Bir Türk cumhurbaşkanının 65 yıl sonra gerçekleştirdiği
bu ilk ziyarette, Erdoğan, Lozan'ın güncellenmesi gerektiği görüşünü yineledi.
Erdoğan, "Lozan'ın da bu şekilde tüm bu gelişmeler
karşısında bir güncellenmeye ihtiyacı var. Bu güncellenme, sadece Türkiye için
değil Yunanistan için de faydalı olabilir. Bu konuya hakim olmayanlar, 'Bunu
Erdoğan söylediğine göre acaba bunun altından farklı bir şey mi çıkar?' diyor.
İşin aslı, bu güncellemeyle iki ülke dostluğumuzu, güvenliğimizi nasıl daha
güçlü hale getirebiliriz; bunun üzerinde durmamız lazım" dedi.
Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos ise Lozan
Antlaşması'nda herhangi bir hata bulunmadığını ve bu nedenle de güncellenmesine
de gerek olmadığını söyledi. Yunanistan hükümeti de Lozan'ın "müzakere
edilemez" olduğu görüşünü yineledi.
Türkiye, Batı Trakya'da yaşayan Türk azınlığın yaşadığı
sıkıntılara ve Ege Denizi'ndeki durum nedeniyle ortaya çıkan sorunlara dikkat
çekiyor. Yunanistan ise Lozan'da yapılabilecek bir güncellemenin egemenlik
hakları ve sınırlarla ilgili mevcut statükoyu bozmasından endişe ediyor.
Erdoğan'ın Atina ziyaretiyle bir kez daha gündeme gelen
Lozan Antlaşması'na dair önemli bazı konu başlıklarını derledik:
LOZAN ANTLAŞMASI
NE ZAMAN VE KİMLER TARAFINDAN İMZALANDI?
Kurtuluş Savaşı'nın sonlarında Ankara hükümetinin Büyük
Taarruz'dan zafer elde etmesinin ardından Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı.
Antlaşmaya Ankara'da bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) hükümeti,
İngiltere, Fransa ve İtalya imza koydu.
Bu antlaşmanın ardından Ankara hükümeti, Ekim 1922'de
toplanacak olan barış konferansına davet edildi. Yazılan mektupta, Lozan'da
toplanacak olan konferansın amacı "Doğu'da savaşa son verecek bir
antlaşmanın" yapılması olarak tanımlandı.
Konferansa Ankara hükümeti ile birlikte İstanbul'daki
saltanat yönetiminin de temsilcileri davet edilmişti. Bunun üzerine, TBMM, 1
Kasım 1922'deki oturumunda saltanatı kaldırma kararı aldı. Ankara hükümeti
Lozan'a İsmet İnönü önderliğindeki heyetle katıldı.
İlk tur görüşmeler, Musul'un statüsü ve kapitülasyonların
durumu gibi bazı konularda yaşanan tıkanıklığın aşılamaması nedeniyle
başarısızlıkla sonuçlandı.
Şubat 1923'te ise ikinci tur görüşmeler başladı. Bu kez
görüşmelerde sonuç sağlandı ve 24 Temmuz 1923 tarihinde antlaşma imzalandı.
Antlaşmaya TBMM hükümetinin yanı sıra İngiltere, Fransa,
İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve ilerleyen yıllarda kurulacak olan
Yugoslavya'nın temelini oluşturan Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı imza attı.
Tüm tarafların kendi iç onay süreçlerini tamamladığını
bildirmesiyle birlikte antlaşma 6 Ağustos 1924'te yürürlüğe girdi.
Lozan'ın 2023 yılında geçersiz olacağı yönünde birtakım
iddialar zaman zaman ortaya atılıyor. Ancak Lozan, süresi olmayan, kalıcı
uluslararası anlaşmalar arasında yer alıyor.
ANTLAŞMANIN ÖNEMİ
NE?
Lozan, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından İstanbul'daki
Osmanlı yönetiminden bağımsız olarak Ankara'da kurulan hükümetin uluslararası
meşruiyet kazandığı anlaşma olarak görülüyor.
Bunun da ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu
anlaşması olarak kabul ediliyor.
Lozan Antlaşması ile Türkiye'nin bugünkü sınırları büyük
oranda çizilmiş oldu. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Batılı devletlere verilen
ekonomik imtiyazlar, yani kapitülasyonlar da tamamen kaldırıldı.
Lozan Antlaşması, azınlık haklarıyla ilgili de
düzenlemeler getirdi. Buna göre, Türkiye'de yaşayan gayrimüslimler azınlık
olarak tanımlandı. Ayrıca, Batı Trakya'daki Türk toplumuna da
"azınlık" statüsü verildi.
