Türkiye Çevre Ajansının kurulmasını öngören kanun
teklifinin görüşmeleri TBMM Çevre Komisyonunda görüşülmeye başlandı.
Partisi adına komisyonda söz alan CHP Doğa Haklarından
Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, "Çevre Ajansına ilişkin olarak
bugün önümüze gelen 37 maddelik kanun teklifine ilk başta baktığımız zaman
gayet keyifli, güzel gibi duruyor. Elinize sağlık. İçinde iyi maddeler, güzel
maddeler, olumlu maddeler var mı? Var tabii ki şüphesiz var ama AK PARTİ'nin
zaten böyle bir huyu var: Birkaç tane güzel madde koyar, gerisini de kafasına
göre doldurur, istekleri doğrultusunda ayarlar” görüşünü savundu ve
eleştirilerini tek tek sıraladı.
Ajansın şeklinin yurt dışındaki benzerleriyle aynı
olmadığı ve çevre duyarlığından çok ranta dayalı gibi gözüktüğüne dikkat çeken Öztunç,
maden kanunun da Çevre Komisyonunda görüşülmesi gerekliliğini vurguladığı konuşmasının
devamında şu ifadeleri kullandı;
“AJANS NASILBİR YAPIDA OLACAK?”
“Haksızlık da yapmamak gerekiyor; mesela depozito gayet
güzel, doğru, olması gereken bir uygulama ama ajansın, bir defa, yapısı çok
önemli. Nasıl bir yapıda olacak bu? Yani bakan atayacak 7 üye, bakanın istediği
gibi şekillenecek. Bürokratlardan mı oluşacak, eski milletvekillerinden mi
oluşacak, kimden oluşacak? Eğer bürokratlardan oluşacaksa ne gerek var? “
“ÇEVRE DUYARLILIĞINA DEĞİL RANTA DAYALI BİR AJANS”
“Ha, dünyanın her tarafında "çevre ajansı" var
mı? Evet, var. Avrupa Ajansı da var, Avrupa ülkelerinde de bu ajanslar var ama
bu şekilde değil, maalesef bu şekilde değil. Bugün önümüze getirilen bu kanun
teklifindeki ajansın şekli, Avrupa'daki ajanslar gibi çevre duyarlılığı,
hassasiyeti olan bir ajans gibi değil. Daha çok, ranta dayalı bir ajans gibi
olmuş. Maalesef, üzülerek söylüyorum.”
“RTÜK MODELİ UYGULANABİLİR”
“Ne yapılabilir? Geçmişte Radyo Televizyon Üst Kurulu
üyeliği de yaptım ben, RTÜK üyeliği de yaptım. Bu ajansın yönetimi neden acaba
RTÜK modeli gibi düşünülmedi? Yani, siyasi partilerin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde önerecekleri adaylar arasından çıkacak, seçilecek isimlerle toplumun
tüm kesimlerinin katılımıyla bir yönetim benimsenebilir. Bugün iktidarda AK
PARTİ var, yarın AK PARTİ olmaz bir başka parti olur, öbür gün bir başka parti
olur ama içerisinde muhalefet partilerinin temsilcilerinin de olacağı bir üst
kurul mantığı doğru bir mantık olurdu. Keşke bu denenseydi ya da bu hâlâ geç
değil uygulanabilir. Bu noktada biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak açığız, bunu
da belirtmek istiyorum.”
“ÇEVRE KONUSUNDA HEPİMİZİN BİRLİKTE HAREKET ETMESİ GEREKİYOR”
“Ha, yok, ‘Biz bunu kabul etmiyoruz’ derseniz, kişisel
Verileri Koruma Kurulu olabilir. Nedir? Yani bir kısmını, işte, Sayın
Cumhurbaşkanı, Hükûmet atar ama bir kısmı yine Türkiye Büyük Millet Meclisinden
seçilir. Böylece en azından her görüş orada yer bulur. Çünkü çevre konusunda
hepimizin duyarlılığının olması gerekiyor, hepimizin de birlikte hareket etmesi
gerekiyor.”
“MADEN KANUNUN ÇEVRE KOMİSYONUNDA DA GÖRÜŞÜLMESİ GEREKMİYOR MU?”
