Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden
Uzman Klinik Psikolog Simge Alevsaçanlar Cücü, sigara bağımlılığı ve pasif
içicilik hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Bağımlılık, bir maddenin kişinin bedensel, ruhsal
ve/veya sosyal hayatını olumsuz etkilemesine rağmen yine de bu maddeyi
kullanmaya dair yoğun bir arzu duyması ve kendini durduramaması ile karakterize
bir beyin hastalığıdır” diyen Simge Alevsaçanlar Cücü, Sigara içildiğinde çok
kısa bir sürede nikotin beyne ulaşır ve beyinde ödül sistemindeki ilgili
reseptörlere bağlanır. Böylece nikotin beyinde dopamin yolaklarını
aktifleştirir ve dopamin salınımı sağlanır. Bu da kişinin keyif almasına,
odaklanmasına yardımcı olur. Benzer şekilde nikotin beyinde ilgili reseptörlere
bağlanarak bazı nörotransmitterlerin salınımı gerçekleşir ve böylece kişide
sakinleşme, gevşeme gibi değişiklikler meydana gelir. Hoşa giden bu
değişikliklerin yeniden yaşanması için vücudumuz daha çok nikotin ister ve
böylece içilen sigara miktarı ve sıklığında zaman içinde artış meydana gelir.
Bu durum da bağımlılık oluşumuna yol açar” şeklinde konuştu.
“Sigara
bağımlılığı tedavi edilmesi gereken kronik bir beyin hastalığıdır”
Sigara bağımlılığının tedavi edilmesi gereken kronik bir
beyin hastalığı olduğunu vurgulayan Uzm. Klinik Psikolog Cücü, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Psikoterapi ve ilaç desteği ile birlikte sigara bağımlılığını
kontrol altına almak mümkündür. Kişi ilaç desteği ile birlikte sigara
bırakıldığında ortaya çıkacak yoksunluk belirtilerini azaltabilir, daha az
istek yaşayabilir ve sigara içmemenin yarattığı bir takım duygu
dalgalanmalarını daha kolay kontrol edebilir. Psikoterapi desteği ile de nüksü
önlemek için bir takım davranış değişimlerini sağlamak, istekle baş etme
becerilerini geliştirmek, kişinin yaşamını sigara kullanımı olmadan yeniden
yapılandırmak ve sigarasız yaşamından keyif alır hale gelmesi amaçlanır.
Psikolojik
sorunlar, bağımlılığı tetikliyor
Sigara kullanımını ve bağımlılığını tetikleyen
faktörlerin başında; merak duygusu, özenti, sigara kullanan akran grubuna dâhil
olma ve akran baskısı hissetme, ailede sigara kullanan bireylerin olması ve
onları model alma, stres – sıkıntı ile başa çıkma becerisinin zayıf olması,
sosyal destek kaynaklarının az olması, aile ve destek kaynakları ile zayıf
iletişimin olması, psikolojik sorunlar yaşanması vb. faktörler sigara
kullanımını ve bağımlılığını tetikleyebilmektedir.”
Sadece 30 dakika,
sağlık sorunlarına zemin hazırlıyor
Kişinin kendisinin sigara içmediği; fakat bulunduğu
ortamda sigara dumanına ve sigara dumanında bulunan tüm zararlı maddelere maruz
kaldığı durumun ‘’pasif içicilik’’ olarak tanımlandığını ifade eden Cücü, “Sigara
dumanına yalnızca 30 dakika maruz kalan pasif içiciler sigara kullanıcılarında
ortaya çıkan fiziksel etkileri yaşamaktadırlar. Sigara dumanına maruz kalan
kişiler sigara içen kişinin soluduğu tüm zehirli maddelerden etkilendiği gibi
sigaradan çıkan filtresiz dumandaki zehirli maddelere de maruz kalmaktadırlar.
