Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, iş sağlığı güvenliğiyle ilgili yeni düzenlemeler getirileceğini belirterek, "Cezalar, 2-3 kat artırıldı. Şu an iş güvenliği uzmanı bulundurmamanın 6 bin lira cezası var. Yarın tehlike sınıfına göre karşınıza 24 bin lira olarak çıkabilir. Yarın çeşitli sürprizlerle karşılaşabilirsiniz" dedi.
Çelik, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasında (BTSO) düzenlenen "Güvenli İskele, İskelede Güvenlik Eğitim Semineri"nde, iskele şeklinde kurulan kürsüde yaptığı konuşmada, herkesin iş kazaları konusunda üzerine düşen görevleri bilmesi gerektiğini söyledi.
"Taş, yumurtanın üzerine düşerse olan yumurtaya oluyor. Yumurta taşa düşerse yine olan yumurtaya oluyor, taşa bir şey olmuyor" ifadesini kullanan Çelik, iş kazalarında, yaşanan sorunlarda yanlışın kaynağı araştırılmadan doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hedef tahtasına konulduğunu belirtti.
İş sağlığı güvenliği bakımından 2014'ün, acı olayların yaşandığı bir yıl olduğunu ifade eden Çelik, "Önce Soma'da 301 madencinin hayatını kaybettiği kaza, akabinde İstanbul'daki asansör kazasında kaybettiğimiz 10 emekçi ve ardından Ermenek'te yine maden kazasında kaybettiğimiz 18 işçi. Bunların arasında çok gündeme gelmeyen iş kazalarında hayatlarını kaybeden değerli kardeşlerimiz var" diye konuştu.
Çelik, yeni yılda daha ümitli olmayı arzuladıklarını, iyi bir sene olması temennisinde bulunduklarını ancak terör saldırılarında, İstanbul'da bir polisin şehit olduğunu, Fransa'da ise 12 kişinin katledildiğini hatırlattı. Şehide Allah'tan rahmet dileyen Çelik, Türkiye'nin, Fransa'nın acısını hissettiğini dile getirdi.
Maden ocaklarındaki denetimler
Bir insan dahi hayatını kaybettiğinde hiçbir istatistiğin anlamının kalmadığını vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
"100 bin işçide yılda 16 işçi hayatını kaybederken, bunu 7'lere düşürdük. Güzel bir gelişme var dedik. İnşallah Avrupa Birliği (AB) ülkeleri standardı ortalaması 3 ya da 2 işçiye düşürme hatta sıfırlama konusunda gayret içindeyiz diye beklerken 2014'te yaşanan iş kazaları, olumsuz tablolar, bütün istatistikleri anlamsız hale getirdi. İş kazaları konusunda sözün bittiği yerdeyiz. 3 yılda iş kazalarıyla ilgili ne söylenmesi gerekiyorsa söylendiği inancındayım. Her şey yazıldı, çizildi, söylendi. Yaşan olaylar kendisini anlatıyor. Neyi söyleyeceksiniz ki? Söyleyecek bir durum yok. Yasaları çıkarttık. Sözleşme bitince ayın 3'ünde Edirne'de madende hayatını kaybeden kardeşimizi engelledi mi? Yok. Edirne'de neden madenci kardeşimiz öldü 3 Ocak'ta? 2013'te mühürlenmiş madende, hanımefendi gidiyor işçi çalıştırıyor. Ne olacak kanun çıkartsanız? Bu konuda neler yapmadık ki?"
Çelik, iskelenin, 350 işçiyi kurtaracak bir mekanizma olduğunu anlattı.
Her yıl yüksekten düşme nedeniyle en az 350 kişinin öldüğünün toplum tarafından önemsenmediğini ifade eden Çelik, "Onun için söyleyecek fazla bir şey yok. Hem olaylar hem mevzuat, ne yapmamız gerektiğini söylüyor. 2014'te madenlerde bin 84 denetim yapıldı. 203 madeni durdurmuşuz ve şu anda 140 maden durdurulmuş vaziyette. Bu, bizim yapısal tablomuzu ortaya koyması açısından önemli. İnşaatlarda 2014'te 3 bin 625 denetimi yaptık. Bunların bin 858'i durdurulmuş. Bu rakamdan 500 firmanın inşaatı halen mühürlü" değerlendirmesinde bulundu.
"Gereksiz bir maliyet olarak görülmekte"
Bakan Çelik, sorunun aşırı kar, aşırı kazanma hırsı, "Bunlarla uğraşacağıma, ben hemen çakarım, çıkarım, sıvayı bitiririm" anlayışı olduğuna değindi. Bunun sonunda yaşanabilecek kazanın telafi edilemeyeceğini söyleyen Çelik, şunları kaydetti:
"Bu vicdani muhasebeyi yaptığınızda bunun bir zaman ve imkan kaybı olmadığını anlayacaksınız. İş sağlığı güvenliği tedbirleri, gereksiz bir maliyet olarak görülmekte. Bu senin rahat tatil yapmanı, akşam rahat uyumanı, konforlu yaşamanı sağlayan bir şey. Yoksa bir kaza meydana geldiğinde bütün hayatının alt üst olacağını bilmemiz gerekiyor. İşçide de 'Bana bir şey olmaz' anlayışı var. Herkesin görevi belli. Kamu olarak bizim mevzuatı yapma ve denetim yapma görevimiz var. Mevzuatta eksiklik yok. Denetimlerde de mutlaka eksikler vardır ama büyük ölçüde yok. İşverenin görevi, mevzuatı uygulama ve tedbir alma. İşçinin görevi de tedbirlere uymak. Bu üçü olursa riskler, yüzde 2'leri bile teşkil etmez."