“Şimdi, Sayın Bakan Yardımcısı olsun, sayın
milletvekilimiz olsun, ‘çevre konusunda daha güzel bir Türkiye istiyoruz, daha
temiz bir çevre, daha yeşil bir Türkiye’ dediler, doğru. Hepimizin ortak isteği
bu ama bakın, burada bu konuşulurken dün Sanayi Komisyonunda Maden Kanunu
vardı. Aynı Hükûmetin, aynı AK PARTİ'nin milletvekilleri tarafından hazırlanmış
bir Maden Kanunu vardı ve bu Maden Kanunu, maden ruhsatlarının uzatılma
sürelerine ilişkin, ‘eğer süre dolsa bile, Bakan oluruyla on iki ay daha madeni
çıkarabilir’ gibi bir madde getiriyor. Maden sahasının dışına bir taşma olursa,
isteyerek istemeyerek, affedilmesine yönelik bir madde getiriyor. Hani çevre
duyarlılığı? Çevre duyarlılığı sadece Çevre Komisyonundaki AK PARTİ
milletvekillerinde mi var, diğerlerinde yok mu? Bugün Genel Kurulda görüşülen
torba kanunda -ki Genel Kurul kapanmış, galiba yoklama bulunamamış- baz
istasyonlarına ilişkin bir madde var, baz istasyonlarına ilişkin cezalar
affediliyor, "İmar izni gerek yoktur." diyor. Şimdi her yerde baz
istasyonu kurulabilir arkadaşlar. Baz istasyonlarının çevreye zararı yok mu?
Var, herkese var. Bunda siyaset de yok yani .’Yok efendim, AK PARTİ'li
etkileniyor, CHP'li etkilenmiyor, MHP'li etkilenir, şu etkilenir.’ Yok öyle bir
şey. Baz istasyonunu kuruyor binaya, mahalleye, orada çevrede yaşayan herkes
bundan etkileniyor değerli arkadaşlar. Peki, orada çevre düşünülmüyor da burada
mı çevre düşünülüyor? Bir bütün olması gerekmiyor mu? Sayın Başkanım, onların,
Maden Kanununun en azından, Çevre Komisyonunda da görüşülmesi gerekmiyor mu?
Bence gerekiyor. Zaten ciddi sorun var.”
“TÜRKİYE DELİK DEŞİK EDİLİYOR”
“Bakın, son bir yılda bin maden arama sahası izni
verildi. En son 68 ilde 766 maden saha arama ihalesi için onay çıktı. Türkiye
delik deşik ediliyor. Geçtiğimiz hafta Muğla'daydım. Muğla'da, Muğla'nın en
güzel yerlerinden Ortakent'te 1 milyon 100 bin metrekare hazine arazisi imara
açıldı. Bodrum'da zaten güzellik kalmamış yani Bodrum'da yer kalmamış, kalan üç
beş yer var. Orası yeşil alan olabileceğine, halkın girebileceği bir plaj
olarak kullanılabileceğine, orman daha da güçlendirileceğine imara açılmış. Ne
yapılacak? Otel yapılacak, site yapılacak, özel sektöre verilecek. Yazık günah
değil mi, 1 milyon 100 bin metrekare arkadaşlar? Ya, sata sata bitmedi mi? Her
yer satılıyor; dağ, taş, toprak, her yer satılıyor. Yazıktır, günahtır.”
“HALKIN MALI BİRİLERİNE PEŞKEŞ ÇEKİLMEK ZORUNDA MI?”
Aynı gün Resmî Gazete'de bir yayın gördük, yine Muğla'da
32 jeotermal saha izni. Jeotermalde; 100, 110, 120 derece su yok, Muğla'da 40
derece maksimum, daha önce çalışılmış, yapılmış, edilmiş. ‘Jeotermal’ adı
altında çıkılacak, dönecek otele, otelcilik yapılacak. Kime verilecek? Kimler
bu, halkın malını, hazinenin malından sahiplenecek? Bugünkü Hükûmete yakın
isimler. Yazık değil mi? Halkın malı, vatandaşın malı, milletin malı birilerine
peşkeş çekilmek zorunda mı? “
“ALAMOS GOLD İSİMLİ FİRMA ÇEVRE BAKANLIĞI’NDAN DAHA BÜYÜK BİR GÜCE SAHİP”
“Kaz Dağları, Sayın Çepni de söyledi, Sayın Bakan da
söyledi. Kaz dağları perişan edildi. Bin yıllardır var olan o ormanlar, o Kaz
Dağları; kimse dokunmadı bugün, Kaz Dağlarına gidiliyor Kanadalı firmalar
alışmışlar, geliyorlar; ağaçları kes, altını ara, çıkart götür. E, ağaç da
dikmiyorlar. ‘Alamos Gold’ diye bir firma var, ruhsat süresi bitiyor ona rağmen
işgale devam ediyor, kimse ağzına açamıyor, hiç kimse sesini çıkaramıyor.
