Dünyada her yıl 4 Eylül Dünya Cinsel Sağlık Günü olarak kutlanıyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, Dünya Cinsel Sağlık Günü’nde cinselliğin çiftler arasındaki önemine dair önemli bilgiler verdi.
Cinsel problemler ilişkilerin bozulmasına yol açıyor
“Cinsel sorunların çoğu uygun yöntemlerle ele alındığında
çözümlenebilir problemlerdir” diyen Çiğdem Demirsoy, “Bu nedenle cinsellik
utanılıp gizlenmesi gereken bir konu olarak görülmemeli yardım aramaktan
çekinilmemelidir. Cinsel işlev bozukluğu yasayan kişilerde, kendilerinde ve
yanı sıra partnerlerinde çeşitli psiko-sosyal sorunlar görülebiliyor. Bu
psiko-sosyal sorunlar cinsel sorunlarda kimi zaman sebep, kimi zaman da
sonuçtur. Cinsel terapi ile bunlar etraflıca değerlendirilip anlaşılabilir.
Zamanında ele alıp çözüme kavuşmadığında cinsel yaşamdaki problemler çiftler
arasında çatışmalara ve ilişkilerin bozulmasına yol açabilmektedir. Cinsel
sorunlar, zamanında uygun yöntem ve tekniklerle ele alındığında evlilik ve
ilişki çatışmaları gibi başka sorunların ortaya çıkması engellenmiş olacaktır”
şeklinde konuştu.
Cinsel sorunların temelinde bilgi eksiklikleri ve hatalı öğrenme yatıyor
Cinsel sorunların birçoğunun temelinde bilgi eksiklikleri
ve hatalı öğrenmeler olduğunu belirten Demirsoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatalı
bilgi ve inanışlar; cinsellikle ilgili beklentilerin abartılı olmasına veya
cinsel ilişkiye dair kaygıların oluşmasına yol açarak çeşitli cinsel işlev
bozukluklarına zemin oluşturur. Erkeklerde en sık karşılaşılan cinsel işlev
bozukluğu empotans (sertleşme olmaması) ve erken boşalmadır. Kadınlarda ise
cinsel isteksizlik, orgazm olamama ve vajinismus denilen; acı duyma korkusu ile
vajinanın girişindeki kasların cinsel ilişkiyi imkânsız hale getirecek derecede
istem dışı kasılması en sık karşılaşılan cinsel işlev sorunlarıdır. Cinsel
işlev bozukluklarının yanı sıra çeşitli cinsel kimlik sorunları, mastürbasyona
ilişkin kaygılar ve cinselliğe ilişkin çeşitli takıntılarla da başvurular
olmaktadır.
Çocukluk döneminden itibaren doğru bilgi şart!
Ergenlik dönemi, üreme yeteneğinin kazanıldığı,
cinselliğe ilginin arttığı bir dönemdir. Ayrıca bu dönemde cinsel tercih belirginleşir
ve birey olma ihtiyacı ön plandadır. Sağlıklı bir cinsel gelişim için daha
ergenliğe gelmeden çocukluktan başlayarak doğru bilgilerin edinilmesi
gerekiyor. Bu noktada ailelerin çocuklarına nasıl bir cinsel eğitim verdiği ve
daha da önemlisi nasıl bir kişilik kazandırdığı önemli. Cinsel ilişki de iki
insan arasındaki bir ilişki biçimi olduğu için genel olarak insanlarla ilişki
kurma ve iletişim becerileri, sorumluluk alabilme gibi özelliklerin ergenlik
dönemine kadar kazandırılmış olması sağlıklı bir cinsel yaşam sürmesine katkı
sağlayacaktır.
Çocuğunuzun sorularından kaçmayın
Cinsel eğitimde çocuğa neyin anlatılacağından ziyade
nasıl anlatılacağı önemlidir. Çocuğun sorduğu sorulara kaçamak olmayan, açık
net olarak, yaşına ve kavrayışına uygun cevaplar verilmelidir. Ebeveynlerin
çocuklarda hangi yaşta nelerin görüldüğünü bilmesi yol gösterecektir.
Genel olarak dikkat edilmesi gerekenler: Çocuğun kendi
bedenini kabullenmesini ve cinsel kimlik oluşumunu sağlamak, cinsel organların
kötü, pis, tehlikeli olmadığını öğretmek ve cinsellikle ilgili korku ve
kaygıları engellemektir.
YORUMLAR