
etti. Aybar, “Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesiyle Kudüs
İsrail’in başkenti olur mu? Bunun cevabı için öncelikle tarihe gitmemiz lazım.
Tarihi bir bilinçle bakmamız lazım. Aslında üç dinin kutsal merkezi Kudüs,
Mescid-i Aksa, Ağlama Duvarı. Müslümanlar için olduğu kadar Hristiyanlar ve
Museviler için de çok önemli. Bu Hristiyanların da ortak sorunu. Müslümanların
da ortak sorunu. Musevilerin de ortak sorunu” dedi.
Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması durumunda hem
Hristiyanların hem de Müslümanların rahatça ibadet yapamayacaklarını kaydeden
Köşe Yazarlarımızdan Erkan Aybar, Kudüs’ün Siyonistlerin egemenliği altına
gireceğini söyledi.
Aybar, şöyle konuştu: “Yarın Tel Aviv’i bırakıp ta Kudüs
başkent olursa ne olacak? Aslında sorulacak soru bu! Kudüs başkent olduğu zaman
ne Hristiyanlar doğru dürüst ibadet yapabilecek ne de Müslümanlar! Yahudiler
için Ağlama Duvarı zaten hep açıktı. Ne olacak böylelikle? Orada bir çember
oluşturulacak. Radikalizm adı altında Müslümanlar oradan tamamen çıkartılacak
yerine Siyonistler gelecek. Museviler demiyorum bakın Siyonistler gelecek. Ve
oraya hükmedecekler. Aslında bu İslam alemine karşı yapılan bir hareket. Trump
burada ‘ipler benim elimde’ diyor. Artık ben istediğimi yaparım, Ortadoğu’da
ben varım, diyor.”
İsrail’in Kudüs meselesiyle Kuzey Irak’ta yapamadığı şeyi
yaptığını belirten Aybar, şu açıklamalarda bulundu: “Kuzey Irak’ta bir Kürt
devleti kurulacaktı, bunu başaramadılar. İsrail, oraya destek veriyordu. Kudüs’ü
başkent yapmayı İsrail istedi aslında. Yoksa ortalık böyle karışıkken bir
devlet başkanı bu kadar dengesiz bir karar alamaz. Ama İsrail her zamanki gibi
yine kendini kamufle etti; Trump, imza attı. İsrail bunu belirgin olarak dile
getirmese de kuruldu kurulalı böyle bir istekleri vardı. Başkentlerinin Tel
Aviv değil de Kudüs olması yönünde. Burada Sudi Arabistan ve Sudi Arabistan’a
bağlı emirlikler zaten Amerika Birleşik Devletleri’nin emrine girdiler. Bunun
dışındaki Müslüman ülkeler İran, Türkiye ve Yemen ne yapardı? Trump bu
açıklamasıyla Türk halkının ve İran halkının tepkisini görmek istedi. Tabi
Türkiye, İran ve diğer İslam ülkelerindeki halklar tepkilerini göstermeli;
ancak bu tepkilerin yanı sıra bir de tavır konulsun. Yani tepki gösterdik
oldu-bitti değil. Tavır da konulsun, takip de edilsin. Bunun altında yatan asıl
istedikleri neydi? Bunun anlaşılması lazım. Çünkü tarih boyunca Ortadoğu’da
İslam âleminin, Müslümanların kanı akıtıldı. Orası bizim için kutsal bir
yerdir. Şehitlerimizin, Türk’ün, Arap’ın, Acem’in kanı vardır. Onun için sahip
çıkılması lazım. Oynanan oyunları geniş bir şekilde ele almamız lazım dar
kalıplar içinde değil. Mesele bir imza meselesi değil. Çünkü devletlerin
sınırları değişecek. Asıl mesele bu! Yarın bunun karşılığında Mekke ve Medine
özerk bir devlet. Bunu çok açık ve net söyleyebilirim. İşte Suriye bölünmüş
devletçikler halinde. İran’da bölünmüş devletler. Türkiye bölünmüş devlet
halinde. Bu onların oyunudur ve Kudüs açıklaması bu oyunun provasıdır. Yani hiç
kimseye sormadan Kudüs’ü başkent ilan ettim, ben yaptım oldu mantığı değildir
bu! Kısacası bu açıklamayla tepki gösteren ülkeleri en sona bırakacaklar ve
tepkisiz kalan ülkelerden başlayacaklar. Bir nevi İslam ülkelerinin
Müslümanlıklarını ve İslam’a bağlılıklarını ölçecekler. Sonuçta inançlarına ve
değerlerine bağlı olanlar için yeni formüller arayacaklar fakat ümmet bilincini
kaybetmiş, zayıflamış ülkeler için oyunlarını sahneye koyacaklar.”
