CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "sözde
cumhurbaşkanı" ifadelerine ilişkin değerlendirmeleri sorulan Ünal, AK
Parti'nin iktidara gelmesinin ardından 2003 yılında yaşananlara değinerek, bir
gazetenin attığı "Genç subaylar tedirgin" manşeti ve arkasından
başlatılan çeşitli kampanyalar ile "Cumhuriyet mitingleri"ni
hatırlattı.
Söz konusu dönemde CHP'nin "Ordunun karşısında
saygıyla eğiliyoruz" açıklamaları yaptığını ve ordu göreve pankartları
açıldığını ifade eden Ünal, dönemin Genelkurmay Başkanı'nın "Sözde değil
özde cumhurbaşkanı istiyoruz" ifadeleri kullandığına dikkati çekerek,
"Tam işte bu Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'sözde cumhurbaşkanı'yla o gün
Genelkurmay Başkanı'nın ifade ettiği sözde cumhurbaşkanı aynı şey." dedi.
Kemalizm'in vesayet rejimi, CHP'nin vesayet partisi,
devletin de vesayetçi devlet olduğunu savunan Ünal, "Vesayetçi rejimin
değerlerine uygun davranmayan cumhurbaşkanı onlara göre sözde cumhurbaşkanıdır.
Millet tarafından seçilmiş olmasının bir kıymeti yoktur. Kemal Kılıçdaroğlu
bunu geçen gün açıkladı. Dedi ki; 'Cumhurbaşkanı olmak için seçilmiş olmak
yeterli değildir." diye konuştu.
CHP'nin Türk Ordusu'na bakış açısına da değinen Ünal,
"Kahraman Türk Ordusu, bunların düşündüğü şekilde vesayetin zinde güçleri
olarak hareket ettiğinde önünde saygıyla eğiliyorlar. Darbeci reflekslerini
koruduğu sürece ordu saygın ama aynı Türk Ordusu Libya'da, Suriye'de, Mavi
Vatan'da gerçek görevini yerine getirdiği zaman o zaman ne diyorlar biliyor
musunuz; 'satılmış ordu' diyorlar. Ya da işte geçen gün CHP Grup
Başkanvekili'nin söylediği gibi 'militan' demeyi tercih ediyorlar."
ifadelerini kullandı.
Ünal, bir başka soru üzerine geçmişte AK Parti'nin HDP
ile yan yana geldiğine yönelik söylemlere dair, "Biz HDP ile seçim
ittifakı yapmadık. Biz HDP ile bölgede göğüs göğüse siyasi mücadelemizi verdik
ama HDP'nin demokratik siyasetin saflarında yer alması için, terörle arasına
mesafe koyması için mücadele ettik. HDP'ye 'terörle arana mesafe koy' dedik.
Ama bugün CHP ne yapıyor, doğrudan HDP ile seçim ittifakı yapıyor. Hatta HDP,
CHP üzerinde vesayet oluşturuyor, 'Ankara'yı benim sayemde kazandın, İstanbul'u
benim sayemde kazandın' diyor. CHP, dönüp HDP'ye 'terörle arana mesafe koy'
diyemiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş'ı HDP'li
milletvekillerinden çok CHP'li milletvekillerin ziyaret ettiğini ifade eden
Ünal, "11 HDP'li vekil ziyaret ediyor, 16 CHP'li vekil ziyaret ediyor.
Peki Selahattin Demirtaş aşkları nereden geliyor bunların?" diye sordu.
Ünal, Demirtaş'ın 6-7 Ekim olaylarında insanları sokağa
ve isyana çağırdığını, 53 kişinin ölümünden sorumlu olduğunu, şehirlerde
özerklik çağrısı yapmasının ardından belediyelerin iş makineleri ile yolların
kazılıp el yapımı patlayıcılar yerleştirildiğini ve bunların da bir hak arama
mücadelesi olduğuna yönelik ifadeleri bulunduğunu dile getirdi.
"BU MİLLET 15 TEMMUZ CEHENNEMİNDEN ÇIKTI"
Son dönemde milletin Gezi Parkı olaylarına benzer
eylemlerle tehdit edildiğini dile getiren Ünal, "Bu milleti Gezi ile sokak
olaylarıyla falan tehdit etmesinler. Bu millet 15 Temmuz cehenneminden çıktı.
Ve bu millet o yüzleşmedikleri binlerce zulümleriyle de büyük bir irfanla,
büyük bir merhametle ve affedicilikle bunlara karşı sulh-ü salah için sesini
çıkarmıyor bunlara. İstanbul'da bir il başkanları var, o çok heyecanlı. İşte
Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencileri koordine etmeye çalışıyor."
görüşlerini paylaştı.
