Milletvekili Özdemir, toplantıda şunları kaydetti:
“Biliyorsunuz ki, Dünya’da bir ekonomik kriz çıktı Amerika'dan başlayan. Bu
ekonomik krize rağmen dünyada 2 tane ülke büyümeye devam etti. Bunlardan bir
tanesi Çin, bir tanesi Türkiye'ydi. O günden bugüne ülkemizin başında bazı
toplumsal olaylar periyodik olarak devam ediyor. 2010’dan sonra ülkemizin
başına gelen olaylarda muhalefetin özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve
onun genel başkanının bu toplumsal olaylarda tutumundan bahsetmek istiyorum. Bu
tutum bizim için çok önemli çünkü bu ülkenin dokusunda şu vardır; kendi
içimizde anlaşmazlıklar, iktidar muhalefet çekişmesi her zaman olur. Ama ülkemizin
başına geldiğinde biz iktidar muhalefet el ele olmaya alışık bir milletiz.
Kurtuluş Savaşı destanı bunun örneğidir.
2007’de ülkemizin de tarihine kazınmış 367 krizi var.
Tarihi belgelerde iktidar partisi kendisine yakın bir cumhurbaşkanı seçmesine
engellemek için CHP’nin ortaya attığı bir iddia olarak kayıtlara geçti. Tarih
belli bir süre sonra gerçekleri yazmaya başlıyor. O günün konjonktüründe kimse
bunu kabul etmemişti. 367 gerçekten var gibi bizlere dayatılmıştı. O gün
CHP’nin 367 dayatmasıyla ülke bir krizi yaşamıştı. Ülkenin krizi yaşaması
CHP’nin, AK Parti’nin yaşadığı bir kriz olmuyor. Bunun toplumsal yansımaları
oluyor. Ama bunu hiç önemsememişlerdi. 2010’dan sonra gezi olayları
başladığında CHP ve onun genel başkanı yine bu toplumsal olayları bir gençlik
hareketi, oradaki gençlerin bir eylemi gibi değerlendirdi. Ama o gençlerin
eylemleri gibi değerlendirmenin altında ülkede kocaman bir kaos ve zarar
oluştu.
Türkiye’de CHP, dışarda da Amerika gezi olaylarına destek
verdi. İlginç ve ortak bir tavırdı bu. 17-25 Aralık süreci başladı yine CHP’nin
tutumu ve Amerika’nın tutumu her ne hikmetse aynıydı. 6-8 Ekim olayları
başladı. HDP ve o zamanki genel başkanına sözde PKK’nın Türkiye sorumlusunun
‘toplumsal olayları başlatın’ talimatıyla orda bir toplumsal olay başladı. Ve
Kemal Kılıçdaroğlu orada yine devletin yanında olmadı, yine bu toplumsal
olayların yanında oldu. Ve o olaylarda da 49 vatandaşımız öldü ve çok ciddi
ekonomik zarar yaşadık. Arkasından 15 Temmuz oldu. 7 Ağustos’ta kısa bir duruş
gösterdi ama ondan sonraki bütün söylemlerinde sanki 15 Temmuz’u AK Parti
iktidarı kendi iktidarını güçlendirmek için gerçekleştirmiş bir eylem gibi
topluma yansıtmaya çalıştılar. Hâlbuki, bizimde bürün dünyanın da bildiği ve
birçok vatandaşımızın öldüğü, birçok vatandaşımızın gazi olduğu bu olaylardan
Türkiye bir kalkışmanın eşiğinden son anda dönmüştür. Ama biz bunu CHP’ye, Kemal Kılıçdaroğlu’na
anlatamadık.
Türkiye buna rağmen büyümeye ve güçlenmeye devam etti.
Kendi ekonomik dinamiklerini, güçlerimizi ayakta tutabilmek için doğalgaz
aramalarına başladığımızda, Dünya’da 55 basın mensubu 35 ülkeden şöyle bir
yorum yapıldı. ‘Türkiye artık kendi ekonomik dayanak noktalarını oluşturdu,
Türkiye bu noktadan sonra artık ekonomik olarak sarsılmayacak bir ülke haline geldi.’
Yorum olarak ifade ediyorum, hepsi benzer şeyler söylediler. Ama bizim
muhalefet bu çalışmayı küçümsedi. Dünya bunu önemli ve takip edilebilir buldu
ama CHP bunu önemsemedi. Libya ile anlaşma yaptık. Anlaşmayı eleştirebilirler.
Ama şunu görsünler, geçmişte hatırlayın geçmişte Kardak krizinde çok küçük bir
kayalık için Yunanistan’la savaş yapmayı göze almıştık. Biz bugün 778 bin
kilometrekare olan ülkemizin 1 milyon 50 bin kilometrekareye çıkarttık bu
anlaşmayla. Yani ülkemizin yüzölçümünü 3’de 1 büyüttük aslında ve 500 yıl o
bölgede doğalgaz arama çalışması yapabilecek bir imkana sahip olduk. Daha makul
bir şey söyleyeyim. Bizim balıkçılarımız o alan içerisinde uzun süre balıkçılık
yapabilecek hale geldi. Bunun eleştirilecek, kötü olabilecek neresi olabilir?
Ama CHP ve onun genel başkanı burada eleştirecek bir taraf buldu. Ve yine
ülkesinin yanında olmadı. S400 alımlarında aynı tavırla karşılaştık.
Korona virüs salgınında maskeyle iktidarı vurmaya
çalıştılar. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu bu sürecinde en marjinal taraflarına önce
maskeye, sonra aşının zamanında yapılmamasına, zamanında gelmemesine takıldı.
Halbuki dünyada bu imkansızlıklar içerisinde Türkiye’nin aldığı önlemler bütün
dünyanın takdirindeki önlemlerdi. Bunları şunun için anlattım. Bu olaylar
içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutumu ile Amerika’nın Türkiye’ye karşı
tutumu aynı.”
YORUMLAR