Beyaz Tv’ de Pınar Işık Ardor’un sunduğu 7.GÜN programına
konuk olan Mahir Ünal, şunları kaydetti: “Türkiye'nin meselelerini
değerlendirirken Türkiye'yi içinde yaşadığımız eko sistemden bağımsız okursak
yanlış yaparız. O yüzden Türkiye dünyadan okumak gerekiyor. Yani dünyada ne
oluyor bölgemizde ne oluyor ve aslında Türkiye neyin mücadelesini veriyor?
Artık her şeyin hızla aktığı iletişim çağında bazı şeyleri unutuyoruz. Yani
Türkiye'nin bölgesinde özellikle 2011’den itibaren yaşanan sınır güvenliği,
toprak bütünlüğü, Suriye'de, Irak’ta, Libya'da, Kuzey Afrika'da yaşananlar
Mısır'da yaşanan darbe ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de verdiği mücadele,
Türkiye'nin hem mavi vatandaki haklarını korumak için verdiği mücadele, hem
sınır güvenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlamak için verdiği mücadele ve 40
yıldan beri de terörle mücadelesi ve Türkiye'nin güvenlik kaygısının
Türkiye'nin müttefikleri anlamak zorundadır. Biz Amerika'ya ve Avrupa birliğine
ısrarla şunu söylüyoruz. Diyoruz ki, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını anlamak
durumundasın. Biz bir NATO müttefiki olarak aynı zamanda NATO'nun Güney
sınırlarını koruyoruz. Yani Türkiye'nin Suriye sınırı, Irak sınırı yaklaşık
1350 kilometrelik sınır aslında NATO'nun Güney sınırlarını oluşturuyor. Ve biz
NATO'nun en büyük müttefiklerinden bir tanesiyiz. Ama biz hava savunma sistemi
istediğimizde bize ne cevap verdiler. Biz bunlardan patriot istemedik mi
istedik. Biz bunu Amerika’yla beraber yapmak istedik mi istedik. İşte özellikle
Suriye'deki krizle beraber Türkiye'ye, Hollanda’dan, Almanya’dan hava savunma
sistemleri geldi. Sonra bunlar bir kısmını söktü götürdüler. Hatta saldırıların
en sıcak olduğu zaman, üstelik çok yeni Türkiye'nin Hatay’da terör örgütü
PYD-YPG Türkiye’ye saldırırken insanlarımız hayatını kaybederken. Herhangi bir
şekilde bizim müttefiklerimiz Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili bizim
kaygılarımızı paylaşmadılar, kaygılarımızı paylaşmadıkları gibi. Maalesef
Suriye’de terör örgütüne binlerce tır silah yardımı yaptılar. O yüzden biz
onlara şunu söylüyoruz, diyoruz ki; dün özellikle Cumhurbaşkanımız bunu çok açık
ve net bir şekilde söyledi; ‘Biz sizinle masada eşit şartlarda oturmak ve
müzakere etmek istiyoruz, biz sizinle masaya oturduğumuzda siz bize terörle
mücadele etme, Mavi Vatan'daki haklarından vazgeç.’ PKK terör örgütüyle bu
durumun verdiği mücadelede maalesef ve Türkiye'nin mücadelesine anlamak yerine
Türkiye'nin şehirlerinde özerklik ilan edilirken sokaklarımız hendeklere
dönüştürülürken, bizim şehirlerimize terör örgütü el yapımı patlayıcılar
yerleştirirken, eğer bizim müttefiklerimiz Türkiye'nin yanında değil terör
örgütünden yana açıklamalar yapıyorsa, biz diyoruz ki; bu böyle olmaz biz böyle
bir müttefikliği kabul etmiyoruz. Şimdi katsa yaptırımlarının bir özelliği daha
var. İlk defa Amerika bir NATO müttefikine bu kat yasağı yaptırımlarına
uyguluyor. Şimdi biz hiçbir şekilde ABD'ye karşı uluslararası
sorumluluklarımızı yerine getirmemezlik yapmadık. Biz bir NATO müttefiki olarak
NATO'nun bize yüklediği bütün sorumlulukları yerine getirdik. Biz uluslararası
anlaşmaların bize yüklediği bütün sorumlulukları yerine getirdik. Biz Avrupa
birliğiyle yaptığımız bütün anlaşmaların sorumluluklarını yerine getirdik.
