Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ünal, "OHAL
kapsamında çıkarılan KHK'ların milletvekillerinin önüne son anda geldiği"
iddiası ve hatta CHP'lilerin de "O yüzden kimi zaman AK Parti'lilerden çok
farklı açıklamalar oluyor." dediği belirtilerek, "Bu KHK'lar
milletvekillerini bir noktadan sonra rahatsız etmeye başlamayacak mı?"
sorusuna karşılık bu konuda milletvekillerinin düzenli ve sistematik olarak
bilgilendirildiğini vurguladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "20 Temmuz
bir sivil darbedir." ifadesini anımsatan Ünal, "Allah aşkına sen 15
Temmuz'a 'kontrollü darbe', 20 Temmuz'a 'sivil darbe' diyeceksin. Anayasa'nın
amir hükmü, Meclis İçtüzüğü'ne uygun, diğer siyasi partilerle görüşerek alınmış
bir OHAL kararını nasıl bu şekilde değerlendirebiliriz?" değerlendirmesini
yaptı.
"Bazı KHK'lar Meclis'te görüşülseydi, başka KHK'lar
da başka düzenlemeler şeklinde gerçekleştirilseydi." konusunun
tartışılabileceğini aktaran Ünal, fakat bu tartışma üzerinden "Türkiye
felaketin eşiğine gelmiş." gibi bir dil ve söylem oluşturmanın hukuki
açıdan doğru olmadığını dile getirdi.
"HUKUK
DEVLETİNE AYKIRILIK ARZ ETMİYOR"
Ünal, "OHAL kararnamelerinin Anayasa Mahkemesi
tarafından denetlenmemesi ve Meclis'in devreden çıkarıldığı" eleştirileri
anımsatılarak, "Neden KHK'lar makul ve olması gereken sürede Meclis'e
getirilmiyor?" sorusu üzerine, "Burada tek bir cevap vereceğim.
Burada hükümetin tasarrufları herhangi bir şekilde Anayasa'ya aykırılık taşıyor
mu? Yapılan bütün tasarrufları kastediyorum. Genel hatlarıyla yapılan hükümetin
şu ana kadarki tasarruflarının hiçbiri Anayasa'ya, hukuk devletine aykırılık
arz etmiyor." görüşünü aktardı.
"Sarayın polisi-halkın polisi, sarayın askeri-halkın
askeri" gibi bir hava oluşturulduğuna işaret eden Ünal, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Bölücü, kışkırtıcı, nefret suçu niteliğinde bir dil
ve söylem, kutuplaştıran, iç savaş çığırtkanlığı yapan, 'Türkiye'de can-mal
güvenliği yok, adalet yok', 'Türkiye'de hakimler ve savcılar hükümetten talimat
alıyor' diyen, iletişim ya da diyalogdan yana değil, doğrudan Türkiye karşıtı
lobilerin propagandasının söylemsel taşıyıcılığını yapan bir ana muhalefet
partisinin yürüttüğü bir muhalefet biçimiyle karşı karşıyayız."
"BİR AK
PARTİ'Lİ BÖYLE BİR ŞEY YAPMAZ"
Ünal, "Muhalefet ortak aday olarak Abdullah Gül'ü
çıkarır gibi bir endişeniz var mı?" sorusuna, "Öyle görmüyorum. Yani
tabii ki siyaset geleceğe dönük farklı perspektifler, öngörüler, senaryolar ve
bunların ihtimalleri üzerinde çalışmaktır ama biz Sayın Abdullah Gül'ün
muhalefetin çatı adayı olacağını düşünmüyoruz çünkü onu bir AK Parti'li olarak
görüyoruz." yanıtını verdi.
"Yapma bize bunu yani diyorsunuz." denilmesi
üzerine Ünal, "(Yapma bize böyle) demiyoruz, 'Bir AK Parti'li böyle bir
şey yapmaz' diyoruz." ifadesini kullandı. Bu konuda bir yönelim veya
Gül'ün ortaya koyduğu bir iradenin söz konusu olmadığına dikkati çeken Ünal,
"O yüzden çarşıdaki ete soğan doğramak pek de doğru bir şey olmaz."
değerlendirmesinde bulundu.
