Maraş Mevlevihane’si gün yüzüne çıkarılmalı!

Maraş Mevlevihane’si gün yüzüne çıkarılmalı!

Araştırmacı yazar Ali Avgın, bu sene 4’üncüsü gerçekleştirilen Kahramanmaraş Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı’nın Kahramanmaraş’a yetmediğini belirterek; fuar alanının daha da genişletilmesi gerektiğini ifade etti. Fuarın her geçen gün büyüdüğünü ve daha başarılı olduğunu kaydeden Avgın, zamanla daha iyisinin yapılacağını dile getirerek “Mükemmelin sınırı yoktur” ifadelerini kullandı.

21 Ekim 2017 - 15:28

Araştırmacı yazar Avgın, “Bu yıl gerçekten Anadolu’nun en büyük kitap fuarını bize anımsattı. Geçmiş yıllara göre bu yıl gerek okuyucu yoğunluğu, gerekse yayınevlerinin nitelikli oluşu marka yayınevlerinin bulunması bizi ümitvar kıldı. Bir de ferah bir duruma geçmiş. Dizaynen çok güzel yapmışlar. Stantlar ada halinde yapılmış. Dışarıdan gelen yayınevi sahipleri ve yazarlarla da görüştüğümüzde onlar da aynı fikri beyan ediyorlar. Kitap fuarı geçmiş yıllara göre birkaç basamak daha yukarıda. Aslında yanına keşke bir hol daha olsaydı da burası gibi, biraz daha geniş olsaydı gelen okuyucular kafeteryada oturup aldığı kitabı en azından okumaya orada başlasaydı. Tabi mükemmelin sınırı yoktur, inşallah o da bir gün gerçekleşir” dedi.

Fuarın daha da genişletilerek ziyaretçilerin vakit geçirebileceği alanların oluşturulması gerektiğini aktaran Araştırmacı yazar Ali Avgın, “Biraz daha genişletilebilir yan tarafa olsun, ön tarafa olsun bir hol daha ilave yapılarak orada okuyucu kafeteryaları, dinlenme yerleri. Şimdi insan dolaşıyor yoruluyor haliyle aldığı kitabı müteale etmek zorunda, müteale ettikten sonra belki dostlarına tavsiye edecek açıdan burası aslında dar gelmeye başladı” değerlendirmelerinde bulundu.

Artık Kahramanmaraş’ın fuarlar kenti olmaya aday bir şehir olduğunu vurgulayan Avgın, şöyle konuştu: “Artık Kahramanmaraş bir nevi fuarlar kenti de olmaya aday. Yani bura sadece kitap fuarı olarak değil diğer tekstilde olsun, tarımda olsun çeşitli fuarlara ev sahipliği yapıyor. Sanırım onlara da dar geliyor. Bir de yayınevlerinin arzusu ve yazarların mesela ben yediveren yayınlarının standındayım. Onlarla da mütealeler yapıyoruz. Yani biz Maraş’a geliyoruz yazarlar geliyor, şehir dolaşmada gezmeden Maraş nedir ne değildir bilmeden tekrar geri gidiyoruz. Açılıştan önce, yayınevlerine yazarları Maraş’ı bir tanıtsınlar. Yani biz Maraş’ı tanımadan gidiyoruz, diyor yazarlar. Bir nevi belki şahsi olarak biliyorlardır da mutlaka. Tanımadan gidiyorlar ki onlara Maraş’ı daha iyi tanıtabilsek belki onlar yazılarında kullanabilecekler Maraş’ı, gazetelerinde kullanabilecekler. Biz kitapları tanıyoruz ama o gelen yayınevlerine, yazarlarına Maraş’ı tanıtamıyoruz gibi geliyor bana. Yani belediyemiz, yetkililer onlar için özel şehir turları, tanıtım turları düzenleseler; tarihi yerleri gezseler daha iyi olur diye düşünüyorum. Tabi bunlar yazar ve şairlerimizin, yayınevi temsilcilerimizin arzuları!”