2004’de başlayan ABD müzakere sürecinde yer verin müzakereye devam edelim. Ama
müzakere sürecini bize karşı bir yaptırım olarak maalesef kullanmayı seçtiler.
Şimdi dün Borel'in bir açıklaması vardı. Biz Türkiye'ye elimizi uzatıyoruz. Bu
güzel bir gelişme, Türkiye'ye ellerini uzatmaları güzel bir gelişme, Türkiye
kendisine uzatılan eli geri çevirmez” dedi.
Garip bir muhalefet anlayışıyla karşı karşıya olduklarını
dile getiren Ünal, konuşmasının devamında ise, “Biz Türkiye'nin güvenliğini
sağlamak durumundayız. Türkiye 'nin bir hava savunma sisteminin olması
gerekiyor. Türkiye bir İskandinav ülkesi değil. Türkiye adeta ateşin ve
çatışmanın sürekli devam ettiği bir bölgede. Kendi toprak bütünlüğünü sınır
güvenliğini kamu düzenini koruması gereken bir ülke. Türkiye'nin sadece katsa
yaptırımları ve dış politikada yaşadığı bu mücadelesinde muhalefetinin aldığı
tavır tarihe bir yüzkarası olarak geçecek. Şöyle ki, Türkiye'nin yararına olan
hiçbir konuda Türkiye'nin yanında durmayan, Doğu Akdeniz'de Yunan tezlerini
savunan, Libya’da Hafter'ı savunan, Suriye'de Esed'i savunan, katsa yaptırımları çerçevesinde Biden’i ve
ABD'yi yaptırımları uygulamaya çağıran tuhaf garip bir muhalefet anlayışıyla
karşı karşıyayız. Milletimizin bize verdiği emanetin bir gereği olarak geri
adım atmak gibi bir durumunuz söz konusu değil. Asıl üzücü olan muhalefetin
Biden’in iç politikaya dönük verdiği bir mesajdan umutlanarak Amerika'dan
demokrasi dilenmesi, yardım dilenmesi. Türkiye'yi ve Erdoğan'ı Amerika'ya
şikayet etmesi. Türk siyaseti Türk demokrasisi adına son derece üzüntü
vericidir. Dediğim gibi tarihe eder bunların siyasi tarihinde karanlık bir leke
olarak bu geçecek” ifadelerine yer verdi.
Ünal, konuşmasını devamında ise, şunları söyledi:
“Seçimlerde bütün dünyada Hollanda'ya bakıyorsunuz, Avusturya'ya bakıyorsunuz,
Almanya'ya bakıyorsunuz, Amerika'ya bakıyorsunuz seçimlerde seçim malzemesi
olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği ve Türkiye'yi seçim malzemesi olarak
kullanıyorlar. FETÖ’cüler bundan umutlanıyorlar. Ama büyük bir hayal kırıklığı
yaşayacaklar, çünkü uluslararası ilişkiler son derece rasyoneldir.
Eğer Türkiye bu anlamda güçlü bir devlet aklıyla,
Türkiye'nin yararlarını koruyarak hem müzakerelerin hem diplomasisine devam
edecek. Burada yine Biden’in başkan olması yada Trump’ın başkan olması
Türkiye'nin dış politikasında ve Türkiye'nin iç dış politikasında yürüttüğü
stratejide herhangi bir değişikliğe yol açmaz. Biz siyasetimizi bu muhalefette
kibirlerinin yaptığı gibi dış faktörlere bağlamıyoruz. Biz siyasetimizi bizzat
milletimizin talepleri, hassasiyetleri yararı ve Türkiye'nin ali çıkarlarına
bağlıyoruz.
Biz Amerika’ya, Avrupa’ya ve diğer bölge ülkelerine de
şunu söylüyoruz gelin masada meseleleri müzakere edelim. Bakın Cumhurbaşkanımız
Bakü'de bir şey söyledi bu çok kıymetliydi. Dedi ki, ‘gelin altılı platform
oluşturalım. Rusya, İran, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan Türkiye'nin
oluşturduğu altılı bir platform oluşturalım.’ Ermenistan’a kapıları açma sözü
verdi ve bunu Bakü de söyledi.
