Çocuklarımızın ve
gençlerimizin geleceğini şekillendiren öğretmenlerin sorunları, ihtiyaç ve
beklentileri üzerine bir araştırma yaptık. Yapıları, işleyişi ve ideolojileri
bakımından birbirinden farklı 3 eğitim sendikasına öğretmenlerin problemlerini
sorduk; ancak aldığımız cevap ortaktı. Öğretmenlerin özlük, iş güvencesi, maaş,
ek gösterge ve içinden çıkılmaz bir sistemde boğuşması noktasında 3 farklı
sendika aynı sorunları sıraladı.
İşte sendikaların Kahramanmaraş Şube Başkanlarının
gözünden öğretmenlerin sorunları:
YENİPINAR:
ÖĞRETMENLER GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİ
Türk Eğitim Sen Kahramanmaraş Şube Başkanı Ziya
Yenipınar, öğretmenlerin birikmiş sorunları üzerine şu açıklamalarda bulundu: Öğretmenlik
mesleği gerçekten vicdani yönü ağır basan, insani sorumluluğu büyük olan,
malzemesi insan olan hakikaten de Peygamberlik mesleğidir. Bu kadar önemli olan
bir meslek grubu, ülkenin geleceğine direkt etki yapacak bir meslek grubu
maalesef akıl almaz bir şekilde yıllar yılı itibarsızlaştırılarak,
değersizleştirilerek adeta günah keçisi ilan edilerek halkın önüne atılmıştır.
Oysa ki “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen bir dinin,
hocasının atının ayağından sıçrayan çamuru görerek üzülen hocasına “Bizim için bir şereftir” diyen bir ecdadın
torunları olarak, öğretmenlerimizin şu an içinde bulunduğu durum tam anlamıyla
rezil bir durumdadır. En önemli sorun, öğretmenlik mesleğinin
itibarsızlaştırılması meselesidir. Öğretmene duyulan güven ve verilen önem gün
geçtikçe azalmış ve şuan dip yapmış durumdadır. Zamanında öğretmenini gören bir
öğrenci 200 metreden kendini toparlayıp saygı gösterisinde bulunurken maalesef
şimdi içtiği sigarayı öğretmeninin yüzüne üfler bir vaziyete gelmiştir. Bunun
sebebi ise öğretmeni adeta halkın önüne atarak yem eden siyasi politikalar ve
siyasi söylemlerdir. Okullarımızda liyakatten uzak, tarafgirce yapılan idareci
ve yönetici atamaları da bu çözülmeye ön ayak olmuştur. Velilerden yediği baskı
yetmiyormuş gibi öğretmenlerimiz idari baskı ve mobbinglere de maruz kalmakta
ve eğer bu konuda tedbir alınmazsa ileride daha büyük sosyal patlamalar
yaşanılacağı da su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani
öğretmenlerimiz mutsuz, huzursuz ve gelecek kaygısı taşıyan bir meslek grubu
haline getirilmişlerdir. 657 sayılı devlet memurları kanununda güvence altına
alınan iş güvencesi konusu da “sözleşmeli öğretmenlik, vekil öğretmenlik” gibi
alımlarla da baltalanılmaya çalışılması da yeni atanacak öğretmenlerin daha
göreve başlamadan güdüm altında atanmalarına neden olmaktadır. Liyakatsizce
yapılan atamaların sıkıntısını milletimiz ve devletimiz 15 Temmuz sürecinde
yakinen yaşamış ama maalesef bu kötü durumdan da hiçbir ders alınamamıştır.
Hala çeşitli dernek, vakıf ve cemaatlere devletimizin imkânları seferber
ettirilmektedir. Öğretmenlik mesleğine maddi olarak hiçbir iyileştirme
yapılmadığı gibi devlet memurları arasında en düşük maaş alan meslek grubu
haline getirilmiştir. Maaşlar yetersiz hale gelmiş, ek ders ücretleri yerinde
saydırılmış ve özlük hakları sürekli gasp edilmiştir. Eşit işe eşit ücret adı
altında diğer tüm memurlara yapılan iyileştirmelerden sadece ve sadece
öğretmenler yararlandırılamamıştır. Karı koca olarak çalışmayan, tek maaşlı
öğretmenlerin tamamı geçim sıkıntısı çekmektedir. Türk Eğitim Sen Genel
Merkezinin yaptığı son ankete göre öğretmenlerin yüzde 74’ü kredi borcu
ödemekte, yüzde 17’sinin kredilerini ödeyemediği için banka sicilinin
bozulduğu, yüzde 92’sinin kredi düşünen öğretmenlerin oranının yüzde 40’a
çıkması oldukça düşündürücü bir durumdur. kartı borcu olduğu ve neredeyse
tamamının kredi kartı kullandığı ortaya çıkmıştır. Mesleği bırakmayı
AYDIN: ÖĞRETMENİN
BAŞARILI OLMASI MÜFREDATA BAĞLIDIR!
Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Kahramanmaraş İl Başkanı
Abdülaziz Aydın, öğretmenlerin yaşadığı problemler üzerine şunları söyledi: Her
alanda kalkınarak vatan ve millet varlığını ilelebet payidar kılma davamızın en
sağlam kaynağı olan insanımızı, hayatın her alanı için bilgi ve beceriyle
donatarak yetiştiren öğretmenlerimiz, geceyi gündüze katarak akıttıkları terle,
geleceğimiz olan çocuklarımızı özveriyle yetiştirme gayretiyle onurlu bir
mesleği icra etmektedir. Ne var ki, yüzyıllık siyasal iniş çıkışların toz
dumanı içinde bu onurlu meslek erozyona uğratılmış, öğretmenlerimiz hak ettiği
değeri göremez olmuştur. İlim ve irfan kıstaslarının doğasını zorlayarak
ideolojik yaklaşan anlayışlar, öğretmenliği toplum mühendisliklerinin aleti ve
aracı olarak kullanabilmiştir. Öğretmen, eğitimin en önemli unsurudur ama tek
unsuru değildir. Başta müfredat olmak üzere, okul, eğitim ve öğrenci de diğer
unsurlardır. Öğretmen güçlü, donanımlı bir ses olabilir ancak müfredatın
kapalı, sıkıntılı mahiyeti, o sesin kendini ifade etmesine imkân vermiyorsa
veya talip olması gerekenlerde sağır bir duyarsızlık varsa, öğretmen tohumunu
bulamamış toprağa dönüşür. O nedenle, öğretmenin etkisinden en yüksek düzeyde
yararlanmak için, evvela amacı, ruhu, felsefesi millî bünyemize, insan ve
medeniyet değerlerimize uygun bir müfredata sahip olmak gerekir. Başarıya giden
yol, ancak iyi bir müfredat ve öğretim kadrosuyla amacına ulaşır. O takdirde
öğretmen saygınlığı kendiliğinden artar, artmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı,
yapacağı düzenlemelerde bu hassasiyetleri gözetmelidir. Oysa Bakanlığın
yürürlüğe koyduğu bazı düzenlemeler, aldığı tavır ve tutumlar öğretmeni
eğitimin aktörü olmaktan uzaklaştırmış, figüranı hâline getirmiştir.
Öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılmasına ve toplumsal saygınlığını
yitirmesine ek olarak öğretmenler mesleklerini icra ederken çeşitli
saldırılarla şiddet olaylarına maruz kalmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı,
çalışanlarının sorunlarını sahiplenmeli, çözümüne ilişkin çaba göstermelidir.
Mevcut öğretmen kadrolarının daha rahat çalışması ve verimli olmaları için
kıyafet serbest bırakılmalı, performans değerlendirmesi gibi sıkıntı doğuracak
uygulamalar terk edilmelidir. 100 bin öğretmen açığının bulunduğu bir ortamda
sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamasına son verilmeli, öğretmen ihtiyacı
kadrolu öğretmenlikle giderilmelidir. Ayrıca, huzursuzluğa, iş barışının
bozulmasına sebep olan, adalet duygusunu zedeleyen mülakat sistemi
kaldırılmalıdır.
TEKARDIÇ: EZBER
CÜMLELERİ GEÇİN ÖĞRETMENLERE KULAK VERİN
Eğitim-Sen Kahramanmaraş Şube Başkanı İsmail Tekardıç,
yetkililerin kuru Öğretmenler Günü mesajı yerine birikmiş sorunlarına çözüm
bulmaları için öğretmenlere kulak vermelerini istedi. Tekardıç, şu
değerlendirmelerde bulundu: Eğitim Sen, yıllardır dünya öğretmenlerinin
evrensel mücadele günü olan 5 Ekim’i Dünya Öğretmenler Günü olarak kabul etmekte
ve kutlamaktadır. 24 Kasımı “Öğretmenler Günü” olarak ilan edenler,
öğretmenlere içi boş ve gerçek yaşamda hiçbir karşılığı olmayan övgüler dizip,
yıllardır yaşanan sorunların üzerini örterek günü kurtarmaya çalışmaktadır. 13
yıldır tek başına iktidarda olan AKP’nin öğretmenlerin giderek ağırlaşan
çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek, artan iş yükünü azaltmak, insan
onuruna yaraşır bir ücret almasını sağlamak ve eğitimin niteliğini en azından
OECD ülkeleri ortalamasına taşımak gibi bir hedefi olmamıştır. Her 24 Kasım’da
öğretmenliğin kutsallığından, “onurlu bir meslek” olduğundan söz edilerek
bildik ezber cümlelerin kullanılması, eğitim emekçilerini ciddi anlamda
rahatsız etmektedir. Yüz binlerce eğitim emekçisinin sosyal ve ekonomik
sorunlarını çözmek için yıllardır adım atmayanların, öğretmenlerin gerçek
sorunlarını görmezden gelenlerin bildik nutuklarını daha fazla dinlemek
istemiyor, eğitimin ve öğretmenlerimizin sorunlarına kalıcı çözümler
üretilmesini istiyoruz. Ücretli, sözleşmeli ve kadrolu ayrımına karşıyız.
Öğretmenlik mesleğini icara eden ve farklı adlandırılan arkadaşların da kadroya
geçirilmesini talep ediyoruz. Öğretmenler arasında uzman öğretmen ve
başöğretmen kavramı var. Bundan 10 yıl önce bir sınav yapıldı; ondan sonra daha
sınav yapılmadı. 10 yılı dolduran tüm öğretmenlere Uzman öğretmen, 20 yılını
dolduranların ise Baş Öğretmen olarak adlandırılmasını istiyoruz. Son getirilen
bir uygulama da mülakat sistemi. Yeni öğretmen olumlarında mülakatın
kaldırılmasını istiyoruz. bir sınav yapılacaksa yazılı ve adil olsun.
Öğretmenlerin bir başka sorunu; ek ödemeler emeklilik hesaplamalarında
yansıtılmıyor. Bunların yansıtılmasını istiyoruz. Vergi diliminin yüzde 15’te
sabitlenmesini, ek göstergelerin 3 binden 3 bin 600’e çıkarılmasını talep ediyoruz.
YORUMLAR