Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof.
Dr. Nevzat Tarhan, İzmir’de 30 Ekim Cuma günü meydana gelen, 114 kişinin ölümü,
binlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan depremden en çok etkilenen
çocukların psikolojisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özellikle enkaz altından günler sonra çıkarılan küçük
çocuklar ve psikolojilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat
Tarhan, “Çocuklardan 3 yaşındaki Elif Perinçek, 65 saat sonra kurtarıldı. Yine
aynı yaştaki Ayda Gezgin ise 91 saat sonra kurtuldu. Bu, neredeyse iki gün, üç
gün demektir. Bir çocuğun tek başına izole bir ortamda bir anda ve belirsizlik
içerisinde kapkaranlık bir ortamda üç gün kadar kalabilmesi. Bu durumun çocuk
için travmatik değeri muhakkak var. Fakat çocukların enkaz altından canlı
çıkmaları, çıktıktan sonra çok iyi bir bakım almaları, bu konuda bu travmayı
çözmeyi sağlayacak bir yaklaşımdır” dedi.
Çocukların büyük şans eseri yara almadan
kurtarıldıklarını hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu durumun da elbette
çocuklar için travma yükünü azalttığını söyledi.
Çevrenin bundan
sonraki tutumu önemli
Bu yaş dönemindeki çocukların henüz gerçeklik algılarının
oluşmadığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocukların ruh halini düşünecek
olursak karanlık bir ortamda bekliyorlar ve açıklayamıyorlar. Çocukta 2- 3
yaşında daha gerçeklik algısı oluşmamıştır. Çocuk böyle bir durumu
tanımlayamıyor ama bekliyor. Bu durum çocukta travma etkisi oluşturabilecektir.
Burada mühim olan çocuğun çevresinin bu olayı nasıl analiz ettiğiyle ilgilidir.
Bu belirsizlik içinde en sonunda kurtarıldığı mesajı verilirse, sonunun iyi
olduğu tarzında ümit ve güven duygusuna çevrilirse bu travma dayanıklı bir
eğitim haline getirilebilir” diye konuştu.
Çocuğa olumlu
mesajlar verilmeli
Çocukların böylesine travmatik olayların ardından normal
hayata dönmelerinde yine ailelerinin ve yakın çevrenin desteğinin önemli
olduğunu kaydeden Tarhan, şunları söyledi: “Çocuklar kendini şimdi güvende
hissediyor. Büyük bir korku yaşadı ama nihayet kurtuldu ve herkes daha çok
ilgilenmeye başladı, belki daha çok el üstünde tutulmaya başlandı bu
çocuklarımız. Bazı durumlarda çocuklar, yaşanan bu travmaları artık öğrenilmiş
davranış gibi görebilir, ilgi çekmek için farkında olmadan çocuksu bir savunma
olarak kullanabilir. Bu nedenle aile ve yakınları tarafından ‘Böyle bir travma
vardı yaşadın ama atlattın. Şu anda iyisin’ mesajı verilmelidir” dedi.
Çocuğa ölümle ilgili bilginin anlayabileceği bir şekilde
anlatılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yoksa çocuğun bu
gerçekle karşılaştığı zaman daha büyük bir kontrol kaybı yaşadığını söyledi.
Kurtulmanın
sevinci, geçmiş travmayı çözmesini kolaylaştırıyor
Çocuklarda bağlanma duygusunun çok önemli olduğunu
belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Depremin simgesi haline gelen kurtarma
görevlisinin çocukların parmağa sarılma görüntüsü bütün her şeyi ifade ediyor
aslında. Kurtarıcının parmağına sarılması, çocuğun bağlanma ihtiyacı var.
Burada çocuğun müthiş bir yalnızlığı giderme ihtiyacı var. Ciddi bir şekilde
korku yaşamış ve korkunun sonucunda kurtuluyor. O kurtulmanın sevinci, geçmiş
travmayı çözmesini kolaylaştırıyor. Bundan sonra bu çocukta ne olabilir? Yalnız
kalma korkusu olabilir. Yanından hiç kimse ayrılmasın tarzında bir korku
olabilir, depremi yeniden yaşayacağım şeklinde devamlı bunu yaşantılama
yapabilir” uyarısında bulundu.
Çocukluk döneminde yaşanan travmaların gelecekte bireyi
etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Fiziksel travma etkisi
yapabilir. Bunun için şu anda güvenli ortamın sağlanması gerekir” dedi.
Bu travma, hepimize hazırlıklı olmamız gerektiğini
öğretti
İzmir depreminin hayatta bazen kaçınılamayacak olayların
olabileceğini, öngörülemeyecek durumların yaşanabileceğini, bunların da birer
gerçek olduğunun anlaşılmasını sağladığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan,
“Bu olay bu travma hepimize hayatta karşımıza çıkacak belirsizliklere karşı
hazırlıklı olmamız gerektiğini öğretti. Bundan sonra geleceğe ilişkin ümit ve
güven duygusunu yüksek tutan bir sosyal destek gerekiyor” dedi.
