SANKO
Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı da olan
Prof. Dr. Baştemir, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle yaptığı açıklamada,
“Diyabet hastaları yeni koronavirüse (COVID-19) bağlı şiddetli hastalık ve
komplikasyonlar için en yüksek risk gruplardan biridir. Ancak bu virüsü
diğerlerinden daha fazla veya daha az kapacaklar anlamına gelmiyor” ifadelerini
kullandı.
Ömür boyu
diyabetle yaşamanın glikoz problemlerine, böbrek, kalp ve damarlarda,
karaciğerde ve ayrıca sinirlerde yaygın hasara neden olduğunu vurgulayan Prof.
Dr. Baştemir, şöyle devam etti:
“İnme, kalp
krizi, böbrek yetmezliği, göz hastalığı ve bacak ampütasyonları, zayıf glikoz
kontrolünün mirası olabilir. Vücudun her tarafındaki kan damarlarının iç
kısımları o kadar kırılgan hale gelir ki, ihtiyaç duyulan besinleri organlara gerektiği
gibi taşıyamazlar. Enflamasyon (yangı
veya halk arasında bilinen adı ile iltihaplanma) artar ve bağışıklık
sistemi iyi performans göstermez. Tip 2 diyabette daha sık görülen ancak Tip
1'de de görülebilen obezite, tüm bu durumları daha da kötüleştirir.”
“Artan sayıda
kanıt, COVID-19 ve diyabetin iki yönlü patolojik bir yol olabileceğini gösteriyor.
Yani, COVID-19'a yakalanan hastalar, risk faktörleri arasında bulunan aşırı
kilo ve ileri yaş olmasa bile diyabet gelişme riski ile karşılaşabilirler”
diyen Prof. Dr. Baştemir, bilim insanlarının hala bu tuhaf tıbbi gizemin
cevaplarını bulmaya çalıştıklarını anımsattı.
ÇİFT YÖNLÜ İLİŞKİ TANIMLAMASI
Diyabetin
metabolik bir hastalık olduğunu, bu nedenle de virüsün bir şekilde insülin
üreten pankreası (kan şekeri seviyelerini düzenleyen salgı organı) etkilemesi
veya kandaki glikoz seviyesini yükseltebileceğini belirten Prof. Dr. Baştemir, COVID-19'u
ve diyabeti "çift yönlü bir ilişki" olarak tanımlamanın mümkün
olduğunu söyledi.
Şu andaki
verilere dayanarak Tip 2 diyabet, Tip 1 diyabet veya gebelik diyabetine sahip
olmanın, COVID-19'da ciddi hastalık riskini artıracağının altını çizen Prof.
Dr. Baştemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapılan araştırmalar
diyabet öyküsü olmayanlarda bile yüksek kan şekeri seviyeleri, daha yüksek
COVID-19 ölüm oranı ile güçlü bir şekilde ilişkili bulunmuştur. Diyabetli
kişilerin, COVID -19'a yakalanırlarsa çok daha yüksek ağır hastalık veya ölüm
riskiyle karşı karşıya oldukları zaten belgelenmiştir.
COVİD -19 hastalarında
yapılan analizlerde diyabet durumu, ortalama açlık plazma glikozu ve glikoz
değişkenliği artmış, mortalite (ölüm oranı) ve yoğun bakıma yatma ile bağımsız
olarak ilişkili bulunmuştur. Artmış kan glikoz seviyelerinin diyabetik olmayan
kişilerde bile kötü prognoz (hastalığın seyriyle ilgili) öngördüğüne dair
kanıtlar gösterilmiştir.
Bir yandan
diyabet, COVID-19 riskinin artmasıyla ilişkili iken, öte yandan, diyabetik
ketoasidoz (komplikasyon) ve aşırı yüksek insülin dozlarının gerekli olduğu
hiperozmolarite (kan şekeri konsantrasyonunun aşırı derecede artışı) dahil
olmak üzere ciddi metabolik komplikasyonlar, COVID-19’lu yeni başlangıçlı
diyabet hastalarında ve bilinen diyabetli hastalarda gözlemlenmiştir.”
DİYABETİN DİĞER
KRONİK HASTALIKLARLA İLİŞKİSİ
Prof. Dr.
Baştemir, diyabetin diğer kronik hastalıklarla ilişkisi konusunda şu bilgileri
paylaştı:
“Obez olan
kişilerde kalp-solunum sistemi zindeliğinin daha düşük olduğu bilinen bir
gerçektir. Zayıf akciğer fonksiyonu, muhtemelen şiddetli uyku apnesi ve kan
damarı hastalığı nedeniyle obezlerin yeteri kadar hareket edemedikleri bilinmektedir.
Bütün bunlar hastalık durumunda daha da önem kazanmaktadır.
