Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Kadir Saltalı, yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin toprak
verimliliğinin son 10 yılda yüzde 23 azaldığını ve topraklarımızın organik
madde açısından her geçen gün fakirleştiğini belirten İrfan Donat’ın bu durumun temel nedenleri ve bu riskin nasıl
yönetilmesi gerektiğine ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Bloomberg HT’de yayımlanan
röportaj metni aşağıdadır.
Tarım topraklarımız alarm veriyor
İrfan Donat: Türkiye'nin toprak yapısı ve kalitesine baktığımızda
karnesi nasıl? Topraklarımızın organik madde yapısı ne durumda?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Türkiye
toprakları, Karadeniz bölgesi hariç, genellikle yüksek pH’lı ve fazla kireçli.
Topraklar organik maddece, azot ve fosfor bakımından yetersiz. Mikro bitki
besin elementleri açısından bakıldığında toprakların yaklaşık yüzde 49’unda
çinko, yüzde 28’inde demir noksanlığı ve bazı bölgelerimizde de bor noksanlığı
yaygın olarak görülmektedir. Tüm bu faktörler değerlendirildiğinde
topraklarımızın verimlilik açısından iyi olmadığı söylenebilir.
İrfan Donat: Peki, biraz daha somutlaştırmak gerekirse, organik
madde içeriğine göre sınıflandırma yaparsak Türkiye’deki tarım topraklarının
durumu nasıl?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Toprakları
organik madde içeriğine göre sınıflandırdığımızda eğer organik madde içeriği
yüzde 1’in altında ise “çok az”, yüzde
1-2 aralığında ise “az”, yüzde 2-3 aralığı için “orta”, yüzde 3-4 seviyesi için
“iyi” ve yüzde 4’ten fazla ise “çok iyi ve yüksek” olarak değerlendirilir.
Türkiye
topraklarının yaklaşık yüzde 65’inde organik madde içeriği yüzde 2’den az,
yüzde 23’ünde ise orta düzeyde. Bu sınıflamaya göre topraklarımızın organik
madde içeriği az.
İrfan Donat: Size göre genel olarak toprakta olması gereken
ideal organik madde oranı yüzde kaç?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Toprakların
organik madde içeriği yüzde 3’ten fazla olursa iyidir. Toprakların organik
madde içeriğini yüzde 2’den yüzde 3’e doğru ne kadar yaklaşırsa o kadar iyidir.
Çünkü Türkiye Karadeniz Bölgesi hariç, kurak ve yarı kurak bir iklime sahip
olduğu için toprakların sürekli işlenmesi ile organik madde hızla parçalanmakta
ve toprakların organik madde içeriği azalmaktadır.
İrfan Donat: Peki, hocam organik maddenin toprakların fiziksel
özellikleri üzerindeki etkisi ne?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Organik
madde, toprak strüktürünü iyileştirir. Toprağa su girişini, su tutma
kapasitesini ve toprak havalanmasını arttırırken, hacim ağırlığını
düşürür, erozyonu önler, kaymak tabakası oluşumunu engeller. Organik
madde, toprak işlemeyi kolaylaştırır, koyu rengi ile toprağın sıcaklığını etkiler.
İrfan Donat: Bu durumda kimyasal ve
biyolojik etkileri de oldukça fazla sanırım…
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Kimyasal
etkisi şöyle… Organik maddenin ayrışması ile ortaya çıkan organik bileşikler,
alınamayacak konumda olan bitki besin maddelerini alınabilir hale getirir.
Topraklara dışarıdan gelecek etkiye karşı tamponlanmasını sağlar, bitki besin
maddesi sağlar. Biyolojik etkisine bakarsak… Toprak, mikroorganizmaların enerji
ve besin kaynağıdır; mikrobiyal popülasyonu ve aktivitelerini arttırır. Toprak
organik maddesindeki besinlerin her yıl yaklaşık yüzde 1-4’ü
mikroorganizmaların dönüştürmesiyle bitkilere yarayışlı halde gelir.
