50 yıla aşkın bu mesleği icra eden Kahramanmaraş'ta usta
olan Bahri Can, küçük bir dükkan da Osmanlı ürünlerini yapmaya devam ediyor.
Artık bütün yapılanların makinalaştığını dile getiren Can, “Burada Makine
benim” diyerek sanata olan önemi vurguladı. İşini sevdiğini ve tek korkusunun
bu sanatı bir kişiye bırakmamak olduğunu söyleyen Can, eleman yetişmemesinden
de şikayetçi.
'SÜS EŞYASI OLARAK
KULLANIYOR'
Osmanlı dönemine ait malzemelerini bir tek kendisinin
yaptığını dile getiren Can, yurt içi ve yurt dışına gönderildiğini dile getirdi.
Can, “Benim burada iş döküm diye adlandırılan eski Osmanlı'da Padişahların
cariyelerin odalarında ısınmalarında kullanılan ürünler. Burada Osmanlı
döneminde kullanılan birçok çeşit ürün var. Bunlar emek ve sanat işidir öyle
kolay yapılmıyor. Genelde bu ürünleri meraklıları alıyor kullanıyor veya süs
eşyası olarak kullanıyor. Buradaki yapılan işi Türkiye'de bir tek ben
yapıyorum. Türkiye içi ve yurt dışına birçok bir yere gönderiyorum. Benim yaşım
65 olduğundan ve personel yetişmediğinden ben işlere biraz zor yetişiyorum.
Şimdi piyasada yapılan işler hep makinalaşmış işlerdir. Burada ise Makine
benim. Bu işler sadece burada yapılmasa herkes bana neden yönelsin bu kadar iş
bana neden kalsın” ifadelerini kullandı.
'90 BİN LİRA'
Yapılan ürünlerin kalıcı olduğunu ve altın gibi
değerlendiğini belirten Can, ürünlerin daha sonra tarihi eser olduğunu anlattı.
Can, “Fakat bir tek ben olunca çok fazla yetişemiyorum. Türkiye genelinde
birçok esnaf bu işte beni tanırlar. Tabi bunların yanında benim burada yaptığım
iş kalıcı bir iş. Bundan 3 sene sonra 5 sene sonra 50 sene sonrada kalacak
malzemeler üretiyorum. Bunlar 100 senede geçse kaybolacak eşyalar değil. Ben
burada yaptığım ürünlerden biri olan kömürlü ısıtma mangalı, televizyonda
izlerken rast geldim, açık artırma ile kapağı olmadığı halde 90 bin liraya
satışa sunuluyordu. Eski olmasından kaynaklanan fiyatlardan dolayı bu fiyatlara
satılıyor. Burada olan ürünler aynı altın gibi, kaldıkça değerlenen, kaldıkça
fiyatı artan ürünlerdir. Bu meslek diğer mesleklere benzemiyor. Buradan bir
kandil dahi almış olsalar bundan 50 sene sonra antika olur. Mesleği zaten
yapanda yok. Ben ilk İstanbul'da yapıyordum bu mesleği daha sonra bıraktım.
Fakat beni tanıyan esnaflar insanlar beni daha sonra zorla başlattı. Ve 50 yıla
yakın bir geçmişim var bu işte” dedi.
'HER KİŞİ OKUYACAK
DİYE BİR KAİDE YOK'
Eleman yetişmemesinden yakınan Can, her kişinin illa
okumasının gerek olmadığını söyledi. Can, “Bu malzemeleri bilen ve anlayanlar
zaten elimdeki birçok eski ürünleri satın alıyorlar bırakmıyorlar. Benim burada
yaptığım ızgaralı ısıtıcılar, eskiden soba yokmuş. Osmanlı döneminde bunlar
kullanılıyormuş. Onların yanına da zaten büyükler otururdu küçükler oturamazdı.
Bugünlerde tabi bu ürünler şark kösesi için, dekor amaçlı otellerde evlerde
birçok yerlerde kullanılıyor. Bunlar ana maddesi kırmızı bakırdan oluşuyor.
Malzemesi melez bir karışımla meydana geliyor. Bunun sonucunda sarı pirinç diye
adlandırdığımız ürün ortaya çıkıyor. Benim sıkıntım, eğitim sisteminde gelen
4+4+4 sistem, çıraklık eğitim merkezleri vesaire birçok okul bu gibi mesleklere
çocukları elemanları yöneltmiyor. Şu da var ki her çocuk her kişi okuyacak diye
bir kaide yok herkes okursa bu meslekleri kim yapacak. Korkuyorum ki yarın bir
gün bu gibi meslekler, bu sanalar bitecek. Ben diyorum ki sanat, sanat, sanat
ve yine sanattır hayat” diye konuştu.
YORUMLAR