Kusura bakmayın ama Çevre Bakanlığından daha büyük Alamos Gold. Çevre Bakanlığından
daha büyük bir güce sahip; maalesef sahip. Ben utanıyorum gerçekten benim ülkem
adına, benim Bakanlığım bir yabancı firmanın gücünden daha zayıfsa gerçekten
sıkıntılı bir süreç var.”
“AGA KISMI, PATRON KISMI VAR; ÇEVRECİLER, ÇEVRE STK’LARI NİYE ÇAĞIRILMIYOR”
“Bugün, bu kanun teklifinin ilişkin kısa birkaç cümle
edip daha fazla vaktinizi almak istemiyorum zaten vakitte geç oldu; muhtemelen
maddelere yarın geçeceksinizdir. Bakın, arkadaşlar, çevreyle ilgili önemli bir
konu konuşuluyor. Nerede? Çevre Komisyonunda. Çevre örgütleri var mı? Yok.
Ankara Sanayi Odası var, TOBB var, TÜSİAD var, Belediyeler Birliği var. Yani
aga kısmı, patron kısmı var. E, çevreciler neredeler? Çevre STK'ları neredeler?
Niye çağırılmıyor?”
“BAKANLIKTAN YA DA SARAY’DAN HAZIRLANIP VERİLDİĞİNE DAİR ŞÜPHE OLUŞTU”
“Sayın Bakan, birtakım temaslar, birtakım görüşmeler
olduğunu söylediniz değil mi Sayın Bakan Yardımcım? Siz mi görüştünüz efendim?”
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKAN YARDIMCISI MEHMET EMİN BİRPINAR – “Ben görüşmedim.”
“Sayın Bakan Yardımcım görüştüyse bu kanun teklifini
sayın milletvekilimiz hazırlamamış mıydı? Bu kanun teklifine ilişkin olarak
Sayın Bakan Yardımcımız, bürokratlar görüşmeler yapıyorlarsa milletvekili
arkadaşımız niye hazırladı ki? Onlar mı hazırlayıp verdiler yoksa?
Yani ben sayın vekilimi beğenerek izliyorum kendisini.
Yani genç bir kardeşimiz güzel de işler yapıyor, görüyorum. Konya'dan da takip
ediyorum, benim özel birtakım şeylerden dolayı. Ama sanki böyle bir şüphe
oluştu Sayın Vekilim sizin hazırlamadığınız yönünde, Bakanlıktan hazırlanmış ya
da Saraydan hazırlanmış size verilmiş yönünde.”
“OTOPARK İLE İLGİLİ GETİRİLEN MADDE İBB’YE YÖNELİK GETİRİLMİŞBİR MADDE”
“Şimdi, bakın, otopark meselesi var. Biz Türkiye'de yerel
seçimlere girdik. ‘Yerel seçimlerde halk bizi seçmedi İstanbul'da, Ankara'da,
Adana'da, Antalya'da... E, ne yapalım? Büyükşehirlerin gücünü elinden almamız
gerekiyor. Büyükşehirlere giden bu parayı kesmemiz lazım. Her yasanın
içerisinde, torba yasanın içerisine olsun, Çevre Kanunun içerisine olsun, çevre
ajansının içerisinde olsun. Ne bileyim, İçişleri Komisyonuna gelen bir şeyin
içerisinde olsun. Her gelenden Komisyonların içerisine bir iki tane
serpiştirirsek biz bu büyükşehirlerde büyükşehir belediye başkanlarının elini
iyice keseriz.’ Niye ya? Bunlar da bu memleketin evladı değil mi? Bunlar da bu
ülkenin belediye başkanları değil mi? ‘Orayı keseceğiz. Bir: Başarısız
yapacağız. İki: Kaynak akışı durdu, kaynak akışını ilçeler üzerinden başka
yerlere aktarmak istiyoruz.’ Otoparkla ilgili getirilen madde -benim şahsi
düşüncem- İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerine yönelik yapılmış bir şeydir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik getirilmiş bir maddedir.”
“BAYRAM DEĞİLSEYRAN DEĞİL NEREN ÇIKTI BU SCOOTOR SEVDASI BİRKAÇ GÜNE GÖRÜLECEK”
“Bir başka maddede, depozito işi doğru, ceza artırımları
doğru, bisiklet yolu doğru, ‘scooter’ işi doğru. Kimlerle görüşüldü? Bu
‘scooter’ firması var mı Türkiye'de mesela, merak ediyorum? Önümüzdeki günlerde
ben bir çalışma yapacağım buna ilişkin. Türkiye'ye ‘scooter’ları kim getiriyor?
