Tarihin her anında tekerlekler ulaşım için en kilit araçlardan birisi oldular. Ancak standart olarak hava ile doldurulmaları, onları uzay keşifleri için elverişsiz kılıyor. Mars’ın atmosferinde hava yokken havayı lastik için götürmek, hem lojistik hemde fiziksel sorunlara neden olabilir. Tabii söz konusu sadece Mars olmayınca, bambaşka şartlara da uyan standartları yakalamak gerekiyor.
Bu nedenle Ay’a gönderilen ilk araçta metal jantlar ve çelik yaylar ile kullanıldı. Bu da lastiklerin hava ile doldurulması sorununu çözdü. Nitekim uzun vadede bu araçlar da sorun çıkarıyor ve eskiyorlar. Diğer yandan plastik çözümler çabuk deforme oluyor ve kullanım dışı kalıyorlar. Yani hem hafif hem de sağlam bir metal bulmak gerekiyor.
Malzeme biliminin geldiği uç noktada mühendislik harikası bir tasarıma bakıyorsunuz. Nikel ve titanyum alaşımından oluşan bu tasarım, aynı zamanda farklı fiziksel koşullar için esnek bir yapıya sahip. Bu yapısı dolayısı ile farklı engelleri aşarken, şekil değiştirip tekrar eski haline gelebiliyor.
Uzak gezegenler keşfetmenin maliyeti oldukça yüksek. NASA dünyanın en büyük uzay ajansı ve aldığı finansal destek, normalde ulaşılması güç olan çalışmalara imkan tanıyor. Teknoloji ile bilimin birlikteliğini en güzel şekilde temsil eden kurum, geleceğimiz için hiç durmadan çalıyor. Evet, bu tekerlekler bile uzay araştırmaları için bir ufuk noktasıdır ve oldukça önemlidir.
Ulaşım tarihimizde dünya üzerinde kullandığınız ilk tekerleklerin ahşaplardan, kayalardan yapıldığını düşünün. Bugün aynı sistemlerle uzaya çıkıyor, sadece kullandığımız malzemeleri değiştiriyor ve bilimden çıkış noktası olarak faydalanıyoruz.
YORUMLAR