Şimdi bu Türkiye'nin özgüvenini gösteriyor. Eğer
meselelerin rasyonel bir zeminde makul ve diplomasiye ve müzakerelere fırsat
vererek, sorun çözme isteğini Türkiye'nin ortaya koyuyor. Eğer biz Ermenistan'a
kapıları açmayı teklif ediyorsak. Biz müttefiklerimizle zaten görüşmelere
hazırız, yeter ki müttefiklerimiz bizim haklarımızı korumak ve güvenlikle
ilgili kaygılarımıza saygı duymak noktasında olsunlar.
Türkiye'nin bir gündemi var ve AK Parti olarak biz bu gündemi sabit tutuyoruz. Yani bir hizmet gündemi var. Daha dün Cumhurbaşkanımız Kuzey Marmara otoyolun açılışını yaptı. Özellikle pandemi döneminde 6 tane büyük şehir hastanesinin açılışını yaparak Türkiye’nin sağlık altyapısına, ulaşım altyapısını, eğitim altyapısını kurarak yoluna devam ediyor.
Yani bugün muhalefetin içinde bulunduğu siyasetsizlik
artık kronik bir hastalığa dönüşmüş durumda. Bir siyaseti konuşmuyoruz bir
psikopatoloji konuşuyoruz. 5. kol faaliyeti nedir? 5. kol faaliyeti Dışarda
ülkenize dönük saldırıların içeride sözcülüğünü yürüten etkin ajanları 5. kol
faaliyetidir. Eğer bir partinin Cumhuriyet Halk Partisi’nin dış ilişkilerden
sorumlu genel başkan yardımcısı çıkıp diyorsa ki, Türkiye Azerbaycan’a cihadistleri
götürmüştür diyorsa ve bu tezi içerden seslendirerek Türkiye'yi uluslararası
alanda dış politikada içinden çıkılmaz bir duruma, sürüklemek adına bir çalışma
yürütüyorsa, bunun adı 5. kol faaliyetidir. Oradaki insanlara götürülen
yardımları Türkiye Suriye'ye silah yardımı yapıyor diyerek Türkiye'deki mevcut
seçilmiş hükümeti Lahey'de yargılatmak için medya ve siyaset eliyle propaganda
yürütüyorsanız bunun adı 5. kol faaliyeti.
FETÖ'nün uluslararası alanda Türkiye karşıtı kullandığı bütün dil ve söylemleri içerde birebir kullanıyor kiminle beraber kullanıyor HDP'yle beraber kullanıyor. Sizin bu kullandığınız dili Türkiye karşıtı mihraklar kullanıyor, FETÖ kullanıyor, PKK kullanıyor, DEAŞ kullanıyor.
Bir kavram biliyorsunuz oluşturuldu. Buna gerçeklik sonrası
diyorlar bu kavrama. Şimdi gerçeklik sonrası bir çağda yaşıyoruz artık. Şimdi
gerçekle kurgusal olan yani gerçekle yalan arasındaki bağın koptu gerçeklik
sonrası çağda oluşturulan sahte gerçeklikleri konuşuyoruz. Nasılsa tek
gerçeklik inşa ediliyor. Şimdi karşımızda Cumhuriyet Halk Partisinin içerisinde
taciz ve tecavüz olmadığına CHP'lileri inandırmaya çalışan Ama külliyede rakı
içildiğine CHP’lileri inandırmaya çalışan insanlarla karşı karşıyayız yani.
Sahte gerçeklik dediğimiz şeyi, olmayan bir şeyi, sürekli tekrar ederek. Şimdi
bakıyorsun Tank Palet Fabrikası tekrar ediliyor. Tekrar siz açıklıyorsunuz
diyorsunuz ki tank palet fabrikası üretmek için yapılmış olan bu fabrika.