Avrupa Birliği’nin artık iflasın eşiğinde olduğunu aktaran
Aybar, açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü: “İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden
el çekmesiyle Avrupa kan kaybetmeye başladı. Onun için İslam âleminin de gözü
Türkiye’de! Türkiye, uluslararası siyaseti mükemmel oynarsa kazanır. Ama iç
siyasete kurban ederse Türkiye biter. Bunu görmemiz lazım. Siyasilerin, ülke
yöneticilerinin duygularıyla hareket etmemesi lazım. Halk, duygularıyla hareket
edebilir; ama ülke yönetenler, duygularıyla hareket etmemeli! Eğer uluslararası
siyasetle cevap verilirse geri adım attırabilirler. Yani elimiz güçlü bir
şekilde masaya oturmamız lazım. Kudüs’e tepki gösterilerinin AK Parti
mitinglerine dönmemesi lazım. Kudüs, bütün milletin meselesi ise hangi siyasi
görüşte olursa olsun halk olarak, millet olarak meydanlarda, olunması lazım. Ama
bir müddet sonra baktığımız zaman siyasi şovlara dönüştüğünü görüyoruz. Ben
bunu şahsım olarak görüyorum. Bu tür tepki gösterilerini sivil toplum
örgütlerinin üstlenmesi lazım.”
SADECE TÜRKİYE’NİN
SESİ ÇIKIYOR
Trump’ın açıklamasının üzerine Kudüs’ü ortak değeri bilen
diğer dinlerin temsilcilerinin de veya örgütlerinin de herhangi bir açıklama
yapmadığına ve tepki göstermediğini kaydeden Erkan Aybar, şunları söyledi: “Ben
Trump’ın Kudüs açıklamasının üzerine Fener Rum Patriği’nin bir açıklama
yapmasını beklerdim. Türkiye’de yaşayan Hristiyanların, Süryanilerin, Türk
vatandaşı olan Yahudilerin ve diğer inançta olan insanların şiddetli bir
açıklama yapması ve tepki gösterilerine de katılmalarının lazım geldiğini
söylemek isterim. Çünkü Kudüs sadece biz Müslümanlar için kutsiyet atfetmiyor.
Kudüs Süryaniler için de kutsaldır, mabetleri var. Hz. İsa Aleyhisselâmın orada
yükseldiğine inanırlar. Hal böyle iken yalnızca Müslümanlar istiyormuş gibi
sadece Müslümanların derdiymiş gibi davranılırsa bu iş olmaz. Yine söylüyorum Fener
Rum Patriği bunun üzerine açıklama yapması lazımdı. Vatikan’ın açıklama yapması
lazımdı. Vatikan’ın Hristiyanları toplaması lazımdı. Eylem yapması lazımdı.
Vatikan samimiyse dualarda bulunulması lazımdı. Onlarda temenni var. Temennide
bulunulması lazımdı. Ne hikmetse zaten 15 Temmuz sürecinden bu yana
patrikhanede bir suskunluk var. Benim çok dikkatimi çekti. Araştırmalarımızda
da bu görünüyor: bir suskunluk var. Hiçbir şeye dokunmuyor patrikhane!
Özellikle Fener Rum Patrikhanesi… Süryaniler keza yine öyle. Neden sükût
ediyorlar? Korktukları bir şey mi var?”
KUDÜS’E ÖZERKLİK
VERİLMELİ!
