"Suriye'de ne işimiz var?" şeklindeki ifadelerin hatırlatılması
üzerine Ünal, Türkiye'nin bölgede verdiği mücadelenin sadece İdlib
üzerinden okunmasının yanlış olacağını söyledi.
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde
oluşturulmak istenen terör koridorunu parçaladığı dönemde de benzer
şeylerin söylendiğine işaret eden Ünal, "Bugün bunları söyleyenler
herhangi bir şekilde bugüne kadar bir kere olsun kendi devletlerinin yanında
durmadılar." diye konuştu.
Bu tür ifadeleri
kullananların, "Biz siyasi muhalefet yapıyoruz."
dediklerini aktaran Ünal, bu kişilerin devletin öncelikleri ile
siyasetin önceliklerini bilinçli olarak birbirine karıştırdıklarını
belirtti. Ünal, "Bunlar için devlet bir vesayet aracı tarafından
yönetilmesi gereken bir aygıt. Bunlar hiçbir zaman devletin seçilmiş meşru
hükümet tarafından idare edilmesine rıza göstermediler." dedi.
Terörün kendi kaynağında karşılanması ve kurutulması
gerektiğini vurgulayan Ünal, şunları kaydetti:
"Eğer biz bugün Allah korusun
İdlib'den herhangi bir şekilde geri adım atarsak Afrin'den,
Cerablus'tan geri adım atmış oluruz, Telabyad'dan,
Rasulayn'dan, sağladığımız sınır güvenliğinden geri adım atmış oluruz ve
bir süre sonra dün Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi namluların tekrardan
Türkiye'ye çevrilmesi ve tekrardan terörün Antep'i, Urfa'yı, Diyarbakır'ı, Cizre'yi,
Şırnak'ı, Hatay'ı vurması anlamına gelir. Eğer siz bölgede güçlü, kudretli,
dirayetli değilseniz, bugün muhalefetin bize söylediği 'teslim ol ve kurtul'
anlayışıyla hareket ederseniz sizin bu bölgede yaşamanız ve bu bölgede tam
bağımsız bir şekilde varlığınızı sürdürmenize müsaade etmezler."
Kılıçdaroğlu'nun
"Şehitler tepesi" açıklamalarına eleştiri
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Millet
İttifakı'nın iktidarında şehitler tepesi boş kalacak." şeklindeki
ifadelerine ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Ünal, şöyle konuştu:
"Kemal Kılıçdaroğlu bunu nasıl yapacak? Yani şunu mu
söylemek istiyor, 'Biz Türkiye'nin haklarını korumayacağız, mavi vatan
için mücadele etmeyeceğiz, terörle mücadele etmeyeceğiz, sınır güvenliği,
toprak bütünlüğü, bölgedeki terör örgütleri bizim umurumuzda değil ya da
biz terör örgütleriyle anlaşacağız ya da bölgede vekalet savaşı sürdüren ve
Türkiye'nin diz çökmesini ve haklarından vazgeçmesini isteyen ülkelere biz
haklarımızdan vazgeçiyoruz' mu diyecek Kemal Kılıçdaroğlu. Yani şunu açıklaması
gerekiyor; ne yapacak da Türkiye'nin şehit vermesini
engelleyecek."
Bir haber sitesinde Hatay ile ilgili verilen habere
dikkati çeken Ünal, "Biz bu duruma sessiz kaldığımızda Hatay'ı
koruyabilecek miyiz? Biz bu duruma sessiz kaldığımızda Güneydoğu'yu
koruyabilecek miyiz? Bu millet kendi vatanına aşık bir millettir."
ifadesini kullandı.
Kurtuluş Savaşı döneminde milletin Mustafa Kemal Atatürk
önderliğinde büyük bir mücadele verdiğini dile getiren Ünal, "Eğer Kemal
Kılıçdaroğlu o günde hayatta olsaydı herhalde 'bu mücadeleyi niye veriyoruz'
diyecekti." değerlendirmesinde bulundu.
Vatana karşı herhangi bir tehdit söz konusu olduğunda
herkesin bir Mehmetçik olacağını söyleyen Ünal, bu zihniyetin bunu anlamasını
bekleyemeyeceklerini söyledi.
Mahir Ünal, "Kemal Kılıçdaroğlu Esed'e tek bir
kelime ediyor mu? Etmiyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'ye saldıran terör
örgütlerine karşı bugüne kadar tek bir cümlesini duydunuz mu? Duymadınız. Kemal
Kılıçdaroğlu'nun Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Yunanistan, İsrail, Mısır bunların
beraber yürüttüğü Doğu Akdeniz'deki oyuna dönük, bu ülkelere dönük 'siz
Türkiye'nin doğu Akdeniz'deki haklarına karşı böyle bir kumpasın içerisine
giremezsiniz, Türkiye haklarını koruyacaktır' dediğini duydunuz mu? Duymadınız.