Türkiye'de ‘scooter’arı satan firma var mı? Kimlere ait? Satan firmaların
Bakanlıklarda akrabaları, eşleri dostları var mı yok mu mesela? Bu konuda bir
bilgisi olan var mı bilmiyorum; benim var ama. Birkaç güne kadar da bu konuda
açık çalışma yapacağız zaten arkadaşlarımızla birlikte. Ne oldu da bir anda
bayram değil seyran değil ‘scooter’ sevdası? ‘Bunları da hemen koyalım.’ güzel
yapılmış doğru bir iş. Ama niye bugün geldi? İşin içinde başka bir şey mi var?
E, birkaç güne kadar olduğu görülecek zaten; var çünkü gerçekten var.”
“MOTOR YAĞLARI MESELESİNDE BİR KARIŞIKLIK VAR”
“Motor yağları meselesi; onu tam anlayamadım, sayın
vekilimiz anlatırsa iyi olur, yanlış anlamış olabilirim. Mesela, küçük sanayi
sitelerindeki tamirciler, esnaflar o motor yağlarını alamayacaklar mı,
alacaklar mı? Peki, bunların hepsi bir merkezde mi toplanacak yani birilerine
izin mi verilecek? Tıpkı araç muayene istasyonları gibi istasyonlar mı
kurulacak? Mesela, atıyorum, benim ilim Kahramanmaraş merkezde şu firma yağları
toplar -bilmediğim için sormak, öğrenmek için soruyorum- Elbistan'da şu firma.
O firma nasıl alacak, ihaleyle mi alacak, siyasi güçler işin içine girecek mi?
ki girer, illaki girer; bugün AK PARTİ'de girer, yarın başka bir iktidar gelir
orada girer, birbirimizi kandırmayalım yani böyle olur bu işler. Buna ilişkin
de bir karışıklık var.”
“BÜTÜN KUŞLAR BİTTİ, SIRA LEYLEĞE Mİ GELDİ”
“ÇED meselesi, gerçekten... ÇED süreci kaldırılmış
oluyor. Halkın kararı, halkın görüşü, halkın o ÇED sürecine katılması getirilen
düzenlemeyle maalesef ortadan kaldırılmış oluyor. Başvuru dosyası üzerinden
olumlu karar verilecek, iş bitecek belli ki. Yani arada bir sürü prosedür vardı
.‘Yahu ne uğraşıyoruz bu prosedürle biz? Zaten ÇED toplantılarına gidiliyor,
orada köylü geliyor, yaşlı teyzeler geliyor, yazmalı analar geliyor, köylerini
teslim etmek istemiyorlar. E biz de mecburuz, iş adamını zengin yapacağız,
ihaleyi adama vermişiz, verdireceğiz. Jandarma müdahale ediyor, teyze yerde,
jandarma gaz sıkıyor, cop vuruyor, kötü bir görüntü oluyor. E bari ne yapalım?
ÇED'i ortadan kaldıralım, o teyze hiç görüş bildirmesin, Ankara'da biz bu işi
Bakanlıkta halledelim, geçsin gitsin’ mi deniyor ki öyle deniyor, maalesef öyle
deniyor. Herkesin köyünün başına gelebilir bu. Benim ilçem Nurhak. Nurhak
merkezde -bu 766 şeyden birisi, ihale alanlardan birisi- Nurhak'ın içinde ya,
çarşının içerisinde krom madeni için ruhsat verecekler, ihale açıyorlar. Yahu
çarşı, merkez; nasıl olur, niye veriyorsun bunu? Bütün kuşlar bitti, sıra
leyleğe mi geldi yahu!”
“ALT KOMİSYON KURULURSA DAHA VERİMLİ OLABLİR”
“Velhasılıkelam, arkadaşlarımız maddelerde görüşlerini
dile getirecekler ama alt komisyon kurulabilirse -bu Komisyon daha önce
uzlaşıyla kararlar almış bir Komisyon bildiğim kadarıyla, uyumlu bir komisyon-
belki bir alt komisyon kurulursa Sayın Başkanım... Hepimiz memleketin iyiliğini
istiyoruz. Çevre ajansı evet, olmalı. Eksiklikleri varsa giderilir,
yanlışlıklar varsa bize göre siz anlatırsınız, ikna edersiniz, bizim
arkadaşlarımız anlatırlar sizi ikna ederler, hep birlikte bir orta yol
bulunarak -belki bir alt komisyon olursa- daha verimli bir ürün çıkabilir diye
düşünüyorum. Yapısına, yönetimine ilişkin de RTÜK modelinin belki tartışılması
doğru olabilir, RTÜK modeli tartışılabilir, bu olabilecek bir şeydir, Hükûmetin
de bu her defasında iştirak ettiği bir durumdur.”
YORUMLAR