27 Mayıs darbesinin darbelerin anası olduğuna dikkat çeken Mahir Ünal, “27 Mayıs bir darbe olarak darbelerin anası ve 27 Mayıs Türk demokrasi tarihine konuşacaksak 27 Mayısı çok iyi anlamamız gerekiyor. Yani demokrasilerin kendi krizlerinden beslenerek geliştiklerini aklımızdan çıkarmamız gerekir. Yani demokrasilerin gelişmesi kendi krizlerini çözme kapasiteleri kadardır. Eğer demokrasi kendi krizini çözmek yerine demokrasi ve dış müdahalelerle darbe, muhtıra ve benzeri müdahalelerle demokrasi kesintiye uğruyorsa öncelikle o ülkede demokrasi kültürü siyasal kültürde ciddi anlamda kesintiye uğruyor. O yüzden 27 Mayıs’ı çok iyi anlamamız gerekiyor, 27 Mayısı darbesini çok iyi anlamamız gerekiyor” dedi.
27 Mayıs’ta yalan yanlış bilgilerin topluma aktarıldığını anlatan Ünal, “İsmet İnönü ve açık bir şekilde bu tahkikat komisyonunda diyor ki, ‘İhtilal meşru meşru hale gelmiştir sizi ben bile kurtaramam.’ O dönemde ve Türkiye'ye o gün hangi yanlış ve yalan bilgiler topluma aktarılıyor mesela, üniversite öğrencilerinin toplu halde öldürülüp, et balık kurumu binasında kıyma yapılıp asfaltlara gömüldüklerini söylüyorlar. Menderes'in 12 uçak dolusu altınla yurtdışına kaçmaya çalıştığı, Kars ve Ardahan'ın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne satıldığı, Demokrat Parti teşkilatlarına asker elbisesi ve silah dağıtıldığı gibi haberler ve iddialar sürekli gündemde tutuluyor ve bu sürekli konuşuluyor. Peki, amaç ne? Amaç Türkiye'nin yönetilemez olduğunu amaç şartların olgunlaşması 12 Eylül öncesi öncesiyle ilgili Kenan Evren’e sorulduğunda darbe sonrası Kenan Evren ne demişti? ‘Şartların olgunlaşmasını bekliyoruz.’ Yani 27 Mayısta, 12 Mart 1971’de, 12 Eylül 1980’de, 28 Şubat post modern darbesinde bütün bu darbelerde şartlar olgunlaştırılır. Toplumda hükümet yönetemiyor algısı oluşturur ve bununda temel dinamiği dezenformasyondur. O yüzden Avrupa Birliği 2 kırmızı çizgi belirliyor mücadele açısından bir tanesi terör, bir tanesi de dezenformasyon. çünkü dezenformasyon toplumu manipüle ediyor. Toplumda yönetilemez algısı oluşturuyor ve bunun sonucu olarak ta demokrasiye müdahaleye İsmet İnönü'nün söylediği gibi meşruiyet kazandırıyor” diye konuştu.
Ünal, konuşmasının devamında ise, şunları kaydetti: “15 Temmuz’la beraber bunların tamamı tasfiye edildikten sonra artık darbe pratiğini içerde hayata geçirecek zinde güçler kalmadığı için ne diyorlar, BİDEN’den demokrasi dilenen, yine BİDEN’in ABD seçimleri öncesi, ‘Türkiye’de işte muhalefetteki dostlarımızla beraber Erdoğan'ı indireceğiz’ sözünden medet uman ve artık yurtdışı operasyonlarıyla hatırlayın MİT tırları operasyonunda amaç neydi? Türkiye'yi uluslararası ceza mahkemesinde yargılatmaktı. Türkiye'yle ilgili son dönemde Narko terör söylemi üzerinden ve geçmişteki bazı olaylar üzerinden yeniden Türkiye’ye dönük bir dış müdahale fırsatı ve zemini oluşturmaya çalışıyorlar.
Türkiye'yi hangi irade yönetecek? Türkiye'yi milletin iradesi mi yönetecek? Demokrasi kendi krizlerini yöneterek, demokrasi kendi krizlerini aşarak, kendisini geliştirecek mi ve yoksa demokrasi iç yada dış müdahalelerle kesintiye uğratılıp raydan mı çıkarılacak. O yüzden her zaman şunu söylüyoruz. Sandık sandık sandık. Yani zamanı geldiğinde millet sandıkta kendi hesabını ödüllendirecekse ödüllendirir, millet cezalandıracaksa cezalandırır. O yüzden bu millet 1950’den beri ‘sözde kararda milletindir’ diyor.”
Türkiye’nin yatırımları, silah sanayi ve aşılama konusunda bilgi veren Ünal, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
YORUMLAR