HAN DUVARLARI ŞİİRİNDEKİ AŞK MARAŞ’TA YAŞANDI

Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları şiirindeki aşk hikayesinin Kahramanmaraş’ta geçtiğini anlatan Han Duvarları Kalbe Düşen Kor isimli kitabıyla hızlı bir çıkış yakalayan Yazar Ali Avgın, Han Duvarları kitabı hakkında şu bilgileri verdi: “Han Duvarları kitabı üzerine konuşacak olursak, bu aslında roman ötesi bir kitap oldu. Yani ben bu kadar olumlu tepki alınacağını inanın bilmiyordum. Biz bilmeden önemli ve iddialı bir işe girişmişiz hamdolsun. Bir nevi rüştünü de ispatladı bu fuarda gerçi daha önce Malatya fuarı, Antep fuarına gitmiştim. Şimdi Han Duvarları kitabımız edebiyatımızın müstesna şairlerinden Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları diye meşhur bir şiiri var: Garibim namıma Kerem diyorlar/Aslı'mı el almış haram diyorlar/Hastayım derdime verem diyorlar/Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben! Bu Maraşlı Şeyhoğlu kimdir? Şeyh kimdir? Meşrebi nedir? Hikâyesi nedir? Bu her Maraşlının mutlaka merak konusu olduğu gibi uzun süre bunu araştırmak istedik. Aynı zamanda Maraş Mevlevihanesi üzerine de araştırmalarımız vardı. Orada gördük ki Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış Maraş Mevlevihanesi’nin son Şeyh’i Selim Dede’nin 2. Hanımdan oğlu asıl adı Mehmet! Ancak daha önce doğan çocukları vefat ettiği için annesi adını satılmış koymakla bir nevi evladını Cenabı Hak’ka adamış, satmış gibi oluyordu. Satılmış olarak anılmaya başlamış. Biz bunun hikâyesini yazmak için Selim Dede’nin yaşayan torunlarıyla görüştük. Tarihi kaynaklardan nüfus bilgilerini araştırdık. Buna sahiplenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bilindiği üzere ulu kışla taraflarında bir handa vefat etmişti. Faruk Nafiz Çamlıbel onu Türk edebiyatına han duvarları şiirine kazandırmıştır.”

MARAŞ MEVLEVİHANE’Sİ GÜN YÜZÜNE ÇIKARILMALI!

Han Duvarları Kalbe Düşen Kor kitabına konu olan Maraş Mevlevihane’sinin izlerinin her geçen gün silindiğini aktaran Avgın, ikinci kitabında Maraş Mevlevihanesi’ni işledi. Maraş Mevlevihanesi’nin bir an önce gün yüzüne çıkarılması gerektiğini dile getiren Avgın, şu açıklamalarda bulundu: “Şimdi Maraş Mevlevihane’si denilince birçoğumuz nerede olduğunu bile bilmiyoruz. Hatta Mevlevihane şu anda ortada bile yok. Biraz kısaca ondan bilgi verecek olursak Maraş Mevlevihane’si ile ilgili 1500 yıllarında Dulkadiroğlu Alaaddin Devlet Bey’in vakfiyesidir. Köy garajı olarak bildiğimiz kapalı çarşıda bir alan var bu alan Mevlevihane’nin yeriydi. 1 Şubat 1920’de Fransızlar tarafından Maraş işgalinde yakıldı. 1941 yılında Fransızların yaktığı bu yeri tarihi niteliği yoktur diye vakıflarca satıldı. Şahıslar tarafından alınan bu yer bir dönem köy garajı olarak kullanıldı. Sadece iz olarak bir türbe kaldı. Daha önce orada 5-6 tane mezar yeri olduğunu çeşitli tahrifatlarla teke düşürüldüğünü söylediler. Biz bu romanla orayı işledik. Romanımızdaki mekânlardan en önemli yerin birisi orasıdır. Maraş Mevlevihane’sini gündeme taşıyarak oraya yeniden vakfına uygun olarak bir şekildeki oradaki esnaflarla anlaşarak oranın yeniden asıl amacına dönüştürülmesi ve sembolik de olsa oraya bir Mevlevihane yapılmasını arzu ediyoruz.”

İlk kitabında yer alan roman kahramanının Maraş Mevlevihanesi’nde yetiştiğini kaydeden Avgın, şöyle devam etti: “Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış da oranın bir evladıdır. Şıh Turan Mahallesi’nde bir kıza aşık olur vermezler 1. Dünya Harbi çıkar vatan hasreti, yar hasreti derken verem olur. İstanbul Gureba Hastanesi’nde yatar tekrar ümidi kesilmiştir Maraş’a trenle gönderirler. Maraş’a gelmeye ömrü kâfi gelmez vefat eder. Faruk Nafiz Çamlıbel de o han duvarları yazdığı o şiirleri alarak o şiiri yazar. Şimdi oradaki yaşanan aşkın Maraş’ta yaşandığını ve bu Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ı biz hem kültürümüzde hem tarihimizde bize ait bir şeyi yeniden Kahramanmaraş’a ve edebiyatımıza kazandırmamız gerektiğini düşündük. Bu kitabı birileri yazmalıydı. Bu bize nasip oldu. Hamdolsun kitabımız hem Türkiye’de hem fuarımızda büyük ilgi görüyor. Neredeyse getirilen kitap bitmek üzere, 4 ay gibi bir sürede ikinci baskıyı yaptık. Yani birinci baskısı Maraş fuarını görmeden bitti. İkinci baskı geldi. Bu da bizi ümitlendiriliyor. Diğer yandan bu romandaki kurgumuz ve kullanılan dil çok başarılı bulundu. Yani işi ehli kişileri tarafından İstanbul’da bunu bazı yönetmenler fark etmişler irtibata geçtik. Senaryolaştırma projesi var. Nasip olursa bunun dizi film ya da film şeklinde belgesel şeklinde daha geniş kitlelere ulaşabilir. Bu hususta konuya ehli kişilerden basınımızdan belediyemizden gündeme taşıma açısından destek bekliyoruz.” 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x