Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, "Adnan
Menderes’te yaşadık bunu, Turgut Özal’da yaşadık bunu, Necmettin Erbakan’da yaşadık.
Bunu değişik zamanlarda yaşadık. Aslında mücadele milletin kendi devleti ve
kendi Devleti'nin yönetimi konusunda söz sahibi olmasıydı. Düşünün 1960'la 2002
arasında, 42 yılda bu ülkede 36 tane hükümet değişmiş, istikrar yok. Ortalama
görev süresi 1,5 yıl şimdi iş adamı istikrar olmadığı zaman nasıl önünü
görecek? Nasıl yatırım yapacak? Tabii ki mümkün değil. Ne zaman ki, Türkiye'nin
uzun istikrarlı siyasi dönemleri olduysa bunun nihayeti değişik müdahalelerle
maalesef sonuçlanmıştır” şeklinde konuştu.
15 YILDAN BERİ
TÜRKİYE KENDİ YOL HARİTASINI ÇİZMEK YÖNÜNDE BÜYÜK BİR MÜCADELE VERİYOR
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, şöyle
konuştu: “Bizler siyasetçi olarak toplumsal talepleri, toplumsal ihtiyaçları
devletle oluşturmakla görevliyiz. Hele
hele iktidar partisinde siyaset yapıyorsanız bu sorumluluğunuz biraz daha fazla
olması anlamına geliyor. Ticaret Odası Başkanımız istikrardan bahsetti, Meclis
başkanımız da Türkiye'nin aslında artık kendisine sunulan haritaya uymak
yerine, kendi yol haritasını belirlemeye ve kendi kaderini kendi tayin etmeye
başladığının altını çizdi. Aslında 15 yıldan beri Türkiye kendi yol haritasını
çizmek, kendi kaderini tayin etmek yönünde büyük bir mücadele veriyor. Bu
sadece AK Parti'nin hikayesi değil aslında bu, milletin hikayesi yani bu millet
1950'lerde kendi kaderini tayin etmek istediğinde, 1960'da ne ile
karşılaştığını biliyoruz. Bu milletin kendi iradesini devlete her yansıdığında
ve bu devlet bana aittir, bu devleti benim yönetmen benim irademle bu devletin
yönetilmesi gerekiyor. Bu devletle ilgili kararları millet olarak ben veririm
dediğin de; her seferinde biliyorsunuz siyaset tatile çıkarıldı”
15 YILLIK SÜREÇTE
ÇOK UĞRAŞTIK
Ünal’ın konuşmasından satır başları şöyle: “Bizim de 15
yıllık hikayemize baktığımızda biz de 2002'den bugüne kadar kapatma davaları
yalanıyla uğraştık. Cumhuriyet mitingleri ile mi buluşmadık? Darbe
girişimlerini mi atlatmadık? Geziler, 17-25 Aralıklar bunları mı yaşamadık? Ben
size soruyorum her şey biz yaşarken oldu, bir tarihten bahsetmiyorum hepimizin
yaşadığı dönemde olup bitenlerden bahsediyorum. 15 yılı hep beraber yaşadık.
Biz bu ülkeye hizmet etmekten başka ne yaptık, bu siyasetin liderliğini yapan
Recep Tayyip Erdoğan risk almaktan bu milletin lehine karar vermekten başka ne
yaptı.
TÜRKİYE KÜRESEL
ANLAMDA BİR AKTÖR HALİNE GELMEYE BAŞLADI
Türkiye hızlı bir şekilde büyümeye başlamış, Türkiye
adeta bütün dünyada bir başarı hikâyesine dönmüştü. Türkiye bir anda 125 milyar
Euro'luk dev projeler açıklamaya başladı. Kanal İstanbul’u açıklamaya başladı.
Türkiye hızlı trenleri, Londra'dan Pekine kadar tren yollarını konuşmaya
başladı. Türkiye küresel anlamda bir aktör haline gelmeye, ekonomik anlamda bir
aktör haline gelmeye başladı. Türkiye bütün bunları yaparken biz ne ile
karşılaştık. Gezi ile karşılaştık.
Efendim gezi çok masum, demokratik bir direnme biçimiydi. Bana söyler misiniz?
Dünyanın neresinde eş zamanlı olarak Başbakanlığın hem Ankara hem İstanbul
ofisini basmaya kalkışanlar ve burayı tahrip etmek için harekete geçenler hangi
iyi niyetleri ile bunu yaptılar. Bütün kamu malını o camları bantları araçları
yakıp yıkanlar, belediye otobüslerini yakıp yıkanlar, hangi iyi niyetle
harekete geçtiler. Gezinin arkasında ne olduğunu biliyoruz. Başlangıcında bir
çevre hassasiyeti ile başlayan gezinin, hangi merkezler tarafından finanse
edildiğini ve kimler tarafından desteklendiğini biliyoruz. Sonra 17/25 Aralık
ve sonra 15 Temmuz, bütün bunlara biz niye muhatap kaldık?
CHP NE YAPTI?
Sayın Cumhurbaşkanımız dedi ki, ‘bunlar paralel devlet
yapılanmasıdır, bunlar bir terör örgütüdür.’ İşin adını koydu ve bunların
üzerine gittik. Peki biz bunların üstüne gitmeye başladığımızda kim bunlara kim
kalkan oldu? Bugün yürüyüş yapan CHP, bunlara kalkan oldu. Bunlarla ilgili
hukuki işlem yapmak istediğimizde CHP milletvekilleri adeta bunların
avukatlığını üstlendi. Hatırlayın 17 Mayıs günü Kemal Kılıçdaroğlu, Eren Erdem,
Enis Berberoğlu, Zaman Gazetesini ziyaret ettiler. 19 Mayıs günü Kemal
Kılıçdaroğlu dedi ki, ben MİT tırları ile ilgili görüntüleri gördüm. İki gün
sonra da Cumhuriyet Gazetesi’nde MİT tırları ile ilgili görüntüler, sözde o
görüntüler yurtdışında Türkiye düşmanlarının kaplamasıyla yaşayan bir gazeteci
bunu haber yaptı. Şimdi geriye dönüp baktığımızda AK Parti'ye düşmanlık
yapanların Türkiye, IŞİD'e destek veriyor, yalanın arkasına sığınmalarının
amaçları neydi? Biz Bakanlar Kurulu’nda karar almış olmamıza rağmen, DEAŞ bir
terör örgütüdür diye karar almış olmamıza rağmen ısrarla bizim IŞİD'e destek
olmadığımızı bildikleri halde hangi yalanı ürettiler; Türkiye IŞİD'e destek
oluyor”
YORUMLAR