Bu durum pasif içicilerin sigara kaynaklı pek çok sağlık sorunu yaşamasına
zemin oluşturmaktadır. Pasif içicilik kişilerin sigara ile temas etmesini
hızlandırabilir ve bu şekilde bağımlılık oluşumunu tetikleyebilir. Yapılan
çalışmalar sigara dumanına pasif içici olarak maruz kalan çocuklar ve gençlerin
bu duruma maruz kalmayanlara göre 1.5-2 kat daha fazla sigaraya başlama
riskinin bulunduğunu göstermektedir” diye konuştu.
Sigarayı bırakmak,
inanç ve kararlılık gerektiriyor!
“Sigarayı bırakmak kararlılık, inanç ve motivasyon
gerektiren ciddi bir girişimdir. Bu adımı atmadan önce kişinin sigara
bağımlılığının nasıl bir hastalık olduğu, kendisini, hayatını ve geleceğini
nasıl etkilediği hakkında bilgi sahibi olması, sigara bağımlılığı hakkında
farkındalık ve zarar algısı geliştirmesi gerekmektedir” diyen Üsküdar
Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Simge
Alevsaçanlar Cücü, sigarayı bırakma süreci hakkında şu bilgileri verdi:
“Eğer kişi sigarayı bırakmak istemiyorsa öncelikle bu
durumun olası sebepleri tespit edilmelidir. Kişi sigara içmeyi bir bağımlılık
olarak görmüyor olabilir, sigara içmesinin kendi iradesinde olduğunu düşünüyor
olabilir, sigarasız nasıl yaşayabileceğini bilmiyor olabilir, sigarayı
bırakmanın çok zor olduğunu düşünüyor olabilir, sigarayı bıraktıktan sonra
yaşayabileceği zorluklardan korkuyor olabilir, sigarayı bırakma ile ilgili
yanlış ya da çarpıtılmış bilgilere sahip olabilir, daha önce başarısız bırakma
girişimleri nedeni ile bırakabileceğine dair inancını kaybetmiş olabilir. Bu ve
bunlar gibi pek çok düşünce ve inanış kişinin sigarayı bırakmak istememesine
sebep olabilir. Sigarayı bırakma düşüncesinin ortaya çıkmasına engel olan
düşünce ve/veya inançlar tespit edildikten sonra bu düşünce ve/veya inançlar
yeniden değerlendirilir ve daha gerçekçi bir zemine oturtulmaya çalışılır.
Örneğin; ‘Sigarayı asla bırakamam, benim için sigarasız bir yaşam mümkün değil’
şeklinde bir düşüncesi olan kişi ile bu düşünce yeniden değerlendirilerek,
yapılan çarpıtmalar düzeltilir ve daha gerçekçi bir zeminde ‘Sigarayı bırakmak
zor ama imkânsız değil, bir çok kişi başarabildiğine göre ben de başarabilirim.
Sigara ile doğmadım, pek çok yılım da sigara içmeden geçti pekala bundan
sonraki yıllarımı da sigarasız ve keyif alarak yaşayabilirim. İlk zamanlar bu
duruma alışmam zor olabilir ama bu zorluk ile baş edebilirim. Bugüne kadar zor
olan pek çok şeyin üstesinden geldim, bunun da üstesinden gelebilirim’ şeklinde
bir düşünceye dönüştürülebilir.”
“İlk olarak
düşünce şeklimizi değiştirmeliyiz”
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden
Uzman Klinik Psikolog Simge Alevsaçanlar Cücü, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir
konu hakkındaki düşüncelerimiz, duygu ve davranışlarımızı şekillendirir o
nedenle bir davranış paternini kalıcı olarak değiştirmek istiyorsak ilk olarak
o konudaki düşünce şeklimizi değiştirmek ile işe başlamalıyız. Sigarayı içmek
gibi sigarayı bırakmak da bir davranış paternidir. Eğer kişi sigara içme
davranışını sürdürmek istiyorsa ya da sigarayı bırakma davranışından kaçınmak
istiyorsa arka planda bu davranışa sebep olan, katkı sağlayan düşünceleri
keşfetmek değişim için atılabilecek ilk adımdır.”
YORUMLAR