İyi nefes alabilmeniz
ve optimal dolaşım fonksiyonuna sahip olmanız gereklidir. Obezler, koronavirüs
enfeksiyonuna yakalandığında uygun bir bağışıklık tepkisi oluşturamamaktadırlar.
Obezite yanında, hipertansiyon ve diğer kardiyovasküler hastalıklar da önemli
risk oluşturmaktadır. Bu hastalıklar, COVID-19 hastalığının iyileşme sürecini
olumsuz etkilemektedir.
Virüsün yol
açtığı iltihaplanma ya da altta yatan diyabetli veya COVID-19 nedeniyle yeni
oluşan diyabetli bireyde, diyabetik acil durum yaşanması, yorgunluğa, kas
ağrısına, aşırı susuzluğa, sık idrara çıkma, nefes almada zorluk, mide
bulantısı, zihinsel yorgunluk ve konsantrasyon bozukluğuna neden olarak, acil
bakım gerektirebilir.”
COVID-19’UN DAHA ETKİN OLDUĞU HASTALIKLAR
Tip 2 diyabet
için risk faktörleri olmayan (yaşlı veya fazla kilolu olma gibi) bazı
hastalarda COVID -19'a maruz kaldıktan sonra diyabetik bir acil durum görüldüğünü
söyleyen Prof. Dr. Baştemir, şunları kaydetti: “Diyabet hastaları kronik enflamatuvar
bir durumda yaşama eğilimindedir ve onları COVID -19'a karşı hayatı tehdit eden
bir sitokin (protein grubu) fırtınasıyla sonuçlanabilecek daha şiddetli bir
enflamatuvar yanıtla karşı karşıya bırakabilir. Bu aşırı bağışıklık tepkisinin
viral enfeksiyondan daha çok organ hasarı yoluyla bazı hastalara zarar verdiği
düşünülüyor. Ancak diyabet, bağışıklık sistemini virüslerle savaşını da
zayıflatabilir.
Sosyoekonomik
yetersizlik, etnik köken ve diğer kronik tıbbi durumlar gibi potansiyel olarak
ilgili risk faktörlerini hesaba kattıktan sonra, COVID -19'dan hastaların
hayatını kaybetme riski, diyabeti olmayanlara göre Tip 1 diyabetli hastalarda
yaklaşık üç kat, tip 2 diyabetli hastalarda ise yaklaşık iki kat daha yüksek
saptanmıştır.”
Yeni araştırma bulgularının
ne diyabet ne de hiperglisemi SARS-CoV-2'ye karşı antikor yanıtını bozuyor gibi
görünmediğini, bunun da bir COVID-19 aşısının diyabetli olmayanlarda olduğu
kadar diyabetli kişilerde de etkili olacağını gösterdiğini anlatan Prof. Dr.
Baştemir, şu uyarılarda bulundu:
“Diyabetli
hastalarda ilk ve en iyi yol olarak virüsün bulaşmasını önlemeye yönelik
tedbirlerin alınması gerekir. Diyabetli kişilerin kan şekerlerini kontrol
altına almadıkça, COVID -19'un onlar için diğer insanlardan çok daha fazla
tehlike oluşturacağına dair hiçbir şüphe yok.”
YAPILACAK EYLEMLER
Prof. Dr.
Baştemir, yapılacak eylemleri şu şekilde sıraladı:
“Diyabet
haplarınızı ve insülininizi her zamanki gibi almaya devam edin.
Sağlık
uzmanınızın belirttiği şekilde kan şekerinizi test edin ve sonuçları takip
edin.
İnsülin dahil
diyabet ilaçlarınızı en az 30 günlük tedarik ettiğinizden emin olun.
Kendinizi hasta
hissediyorsanız sağlık uzmanınızın talimatlarının izleyin.
Durumunuz
hakkında endişeleriniz varsa veya kendinizi hasta hissediyorsanız, sağlık
uzmanınızı arayın.
Gerekirse en
yakın sağlık merkezi ile iletişime geçin.”
Gerçekten kötü
kontrol edilen diyabete sahip insanların ister grip ister tüberküloz olsun
şiddetli enfeksiyonlara karşı daha duyarlı olduğunun altını çizen Prof. Dr.
Baştemir; sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Yüksek kan
şekeri, bağışıklık fonksiyonumuzu doğrudan bozar. Yaş ve zayıf glikoz kontrolü,
COVID -19'daki kötü sonuçların iki ana nedenidir. 65 yaşın altındaki, obez
olmayan ve glikoz kontrolü iyi olan birinin riski daha azdır.
Diyabet ve COVID -19'u
olan herkesin hastaneye yatırılması gerekmez, ancak bu düzeyde bir bakıma
ihtiyaç duyarlarsa, glikoz seviyelerini kontrol etmek ve izlemek çok önemlidir.”
YORUMLAR