Kızıldağ BBP’nin Merhum Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun
ölümünün 8. Yıl dönümü nedeniyle yaptığı basın toplantısında her Mart ayı
geldiğinde içlerinin sızladığını söyledi. Her Mart ayında cemrelerden söz
edildiğini ve Yazıcıoğlu’nun ölümünün ardından cemreler akıllara gelmediğini
belirten Kızıldağ Her Mart ayında bir yiğidin toprağa düştüğü gün olarak
akıllarına geldiğini belirtti.
Kızıldağ şöyle konuştu; “İşte o yiğit, 55 yıllık ömrünü
bin yıllık terkibin uğruna adamış, aziz Türk Milletinin derdini davasını
iktidar yapmanın mücadelesini vermekteyken, alçakça bir suikast sonucu şehit
dilen; Büyük Birlik Hareketinin Lideri, ülkücülerin ağabeyi, büyük devlet adamı
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu'dur. Cennet mekan Muhsin Yazıcıoğlu bir Alp'ti; O'nu
tanıyan herkes O'na şehadet eder ki O yiğitlerin önünde bir Serdar'dı. Muhsin
Yazıcıoğlu bir Eren'di; O kalbini rabbine tam manasıyla bir teslimiyet içerisinde
bağlamış, o yüzden hep rabbine kavuşmak arzusundaydı. Muhsin Yazıcıoğlu bir
Alperen'di, O Hoca Ahmet Yesevi'nin yetiştirip Anadolu'ya gönderdiği imanlı
yiğitlerin tıpa tıp aynısıydı. Velhasıl Muhsin Yazıcıoğlu bizler henüz ortaokul
öğrencisiyken yüreğimize düşen bir kahramandı. Kendi şahsi ikbalini ve
istiklalini devletin ve milletin istikbal ve istiklaline tercih eden büyük bir
devlet adamıydı. Mamak zindanlarında tomurcuklanıp, siyaset meydanlarında açan
bir Gül'dü. Siyasette ilkeli seviyeli ve dik duruşuyla kahti rical eksikliği
çekilen her ortamda, sorumlu devlet adamlığı kimliğiyle şahsi ihtiraslara yenik
düşmedi. ‘Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat
için bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur’ cümlesini tüm siyasetçilere
hediye ederek ömrü boyunca dik durdu, düz yürüdü. Yani Muhsin Yazıcıoğlu
siyasetin gülgüle deminde siyasetin kirli kuralları ve çarkları ile mücadelede
saf tutmayı kendisine hiç yakıştıramadı. O safhada hiç hizalanamadı.
Dolayısıyla güç odaklarının dayattığı bir siyasi portre değildi. Böyle bir
siyasi lider gibi davranmadı. En açık ifadeyle siyasetin yiğidosuydu. Belki de
siyasetin kuralları dışında sadece bir mümin gibi davrandığı için siyasi ikbal
ve istikbal göremedi ve partisi iktidar olmadı. Ama O'nu tanıyan herkesin ortak
kanaati; yaşadığı gibi sonsuzluğun sahibine yürüdü. İftarı şehadet olan bir
sevdaya oruçlu bir mümin olarak aramızdan ayrıldı. Biz kendisini Allah'ın en
soylu eseri olarak tanıdık ve bildik. Bu vesileyle adamlığın, mertliğin,
hoşgörünün, tevazuunun, güzel ahlakın ve adanmışlığın timsali sahabe ruhlu
Muhsin Başkanımız başta olmak üzere beraberinde şehadet şerbetini içen yol
arkadaşlarını, rahmet minnet ve özlemle anıyoruz.”
Kızıldağ; Yazıcıoğlu’nun yokluğunda hüzünlerinin kelimelere
sığmayacak kadar büyük ve omuzlarındaki yükün taşıyamayacak kadar ağır olsa da
kendisinden aldıkları cesaret ve ferasetle bıraktığı ulvi davaya sahip çıkmak,
kendine yapılan bu alçak suikastın faillerine bulup ve onlara kan kusturmak
boyunlarının borcu olduğunu belirtti.
YORUMLAR