Köse, muhabirine yaptığı değerlendirmede son yıllarda uluslararası piyasalarda altın fiyatlarının gerilemesinin üretim üzerinde baskı oluşturduğunu belirtti. Dünyanın en büyük altın üreticisi ülkelerden Avustralya, Kanada, Afrika ve ABD'de bazı madenlerin üretime ara verdiğine dikkati çeken Köse, önümüzdeki dönemde üretimde azalma yaşanacağını savundu.
Fiyatlar 5 yıl önceki seviyelere geriledi
Altın üretim maliyetlerinin artarken, fiyatların giderek düştüğünü bildiren Muhterem Köse, Dolar-Ons parametresinde altın fiyatlarının beş yıl önceki sevilere gerilediğini söyledi. Altının gramının son günlerdeki fiyatının 38 dolar, yani 85 lira düzeyinde seyrettiğini vurgulayan Köse, 2010 yılındaki 1224 dolar olan ons fiyatının takip eden 2011'de 1571Dolar/Ons, 2012'de 1669 Dolar/Ons, 2013'te 1411 Dolar/Ons seviyelerinde seyrettiğini, 2014'te ise 5 yıl önceki fiyatına yaklaşarak 1271 Dolar/Ons'a gerilediğini belirterek, "2014'ün Aralık ayı itibariyle ons fiyatı 1200 Dolar/Ons oldu. Dönemsel yükseliş ve düşüşler küçük yatırımcıları etkiliyor, ancak uzun vadede gerileme altın üretimini baskılıyor" dedi.
Üretim maliyetleri katlandı
Dünyada mostra madenciliğinin (yüzeyde görünen madenlerin keşfi) büyük ölçüde bittiğini, yer kabuğunun derinlerinde gömülü yeni maden yataklarının keşfinde uzmanlığın ön plana çıktığını belirten Köse, bu durumun beraberinde riski de getirdiğini kaydetti. Yer kabuğunun derinliklerinde yapılan altın aramalarının maliyetinin yüksekliğine dikkati çeken Köse, "Yeni altın kaynaklarının keşfinin gittikçe zorlaştığı, keşfedilen yatakların üretime geçirilebilmesi için yatırım ve işletme giderlerinin önemli ölçüde arttığı bir döneme girildi. Türkiye'de beş yıl önce 1 ons altının üretim maliyeti 500 dolar iken bu gün 1000 - 1100 dolar seviyelerine geldi. Maliyetler beş yılda ikiye katlandı, ancak fiyatlar şu an itibariyle aynı noktada. Bu durum ülkemizde de altın üretimini ve yeni altın arama projelerini ciddi şekilde baskılıyor" ifadesini kullandı.
"Günümüz koşullarında, aramasından üretime geçmesine kadar ekonomik olarak işletilebilecek orta büyüklükteki bir altın madenin işletmeye alınabilmesi için en az 200-300 milyon dolarlık sermayeye ihtiyaç duyuluyor" diyen Köse, şöyle devam etti:
"Gelecek dönemde fiyatlarda artış olmaz ise altın madenciliğinin büyük problemler yaşayacağı ortada. Altın fiyatlarının yüksek olduğu yıllarda yatırım yapılabilir konumdaki bir çok proje günümüzdeki altın fiyatları ile ekonomik olmaktan çıktı. Bunun da nedeni fiyatlar yüksek iken, cevherin özelliğine göre değişmekle birlikte 1 ton kayada yaklaşık 1 gram altın olan kaynaklar ekonomik olarak işletilebilirken, fiyatların düştüğü bu günkü koşullarda 1 ton kayada en az 2-3 gram altın yoksa yatırım yapma imkanı kalmamıştır. Tonunda 2-3 gram altın ihtiva eden yeni kaynakların keşfi yaklaşık 10-15 yıl süren çok büyük arama projeleri ve ciddi kaynak harcanmasını gerektirmektedir"
20 yılda 3 bin 116 ton altın ithal ettik
Türkiye'de 350 maden arama ruhsatından ancak bir tanesinin işletilebilir altın madenine dönüştüğünü, yüzlerce arama ruhsatına önemli sermaye risk edilmesinin ardından yapılan çalışmaların yıllarca sürdüğünü ifade eden Köse, bu nedenlerle arama için riske edilecek sermaye bulmanın gittikçe zorlaştığını dile getirdi. Türkiye'nin yıllık ortalama 156 ton altın ithal ettiğini, İstanbul Altın Borsası'nın verilerine göre son 20 yılda ithal edilen altın miktarının 3 bin 116 ton olduğunu vurgulayan Köse, "Türkiye'de yıllık altın üretimi ise 2000 yılında sıfır iken, 2013 yılında 33,5 ton seviyesine ulaştı. Türkiye dünyada en fazla altın altın satın alan ülkeler sıralamasında dördüncü sırada yer alıyor. Vatandaşlarımızın altına ilgisi çok fazla, talebinin yüzde 80'nini ithal ediyoruz. 2013 yılında altın ithalatına ödenen döviz 13 milyar doları geçti. Altın üretimini artırmak zorundayız" diye konuştu.
Altın madenciliğindeki çalışma koşullarımız Avrupa'dan daha ileri seviyede
Türkiye'nin altın madenciliğinde ulaştığı seviyenin Avrupa Birliği standartlarının üstüne çıktığını, ülkemizde uygulanan maden arama, çıkarma, zenginleştirme, çevre ve insan sağlığı standartlarının Avustralya, Kanada ve ABD'de uygulanan standartlara ulaştığını dile getiren Köse, "Bu seviyeye ulaşabilmek için ülkemizde son 20 senede yaklaşık 2,5 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Altın madenciliğinde 6 bin 200 kişiye doğrudan, yaklaşık 26 bin 000 kişiye ise dolaylı istihdam sağlanıyor. Türkiye'deki altın madenlerindeki çalışma koşulları, iş güvenliği, işçi sağlığı ve çevre istatistikleri dünyada gelişmiş ülkelere bile örnek konuma geldi" diye konuştu.
www.milliyet.com.tr
YORUMLAR