Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi
Psikiyatri Uzmanı Dr. Mahir Yeşildal, Ramazan ayının psikoloji üzerindeki önemi
hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Orucun anlamı, aç
kalmanın çok daha ötesinde
Uzm. Dr. Mahir Yeşildal, “Ramazan ayında genel olarak
oruç tutmak; imsaktan iftara kadar yemek yememek ve cinsel ilişkide bulunmamak
olarak algılanır; ama bu çok sığ bir tanım. Oruç, bunların da ötesinde yalan söylememek, gıybet etmemek, kalp
kırmamak gibi şartları da barındırıyor” diyerek,
“Tabii ki aç ve susuz kalmanın neden olduğu hipotansiyon
ve hipoglisemi psikolojimizi özellikle akşama doğru ciddi anlamda bozabiliyor,
bizi daha sinirli, daha tahammülsüz insanlar haline getirebiliyor, trafikte çok
ciddi sorunlar yaşanmasına neden olabiliyor, iftar sonrası öncesi karı-koca
kavgalarına neden oluyor… Bunlar her evde yaşanıyordur ya da yaşanmıştır”
şeklinde konuştu.
“Vücudumuz gibi,
ruhumuzu da toksinlerinden arındırmak gerekiyor”
“Tüm gereklilikleri ile oruç ibadetini gerçekleştirmek,
aslında bir manevi detokstur” diyen Uzm. Dr. Mahir Yeşildal, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Vücudumuzu zehirlerden ve toksinlerden arındırdığımız gibi, ruhumuzu
da toksinlerinden, zehirlerinden arındırmak gerekiyor. Ramazan bunun için çok
büyük bir fırsat. Bir ay boyunca eğer korteksinizdeki yalan nöronları
çalışmadıysa, bir ay boyunca ruhunuz gıybetle, dedikoduyla uğraşmadıysa; bir ay
boyunca sosyal medyadan tanımadığınız insanlara kötü yorumlar yazmadıysanız ve
arkadaşlarınızın paylaştığı fotoğrafların tamamını beğendiyseniz, manevi bir detoks
programına girmişsiniz demektir. Manevi detoks ile bunlardan arınıyorsunuz.
İçteki kötülükten, kirden, insanlarla ilgili ön yargılardan, insanları
damgalamaktan, ötekileştirmekten, yok saymaktan…
“Yardım etmek,
ruhunuza çok iyi gelecek”
Ramazan’da bir zekât müessesi var ve kültürel olarak
bizler, böyle bir şart olmamasına rağmen, zekatı Ramazan ayına saklarız. Bu,
toplumsal dayanışma ve kişilerin de kendilerini iyi hissetmeleri açısından
oldukça önemli bir şey. Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etme hissi,
ruhunuza çok iyi gelecektir. Başlama ihtimali olan bir depresyon ya da
anksiyeteniz varsa, bunun önüne geçecektir.
“Tahammül
eşiğimizin artması gerekiyor”
İftara doğru, Türkiye’nin dört bir yanından insanların
oruçlarını küfürle, hakaretle, kavgayla açtığına şahit oluyoruz. Ramazan’ın
manevi detoks kısmında; bizi öfkelendiren şeylere tahammül eşiğimizin artması
da gerekiyor. Yani normalde sinirlendiğimiz bir şeye, Ramazan ayında ekstra
sinirlenmemeye çalışmamız gerekiyor. Karşımızdaki bizi ne kadar provoke ederse
etsin. Hani çok meşhur bir hadis vardır ya ‘Ramazanda biri size kötü bir laf
ederse, siz cevap vermeyip, ‘Ben oruçluyum’ deyin’ diye… Bunu günlük hayata,
günlük pratiğe uygulamak gerekiyor.
“Aile içi
ilişkiler için müthiş bir fırsat”
Çünkü Ramazan, öfkenin çok ciddi anlamda sınandığı; ama
hakkıyla bazı şeyler yerine getirilirse, öfke kontrolünün de sağlanabileceği
muhteşem bir fırsatı önümüze seriyor. Bir diğer yönü, aileyi aile yapan en
temel şeylerden biri, bence akşam yemeklerini birlikte yemektir. Ama
televizyonu kapatarak, cep telefonlarını sessize alarak, hep beraber ailece bir
yemek yemektir. Ramazan bunun için müthiş bir fırsat.”
Sofrada
televizyonu kapatın, telefonunuzu sessize alın
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri
Uzmanı Dr. Mahir Yeşildal, “Herkes akşam ezanını beklemek zorunda. Bunu bir
fırsata çevirmek gerekiyor” diyerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Özellikle aile
içi ilişkilerin zayıfladığı düşünülüyorsa, Ramazan ayında bu iftar ve sahur
sofralarını ailenin birbiri ile yeniden kaynaşması, yeniden birbirini tanıması,
yeniden birbirlerinin problemleri ile ama canı-ı gönülden ilgilendikleri bir
fırsata çevirmek gerekiyor.”
YORUMLAR