İrfan Donat: Tarım topraklarımızda bilinçsiz şekilde üretim
yapıldığı konusunda ortak bir kanı var. Bunun dışında toprakların organik madde
bakımından fakir olmasının temel nedenleri neler?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Birçok
faktör var. Ülkemizin kurak ve yarı kurak bir bölgede olması, hayvan
gübrelerinin topraklara uygulanmasındaki yetersizlikler, yeşil gübreleme
bitkilerinin ekilmemesi, şehirsel organik atıkların yeterli düzeyde organik
gübreye dönüştürülememesi gibi faktörler var. Bunun yanında koruyucu ve
azaltılmış toprak işleme uygulamasındaki yetersizlikler (toprağın çok işlenmesi
organik maddenin ayrışmasını hızlandırır), anızların yakılması da önemli bir
faktör.
İrfan Donat: Aslında tüm bunlarla toprağı ciddi anlamda da
yoruyoruz o zaman…
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Tarımsal
üretimde kültürel ve teknik uygulamalar yapılsa dahi, beklenen verimin
alınamamasına ‘toprak yorgunluğu’ denir. İnsanların yorulduğu gibi, topraklar
da canlı varlıklar olduğu için yoruluyor. Topraklarımızın yorgun, zayıf ve
organik madde bakımından zayıf olması tarımsal ürünlerin verim ve kalitesinin
düşmesine neden olur. Toprak yorgunluğuna; her yıl aynı tür bitkilerin ekilmesi
(münavebeli tarımın yapılmaması), topraklarda besin maddesi eksikliği, hastalık
ve zararlıların ve belli organizma gruplarının artışı, her yıl aynı derinlikte
sürüm nedeniyle pulluk tabanın oluşması ve benzeri faktörler neden oluyor.
İrfan Donat: Bunun önüne nasıl geçeriz?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Toprakların
analiz edilmesi ve analiz sonuçlarına göre bitkilerin beslenmesi gerekir.
Toprak yorgunluğunun önüne geçebilmek için münavebeli tarım yapılması gerekir.
İrfan Donat: Toprakların organik madde içeriğini artırabilmek
için ne yapmak lazım?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Bunları
maddeler halinde sıralamak gerekirse,
1- Hayvansal
gübrelerin topraklara uygulanması,
2-
Şehirsel organik atıkların ayrıştırılarak kompost haline getirilerek topraklara
uygulamak,
3-
Yeşil gübrelemeyi 3-4 yılda bir yapmak gerek. Mesela 3 yılda bir yeşil gübre
bitkisine teşvik verilebilir.
İrfan Donat: Yeşil gübreleme nedir hocam?
Prof.
Dr. Kadir Saltalı: Yeşil gübreleme amaçlı bitkilerin (Üçgül, hardal,
yulaf, arpa, darı, çim, yonca, fasulye, fiğ, bezelye vb bitkiler) ekilip
çiçeklenme döneminden önce sürülerek toprak altına getirilmesine yeşil
gübreleme diyoruz.
İrfan Donat: Toprakların korunması ve kalitesinin artırılmasına
yönelik başka neler yapılmalı?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Anızların
yakılmaması gerekir. Anızların mekanik parçalayıcılar ile parçalanarak toprak
ile karıştırılması gerekir. Torf, leonardit, gidya gibi organik kökenli
materyallerin topraklara uygulanması lazım. Bunun yanında koruyucu toprak
işleme ve azaltılmış toprak işleme yöntemlerinin yaygınlaştırılması gerekir.
Ayrıca toprakların organik madde içeriğine göre çiftçilere bir destek
sisteminin devreye sokulmasında fayda var. Mesela taban olarak organik madde
içeriği yüzde 2-3 arası olan topraklara dekar başına 25 TL, yüzde 3’ten fazla
olana 50 TL gibi destek sistemleri bölgelere göre uyarlanabilir.
