1-7 Kasım Disleksi Farkındalık Haftası’nda disleksi ile
ilgili farkındalık oluşturmak amaçlanıyor.
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi
Anabilim Dalı, NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd.
Doç. Dr. Başak Ayık, disleksi yaşayan bireylerin okumada güçlük çektiklerini
belirterek ebeveynlere tavsiyelerde bulundu.
Okuma ile ilgili
sorun yaşıyorlar
Disleksinin bir çeşit Özgül Öğrenme Bozukluğu (ÖÖB) olduğunu
belirten Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Bu tip öğrenme bozukluğu olan kişiler okuma
ile ilgili sorunlar yaşarlar. Örneğin okuma ve yazmayı zamanında öğrenemezler,
okurken eksik veya hatalı okurlar, harf veya heceleri atlayarak okurlar. Bazı
dislektik bireyler ise okuduğunu da anlamakta zorluk yaşar. Okuma hızları
beklenenden oldukça yavaş gerçekleşir” dedi.
Okuma güçlüğü
sorunu 6 aydan fazla sürüyorsa dikkat!
Her okuma güçlüğü çeken bireyde disleksiden söz
edilemeyeceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, şu ifadeleri kullandı: “Bir
kişiye disleksi tanısı koyabilmek için öncelikle var olan sorunu gidermeye
yönelik uygun müdahaleler yapılmalıdır. Eğitim desteği, birebir ders
çalıştırma, konu tekrarı, gerekli durumlarda dikkat desteği için çocuk ve ergen
psikiyatrisi görüşmeleri ve ilaç kullanımı gibi uygun müdahalelere rağmen
geçmeyen ve en az 6 aydır devam eden sorunlar disleksi olarak değerlendirilir.”
Okul dönemi
belirtileri dikkate alınmalı
Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, disleksi sorununun var olduğuna okul öncesi belirtilerle
değil, okul sürecindeki belirtiler değerlendirilerek karar verilmesi
gerektiğini belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Her ne kadar disleksinin
okul öncesi dönemde belirtileri konuşma gecikmesi, kelime dağarcığının az
olması, konuşma harflerinde görülen hatalar, nesne isimlerini zor öğrenme,
dinleme zorluğu, sakarlık, el tercihinde gecikme, ince motor gerilik gibi olsa
da temel sorunlar öğrenme ve okul becerileri ile ilgili olduğundan bir kişinin
disleksi olarak tanımlanabilmesi için okula başlamış olması gereklidir. Önceki
dönemde gördüğümüz belirtiler sadece disleksi olasılığı olarak
değerlendirilmeli, okul öncesi dönemde net tanı olarak düşünülmemelidir. Yine
disleksinin şiddetine göre okul eğitiminin hangi yılında ortaya çıkacağı
değişebilir. Hafif etkilenen çocuklar ilk eğitim yılında az belirti verebilir.”
Disleksinin temel
tedavisi eğitimdir
Disleksi ve diğer tüm özgül öğrenme güçlüklerinde
uygulanması gereken temel tedavinin özel eğitim olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr.
Başak Ayık, “Bu eğitim okulda verilenden farklıdır. Çocuk normal bir okulda
eğitime devam ederken bunun yanı sıra bireysel ya da grup halinde özel bir
eğitime alınır. Çocuğun eğitim gereksinimi disleksinin şiddetine göre
belirlenmeli. Yoğun bireyselleştirilmiş eğitim, bu alanda özel eğitim almış
öğretmenler tarafından sunulmalı. Sık ve birebir uygulamaların bu sorunun
çözümünde daha faydalı olduğu bilinen bir gerçek. Eğitim ne kadar küçük yaşta başlarsa tedavi
yanıtı o kadar iyi olur. Tedavi için geciken çocuklarda daha uzun süre ve yoğun
eğitimler gerekir. Öte yandan öğrenme güçlüğünü ortadan kaldıracak bir ilaç
tedavisi bulunmuyor. Ancak kaygı bozukluğu, depresyon ve benzeri eşlik eden
psikiyatrik bir hastalık varsa onların tedavisi önemlidir. Dikkat eksikliği
eşlik eden bireylerde dikkati artıracak ilaçlar kullanılabilir” diye konuştu.
Tanı gecikirse
etkisi ömür boyu sürebilir
Disleksi sorunu olan bireylerde akademik güçlüklerin
süreklilik gösterdiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Eğer kişiye erken
ve uygun yaşta tanı konmamış ve destek sunulmamış ise yaşadığı sorunlar farklı
belirtilerle ömür boyu devam eder. Bunun yanı sıra disleksisi olan bireyler
sadece akademik alanda değil, hayatın başka alanlarında da sorunlar
yaşayabilirler” uyarısında bulundu.
Depresif, kaygılı
ve intihar eğilimleri yüksek olabilir
Bu sorunlardan birinin sosyal becerilerde yaşadıkları
problemler olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Kendilerini uygun ifade
etmekte zorlanabilirler. Eğer uygun zamanda tanınmamış ve gerekli destek
sunulmamış ise uzun yıllardır süren çaba ve akademik zorluklar sonucunda
depresif, kaygılı ve benlik saygısı düşük bireyler olabilir. Kişiler arası
ilişkilerde sorunlar görülmeye başlar. Farklı psikiyatrik hastalıklar da
görülebilir. Amerikan Psikiyatri Birliği 2013 yılında disleksisi olan çocuk,
ergen ve erişkinlerin intihar açısından risk grubunda olduğunu belirtmiştir. Bunun dışında bir kısmı harita okuma –
yol, yön bulma; işlerini organize etme, zamanı planlama, para idaresi- bütçe
yönetimi gibi tamamen farklı alanlarda da sorunlar yaşayabilmektedir” diye
konuştu.
Pandemide birebir
derslere önem verilmeli
Pandemi nedeniyle devam eden online eğitim sisteminin tüm
öğrenciler için olduğu kadar disleksili bireyler için de sıkıntılı bir süreç
olduğunu dile getiren Ayık, “Özellikle dislektik bireylerin birebir eğitimden
fayda gördüğü göz önünde bulundurulursa denetimi zor, kişideki karşılığının
değişken olduğu uzaktan eğitimde daha çok zorlanmaları beklenilen bir durumdur.
Ebeveynlerin eğitim desteğine ve birebir derslere bu dönemde ağırlık
vermelerini ve aksatmamalarını öneriyoruz. Eğer eğitim aksıyor ise çocuktan
beklentilerin düşürülmesi ve üzerine gidilmemesi en azından çocuğun yaşayacağı
kaygı ve olumsuz duyguları azaltacaktır” dedi.
YORUMLAR