Lozan'ın bir diğer önemli sonucu da Ege Denizi ve buradaki adaların aidiyeti ile ilgili yapılan düzenlemeler oldu. Türkiye, aralarında Midilli, Sakız ve Sisam'ın da olduğu bazı adaları Yunanistan'a veren 1913 tarihli antlaşmaları kabul etti ve 12 ada üzerindeki haklarından da feragat etti. Bununla birlikte Bozcaada ve Gökçeada'nın kontrolü Türkiye'ye bırakıldı.
Bu antlaşma, Türkiye için olduğu kadar Yunanistan için de
önem taşıyor. Lozan, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yer
alan "Yunanistan ile ilgili başlıca uluslararası antlaşmalar"
listesinde bulunan 11 anlaşma arasında yer alıyor. Yunanistan için Lozan,
sınırlar konusundaki mevcut statükonun korunmasının anahtarını elinde tutuyor.
TÜRKİYE NEDEN
GÜNCELLEME İSTİYOR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lozan Antlaşması'nın bazı
şartlarıyla ilgili rahatsızlığını bir süredir dile getiriyor.
Erdoğan, Eylül 2016'da yaptığı konuşmada, "1923'te
Lozan'ı bize razı ettiler. Birileri de bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya
çalıştılar. Her şey ortada. Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan'da
verdik" dedi.
Erdoğan, bu hafta içinde Yunanistan'a gitmeden önce
yaptığı açıklamada da, "Zaman zaman bakıyorsunuz bir adadan dolayı hemen
ortalığı karıştırıyorlar. Bunların aşılması lazım diye düşünüyorum. Güncelleme
derken, A'dan Z'ye bir değerlendirmeye tabi tutulabilir. Yunanistan'ın da
rahatsız olduğu bazı madde başlıkları olabilir. Bunlar oturulup konuşulur. Bir
Kardak Krizi var, hala çözülemiyor" diye konuştu.
Atina'da ise Erdoğan, "Peki, Lozan sadece Ege'yi mi
kapsıyor? Ege'nin dışında Lozan'la ilgili hiçbir şey yok mu? Batı Trakya'daki
azınlıkların hukuku yok mu? Şimdi buradaki azınlıkların hukukunu bu anlaşmayla
biz nasıl teminat altına alacağız?" dedi.
Erdoğan'ın bu değerlendirmelerinde bahsettiği konular
arasında Lozan'ın Batı Trakya'daki Türk azınlık ile Ege Denizi'ndeki adalarla
ilgili düzenlemeleri ve adalarla bağlantılı olarak Ege Denizi'nde ortaya çıkan
sorunlar yer alıyor.
EGE DENİZİ'NDE
YAŞANAN SORUNLAR NELER?
Ege Denizi ile ilgili sorunların başında karasuları ve
kıta sahanlığı geliyor.
Türkiye, Ege Denizi'nde karasularının genişliğinin 6 mil
olduğunu söylüyor. Yunanistan ise uluslararası deniz hukuku kapsamında bunu 12
mile kadar çıkarma hakkı bulunduğunu savunuyor.
Türkiye, Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmasının
"Ege Denizi'ndeki çıkar dengelerini Türkiye'nin aleyhine orantısız bir
şekilde değiştireceğini" söylüyor. Dışişleri Bakanlığı'nın internet
sitesinde yer alan notta bu konu şöyle anlatılıyor:
"Şu anda, sahip olduğu birçok ada sebebiyle,
Yunanistan'ın karasuları Ege Denizi'nin yüzde 40'ını oluşturmaktadır.
Karasularının 12 deniz miline çıkarılması durumunda bu oran yüzde 70'e
yükselmektedir. Bu durumda açık deniz büyüklüğü yüzde 51'den yüzde 19'a
düşerken, Türkiye'nin karasuları da Ege Denizi'nin yüzde 10'undan daha az
kalmaktadır."
Ege Denizi'nde kıta sahanlığının sınırları ise belirlenmiş değil.
Türkiye ayrıca Yunanistan'ı Ege Denizi'nin doğusundaki
adaların "silahsızlandırılmış statüsüne" aykırı davranarak Lozan
Antlaşması ve diğer ilgili uluslararası hukuk düzenlemelerini ihlal etmekle
suçluyor.
TÜRKİYE'NİN BATI
TRAKYA İLE İLGİLİ TALEBİ NE?