İrfan Donat: Peki hocam toprağın organik madde bakımından zengin
ya da fakir olması ne anlama geliyor?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Toprakların
organik madde içeriğinin iyi olması toprak kalitesini ve sağlını artırır.
Kaliteli ve sağlıklı topraklarda yetişen ürünlerin verim ve kalitesi daha iyi
olur. Topraklarda organik madde içeriğinin iyi olması, bitki beslemek için
kimyasal gübre kullanımını azaltır. Çünkü organik maddenin ayrışması ile ortaya
çıkan organik asitler topraklarda alınamaz konumda olan bitki besin maddelerini
alınabilir hale getirir. Topraklara uygulanan besin maddelerinin bitkiler
tarafından alınamaz konuma dönüşmesini azaltır. Uygulanan gübreden bitkinin yararlanma
oranını artırır.
İrfan Donat: Yani aslında karşımıza yine kalite faktörü çıkıyor…
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Tabii
ki… Toprak kalitesi; toprakların üretim ve verim gücünü yerine getirebilme
kabiliyetidir. Kalitesi iyi olan toprakların verim gücü iyi, kalitesi zayıf
olan toprakların verim gücü zayıf olur. Tarım yapılan bir toprakta teknik
tarımsal uygulamalar yapıldığı takdirde verim ve kalitede azalma oluyorsa
toprağın kalitesi zayıf demektir. Toprak kalitesinin fiziksel (toprak bünyesi,
yapısı, hacim ağırlığı, toprağa suyun girişi, toprağın su tutma gücü), kimyasal
(pH, tuzluluk, mineral N,P,K) ve biyolojik (mikrobiyal karbon ve azot, toprak
solunumu, toprakta canlı miktarı vb) göstergeleri vardır. Bu göstergeleri hemen
hemen tümünü olumlu yönde etkileyen ana faktör toprak organik maddesidir.
İrfan Donat: Mesela toprağın organik maddesi artarsa kimyasal
gübre kullanımı hangi oranda azalabilir?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Topraklarda
yüzde 1 organik madde artışı kimyasal gübre kullanımını yüzde 10-15 azaltırken,
verim ve kaliteyi de yine yüzde 10-15 artırabilir. Genellikle kimyasal
gübrelerin hammaddelerinin ithal edildiği düşünüldüğünde, toprakların
organik madde içeriğini artırarak dışarı döviz çıkışı azaltılabilir. Dışarı
döviz ödeyeceğimize bu kaynakları çiftçilere verelim ve toprakların organik
madde içeriğini artıralım.
İrfan Donat: Konuya biraz daha geniş açıdan bakalım. Tüm bu
gerçekler ve şartlar altında tarımsal üretim stratejimizi nasıl
belirlememiz gerekir? Nasıl bir üretim ile hem toprağı korur, hem de kaliteli
ve verimli ürünler alırız?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Toprağı
tarıma (bitkiye) uydurmak yerine, tarımı (bitkiyi) toprağa uydurmak gerekir.
Yani bir bölgede tarım yapılacaksa bölge toprakları fiziksel, kimyasal ve
biyolojik özellikleri araştırıldıktan sonra ekolojik olarak bölgeye adapte
olabilecek tarım ürünleri yetiştirilmeli. Her bitkinin toprak ve ekolojik
istekleri farklıdır. Kirlenmiş topraklarda ve ağır metal içeriği yüksek olan
topraklarda (doğal olarak kirli) her istediğiniz bitkiyi yetiştirirseniz,
topraktaki ağır metal gıda zincirine karışır ve insanlara ulaşır. Bunun önüne
geçebilmek için tarım ürünlerinin hangi bitkinin metalleri kökte biriktirdiği,
hangi bitkilerin metali üst organlara ve ürüne taşıdığının araştırılmasında
fayda var. Metali kökte biriktiren bitkiyi yetiştirirseniz daha sağlıklı gıdayı
elde etmiş olursunuz. Bu noktada detaylı araştırmalara ihtiyaç var.