"KAMUOYU
NEZDİNDE GEREKLİ MEŞRUİYETİ OLDUĞU İÇİN OHAL DEVAM EDİYOR"
Ünal, OHAL'in ne zaman kaldırılacağına yönelik soruyu ise
şöyle yanıtladı:
"Türkiye'yi korkular üzerinden konuşmak son derece
yanlış. Türkiye'de seçilmiş bir cumhurbaşkanı Türkiye'yi olağanüstü hal ile
yönetemez, öyle bir şey söz konusu değil. Bugün kamuoyu nezdinde gerekli
meşruiyeti olduğu için olağanüstü hal devam ediyor. Yani o meşruiyet zemini
olmasa, o riskler, sınır güvenliği riski, içeride terör örgütleriyle sürdürülen
mücadele, Suriye'de, Irak'ta yaşanan sorunlar, bütün bunlar olmasa bu halk
sizin olağanüstü hal ile kendisini yönetmenize izin vermez."
OHAL'in halka dönük olmadığını, devlete çeki düzen vermek
için uygulamaya konulduğunu vurgulayan Ünal, "15 Temmuz'da devlet böyle
bir an boşlukta kaldı. O boşlukta kalan devleti halk çıplak elleriyle tuttu, askeri,
devleti, herkesi korudu o gece. Biz o boşlukta kalan devleti, 15 Temmuz'dan
sonra içini dışını, sağını solunu, önünü arkasını, şu anda o soyut aygıtı işler
hale getirmek, bu halka emniyet, huzur, güvenlik, hizmet üretir hale getirmek
için çaba sarf ediyoruz." açıklamasını yaptı.
Ünal, OHAL'in günü geldiğinde kaldırılacağını belirtti.
"SİSTEMATİK
ALGI OLUŞTURULUYOR"
KHK ile ihraç edilenlerin durumunun sorulması üzerine
Ünal, "Dünyada hiçbir ülke, 15 Temmuz gibi bir kırılma ve FETÖ gibi
300-400 binlerle sayıları ifade edilen bir yapının kendi içindeki dışa
vurumuyla ne yargı olarak başa çıkabilirdi ne yargı sistemi başa çıkabilirdi.
Tuz buz olurdu açıkçası." dedi.
AK Parti'nin bu sürece dikkatli, hassas, mağduriyet
oluşmaması için gerekli iç hukuk yollarını da açarak devam ettiğini söyleyen
Ünal, AK Parti hükümetinin 40 yıllık FETÖ sorununu çözmek, bunun oluşturduğu
birtakım komplikasyonların iyileştirmek ve Türkiye'yi normalleştirmek için
çalıştığını anlattı. Ünal, hücre tipi bir yapıyla karşı karşıya kalındığını
dile getirdi.
Bütün siyasi faturaların hesabının AK Parti'ye
çıkarıldığını kaydeden Ünal, "Birileri sistematik olarak sanki 'AK Parti
yargıya talimat veriyor. AK Parti üniversitelere talimat veriyor. AK Parti
medyaya talimat veriyor' gibi bir algı oluşturuyor." diye konuştu.
"TERÖRLE
MÜCADELE KONUSUNDA HİÇ TAVİZ VERMEDİK"
AK Parti'nin ilk günkü reform ruhunu devam ettirip
ettirmeyeceği ve "Gazeteciler cezaevinde, KHK ile atılanlar var. Bir parti
lideri cezaevinde. Böyle devam edilebilecek mi?" sorusu üzerine Ünal, AK
Parti'nin ilk günkü reformcu ruh halinden ayrılmadığını dile getirerek, şunları
kaydetti:
"Siz terörle bağınızı koparmayacaksınız, terör
örgütüyle bağınızı koparmayacaksınız, terör örgütü adına çağrıda
bulunacaksınız, 6-7 Ekim olaylarının müsebbibi olacaksınız, terör örgütüne
sırtınızı dayadığınızı söyleyeceksiniz. Size ısrarla 'Terörle arana mesafe koy'
denildiği halde terörle aranıza mesafe koymayacaksınız. Sizi seçip gönderenler,
'Siyaseti bir çözüm olarak kabul ediyorum, silahı ve terörü bir çözüm olarak
görmüyorum' diyen insanlar sizi seçip Meclis'e gönderiyorlar, siz iradenizi
Kandil'e emanet ediyorsunuz. Siz siyasete inanan, siyaseti bir çözüm olarak
görenlerin temsilcisi olarak değil, Kandil'in temsilcisi olarak konuşacaksınız,
Kandil'in talimatlarını yerine getireceksiniz, sonra da hukuk devleti bunun
gereğini yaptığında, 'Bunu bana neden yapıyorsunuz' diyeceksiniz. Türkiye bir
hukuk devleti. Siz terör örgütüyle ilişkinizi kesmezseniz, tavrınızı ve
tercihinizi demokratik siyasetten yana koymazsanız, bir şey daha yapacaksınız;
dokunulmazlıkları kaldırmak için kampanya yapacaksınız. Sonra da hükümet,
'Dokunulmazlıkları kaldıralım' diyecek. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından
sonra bunun doğal sonuçları ortaya çıkacak. Burada hırsızın hiç mi suçu
yok?"