Batı Trakya olarak adlandırılan bölge, Gümülcine, İskeçe
ve Dedeağaç şehirlerini kapsıyor. Burada yaklaşık 150 bin civarında Müslüman
Türk azınlık yaşıyor.
Türkiye açısından buradaki sıkıntının temelinde
başmüftülüğün durumu yatıyor.
Türkiye, Lozan da dahil bu konuyu içeren uluslararası
antlaşmalara göre başmüftünün yetki alanı içindeki Müslümanların oylarıyla
seçilmesi gerektiğini savunuyor.
Ancak, Yunanistan 1985 yılına kadar seçim sistemini
uygulamış olsa da bu tarihten sonra başmüftüyü atamaya başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Yunanistan'daki ziyaretinde bu
duruma tepki gösterdi:
"Orada başmüftünün seçimle değil, atamayla geldiğini
görüyoruz. Lozan ne diyor? Lozan, 'seçim' diyor. Daha da ileri gideceğim...
Mesela patrik yurt dışına çıkmak istese Lozan'a göre Eyüp Kaymakamlığının
müsaadesiyle çıkabilirdi ama biz bunu bile bir kenara koyduk, 'Patriklik makamı
farklıdır' dedik, önünü açtık fakat Batı Trakya'da şu anda atanmış bir başmüftü
var ama biz atanmışla yapmıyoruz bu işi, seçilmişle yapıyoruz. Lütfen artık
önünü açalım bu işin. Ben 15 yıldır bütün buradaki arkadaşlarımıza,
başbakanlara, cumhurbaşkanlarına hep bunu söyledim ama bugüne kadar hiçbir
netice alamadık. İşte bu da Lozan."
YUNANİSTAN'IN BU
KONULARDAKİ RESMİ GÖRÜŞÜ NEDİR?
Yunanistan, Türkiye'nin Lozan Antlaşması'yla ilgili
güncelleme taleplerine tepki gösteriyor.
Yunan hükümeti, sınırlardaki mevcut durumun teminatı
olarak gördüğü bu antlaşmayı "müzakere edilemez" olarak görüyor.
Aynı zamanda ülkesinin önde gelen uluslararası hukuk
uzmanlarından olan Yunan Cumhurbaşkanı Pavlopoulos, Lozan'ın yalnızca Türkiye
ile Yunanistan arasındaki sınırı değil, Avrupa Birliği'nin de sınırını
belirlediğini söyledi.
Pavlopoulos, herhangi bir güncellemeye gerek olmadığını
belirterek, tüm uyuşmazlıkların müzakereler yoluyla ve uluslararası hukuk
çerçevesinde çözülebileceğini vurguladı.
Lozan ile ilgili tartışmalar son dönemde artmış olmasına
karşın Yunanistan, Türkiye'yi 50 yıla yakın bir zamandır sınırları değiştirmek
istemekle suçluyor.
Yunanistan, Türkiye'nin 1970'li yıllardan bu yana sınırlarla
ilgili mevcut statükoyu değiştirmeyi hedefleyen adımlar attığını söylüyor.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde,
"1970'li yılların başında Türkiye, Yunanistan egemenliği, egemenlik
hakları ve yetki alanlarına yönelik tartışma yaratan ve hak iddiasında bulunan
sistematik bir politika başlatmıştır" deniliyor.
Yunanistan, Türkiye'nin bu politikasının "içlerinde
en önemlisi Lozan Antlaşması olmak üzere uluslararası antlaşmalar tarafından
sağlanan topraklarla ilgili statükoyu değiştirmeyi" amaçladığını öne
sürüyor.
Yunanistan ayrıca, Ege Denizi ile ilgili kendisi açısından
çözümsüz kalan tek konunun kıta sahanlığı meselesi olduğunu ve bunun da başta
deniz hukuku olmak üzere uluslararası düzenlemelere uygun bir şekilde çözülmesi
gerektiğini söylüyor.
Azınlıklarla ilgili olarak ise Yunan Dışişleri
Bakanlığı'nın internet sitesinde Türkiye ile ilişkilere dair bilgi notunda,
"Türkiye'deki Rum azınlık ve Ekümenik Patrikhane ile ilgili son zamanlarda
doğru yönde atılmış olan adımlara rağmen, hala Ankara çağdışı kalan
karşılıklılık mantığına göre davranmaktadır. Türkiye, özellikle insan hakları
ve dini özgürlükler (Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması gibi)
konusundaki yükümlülüklerini yanlış bir yaklaşımla Batı Trakya'daki Yunan
vatandaşı Müslümanlara yönelik politikasıyla ilişkilendirmeye devam
etmektedir" deniliyor. (bbc.com)
YORUMLAR