İrfan Donat: Bu noktada çiftçinin tarımsal üretim
gerçekleştirirken dikkat etmesi gereken temel noktalar neler?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Çiftçiler,
gübrelemeleri toprak analiz sonuçlarına göre yapmalı. Tarım ilaçlarını
önerilen dozda kullanmalı. Tarım ilacı kullanıldıktan sonra önerilen süreden
önce ürün hasadı yapılmamalı. İlacın yarılanma ömrünü tamamlaması, yani zararlı
etkisinin azalması ya da yok olması gerekir. Yukarıda değindiğimiz gibi toprak
yorgunluğunu giderici tedbirler almalı ve toprakların organik madde içeriğini
artırıcı uygulamalar yapmalı.
İrfan Donat: İklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki
olumsuz etkilerini her geçen gün daha çok hisseder hale geldik. İklim
değişikliği topraklarımızı nasıl etkiliyor ve gelecekte ne yönde etkileyecek?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: İklim
değişimi ve kuraklığın tarımsal üretim üzerinde olumsuz etkisi olacağı kesin.
İklim değişimine bağlı olarak yağış düzeninde ve yağış şiddetinde de
değişiklikler oluyor. Şiddetli yağışlar ile yeryüzüne ulaşan yağmur suyu,
toprakların suyu infiltre etme (suyun toprağa girişi ve toprak içerisindeki
hareketi) gücünden fazla olduğu zaman, sular yüzey akışına geçiyor ve toprak
içerisine sızamıyor. Böylece hem yeraltı su rezervi azalıyor hem de yüzeydeki
verimli topraklar erozyonla kayboluyor. Toprakların infiltrasyon kapasitesini
artırabilmek için toprakların organik madde içeriği artırmamız gerekir.
İrfan Donat: İklim değişikliği gelecekte en çok hangi bölgeleri
etkileyecek?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Ülkemizde
iklim değişimi ve kuraklıktan en fazla etkilenecek bölgelerimiz İç Anadolu,
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde Iğdır ilimiz. Bu bölgelerde ve
alanlarda yüksek çölleşme riski mevcut.
İrfan Donat: Bu riskleri en aza indirmek adına acil önlem
planları arasında neler olmalı?
Prof. Dr. Kadir Saltalı: Tarımsal
desenin toprağa uydurulması gerekir. Toprağı tarıma uydurmaya kalkarsak
beklenen verimi alamayız ve iklim değişimi ve kuraklıktan olumsuz etkileniriz. O
yüzden bu bölgelerimiz için ekolojik risk faktörleri dikkate alınarak, tarımsal
üretim deseninde değişikliğe gidilmesinde fayda var. Kuraklığa dayanıklı
bitkilerin yetiştirilmesi, az su tüketen bitkilerin ekilmesi, damla ve basınçlı
sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, toprakların organik madde içeriğini
artırıcı tarımsal uygulamaların desteklenmesi gerekir.
Sonuç itibariyle toprak sadece inorganik bir kütle
olmayıp, havayı, suyu, organik maddeyi içermekte ve içerisinde çeşitli
canlıları da (çeşitli makro ve mikro organizma) barındırmakta. Bir gram
toprakta 1 milyardan fazla canlı (Bakteri, mantar, alg, liken, protozo,
karınca, solucan vb.) bulunmaktadır. Toprak canlılarının en önemli besin ve
enerji kaynağı organik maddedir. Ölü bitkisel ve hayvansal materyaller organik
maddeyi oluşturmaktadır. Sürdürülebilir tarım için toprak kalitesinin muhafaza
edilmesi ve geliştirilmesi kritik öneme sahip.
YORUMLAR