Bağımlılığın utanılacak bir şey olmadığını belirten uzmanlar, bir beyin hastalığı olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Madde bağımlılığının bazı belirtilerle fark edilebileceğine dikkat çeken uzmanlar, “Uyku ve çalışma saatleri, okul düzeni, para harcama alışkanlıkları gibi günlük yaşam alışkanlıkları değişiyor” uyarısında bulunuyor.
Üsküdar
Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri ve AMATEM Uzmanı Yrd. Doç. Dr.
Alptekin Çetin, madde, alkol ve davranış bağımlılıkları ile ilgili önemli
değerlendirmelerde bulundu.
Zarar göreceklerini bilerek devam ediyorlar
Bağımlılığı
sadece madde bağımlılığı olarak değil de alkol ve davranış bağımlılığı olarak
da değerlendirmek gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Alptekin Çetin, “Aynı zamanda alkol ve davranış bağımlılığı
dediğimiz kumar olabilir ya da farklı davranış bağımlılıkları da bu hastalık
grubunun içine giriyor. Kişilerin bu tip maddeleri, alkolü, kumarı veya farklı
davranış sorunlarını zarar gördüklerini bilmelerine rağmen günlük hayatlarını
olumsuz etkileyecek şekilde devam ettirmeleri, kullanmaları, buna bağlı olarak
da sağlıklarının etkilenmesiyle beraber hastalık dediğimiz durum ortaya çıkıyor”
ifadelerini kullandı.
Bazı hastaların ailelerinden başvuru geliyor
Çetin,
başvuran hastaların bir kısmında kendilerinin içinde bulundukları durumdan herhangi
bir şikayetleri olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Onlar
kullanmış oldukları maddeden, alkolden zarar görmediklerini düşünüyorlar. Bazen
kendileri değil, yakınları tarafından doktora gelmeleri, bir tedavi başvurusu
yapmaları isteniyor. Bazı hastalar da kullandıkları maddeden dolayı zarar
gördüklerinin farkına varıyorlar. Gündelik hayatlarının etkilenmeye başlaması,
işlerinin ve sosyal hayatlarının olumsuz etkilenmesi, sağlık sorunları
yaşamaları, ciddi anlamda bu tip sorunlar nedeniyle hastaneye gitmek zorunda
kalmaları, kullandıkları madde veya kumar nedeniyle sürekli maddi anlamda
sıkıntı yaşamaları gibi şikayetleri olabiliyor. Bazen hastalarda iç görü dediğimiz
durum gelişmediği için kendileri değil eşleri, kardeşleri, anne – babaları ya
da çocukları tarafından başvurular geliyor. Hasta yakınları ile beraber
gelebiliyorlar veya bir yakınları olduğunu söylüyorlar ve böyle bir sorun
yaşıyoruz diyerek başvuruda bulunuyorlar.”
Bağımlılık belirtileri fark edilebiliyor
Bağımlılığın
sadece çocuk olarak sınırlandırılmaması gerektiğini belirten Çetin, sözlerine
şöyle devam etti: “Bağımlı olan kişi eş, kardeş veya anne – baba da olabilir.
Madde, alkol kullanımı ile bağımlılık dediğimiz hastalık ortaya çıkarken
kişinin davranışlarında ve yaşantısında bazı değişiklikler ortaya çıkıyor.
Bazıları ailenin dikkatini çekip farkına varılabiliyor. Uyku ve çalışma
saatleri, okul düzeni, para harcama alışkanlıkları gibi günlük yaşam
alışkanlıkları değişiyor. Örneğin ailelerden sıklıkla çocuklarının son aylarda
çok fazla para harcadıklarını duyuyoruz. Para harcaması madde kullanımı, alkol
kullanımı nedeniyle ona harcaması şeklinde ortaya çıkıyor. Kumar sorunu varsa
bu maddi sorun daha çok göz önüne geliyor. Kişi çevreden borç istemeye başlıyor
veya kredi çekiyor. Gündelik hayattaki düzende de önceden ailesi ve çevresiyle
daha fazla vakit geçirirken daha fazla içine kapanmaya başlıyor. Aileler,
hastalarının madde kullanımı şüphesi olan arkadaşları ile daha fazla vakit
geçirmeye başladığını düşünüyor. Okul düzeninde, okul başarılarında düşüşler
ortaya çıkıyor. İş yerlerine geç gitmeleri, mesai saatinden önce işten
çıkmaları ve performanslarının düşmesi gibi sorunlar aileler tarafından
bizlerle paylaşılıyor.”
