Merkezi Diyarbakır’da bulunan MEDAV (Medrese Alimleri
Vakfı ) tarafından Muş Alparslan Üniversitesi'nde verilen konferansa, Ülfet Vakfı
kurucu başkanı Abdullah Taylan konuşmacı olarak katıldı.
MEDAV, Muş BELEDİYESİ ve Rektörlük tarafından ortak
olarak tertip edilen Konferansa, MUŞ Valisi Aziz Yıldırım, MUŞ Belediye Başk.
Feyat Asya, Muş Alpaslan Üniversitesi Rektörü Fethi Ahmet Polat, Muş Müftüsü Alaeddin
Bozkurt, Bitlis Müftüsü Faysal Geylani, Ağrı Müftüsü İbrahim Gemici, Dicle Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Tanrıverdi, Fırat Üniversitesi Öğr.
Görevlisi Doç. Mustafa Kırgız, Yıldırım Beyazıt Ünv. İlahiyat Fak. Öğr.
Görevlisi ve Medav Genel Koordinatörü Prof. Dr. Halil ÇİÇEK, Medav Genel BAŞK.
Dr. Tayyip Elçi, birçok akademisyen, Doğu ve Güneydoğu bölgesinden iştirak eden
kıymetli kanaat önderleri, İlim-İrfan ehli meşayıh ve âlimler yoğun katılım
gösterdi.
"İslam Âleminde ve Türkiye’de Cereyan Eden Olaylar
Karşısında Âlimlerin Görev ve Sorumlulukları " nı anlatan Taylan konuşmasında
şunlara değindi: “İslam Ümmetinin Çobanı Âlimlerdir. Dağda koyunları terk eden
çobanın koyunlarını, kurt kapmışsa bunun sorumlusu kurt değil Çobandır. Bu gün
İSLAM âleminde ve Türkiye'mizde cereyan eden olaylar sebebiyle ÂLİMLER
kendilerini hesaba çekmelidirler. Müslümanlara karşı zalimlerin yol haritası tarih
boyunca hep aynı olmuş hiç değişmemiştir. Bu gün dünya Müslümanları ciddi bir zulümle
karşı karşıyadır. Kuran'ı Kerim'de geçen Firavun ‘un kendi kavmine uyguladığı zulmün
aynısı bugün uygulanmaktadır. Müslümanlara işkencenin en şiddetlisi
uygulanmakta, ırza geçilmekte ve çocuklar boğazlanmaktadır.
İSLAM coğrafyasında Kan, gözyaşı ve barut hâkimdir.
İslam dünyası ülkelere ayrılmış sınırları, sınırları
içerisindeki ırksal ve mezhepsel sorunları ve buna duyarsız kalan
idarecileriyle, tamamen küfür dünyasına yem haline gelmiştir. Kardeş
İslam âlemi birbirine düşman kesilmiştir. Her bir ülkede oradaki toplum
yapısına göre bir politika oluşturulup, mezhepsel ve ırksal ayrılıklarla,
Müslümanlar birbirine düşürülmektedir. Bu gün hangi İslam ülkesine
bakarsak, orada kan vardır ve orada gözyaşı vardır.
Bugün Arakanda, Filistin’de, Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da
Libya'da, Yemen'de, Tunus'ta… meydana gelen olaylar zulmün zirveye ulaştığı
olaylardır. Demokrasi ve İnsan hakları savunucusu olan Avrupa ve Amerika,
buralarda dökülen kanı, kendilerine çıkar ve sermaye olarak görmüşlerdir.
Nitekim bugün Müslümanın kanından daha ucuz bir kan yoktur.
Uluslararası kurum ve kuruluşlar, sadece İslam
coğrafyasının rahatlıkla imha edilmesi için devreye konulan tek taraflı araçlar
haline gelmişlerdir. Birleşmiş Milletler, NATO ve AVRUPA Birliği gibi kurumlar
İslam coğrafyasına kan kusturmaktadır. Silah sanayilerini ve ticaret
merkezlerini Müslümanların kanı üzerinde kurumsallaştıran uluslararası
kurumlardır.