Genel Başkan Yardımcısı Ünal, Millet İttifakı'na yönelik
bir soru üzerine İYİ Parti ve Saadet geleneğinin siyasi kodları ve genetiğinin
HDP'nin ve CHP'nin siyasi kodları ve genetiği ile uyuşmadığını ifade ederek,
tek ortak motivasyonlarının Erdoğan karşıtlığı ve Erdoğan düşmanlığı olduğunu
belirtti. Söz konusu partilerin Erdoğan düşmanlığı ve iktidarı devirmekten
başka bir projelerinin olmadığını vurgulayan Ünal, "İktidara geldiğinizde
ne yapacaksınız? İktidara gelmeyi düşünmüyorlar. Allah aşkına cumhurbaşkanı
adaylığını açıklayamayan bir Kemal Kılıçdaroğlu bütün bu kavgayı kimin adına
vermektedir?" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP lideri Devlet
Bahçeli ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk'ü
evinde ziyareti, Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Fehmi
Demir, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile
görüşmesi hatırlatılan Ünal, "Bazıları ittifaklarla koalisyonları bir
tutuyor. Oysa koalisyonlar zorunluluktur, seçimden sonra ortaya çıkar.
İttifaklar tercihtir, seçimden önce yapılır." dedi.
İttifakların yapısına ilişkin tespitlerde bulunan Ünal,
Cumhur İttifakı'nın 15 Temmuz gecesi millet tarafından oluşturulan bir millet
mutabakatı olduğunu anlatarak, "İlk aşamada Kemal Kılıçdaroğlu da bunun
içindeydi. 7 Ağustos'ta Yenikapı'da, oradaydı. Fakat daha sonra onu oradan
çekip aldılar. Sonra kontrollü darbe, 15 Temmuz karşıtı söylem üzerinden başka
bir yola gitti Kemal Kılıçdaroğlu." diye konuştu.
Erdoğan'ın söz konusu görüşmelerine ilişkin Ünal, şunları
kaydetti: "İşte demokrasinin güzelliği, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi'nin güzelliği de bu. Sizin Türkiye İttifakı çerçevesinde
görüşebileceğiniz, konuşabileceğiniz geniş bir yelpaze var. Türkiye İttifakı
ifadesini özellikle kullanıyorum; çünkü Cumhurbaşkanımız bir şey söylüyor,
diyor ki 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.' Bu çerçevede, yani
bizim milletimizin birliğini bütünlüğünü, vatanımızın bölünmez bütünlüğünü,
devletimizin egemenliğini, bayrağımızı, bağımsızlığımızı, siyaset üstü
konularda Türkiye'nin yanında duran herkesle diyor AK Parti olarak
konuşuruz."
Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, hukuk ve ekonomi
alanındaki reform çalışmalarına ilişkin soru üzerine, "Şu anda Lütfü
Elvan, Hazine ve Maliye Bakanımız ve Adalet Bakanımız Abdulhamit Gül beraber
bir çalışma yapıyorlar, teknik bir çalışma yapıyorlar. Geçtiğimiz cuma günü
Cumhurbaşkanımız Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) toplantısında da konuyu
gündeme getirdi. Bu teknik çalışmadan sonra tabii ki bir siyasi çalışma olacak
ve ondan sonra da Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla bu reformları paylaşacak."
dedi.
Ünal, Adalet Bakanı Gül'ün yargı alanında ciddi bir
çalışma yaptığını, yine ekonomi alanında Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın
da iş dünyası ile görüşmelerde bulunduğunu aktardı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin HDP'nin kapatılması
çağrısının hatırlatılması üzerine Ünal, 2010 yılında 26 maddelik bir anayasa
paketinin Meclise geldiğini ve 8'inci maddenin parti kapatmalarla ilgili
olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti: "8'inci madde HDP'nin desteğiyle
düştü. Biz parti olarak 2010 yılında şunu söyledik; dedik ki parti kapatmaları
kaldıralım. Çünkü hatırlayın, 2008'de başlıklara bakarsanız, AK Parti'nin
kapatılması için bugün demokratik geçinenler, özgürlükçü söylemlerde bulunan
gazeteciler, siyasetçiler o gün AK Parti'nin kapatılması için hangi yazıları
yazıyorlardı, hangi gerekçeleri oluşturuyorlardı? Onları da bir hatırlamak
lazım. Bu konuda AK Parti önümüzdeki süreçte siyasi gelişmelere, sürece bakarak
kendi pozisyonunu açıklayacaktır."
Parti çalışmaları hakkında da bilgi veren Ünal, özellikle
son 6 aydır 2023'te oy kullanacak 6 milyon genç seçmene dönük yürüttükleri
çalışmaları anlatarak, dijital değişim, siber egemenlik, siber güvenlik, siber
vatan, yeni dijital dünya ve buradaki tartışmalara dönük gençlerle çok sağlam
bir diyalog oluşturduklarını sözlerine ekledi.
YORUMLAR