AK Parti'nin seçimlerde Kürt seçmenlerden destek ve oy
almak için nasıl bir strateji izleyeceği sorusunu da yanıtlayan Ünal, en
başından itibaren bölgesel kalkınma, demokratikleşme ve terörle mücadele
stratejisi izlediklerini söyledi.
Partisinin, Güneydoğu Anadolu'ya 35 milyar lirayı aşkın
yatırım yaptığını belirten Mahir Ünal, teröristle vatandaşın birbirinden
ayrıldığı, vatandaşın eşit vatandaş olarak toplumsal ve kimlik taleplerini
saygıyla karşıladıklarını dile getirdi.
"Terörle mücadele konusunda hiç taviz vermedik.
Demokratik siyasetin yanında silahların olmayacağını ve silahın asla kabul
edilemeyeceğini baştan itibaren söyledik." diyen Ünal, Cizre, İdil, Sur
gibi ilçeleri yeniden inşa ettiklerini ve terörden mağdur olanlara yardım
ettiklerini hatırlattı.
Ünal, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"O bölgede yaşayan insanlar huzur içerisinde, güven
içerisinde insan gibi yaşamayı hak ettikleri için biz hizmetleri yapıyoruz ve
yapmaya da devam edeceğiz. Oy verirler vermezler, bizim sorumluluğumuz
bölgedeki vatandaşlarımıza karşı hükümet olmanın sorumluluğunu yerine getirmek.
Şu anda bölgeden çocuklarımız, gençlerimiz dağa çıkmıyorlar. Çıkanların sayısı
bir elin parmağı kadar. Terör örgütü, 13-14 yaşlarındaki kız çocuklarını alıp
dağa çıkarıyordu. Vatandaşımız artık kendini güvende hissediyor."
AK Parti ile MHP'nin ittifak yapıp yapmayacağının
sorulması üzerine Ünal, uyum yasaları için komisyon kurduklarını ve
çalıştıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"İttifak
konusu o komisyonların yaptığı çalışmaların bir parçası. Biz bir şeyi konuşmak
yerine o şeyle ilgili teknik çalışma tamamlanmadan da kamuoyu ile bunu
paylaşmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. İttifak konusunda da söylediğimiz şey
şudur: 15 Temmuz'dan sonra bütün yerli ve milli unsurlar bir doğal ittifak
oluşturdular. Bizim birliğimiz, bekamız, bütünlüğümüz, güvenliğimiz, millet,
vatan, devlet ve bunların bekası konusunda zaten siyasi görüşlerine
bakılmaksızın yerli ve milli unsurların doğal ittifakı var. Milliyetçi Hareket
Partisi de yerli ve milli unsurların önemli ve büyük bir parçası. Bu ittifak
doğal bir ittifak ama seçim ittifakı dediğiniz konu teknik bir konu. Yani
ilgili siyasi partiler ve yetkili kurullarınca konuşulması gereken bir konu.
Bundan sonra da karşılıklı siyasi partilerin konuşması gereken bir konu. Bunun
siyasi söylem malzemesi olarak da siyasetin gündeminde yer almasını biz doğru
bulmuyoruz. İttifak konusunu her gün her gün konuşmuyor olmamız, bizim
ittifakla ilgili teknik bir çalışma yapmıyor olduğumuz anlamına gelmiyor."
MHP ile AK Parti'nin hangi konularda ittifak içinde
olduklarının son derece açık olduğunu dile getiren Ünal, ülkenin bekası,
güvenliği için bütün siyasi partilerin ittifak yapması gerektiğine işaret etti.