Kudüs’ün, insanlığın ortak bir sorunu olduğuna dikkat çeken
Aybar, şöyle devam etti: “Bu soruna bir çözüm getirilmesi lazım. Madem Kudüs,
üç dinin kutsalı o zaman oranın özerk bir bölge yapılması lazım. Bu özerk
bölgeye de dokunulmazlık verilmesi lazım. Madem Filistin’e, İslam âlemine
verilmiyor, Yahudilerin verilmesine de biz karşıyız. O zaman oraya özerklik
verilmesi lazım. Artık Birleşmiş Milletlerden mi olur; 3 dinin temsilcilerinden
oluşturulmuş bir komisyon mu olur bir çözüme kavuşturulması lazım. Ama bu
seçenek bazılarının çıkarlarına dokunduğu için kimse dillendirmiyor. Çıkarlara
dokununca ne oluyor? Bunun üzerinden oy kazanılamıyor. Bunun üzerinden kimse
kimseyi terörist ilan edemiyor. Bunun Birleşmiş Milletlerde konuşulup karara
bağlanması o kadar da zor değil. Nasıl ki bir gecede başkent olarak ilan
edilebiliyorsa; dünya 5’ten büyükse o zaman bir gecede de dünyanın 5’ten büyük
olduğunu ispatlamak zorundalar. Trump’ın Kudüs açıklamasıyla başlayan sorun
siyaseten çözülür. Eğer Birleşmiş Milletler orada görevini yapmış olsaydı; bu
gibi olaylar da olmazdı.”
KUDÜS MESELESİNDE
TÜRKİYE YALNIZ KALDI
Kudüs açıklamasının ardından İslam ülkelerinin sessizliğinin
Türkiye’yi uluslararası siyasette yalnız bıraktığına işaret eden Aybar, “Türkiye’nin
dışında diğer Müslüman ülkelerin Trump’ın Kudüs açıklamasına yeterince tepki
verdiğine inanmıyorum. Türkiye’yi zaten istisna olarak görürüm. Biz Türk halkı
olarak millet olarak duygularımızla hareket ederiz ve tepkilerimizi anında
ortaya koyarız. Yarını düşünmeden hareket ederiz. Biz anı yaşayan bir milletiz.
Ama diğer ülkelere baktığımız zaman tepki yok! Devletlere baktığımız zaman yok
böyle bir şey. Ben diğer Müslüman devletlerin tepkilerini yeterli olarak
görmüyorum. Bir Kâbe-i Muazzama’da, bir Mekke’de, bir Medine’de toplu dualar
edilmesi lazımdı, görmüyorum. Ama ambargo uygulanıyor şu anda Sudi
Arabistan’da! Katar’ın sokaklara dökülmesi lazımdı. Mısır’da sokaklara
dökünülmesi lazımdı. Haydi, Mısır darbe ile sarsıldı diyelim. Diğer ülkeler
nerede” şeklinde konuştu.
SAVAŞLA DEĞİL
SİYASETLE ÇÖZÜM BULUNMALI
Türkiye’nin Kudüs meselesi ile savaşın içine çekilmeye
çalışıldığını aktaran Aybar, Kudüs meselesinin çözümünün askeri müdahale değil
uluslararası siyaset olduğunu bildirdi. Aybar, “Kudüs bizim haklı davamız. 15
Temmuz’da yapılamayan şey belki de şimdi yapılıyor. Ambargolarla, oyunlarla
yapılamayan şey belki de şimdi yapılıyor. Neden şimdi yapılıyor? Türkiye’yi
Kudüs meselesinin içine çekersek; savaşın içinde çekersek yıkılması daha kolay
olur, diye yapılıyor. Eğer Türkiye siyasi müdahaleden çok askeri müdahalede
bulunursa tam da istedikleri oyuna gelmiş oluruz. Çünkü dünyayı arkana
almadığın zaman halkları arkana almadığın zaman bitmiş olursun. Bir de bu
cihetle bakmamız lazım. Duygusal olarak bakmamız lazım. Özellikle şunun altını
çizmek istiyorum: Bazı olaylara ferdi olarak bakabiliriz; ancak ülkeler
siyaseti olarak siyasiler olarak siyaseten, hukuken bakmak zorundayız.
Uluslararası hukuku devreye sokmak zorundayız. Kudüs ve Kudüs halkı noktasında
bunu başarmamız lazım. Tabi ki mazlum milletlerin yanında devamlı yer alacağız”
değerlendirmelerinde bulundu.
YORUMLAR