"Ölümlü iş kazalarının yüzde 34'ü inşaat sektöründe"
İnşaat sektörünün 2014'te bir önceki yıla göre yüzde 16 büyüdüğünü dile getiren Çelik, istihdamın da yüzde 7,5'ini oluşturduğunu aktardı.
Türkiye'de iş kazalarının yüzde 12,5'inin inşaat sektöründe yaşandığı bilgisini veren Çelik, "Ölümlü iş kazalarının yüzde 34'ü bu sektörde meydana geliyor ve bu ölümlerin yüzde 42'si de yüksekten düşmeden kaynaklanıyor" ifadesini kullandı.
Yaşanan iş kazalarının ardından hala tedbirsizliklerin sürdüğüne dikkati çeken Çelik, bunlardan ders alınmadığı kanaatinde olduğunu, güvenlikleri için kemer takması gereken işçilerin halen bunu yapmadığını anlattı.
Çelik, iskelenin bir maliyet olmadığını ifade ederek, müteahhitlerin bu konuda hassas olması gerektiğine, iş sağlığı güvenliğinin işletmenin prestiji bakımından da önemli olduğuna dikkati çekti.
"Yeni düzenlemeler yolda"
"İş sağlığı güvenliğiyle ilgili yeni düzenlemeler yolda" diyen Çelik, AB normlarında bir "İş Sağlığı Güvenliği Yasası"nı yürürlüğe koyduklarını hatırlattı.
Faruk Çelik, şimdi cezaları artıran bir anlayışla yeni düzenlemeler getirecekleri bilgisini vererek, şöyle konuştu:
"Ders alınmıyorsa müeyyideleri artırmak durumundasınız. Az sayıda da olsa yaşanan olaylar yeni müeyyideleri beraberinde getiriyor. Meclis'e gelen yasa, önemli reformalar getiriyor. BTSO'ya teşekkür ediyorum. Mesleki Yeterlilik Kurumunun (MYK) sertifikalandırma işlemini artık Bursa'da yapacağız. Bu, önemli bir hadise. Uluslararası geçerliliği bulunan bu sertifika düzeyinde eğitim almış kişilerle inşaatlarda artık cephe giydirmesi, sıva, fayans, kalıp, demir işi yapacağız. Yeni yasa Meclis'ten geçer geçmez bakanlık olarak hangi mesleklerde MYK belgesini arayacağımız ilan edeceğiz. Diyeceğiz ki '70 meslekte MYK belgesi olan çalışabilecek.' Bir süre vereceğiz, sınava girecekler. Sınav maliyetlerini bakanlık olarak üstleniyoruz. Herkes, o belgeye sahip olanları çalıştırabilecek. Belge sahibi olmayanı çalıştırırsa cezalandırılacak."
"6 ay içinde uzmanla anlaşanların geçmiş borçları siliniyor"
İş güvenliği uzmanıyla anlaşma yapmayan her firmanın, 100 bin liranın üzerinde borcu olduğunu aktaran Çelik, 6 ay içinde uzman görevlendirip sözleşme yapanların geçmişe dönük borçlarını sildiklerini bildirdi. Anlaşma yapmayanların ise geçmişteki borçlarla geleceğe dönük bedeli de ödeyeceğini dile getiren Çelik, "Tüm bu maliyetlerle bir can mukayese edilemez" değerlendirmesinde bulundu.
Cezalara değinen Çelik, "Cezalar, 2-3 kat artırıldı. Şu an iş güvenliği uzmanı bulundurmamanın 6 bin lira cezası var. Yarın tehlike sınıfına göre karşınıza 24 bin lira olarak çıkabilir. Yarın çeşitli sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. 670 bin tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerinin halen 450 bininde iş güvenliği uzmanı yok" dedi.
Çelik, taraflarla görüşerek en uygun şekliyle yasanın parlamentodan çıkmasını sağlayacaklarını belirtti.
Suriyelilerle ilgili çalışma Bakanlar Kurulunda
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kadın istihdamını artırmayla ilgili önemli açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Çelik, "Mesela iki çocuk doğuran bir anne, dört ay doğum iznine ilave olarak yarı zamanlı çalışacak. Bunun ücretinin tamımını biz devlet olarak karşılıyoruz" diye konuştu.
İstihdam teşviklerin derli toplu bir hale getiren bir çalışmayı bakanlık olarak bitirdiklerini ve bunu Davutoğlu'nun açıklayacağını söyleyen Çelik, Türkiye'deki iş yükü istihdamı göz önüne alınarak Suriyeli vatandaşlarla ilgili yaptıkları çalışmayı da Bakanlar Kuruluna sunduklarını sözlerine ekledi.
Örnek iki iskele kurulan toplantı salonundaki seminere, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Başkanı Celal Koloğlu, BTSO Başkanı İbrahim Burkay, işveren ve işçiler katıldı.
www.milliyet.com.tr
YORUMLAR