Neşet Ertaş’a ait zannediliyor ama ’Acem Kızı’ Türküsü...

Neşet Ertaş'a ait zannediliyor ama 'Acem Kızı' Türküsü Kahramanmaraş'ın

Ünlü ozan Neşet Ertaş'ın okumasıyla meşhur olan Acem Kızı türküsü aslında Kahramanmaraşlı Ozan Hüseyin Tenecioğlu'na ait. Yrd. Doç. Dr. Seher Atmaca'nın "Binboğa'nın Söz Pınarı' kitabında, Dr. Halil Atılgan'a ait olan ve Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından basılan "Acem Kızı ve Tenecioğlu Aşık Hüseyin" kitabı ve Edebiyat Öğretmeni İrfan Can'ın "Kadirli Bohçası" kitaplarında türkünün Kahramanmaraşlı ozan Hüseyin Tenecioğlu'na ait olduğu delilleriyle ispatlandı.

26 Eylül 2019 - 15:33 - Güncelleme: 26 Eylül 2019 - 16:01

RÖPORTAJ: NARİN DEMİRCİ

Konuyla ilgili açıklama yapan Kahramanmaraş Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Abdulhakim Eren, MESAM'a çağrıda bulunarak, "TRT kayıtlarında türkü Neşet Ertaş'ın akrabası olan Çekiç Ali'ye kayıtlı. Bu da bizi üzüyor. Hak sahibini bulsun istiyoruz. MESAM'ın bunları tespit edip tescili doğrulması gerekiyor" dedi. 


NEŞET ERTAŞ "ACEM KIZI TÜRKÜSÜ BENİM" DEMİYOR 

Acem Kızı'na yazılmış üç türkünün bulunduğundan bahseden Kahramanmaraş Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Abdulhakim Eren, "Acem Kızı'na ait üç türkü var. Üçü de Aşık Hüseyin Tenecioğlu'na ait. Tabi Neşet Ertaş meşhur etti türküleri. Ancak türküler ona ait değil. Bunlardan ilki ‘Acem Kızı’, ikincisi 'Bilemedim Kadrini Kıymetini' üçüncüsü ise 'Gayrı Dayanamam Ben Bu Hasrete' türküsü" diyerek türkülerin Neşet Ertaş'a ait olmadığına vurgu yaptı. Ancak zaten Neşet Ertaş'ın da türkülere sahiplenmek gibi bir amacı olmadığının altını çizen Eren, "Neşet Ertaş üç türküyü meşhur etti. Bu yüzden türküler ona ait zannediliyor. Halbuki Neşet Ertaş'ın kendisinin böyle bir ifadesi yok" dedi. Ertaş'ın bu konuyla ilgili bizzat kullandığı ifadeleri aktaran Eren, "Neşet Ertaş 'Bu türküler benim' demiyor. Bayram Bilge Tokel, Neşet Ertaş'a 'Acem Kızı'nın hikayesini sorduğunda Ertaş'ın yanıtı şöyle oluyor: "Ben çok küçük yaşta şiirler yazardım kendi kendime. Bazı şiirleri pazarlarda satan tellallardan alır türküler yapardım. Bunun bir örneği 'Zahide'dir. Çiçekdağı'nda, oralarda uzun bir şiir olarak elime geçti. Acem Kızı da böyle bir şansa sahip. Bu da Bizim Selli Yusuf'dan duyulan dörtlüklerdir. İki dörtlüğünü ben kendime göre havalandırdım önce. Böylece 45'lik plağa okudum." Dolayısıyla konu gayet açık ve nettir" diye konuştu. 


AKADEMİSYENLER KİTAPLARINDA AÇIKÇA SÖYLÜYOR

Akademisyenlerin araştırmalarına göre Acem Kızı türküsünün Erçeneli Hüseyin Tenecioğlu'na ait olduğunu kaydeden Abdulhakim Eren, akademisyenlerin yazmış oldukları kitaplarda konuyu derinlemesine araştırarak yayınladıklarını söyledi. Eren, "Yrd. Doç. Dr. Seher Atmaca'nın "Binboğa'nın Söz Pınarı' kitabında, Dr. Halil Atılgan'a ait "Acem Kızı ve Tenecioğlu Aşık Hüseyin" kitabı, bir de Edebiyat Öğretmeni İrfan Can'ın "Kadirli Bohçası" kitaplarında bu mevzuyu açıkça bulmak mümkün" dedi.


AŞIK FEYMANİ BİZZAT ŞAHİT

Aşık Hüseyin Tenecioğlu'nun Kadirli'yle bağlantısından da bahseden Kahramanmaraş Kültür ve Sanat Derneği Başkanı şu ifadeleri kullandı: "Aşık Hüseyin Tenecioğlu Afşin'in Erçene köyündeyken Kadirli'ye gidiyor. Kadirli'de sazını sırtına alıp kahvehanelerde dolaşarak türküler söylüyor. Aşık Feymani'nin kayınbabası Aşık Deli Hazım'la beraber çalıp söylüyorlar. En büyük kaynak Aşık Feymani'nin Deli Hazım'dan dinlediği hikayedir. Hikayeyi İrfan Can Kadirli Bohçası kitabında Feymani ile yaptığı röportajı yayınlayarak yer veriyor."


NEDEN NEŞET ERTAŞ’A AİT ZANNEDİLİYOR?