Peki bölgedeki bütün bu tehditlerin, risklerin oluşmasını sadece Erdoğan
ve AK Parti sağladığı gibi bir dil kullanıyor ama bizim dediğim
gibi bu milletin bize verdiği sorumluluğun gereği olarak bu milletin
haklarını sonuna kadar korumamız gerekiyor." şeklinde konuştu.
Ünal, "Siz de dün Esed'le görüşüyordunuz"
şeklindeki ifadeleri hatırlatarak, kendilerinin Esed'le görüştükleri dönemdeki
şartlarla bugünkü şartların aynı olmadığına dikkati çekti.
Esed'in kendilerinden yapmak istediği reformlara yönelik
destek istediğini Türkiye'nin de o dönemde buna olumlu cevap verdiğini anlatan
Ünal, "Esed kendi insanlarını katletmeye başladığı anda biz Esed'in kanlı
elini bıraktık ama Esed'in kanlı elini biz bıraktığımızda Esed'in kanlı elini
kim tuttu? CHP tuttu, tıpkı FETÖ'nün, sivil toplum örgütü görünümlü bu yapının
bir terör örgütü olduğu ortaya çıkınca FETÖ'ye sahip çıktığı gibi aynı şekilde
Esed'e de sahip çıkmaya başladı." dedi.
Bütün bunların sistematik ve bilinçli bir şekilde
yapıldığını söyleyen Ünal, "2010'da göreve geldiği günden bugüne kadar
Kemal Kılıçdaroğlu'nun sistematik ve bilinçli olarak yaptığı bir şey var.
O da şudur; bu ülkenin, bu milletin, bu devletin bütün kurumlarını,
teamüllerini, kavgasını, davasını itibarsızlaştırmak ve meşruiyetini
sorgulamak." şeklinde konuştu.
Bundan sonraki döneme ilişkin Türkiye'nin yol haritasının
ne olacağına ilişkin soruyu da yanıtlayan Ünal, Türkiye'nin hem sahada hem
masada güçlü bir şekilde yoluna devam ettiğini bildirdi.
Ünal, Türkiye'nin halihazırda çok boyutlu ve çok katmanlı
bir müzakere süreci yürüttüğünü anlattı.
Avrupa Birliği'ne "Suriye ve mülteci sorununun
sadece Türkiye'nin sorunu değil genel bir sorun olduğunu" defalarca dile
getirdiklerini belirten Ünal, "Dün 'mülteciler neden Türkiye'de' diyenler şimdi
bugün 'kapıları neden açtınız' diyor. Biz kimseyi zorla
göndermiyoruz." diye konuştu.
Mahir Ünal, Türkiye'nin şu anda bir var olma, tam
bağımsız ülke olma mücadelesi verdiğine işaret etti.
Bugün artık Türkiye'nin bölgesinde kilit taşı durumunda
olduğunun altını çizen Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğu Akdeniz'de
ayağımızı sokacak deniz bırakmayacaklardı. Libya ile yapılan anlaşmayla şu
anda mavi vatan 179 bin kilometrekareye çıktı. Yani bir ülkenin sadece
toprağını değil deniz varlığını da konuşmanız gerekiyor. Yaklaşık 200 yıllık
enerji kaynağımızı sağlayacak mavi vatanda Türkiye'nin hidrokarbon
kaynakları var, hakları var. Bu geleceğimizin, çocuklarımızın enerji sorunu
yaşamaması demek. Oradaki mücadeleyi de anlamak, iyi anlamak gerekiyor Bütün
kavgayı İdlib'e indirgemek istiyorlar. Bu kavga İdlib'den ibaret değil.
Rusya'nın burada aldığı pozisyonu Libya'daki pozisyonundan farksız
okumamak gerekir. Bütün bu bölgedeki kavgayı sadece İdlib'e indirgerseniz,
Türkiye'nin bölgedeki haklarını koruma mücadelesini sadece İdlib üzerinden
okumaya kalkışırsanız bu birilerinin konuyu perdelemeye kalkıştığı anlamına
gelir."
Ünal, Türkiye'nin doğu Akdeniz'de mavi vatandaki
haklarını, Suriye'de sınır güvenliği ve toprak bütünlüğünü koruma
mücadelesi verdiğini hatırlattı.
Genel Başkan Yardımcısı Ünal, "Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 5 Mart'ta yapacağı
görüşmede sorun çözülür mü?" sorusuna, şu cevabı verdi:
"Türkiye'nin Rusya ile ilişkileri, bölgesel
ortak çıkarları ve her bir ülkenin çıkarları değerlendirilecek. Rusya
bugün Türkiye ile olan ilişkisini Esed rejimi için feda etmeyi göze alıyorsa
buna da diyecek bir şey yok. Böyle bir tercihi, seçimi varsa ya da olacaksa
Rusya'nın seçimini, tercihini konuşmak gerekiyor. İçerideki o zihniyet
dönüp yine Türkiye'yi konuşuyor. Rusya böyle bir tercihte bulunacaksa bu
Rusya'nın sorunudur. Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları hazırlıklarını yaptı.
Liderler seviyesinde masaya oturulacak. Süreç tekrar değerlendirilecek."
YORUMLAR