Türkiye bu ülkelerden biri olması için, dört taraftan
saldırı altında. Her türlü fitnenin olması için çaba gösterilmektedir. Irkçılık
fitnesiyle kardeş kardeşe kırdırılmakta. Türk ve Kürt kardeş halklar, kör bir
savaşın içine çekilmektedir. Bugün bunun en çok farkında olması gereken Âlimlerdir.Gençleri ırkçılık hastalığından ve sosyalizmin kapanından kurtarmaları
gerekir. Kürt halkını istismar ederek Irk adına PKK, din adına ve istismarıyla
Daiş ve Fetö terör örgütlerine ve adı ne olursa olsun bütün terör örgütlerine
karşı gençlerimizi korumak ve bilinçlendirmek zorundayız. Yine günümüzde
oryantalist ve Vahhabi akımlara karşıda Ehli Sünnet Vel Cemaat dairesinde
gençlerimize sahip çıkması gereken ÂLİMLERDİR. Türkiye'mizin
sokakları HAMD olsun huzurludur. Bizim huzurumuzu bozmak isteyenler var.
Türkiye'mize sığınan Suriyeli kardeşlerimizi görüyoruz, Onlardan ders
çıkarmamız gerekir. Allah Türkiye'mizi muhafaza etsin. Türkler ve Kürtler
kardeştirler, onlar beraber Türkiye'yi kurdular. Doğu cephesinde Kürt halkı Rusya’yı
vatan toprağından atarken, Kahramanmaraşta’da Türk halkı, kahramanca Fransız’ı
vatan toprağından atmıştır.
Onlar Türkiye'nin tüm zor günlerinde birlik ve
beraberlik içinde KARDEŞ olmuşlardır. 15 Temmuz 2016 bunun ap açık delilidir. O
gece apoletler ve kravatlar değil, mazlumun avucu ve çobanın çomağı tankların
önünü kesti. Bu vatanın çocukları Kürt ve Türk demeden hep beraber vatana,
bayrağa ve ezana sahip çıktılar. Çünkü onların bir tek vatanı vardı, oda
TÜRKİYE idi.
Türk ve Kürt halkının düşmanını, Kuran net bir ifade ile
açıklamaktadır. Onlarda YAHUDİ ve Hristiyan’lardır. Onlar Ümmet ruhunu ortadan
kaldırarak, Osmanlı'yı sınırlara böldüler, her biri bir devlet oldular. Ancak
şimdi her devletin içine fitne koyarak parçalamak ve yutmak istiyorlar. ÂLİMLER,
KARDEŞLİK RUHUNU İŞLEMEK ZORUNDALAR.
Çünkü ÂLİMLER, BULUNDUKLARI TOPLUMUN MAYASIDIR. Bir
toplum eğer çözülmüş ve bozulmuşsa birinci derece âlimler sorumludur.
ÂLİMLERİN
SORUMLULUKLARI
1 - Âlimler, zulme ve zalimlere karşı susmamalıdırlar.
2 - Âlimler, Kuransız bir Ümmet anlamsızdır ruhunu
işlemelidirler.
3 - Âlimler, ÜMMETİN arasındaki tefrikayı ve fitneyi
önlemelidirler.
4 - Âlimler, verasette özel ve sosyal yaşamlarında
tavizsiz olmalıdırlar.
Bu başlıklar altında konferansı ayet ve hadislerle
aydınlatan Taylan, efendimiz s.a.v.'in bu hadisiyle konuşmasını sonlandırdı.
" Ümmetimden iki sınıf vardır. Onlar iyi
oldukları zaman insanlarda iyi olur. Onlar kötü oldukları zaman insanlarda kötü
olur. Onlar ÂLİMLER ve İdarecilerdir"
Biz âlimler olarak, toplumumuza sahip çıkmak zorundayız.
Neslimize sahip çıkmalıyız, onları haramların ve zalimlerin pençesine terk
etmemeliyiz.
Bir nesil inşa etmeden, bir medeniyet ihya edemeyiz.”
YORUMLAR