Türkünün neden Neşet Ertaş’a ait zannedildiğini de söyleyen Abdulhakim Eren, “Acem Kızı o dönem yörede fazla dillenen bir türkü olduğu için Neşet Ertaş'ın babası Muharrem Ertaş, Çukurova ve Kadirli'den türkü derliyor. Aşık Feymani bunu röportajında söylüyor. Aşık Feymani, kendisinin Acem Kızı türkülerini söylerken hatta kaydını alırken Neşet Ertaş'ın henüz o türküleri bilmediğini söylüyor. Yani Neşet Ertaş henüz o türküleri bilmezken Aşık Feymani zaten Kadirli'de söylüyor. Yüksek ihtimalle Muharrem Ertaş türküleri derledi. Daha sonra akrabaları Çekiç Ali bu türküleri söylemiş. Sonra da türküleri TRT'ye kaydettirmiş. Zaten türküler de Neşet Ertaş'ın değil Çekiç Ali'nin üzerine kayıtlı. Ondan alınan bir türkü olarak kaydedilmiş” dedi.  


AŞIK CANANİ DE TÜRKÜYE SAHİPLENİYOR

Acem Kızı türküsüne ait bir yanlış anlaşılmanın daha olduğundan bahseden Abdulhakim Eren, “Türküye sahip çıkmak isteyenler oluyor maalesef. Bunlardan biri de Aşık Canani. Karslıdır kendisi. O da Acem Kızı türküsünün aynısını söylüyor ve 'Ben yazdım' diyor. Fakat Canani türküyü "Çırpınıp da şanovaya çıkınca’ diye söyler. Şanova Kars'da bir ovanın ismi. Ancak türkünün söylendiği yer Adana. Kars ile hiçbir ilgisi yok yani. Türküde geçen şanoyu yani sahneyi Şanova olarak değiştirerek söylüyorlar” diyerek türkünün saptırılmasına tepki gösterdi.  


ACEM KIZI’NIN GERÇEK HİKAYESİ VE

ACEM KIZI’NA YAZILMIŞ ÜÇ MEŞHUR TÜRKÜ

Acem Kızı türküsünün gerçek hikayesini de anlatan Abdulhakim Eren, Acem Kızı’na yazılmış üç türkünün de birbiriyle bağlantısından bahsetti. Eren, türkünün hikayesini şu sözlerle aktardı; “O zamanlarda düğünlerde aşık bulundurmak gibi bir gelenek var. Aşık Hüseyin de düğünlerde çalıp söylüyor. Ceyhan'a Tiyatura denilen günümüzde gazino olarak bilinen eğlence mekanına gidiyor. Ağalar oralarda eğleniyorlar. Tiyatura'da bir Acem Kızı var. Çok güzel zil çalıyor, dans ediyor ve şarkı söylüyor. Bu çok hoşlarına gidince Aşık Hüseyin Tenecioğlu'nu Acem Kızı'na türkü söylemesi için oraya götürüyorlar. Program bittikten sonra Acem Kızı'nı sahneye yani o zamanki ismiyle şanoya oturtuyorlar. Aşık Hüseyin "Çırpınıp da şanoya da çıkınca, Eğlen şanoda da kal Acem Kızı" diye Acem Kızı'nın tarifini yapmaya başlıyor. Daha sonra bu türkü dilleniyor ve Acem Kızı ile Aşık Hüseyin arasında gönül ilişkisi başlıyor. Aşık Hüseyin artık Ceyhan'a gidip gelmeye başlıyor Acem Kızı'nı görmek istiyor. Acem Kızı'nın Aşık Hüseyin'den istediği şey evinin hanımı olmak. Fakat Aşık Hüseyin 'Hu' denilen derme çatma bir yerde yaşıyor ve evli. İki de çocuğu var. Bir geliri de yok üstelik. Sadece düğünlerde çalıp söylediği parayla geçimini sağlayan bir ozan. Bu şartlarda Acem Kızı'yla evlenemiyor. Daha sonra Adanalı bir pamuk ağasının oğlu Acem Kızı'nı evlenmek üzere Adana'ya götürüyor. Aşık Hüseyin Ceyhan'a varıyor ki, Acem Kızı yok. O zaman ikinci türküyü yani "Bilemedim kıymetini kadrini, Hata benim günah benim suç benim" türküsünü söylüyor. Pamuk ağasının oğlu çevre baskısından dolayı Acem Kızı'yla evlenmiyor. Tabi tekrar gazinoya dönüyor Acem Kızı. Sonra Maraş beylerinden birinin oğlu Acem Kızı'nı görüp beğeniyor ve Maraş'ta evleniyor. İki de çocukları oluyor. Aşık Hüseyin Tenecioğlu Adana'ya gidip de Acem Kızı'nı orada da bulamayınca üçüncü olan "Gayrı dayanamam ben bu hasrete, Ya beni de götür ya sen de gitme" türküsünü söylüyor. Ve tamamen umudunu keserek Kadirli'den Afşin'in Erçenek Köyü'ne geliyor. 1945 yılında ise vefat ediyor.”


HAK SAHİBİNİ BULSUN İSTİYORUZ

Acem Kızı türküsünün TRT’deki yanlış kaydının düzeltilmesi için Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği’ne (MESAM) çağrıda bulunan Kahramanmaraş Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Abdulhakim Eren, “Biz, hak sahibini bulsun istiyoruz” dedi. Tek gayelerinin eserin gerçek sahibine teslim edilmesi olduğunun özellikle altını çizen Eren, “Elimizde bütün belgeler ve deliller mevcut. MESAM’ın bunları tespit edip tescili doğrulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x