6-8 haftada
normale dönmek gerekir
Travmanın etkisinin 6 hafta sürebileceğini belirten Prof.
Dr. Nevzat Tarhan, “Bunu abartmamak gerekiyor. Bu genellikle 6 haftalık bir
süreçtir. Bu konunun bu süreçte aşırı şekilde konuşulması doğaldır ama artık
6-8 haftadan sonra artık normal hayata dönmek gerekiyor. Çocuk açmadıkça bu
olayı sık sık konuşmak doğru değil. Şu anda çocuk konuyu kendisi açarsa,
sorarsa ona ümit ve güven duygusunu ayakta tutacak şekilde yaklaşmak gerekiyor”
dedi.
Deprem korkusunun
yönetilmesi ebeveyn tutumlarına bağlı
Özellikle çocuklardaki deprem konusundaki korku ve
kaygıların yönetilmesinde ebeveynlerin tutumlarının önemine işaret eden Prof.
Dr. Nevzat Tarhan, “O yaştaki çocuklar genellikle depremle ilgili anne ve
babalarını gözlemler. Hafif bir sallantı olduğunda çocuk, anne-babaya bakıyor.
Onlar nasıl davranıyor, eğer onlar soğukkanlıysa çocuk da soğukkanlı yaklaşır.
Anne ve baba panik halindeyse o da panikle yaklaşır. Burada çocuğun birlikte
yaşadığı kişilerin soğukkanlı olması önemlidir” uyarısında bulundu.
Deprem gibi travmaların aile bağlarını güçlendirici etki
yapmasının da önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuk için
‘Böyle bir şey yaşadık ama yalnız değilim’ duygusunu yaşaması önemli. Bu
duygular çocuğun hayal dünyasında gelişiyor” dedi.
Psikolojik destek
yararlı olur
Çocukların travmayı atlatmasında çeşitli yöntemler
kullanıldığını, bunlardan birinin de oyun terapisi olduğunu kaydeden Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, “Çocuğa resimler çizdirip oyunlar oynatılır. O oyunlar içinde bu
travmasını çözmesi hedeflenir. Çocuk oyun oynarken, logoları dizerken o
travmayı çözülmüş travma haline getirebilir. Şu anda bu çocuklarda bu travma
ham. Çözülmüş travma yapmak için travma
sonrası büyüme çalışması yapmak gerekiyor. O nedenle depremde enkaz altında
kalan bu çocuklara travma sonrası büyüme çalışması için şu anda psikolojik bir
destek ve yardımın faydası olur” diye konuştu.
Beyin kuvvetli
travmalarda kendini kapatıyor
İzmir depreminin simgesi olan çocukları Elif Perinçek ve
Ayda Gezgin’in enkazdan son derece sakin çıkmalarını da değerlendiren Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, “5-6 yaşından önceki çocuklarda belirsizlik duygusu olduğu için
ışığın gelmesi, onlarla ilgilenen birinin gelmesi, onlarla güzel sohbet
edilmesinin etkileri çok fazla. Bu çocuklar için çok profesyonelce bir kurtarma
yapıldı. Bütün o ekibi kutlamak gerekir. Burada çocuğa yalnız olmadığını, er
geç ona ulaşılacağını hissettirerek çalışma sürdürüldü. Sorunsuz bir şekilde,
hoyratça davranmadan çocuklar oradan çıkarıldı. Çocuklar orada kaldıkları
sürede en çok oradan çıkarılma sürecine odaklanabilir. Daha sonra serum takılış
ve hastaneye gidiş süreci. Mesela serum için ne kadar güzel kolunu uzatıyor.
Normal şartlarda kolunu uzat serum takacağız denilse çocuk direnir, kriz
çıkarır. O anda korkunun verdiği şokla yaşıyor bunu. Beyin de kuvvetli
travmalarda acıya karşı kendini kapatıyor. Beyin duyarsız hale geliyor. Hiçbir
korku duygusu hissedemez hale geliyor. Beynin böyle bir savunma mekanizması var. Bu durum, beynin aşırı
kortizol salgılamasına bağlı olarak ortaya çıkıyor. Beyin kendi kendini
savunmaya almış oluyor böyle durumlarda. Uyaranlara karşı kapatıyor kendisini.
Böyle olunca da çocuk acı hissetmiyor, korku hissetmiyor” diye konuştu.
Terapiden destek
alınmalıdır
Beynin bu gibi travmalarda salgıladığı endorfinin de
etkisi olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Endorfin hem ağrı
kesici hem de kasları gevşeten rahatlık veren bir hormon. Beynin böyle bir
yardımı oluyor kişinin travmasına. Bence çocuklar onun etkisindeydi. O dönemde
ona bağlı rahat görünüyorlar daha sonra olayla yüzleştikçe yaşadıkça
görüntüleri gördükçe korkular daha sonradan çıkabilir. Onun için burada o
rahatlıklarına aldanmamak gerekir, terapiden destek alınmalıdır” diye
konuştu.
YORUMLAR