Obezitenin bilinen en başarılı ve kalıcı tedavisinin ameliyat olduğunun altını çizen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Recep Aktimur, Obezite ameliyatları, dünyada en sık yapılan ameliyatlardan olan safra kesesi ameliyatlarından daha güvenli. Obezite ameliyatları sonrasında görülen ölüm oranı yüzde 0.1 iken bu oranın safra kesesi ameliyatlarında yüzde 0.7” diyor.
1997 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir “hastalık” olarak tanımlanan obezite, istatistiklere göre engellenebilir ölüm sebepleri arasında sigaradan sonra ikinci sırada yer alıyor. Dünyada obezite ve obeziteye bağlı gelişen hastalıklara bağlı ölen kişi sayısının, açlığa bağlı ölenlerin toplamını aşmış olması yanı başımızda sessizce yükselen tehlikenin gerçek boyutları hakkında fikir veriyor. Obezitenin kanser gibi aktif bir şekilde tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu vurgulayan DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Recep Aktimur, son dönemde “Obezite ameliyatları tehlikeli midir?” sorusuyla sıkça karşılaştıklarını belirtiyor. Aslında bu popüler sorunun “Obezite ile yaşamak ne kadar güvenlidir?” ile birlikte sorulması gerektiğin altını çizen Aktimur, “Obezite, modern toplumun şahit olduğu en büyük sağlık tehlikelerinden biri” diyor.
Tip 2 diyabet hastalarının yüzde 80’inde obezite görülüyor
Dünya çapında yıllık 2.5 milyon ölümün obezite ile ilişkili olduğu bildirilmekle beraber, ABD’de önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra ikinci sebebi obezite olarak karşımıza çıkıyor. ABD’de her yıl 300 bin kişi obeziteye bağlı problemler sonucu hayatını yitiriyor. Obezite ameliyatlarının bu riski iki yıl içerisinde geri çevirdiği belirtiliyor. Erken doğumlara bağlı ölüm sıklığı obez annelerde yüzde 100’den fazla artış gösterirken; ileri derecede obez bireylerde ortalama yaşam beklentisi bayanlarda 9, erkeklerde 12 yıl azalıyor. Günümüzde korkutucu oranda artan şeker hastalığı (tip 2 diyabet), obezite hastalarında çok daha sık görülüyor ve obeziteyle paralel artış gösteriyor. Tip 2 diyabet hastalarının yüzde 80’inin obez olduğu biliniyor. 2011 yılında dünya çapındaki tip 2 diyabet hastası sayısı 366 milyon iken, bu sayının 2030 yılında 522 milyona ulaşacağı öngörülüyor.
Obezitenin bilinen en başarılı ve kalıcı tedavisinin ameliyat olduğunun altını çizen Doç. Dr. Recep Aktimur, şunları söylüyor: “Ameliyat dışı tedavilerle başlangıç seviyesindeki obezite hastalarında sadece yüzde 10-40’ında yaklaşık olarak yüzde 10 kilo kaybı sağlanabilmiştir ki, bu oran cerrahi tedavilerle sağlanan başarının çok altındadır. Türkiye’de toplumumuzun ihtiyaç duyduğu obezite ameliyatlarından çok daha azını gerçekleştiriyoruz. Obezite cerrahisinin başarısı kanıtlanıp, bilimsel delil düzeyinde dünya çapında cerrahi rehberlere dahil edilmesinin ardından ameliyat sayıları yıllar içinde arttı. Ancak diğer yandan Avrupa ülkelerinde yapılan ameliyat sayıları ülkemiz özelinde kıyaslandığında, ülkemizin nüfusuna ve obez birey oranına göre toplumumuzun ihtiyaç duyduğu oranın neredeyse yüzde 1’i seviyesinde obezite ameliyatı yapılabildiğini görüyoruz.”
Obezite ameliyatları safra kesesi ameliyatlarından daha güvenli
Aktimur, obezite ameliyatlarının, dünyada en sık yapılan ameliyatlardan olan safra kesesi ameliyatlarından daha güvenli olduğunu ifade ediyor. Obezite ameliyatları sonrasında görülen ölüm oranı yüzde 0.1 iken bu oranın safra kesesi (%0.7) ameliyatlarında ortaya çıkan ölüm oranıyla karşılaştırılamayacak kadar düşük olduğunu belirten Aktimur, “Obezite cerrahisinde son 10 yılda ameliyat sayılarında yüzde 1000 oranda artış olmasına rağmen tüm dünyada ameliyat ihtiyacı olan morbid obez bireylerin sadece yüzde 2’sinin tedavi edilebiliyor olması çok çarpıcı. Son dönemde bazı kişi, kurum ya da yayın organlarınca yapılan açıklamalarda; obezite cerrahisinin kontrolsüz ve geometrik bir artış gösterdiği belirtiliyor. Ancak tüm dünyada gözlenen bu artışın artan ihtiyaçla orantılı olarak ilerlediği göz ardı ediliyor. Sadece ülkemizde ileri derecede obez olan bireylerin oranı yüzde 2.9 ve yaklaşık 2 milyon insan cerrahi tedavi bekliyor. Ülkemizde yaklaşık olarak 5 bin genel cerrahi uzmanı olduğu ve bunların çok küçük bir bölümünün bu cerrahilerle ilgili donanıma sahip olduğu düşünüldüğünde obezite cerrahisine ihtiyaç duyan hastaları tedavi edebilmek için daha çok çaba göstermemiz gerektiği ortada” diyor.
YORUMLAR