Memur-Sen Kahramanmaraş İl Başkanlığı üyeleri düzenledikleri
basın açıklamasıyla Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, İslam peygamberi
Hazreti Muhammed'i hedef alan karikatürleri savunması ve İslam karşıtı
açıklamalarını kınadı. Memur-Sen İl Binasında gerçekleşen açıklamada Macron
protesto edildi. Grup adına açıklama yapan Memur-Sen Kahramanmaraş İl Başkanı
Abdülaziz Aydın, Avrupa'nın birçok ülkesinde bir cinnet hali yaşandığını
söyledi.
“AVRUPA’DA BİRÇOK ÜLKEDE BİR CİNNET HALİ YAŞANIYOR”
Avrupa'da, İslam'a ve peygamberine saldıran unsurlara
sahip çıkılmasının cinnetin boyutlarını gösterdiğini belirten Aydın,
konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Küresel tezgâhın ve mazlum
milletleri sömürgeleştirme merkezlerinden olan Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emanuel
Macron’un, son birkaç zamandır cinnete esir politikalarına bir yenisini
ekleyerek, insanlığa rahmet olarak gönderilen, Hatem-ül Enbiya Hz. Muhammed
Mustafa’ya (SAV) ilişkin sözde karikatürlere fikir özgürlüğü adına sahip
çıkması ve Müslümanları aşağılamasını tel’in etmek için burada toplandık. Aslında
Macron, bir görüntü… Avrupa’da birçok ülkede bir cinnet hali yaşanıyor. Yabancı
düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobi, o meşhur Avrupa aklını esir almış,
çoğulculuk söylemlerinin sırçası dökülmüş ve nihayet aşırı sağ siyasetin
ürettiği politikalar siyaseti belirler hale gelmiştir.
Almanya’da cami baskını, Hollanda’da Gert Wilders’in
terör ve şiddet içeren konuşmaları ve nihayet Macron’un, ifade hürriyeti
arkasına sığınarak, İslam’a ve peygamberimize saldıran unsurlara sahip çıkması
cinnetin boyutlarını göstermektedir. Burada bir parantezle bir başka tepkimizi
de özellikle ifade edelim. Kutsal emanetlerimizin mekânı olmakla yetinip,
kutsala sahip çıkmayı beceremeyen Suudi Arabistan yönetimini ve onunla aynı
kulvarda bulunmaya teşne Birleşik Arap Emirliklerini de tarih ve bizler not
ediyoruz. Dinimize ve Kutlu Nebi’ye dönük hakaret faillerinin kuyruğuna takılan
ülkelerin ve yöneticilerin, emperyalist taşeronluğu ve kapitalistlerin sömürü
baronluğu sıfatlarının sona ermesinin de yakın olduğuna inanıyoruz.
“İNSANLIĞIN İNANÇLARINI HEDEF ALMAK ÖZGÜRLÜK DEĞİL, ZULÜMDÜR”
Hemen belirtelim ki; insanlığın inançlarını hedef almak
özgürlük değil, zulümdür. Aynı zamanda zulme rıza göstermek de zulümdür.
Avrupa’daki kimi siyasetçilerde olduğu gibi Macron da kirli siyasetine malzeme
aramaktadır. Macron’un, sözde ifade özgürlüğü adı altında doğrudan insanların
inançlarına saldırması ve neresinden bakarsanız bakın kin, nefret ve terörle
şekillenmiş zihinler tarafından çizilmiş karikatürlere sahip çıkması, teröre ve
kine ortak olduğunun göstergesidir.
“BU BİR AKIL YİTİMİDİR”
Emanuel Macron, siyaseten yaşadığı krizi örtmek için
özellikle yabancı düşmanı ve ırkçı aşırı sağ siyasetin söylemlerini kullanması,
kendi ülkesinin milletvekili tarafından dahi “bu ülke aklını mı yitirdi”
şeklinde eleştirilmiştir. Son birkaç aydır, ısrarla İslam ve Müslümanlar
üzerinden güç devşirmeye çalışan, deyim yerindeyse, aklını yitirmiş küresel
emperyalist odaklara yardakçılık yapan Macron’u korku çemberi sımsıkı sarmış
durumda. Macron, insandan korkuyor. Macron, adaletten korkuyor. Macron,
Kudüsteki Selahattin Eyyübi, İspanyadaki Endülüs ruhundan korkuyor. Hülasa,
Macron, İslam’dan korkuyor.