Merak bağımlılıkta önemli bir etken
Madde
ve alkol kullanımının özellikle genç hastalarda genellikle merakla başladığına
işaret eden Çetin, “Kişide kullanılacak olan veya kullanılmış olan maddenin
acaba bana nasıl bir etkisi olur gibi bir merak oluşuyor. Bir yandan
korkuyorlar bir yandan da merak ediyorlar. Aslında zihinde bir terazi var. O
terazinin bir kefesinde korkular, bir kefesinde de merak var. Merak ne zaman
ağır basarsa o zaman ilk kullanım ortaya çıkıyor. Sıklıkla arkadaş ortamında
görerek merakla madde ve genellikle alkol kullanımı başlıyor. Hastaların bazen
depresyon ve anksiyete gibi farklı ruhsal hastalıkları da oluyor. Bu ruhsal
hastalıklara bağlı olarak da kişinin kendi kendini tedavi etme çabası ile madde
ve alkol kullanımı ortaya çıkabiliyor. Kaygısı olan bir kişi gece uyuyamazsa
alkol alarak uyumaya çalışıyor veya dikkat sorunu olan bir kişi madde kullanımı
ile birlikte dikkatinin daha da arttığını görüyorsa madde kullanımı
fazlalaşıyor” dedi.
Gençler risk altında
Çetin,
madde ve alkol bağımlılığı açısından risk altında olan hasta gruplarını şöyle
tanımladı:
“Türkiye’de
yapılan araştırmalarda gördüğümüz üzere ortaokul çağı dediğimiz 13-14 yaşına
kadar sigara, alkol ve madde kullanımı indi. Gençlerimiz kesinlikle risk
altında. Ek ruhsal hastalığı olan kişiler, depresyon, anksiyete, duygu durum
bozuklukları ve şizofreni dediğimiz hastalık grubunda olanlar da madde ve alkol
kullanımı açısından risk altında. Çevresinde alkol ve madde kullanımı olan
kişiler de risk grubunda kabul ediliyor. İleri yaşlarda da kullanım
başlayabiliyor fakat gençlerde daha çok riskin arttığını biliyoruz.”
Miktardan çok işlevselliği önemli
Alkol
kullanımında kadın ve erkekler için değişen kullanım miktarları olduğunu
belirten Yrd. Doç. Dr. Çetin, “Madde bağımlılığında ise miktar önemli değil.
Üzerinde durduğumuz konu işlevsellik, yani kişinin gündelik ve sosyal hayatının
nasıl etkilendiğine bakıyoruz. Gündelik hayatta çok az kullanımla birlikte
ciddi etkilenmeler olabilir. Az kullanım hastalık değildir anlamına gelmemeli.
Çok kullanım mutlaka risk ortaya çıkarıyor. Gündelik hayatın içerisinde
değerlendirilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Bağımlılık tedavi edilebilen bir beyin hastalığıdır
Madde,
alkol ve kumar bağımlılığının tedavisine değinen Psikiyatri ve AMATEM Uzmanı
Yrd. Doç. Dr. Alptekin Çetin sözlerini şöyle tamamladı: “Son yıllarda değişti
ama bağımlılıkla ilgili yoğun endişeler bazen bu hastalığın bir tabu gibi
değerlendirilmesine yani üzerinde konuşulmamasına, aile içinde saklanmasına,
hatta bazen sadece annenin duyup babadan saklanmasına, bağımlılığı olan kişinin
eşine açıklayamamasına ve hastalığın ilerlemesine neden oluyor. Hastalıkla
ilgili durumun değerlendirilebilmesi için aile içinde ve sonrasında da
profesyonel bir ekiple konuşulması gerekiyor. Hiçbir zaman unutmamak gerekiyor
ki bağımlılık bir günah veya ayıp değil, yıllar içinde gelişen ve mutlaka
profesyonel yardımla değerlendirilmesi gereken ciddi bir beyin hastalığıdır.
Beyin hastalığının değerlendirilebilmesi için de konuşmak ve destek almak
gerekiyor.”
YORUMLAR