Satılmadı diyoruz ısrarla, satıldı, satıldı, satıldı, satıldı. İşte Kürtçe Mevlüt
ve okutanlar da tutuklandı, tutuklandı, tutuklandı tekrar ederek sahte
gerçeklik inşa ediyor. İşte özellikle FETÖ'cülerin önümüzdeki süreçte
hapishanelerde oluşturmak istediği bir hareketlenme ve hapishaneler üzerinden
yapmak istediği belli provokasyonların ilk işaret fişeğidir bu.
Bir yalanı sistematik ve bilinçli olarak sürekli
söylüyor, çünkü ona inanan bir kitle olduğunu düşünüyor. Ve ona inanan kitleye
tahkim etmek, o kitleyle beraber bir nefreti bir öfkeyi inşa etmek ve o
kitlenin hareketliliği üzerinden içerde bir istikrarsızlaştırma oluşturmak işte
5. kol faaliyeti dediğimiz tam olarak budur.
Israrla cezaevleriyle ilgili yalanları tekrar ediyor,
HDP'nin tekrar ettiği yalanlarla sistematik olarak FETÖ'cüler sosyal medyada
tekrar ediyorlar. Her detayların ve FETÖ’cülerin tekrar ettiği yalanları
sistematik olarak CHP'liler tekrar ediyor. Söylem analizlerini de biz bunları
çok net ve açık olarak görüyoruz. Peki bu 5. kol faaliyeti değil de nedir? Biz
Türkiye'nin uluslararası alanda çıkarlarını korumak Türkiye'nin Doğu
Akdeniz’de, Mavi Vatan’da haklarını korumaya çalışırken biz Türkiye'nin
Suriye'de toprak bütünlüğü ve sınır güvenliğini korumaya çalışırken biz
Libya'da, diğer taraftan Azerbaycan’da, Kafkaslardan yani her yerde Türkiye'nin
mücadelesini verirken, içerde Türkiye'nin özellikle pandemi sürecinin sorunsuz
bir şekilde atlatması yönünde büyük bir mücadele verirken bunlar ne yapıyorlar?
Bunlar tam da 5. kol faaliyeti yürütüyorlar.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı milyonlarca liralık
deniz taşımacılığı yapan İzdeniz'in başına kim getirdi biliyor musun? Şoförünü
getirdi. Dolayısıyla bunların ne yaptığını biz görüyoruz, millette görüyor.
Bunların yaptıkları siyaset değil, siyaset böyle yapılmaz, siyaset milletle
yapılır, millet adına yapılır. Siyaset millet adına yapıldığı için milli ve
yerli bir şeydir. Siyaset yani toplumsal talepleri toplumsal ihtiyaçları
toplumsal hassasiyetleri milletin değerlerini inançlarını bir siyasiyi dil ve
üslup haline ilke haline getirirsiniz ve siyaset yaparsın.
2010 bir kaset operasyonuyla Deniz Baykal'ın Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanlığından uzaklaştırılması ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun
genel başkan yapılmasıyla beraber Türkiye'de siyaset makas değiştirdi. Kemal
Kılıçdaroğlu bilinçli ve sistematik olarak siyaseti kurumlar, yargı meşru
değil, ordu meşru değil, sanatçı yalaka, ondan sonra gazeteci yandaş işte
sarayın polisi, sarayın yargısı bu devletin itibarlı bütün kurumlarını
gayrimeşru ilan etti ve bu ülkenin hakimlerine bu ülkenin savcılarını bu
ülkenin mahkemelerine gayrimeşru ilan etti. Bu ülkenin hakim ve savcıları
hapiste dedi. Bu ülkenin onurlu hakim ve savcılar hapiste değil hapiste olanlar
FETÖ'cüler. Bu ülkenin kendilerine verdiği imkanları devleti ve milleti için
kullanmamış bu milletin kendine verdiği imkanları FETÖ'nün Pensilvanya'nın
emrine sunmuş, devletinden milletinden emir almak yerine Pensilvanya'dan emir
almış kişiler şuanda hapiste onlara asker demek onurlu askerlerimize
hakarettir. Onlara hakim ve savcı demek, onurlu hakim ve savcılarımıza hakarettir.
Bunu kim yapıyor bunu Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP yaptı. O yüzden bunun adı da
kusura bakmasınlar 5. kol faaliyeti.”
YORUMLAR