“ÖZGÜRLÜK BATI’DA SADECE SLOGANDIR”
Son birkaç yüzyılda bütün insanlık öğrendi ki; özgürlük
Batı’da sadece slogandır. Bütün insan hakları aktivisti örgütlerden,
kişilerden, emek hareketlerine yön veren kuruluşlardan, kişilerden beklentimiz,
çağrımız şudur: Özgürlük insanın, dünya insanlığın ikametgâhıdır. Renkleri,
fikirleri ve inançları; hakaret etme, küçük görme, şiddeti çağırma aracı yapan,
kendi kirli oyunları için saklama tezgâhları oluşturan, siyasi kimlikleri,
ideolojik örgütlere ve emperyalist devletlere birlikte cevap vermeli, onlara
yenilgiyi birlikte tattırmalıyız. İnancımız, farklı olabilir. Fikirlerimiz
karşıt görünebilir. Ama çok temel bir ortaklığımız var; biz insanız ve dünyada
birlikte yaşıyoruz. Hiç kimse, hiç kimsenin dinine, hükümlerine ve kutsallarına
hakaret etme, onları yok etme hakkına sahip değildir ve olamayacaktır. Biz
insanız, en kesin şekilde söylüyorum ki inancımızı ve değerlerimizi
koruyacağız.
“KUTSALLARIMIZA HAKARET EDENLERE KARŞI DAYANIŞMAYI GÜÇLENDİRECEĞİZ”
İnancımıza ve değerlerimize savaş açanlara,
kutsallarımıza hakaret edenlere karşı dayanışmayı güçlendireceğiz ve birlikte mücadele
edeceğiz. Tam da bu noktada belirtmek isteriz ki; Emmanuel Macron ve
diğerlerinin aslında neyi gizlediğinin, kimi kolladığının iyi bilinmesi
gerekiyor. Dünya’nın imkânlarını, insanların inançlarını çalanlar yani Macron
gibiler, inanca ve kutsallara hakaretle yenilgilerini gizlemeye, yok oluşlarını
geciktirmeye, kirli düzenlerini devam ettirmeye yönelik tetikçi konumlarını
devam ettiriyorlar. Bizim gözümüzde Macron ve benzerleri emperyalistlerin
amelesi, kapitalistlerin, finans baronlarının hademesidir. Güzel ahlak için
gönderilmiş Hz. Resulü Ekrem Efendimizi hakaretlerine konu eden zihniyet, dünya
üzerinden silinmeye mahkûmdur.
“BÜTÜN DÜNYA DUYSUN Kİ…”
Biz buradan bir konunun altını kalın çizgiyle çizmek
istiyoruz. Bütün dünya duysun ki; bizim için Hz. İsa da Hz. Musa da hülasa, Hz.
Adem’den Hatemül Enbiya Hz. Muhammed’e bütün peygamberler kutsaldır, haktır,
sataşmadan dahi muaftır. Çünkü onlar, insana onuru ikram, insanlığa felahı
imkân haline getirmek için yaşadılar, yaşattılar ve hakikati, doğruyu yaydılar.
Dolayısıyla biz, neye inandığına bakmaksınız, yüce Allah’ın yarattığı bütün
insanları “yaradılanı sev yaradandan ötürü” düsturuyla sever, hakikatin ışığı
sönmesin, refah sömürülmesin, felah engellenmesin diyerek de hilkati garibenin
yani Macron gibilerin karşısından mücadele etmeyi hem düstur hem onur sayarız.
Evet, emperyalist stratejilerden tevarüs ettirdikleri taktiklerle sinir
uçlarına dönük tehdit üretiyorlar bugün. Bu tezgâh temelde, İslam’ı ya da
insanı önemsemeyen, hayatı dünyayı ve iktisadı kendi tekelinde gören
emperyalist tapınağın, kapitalist şövalyelerinin unvanlarını, imkânlarını ve
düzenlerini kaybetmeme feryadından başka bir şey değildir.
YAŞANAN BİR YOK OLUŞ CİNNETİDİR”
Görünen o ki, Macron, mazlumların kanı ile semirmiş emperyalist coğrafyanın, en zayıf ülkesinin lideri olması bakımından beyhude terör çığlıkları atmaktadır. Zira virüs Fransa’yı esir almıştır. Yıkılan ve yok olan sömürü ve onu var eden düzenleridir. İcra ve inşa edecek olansa inanan özgür insanın iradesi ve adil dünya düzeni mücadelesidir. Ve beklenen şudur ki, sefer insana mahsus, zafer imana dairdir. Uyanan bu dünyayı selamlarken, gönlümüzce rahmet peygamberine salavat getiriyor ve bütün benliğimizle, bütün güzel sözlerin insicamıyla sesleniyoruz: Ya Muhammed Ya Rasulallah. Seni çok seviyoruz.”
YORUMLAR