Mahir Ünal, yeni yılda tutuklu gazetecilerin tutuksuz
yargılanabileceği bir ortamın olup olmayacağına ilişkin soruyu ise şöyle
cevapladı:
"Gazetecilik hukuka, anayasaya karşı bize diğer
vatandaşlarda olmayan bazı hakları verir mi? Bizim dönemimizde tutukluluğun
esas olmadığı bir ilke haline getirildi. Biz de dedik ki tutukluluk esas
değildir. Tutukluluk halinin sürdürülmemesi konusunda en çok hassasiyet
gösteren bizim hükümetimiz oldu. Türkiye'nin 15 Temmuz'dan sonra yaşadığı yeni
normali doğru okumak gerekir. Yeni normal anormal değil. Bu yeni normal,
Türkiye'nin normalleşme sürecine Türkiye'yi taşıyan belli dinamiklerden
oluşuyor. Yargı kararlarıyla ilgili benim parti sözcüsü olarak açıklamalar
yapmam doğru olmaz. Sözü edilen gözaltı ve tutuklamalarla ilgili Adalet
Bakanlığının, İçişleri Bakanlığının, gerek görüldüğünde Bilgi Edinme Kanunu
çerçevesinde herkesi bilgilendirdiğini biliyoruz. Şöyle bir fotoğrafı muhalefet
oluşturmaya çalışıyor: Sanki birileri derdest ediliyor, birileri alınıyor içeri
atılıyor bir daha ondan haber alınamıyor. Böyle bir fotoğraf oluşturulmaya
çalışılıyor. Böyle bir Türkiye, dünya yok."
Tutuklanan Osman Kavala'ya ilişkin bir soru üzerine Ünal,
Kavala ile ilgili bilgilerin Adalet ve İçişleri Bakanlıklarından
alınabileceğini, bu konuda ilgili savcı ile hakimin söz konusu kararın
gerekçesiyle ilgili bilgilendirme yapabileceğini kaydetti.
Burada bir "keyfilik" ve
"oldubittilik" varmış gibi bir algı oluşturulmaması gerektiğine
işaret eden Ünal, kararı veren yargı mensubunun mutlaka bir gerekçesi olduğunu
dile getirdi.
Ünal, "Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı gibi
'Hakimler ve savcılar iktidardan talimat alıyor' demek, hakim ve savcılara,
onların haysiyetlerine, onurlarına ve mesleki itibarlarına dönük çok ağır bir
hakaret olur." ifadesini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığınca dün bazı basın yayın
organlarında yer alan başkanlığın, kız çocuklarının erken yaşta
evlenebilecekleri yönünde açıklamada bulunduğuna dair haberlere ilişkin bir
soruyu da yanıtlayan Ünal, konu hakkında bilgisi olmadığını, kişisel olarak da böyle
bir mülahazayı kabul etmeyeceğini ve doğru bulmadığını aktardı.
"YAKLAŞIK BİR
MİLYON KİŞİNİN SORUNUNU ÇÖZDÜK"
Kadro bekleyen kamu çalışanlarının taşeron
düzenlemesinden memnun olmadığı iddiasının hatırlatılması üzerine Ünal, aksine
kamu çalışanlarını memnun ettiklerini vurguladı. Ünal, "Biz tam da
beklenenin çok üstünde yaklaşık bir milyon kişinin sorununu çözdük. Yani bu 400
bindi, 700 bine çıktı, 900 bine çıktı. Dolayısıyla biz büyük bir kitlenin daha
önce söz verdiğimiz şekliyle sonunu çözdük." değerlendirmesinde bulundu.
İlgili bakanlık ve kurumların bir araya gelip sistematik
bir çalışma yürüttüğünü anlatan Ünal, şu ifadeleri kullandı:
"Yapılacak en doğru şey, en iyi şey yapıldı.
Dolayısıyla yaklaşık bir milyon kişinin sorunu bir anda çözüldü ve büyük de bir
memnuniyet oluştu açıkçası. O yüzden tabii ki toplumsal talepler bitmeyecektir.
Zaten yaşayan bir toplumda ihtiyaçlar, talepler devam edecektir. Bizim de
görevimiz bu toplumsal talepleri, ihtiyaçları kendi önceliklerimiz çerçevesinde
çözerek, gündemimize alarak yolumuza devam etmek. Biz şimdi ilk etapta yaklaşık
bir milyon kişinin sorununu çözdük ve bu şu demek, yaklaşık 5 milyon kişide bir
memnuniyet oluştu. Bu son derece kıymetli bir şey. O yüzden bir
memnuniyetsizlik açıkçası görmüyorum."
"BÜYÜK ZAMLAR GELMİYOR"
Mahir Ünal, "Büyük zamlar geliyor mu?"
sorusuna, "Büyük zamlar gelmiyor. Gerekli düzenlemeler açıkçası yapılıyor
ama şunu söyleyebilirim, 2018 yılı 2017'den daha güzel olacak; bundan emin
olabilirsiniz." yanıtını verdi.
"Erken seçim olur mu?" sorusu ilişkin ise Ünal,
"Hayır, gündemimizde yok. Biz bütün seçimleri kendi tarihinde yapacağız.
Erken seçim yok, kesin ve net." açıklamasını yaptı.
YORUMLAR