"Bizim
alimlerimizin isimlerini bile tahrif etmişler. Ben 10 yıl kadar mühendislik
fakültesinde, uygarlık tarihi dersleri verdim. Tahtaya, Avicenna yazıp
'Arkadaşlar bu önemli bir ilim adamıdır. Sizce nerelidir' dedim. Kimi Romalı
olduğunu, kimi de Yunan filozofu olduğunu söyledi. Avicenna'nın, İbn-i Sina
olduğunu söyledim. Bu kadar vicdansızlık olur mu? Onu İbn-i Sina diye telaffuz
etmek o kadar mı zor?"
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, her alanda nitelikli
insan yetiştirmeye ihtiyaç olduğunu bildirdi.
Erbaş, Mersin Üniversitesindeki İslami İlimler
Fakültesi'nin açılışı dolayısıyla düzenlenen konferansta, yeni öğretim
döneminin hayırlara vesile olmasını diledi.
Kur'an-ı Kerim'in, "oku" kelimesiyle
başladığını vurgulayan Erbaş, İslam medeniyetinin temellerinin, ilim ve bilgi
üzerine kurulduğunu söyledi.
Erbaş, İslam ilminin, birçok disiplinle ortak hareket
ettiğine işaret ederek, "Bizim medeniyetimizde aslında İslami ilimler,
İslam dışı ilimler diye bir şey yoktur. Matematik, sosyoloji, psikoloji,
astronomi, felsefe de İslami bir ilimdir tıpkı hadis, tefsir, fıkıh ve kelam
gibi." dedi.
Her ilim insanının, peygamberin varisi olduğunu aktaran
Erbaş, ilmin birçok disiplinine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Kur'an-ı Kerim'de birçok ilim dalına ilişkin mesajların
yer aldığını ifade eden Erbaş, şöyle konuştu: "Medrese ne demek? Birileri
nedense 'medrese' denilince tüyleri diken diken oluyor. Ders yapılan yer
demektir medrese. Sınıf' diyoruz mesela. Sınıfın Arapça olduğunu duysalar, ona
da mı karşı çıkacaklar acaba? Sınıf, kitap, kalem, defter Arapça. Kullanmıyor
muyuz? Hepsini kullanıyoruz. Ne diyor, 'O kalemle yazmayı öğretti. İnsana
bilmediğini öğretti'. En büyük öğretmen Allah'tır. Çünkü Allah'ın adlarından
biri de Rab'dır. Rab, öğretici demektir. Mürebbiye ismini bu millet, asırlarca öğretmenler
için kullandı. Mürebbiye, Rab'dan geliyor. Öğretmen demek. Peygamberimiz, 'Ben
size muallim olarak gönderildim.' diyor. Her öğretmen muallimdir, hem muallim
Peygamber Efendimizin varisidir. Ne büyük unvandır bu."
Her mühendisin, doktorun da kendi alanında birer öğretmen
olduğunu kaydeden Erbaş, herkesin alanındaki bu unvanını muhafaza etmesi
gerektiğini dile getirdi.
Erbaş, medreselerde önemli alimlerin yetiştiğine işaret
ederek, şunları kaydetti: "Bizim alimlerimizin isimlerini bile tahrif
etmişler. Ben 10 yıl kadar mühendislik fakültesinde, uygarlık tarihi dersleri
verdim. Tahtaya, Avicenna yazıp 'Arkadaşlar bu önemli bir ilim adamıdır. Sizce
nerelidir.' dedim. Kimi Romalı, kimi Yunan filozofu olduğunu söyledi.
Avicenna'nın İbn-i Sina olduğunu söyledim. Bu kadar vicdansızlık olur mu? Onu
İbn-i Sina diye telaffuz etmek o kadar mı zor? Biz, İngilizin Churchill'ini,
başka bir şekilde telaffuz etsek, 'Çira' desek mesela. İngiliz bundan rahatsız
olmaz mı? Niye bizim İbn-i Sina'mızı 'Avicenna' diye, İbn Rüşd'ümüzü 'Averroes'
diye telaffuz ederler? Hem yazılışını, hem telaffuzunu tahrif ederler. Öyle bir
şey olur mu? Mühendislik fakülteki öğrencilerime bunu söyledikten sonra
şaşırdılar, 'Avicenna'nın İbn-i Sina olduğunu bilmiyorduk' dediler. Böyle bir
tahrif olmaz hele ki isimler üzerinde. Muhammed'i nasıl Mohammad yapıyorsun?
Muhammed demek o kadar mı zor? Türkiye demedikleri gibi. Turkey. Türkiye demek
bu kadar mı zor? İlme, ilim adamına bu yakışmaz. İsimler üzerinde tahriftir bu.
Bunu her ortamda bizim anlatmamız gerekiyor."
"NİTELİKLİ
İNSANA İHTİYACIMIZ VAR"
İslami İlimler Fakültesi'nin temellerinin sağlam
atıldığını gördüklerini belirten Erbaş, "Sağlam temeller üzerine atılan
fakülte, çok iyi öğrenciler yetiştirir. Bizim buna ihtiyacımız var. Nitelikli
insana ihtiyacımız var. Üniversitelerin zaten varlık sebebi bu. Hangi alanda
olursa olsun nitelikli insan yetiştirmek." ifadesini kullandı.
Başkan Ali Erbaş, evrensel bilginin üretildiği yerlerin
üniversiteler olduğunu vurgulayarak, nerede üretilirse üretilsin bilgiye
ihtiyaç duyulduğunu aktardı.
Misafir öğrencilerin önemine işaret eden Erbaş,
"Misafir öğrenciler bizim için çok önemli. Hangi ülkede ne kadar yabancı
varsa, o ülke bundan çok kazançlı çıkıyor. Maddi açıdan değil, beyin açısından.
Biz yıllarca beyin göçü verdik. Şimdi, hem beyin göçünü durdurmamız lazım hem
de o beyinleri geri almamız lazım. Bu beyinleri iyi bölümler, laboratuvarlar,
fakülteler kurarak geri getireceğiz. " diye konuştu.
Erbaş, öğrencilere, işlerini en iyi yapan kişi olmaları
konusunda gayret göstermeleri önerisinde bulunarak, eğitim ve sonrasındaki
süreçte yabancı dil öğrenmenin önemine dikkati çekti.
Programa katılan Mersin Valisi Ali İhsan Su ve Mersin
Üniversitesi Rektörü Ahmet Çamsarı, Erbaş'a hediye ve plaket takdim etti.
Erbaş, daha sonra Suphi Öner Öğretmenevi'nde il ve ilçe
müftüleriyle düzenlenen basına kapalı toplantıya katıldı. (AA)
YORUMLAR