Örnek davranışlarıyla mücadeleye destek olan gençleri
kutlayan, büyüklere içten hürmetlerini sunan Koca, bu kişilerin evde kalarak,
mücadelenin en sağlam grubunu oluşturduklarını ifade etti. Koca,
"Canlarımız parkları çekse de evdeler, işine giderken mecburiyet gereği
dışarı çıkarken tedbirden ödün vermeyen insanlarımızı kutluyorum. Birimiz
diğerimize güç oluyoruz. Koronaya karşı mücadelemiz birlikteliğimiz
olmuştur." diye konuştu.
Medya mensuplarının da Kovid-19 salgını konusunda
yürütülen iletişime büyük katkı sağladığını vurgulayan Koca, "Söz ve bilgi
eğer onu taşıyacak bir mecra yoksa tesirini gösteremez. Bunu doğrulukla
titizlikle yapan medyamıza teşekkür ediyorum. Halkımızın salgın konusunda merak
ettiği birçok şey, burada sizin sorularınızla açıklığa kavuşuyor."
değerlendirmesinde bulundu.
Ailelerin fertlerine de seslenen Koca, sözlerine şöyle
devam etti:
"Ülkemizde virüsün görüldüğü ilk gün olan 10
Mart'tan 14 Nisan Salı gününe geldiğimiz nokta nedir? Hastaların tespitinde
nasıl bir yöntem izliyoruz? Diğer ülkelerle aramızda benzerlikler, farklılıklar
nelerdir? Bir üstünlüğümüz varsa bu hangi sebeplerden kaynaklanıyor? Neden ısrarla
direnmek, önlem almak gerekiyor? Bugünkü sözlerim bu soruların cevabı olma
amacını taşıyacak.
Bir salgının aşamaları hakkında kesin ifadeler
kullanılamaz. Şu ana kadar aldığımız bazı sonuçlar, Türkiye'nin salgını mümkün
olan en az kayıpla aşacağına işaret ediyor. Bu işareti biz tedbirler yüzde yüz
uygulanmadığı halde alıyoruz. Tedbirleri herkes aynı ciddiyetle yüzde yüz
uygulayabilse umuttan çok daha güçlü kelimeleri seçeceğim. Kurallara istisnasız
uyalım, çok daha sıkı uyalım, sonuca odaklanalım. Bilelim ki tedbir yüzde yüze
yaklaştıkça neredeyse ulaşılacak tek sorun eldeki vakalardır."
"Filyasyon
yöntemini bizim uyguladığımız şekilde uygulayan ülke yok"
Vakaların sayısının tüm dünyada arttığına işaret eden
Koca, yöntemlerde benzerlik olsa her ülkenin kendi mücadelesini kendi
şartlarında verdiğini söyledi. Koca, vaka sayılarının ve verilerin pek çok
ülkede tartışma konusu olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye'de salgında tespit edilen her olay, sizin
gözünüzün önündedir. Hatta diyebilirim ki tablonun olumsuz yönü tam, olumlu
yönleri ise kısmen gözünüzün önündedir. Hastalık Amerika'da 11. haftada,
İspanya'da 9. haftada, İtalya'da 8. haftada, Almanya ve Fransa'da 10. haftada,
Çin'de 7. haftada, bir haftada görülen en çok vaka sayısına ulaşıldı. Türkiye'de
ise hastalığın bir haftada en çok vaka sayısına ulaşması 4. haftada
gerçekleşti. Yani, 4. haftada Türkiye'de vaka artış hızı düşüşe geçti."
Bakan Koca, bunu daha açık ifade etmek için virüsün
yayılma gücünün hatırlanması gerektiğini dile getirerek, sözlerine şöyle devam
etti:
"Virüsün yayılma gücüne karşı şu anki şartlarda
yayılma hızını kontrol altına almaya başlamış durumdayız. Peki bu nasıl oldu?
İşte bugünün asıl gündemi bu.
Filyasyon kelimesini bu süreçte çok duydunuz. Bu,
ağırlıklı filyasyonla oldu. Bu kelimeyi ileriki günlerde unutmayacaksınız.
Belki de filyasyon biz hekimlerin dilinden sizlerin gündelik hayatına
karışacak. Bu kelime, bunu hak ediyor. Filyasyon, bildiğiniz gibi bulaşıcı bir
hastalıkla ilgili temas zincirinin taranması işleminin adıdır. Vaka artış
hızının erkenden düşüşe geçmesini biz bu filyasyonla sağladık. Filyasyon
yöntemini bizim uyguladığımız şekilde uygulayan başka hiçbir ülke henüz olmadı.
11 Mart'ta açıkladığımız ilk vakadan itibaren tespit ettiğimiz her vakada biz filyasyon
yöntemini uyguladık. Pozitif tanı konan hastaların her birinin son üç gün
içinde temas ettiği bütün kişilere ulaşıp onları taramaya çalıştık. Bunun ne
denli dikkat ve titizlik gerektiren bir süreç olduğunu dışarıdan anlamak
zordur. Burada Bakanlığımız adına gururla kurduğum cümlelerin arkasında kimler
olduğunu ifade edeceğim ve onların sayılarını vereceğim."
"Genel tarama
zaten doğru yöntem değil"
Filyasyonda, yani hastanın temas halinde olduğu kişiler
zincirinin taranması sürecinde neler olduğunu anlatan Koca, bu kişilere
ulaşıldığını, izlem altına alındıklarını, tanı konanların izole edildiğini ve
tedavilerine başlandığını aktardı.
Koca, zaman zaman "Test neden herkese
yapılmıyor?" şeklinde eleştiriler olduğunu dile getirerek şunları
kaydetti:
"Genel tarama zaten doğru yöntem değil, güvenilir
sonuç elde etme açısından akılcı da değil. Fakat eklemekte yarar var, filyasyon
uygulaması soruya güçlü bir cevap getiriyor. Biz nokta atışı yaparak
ilerliyoruz. Hastalığın bulaşma ihtimali yüksek olan yeni kişileri bulmaya
odaklanıyoruz. Bir hastalıkla mücadalede diğer ülkelerle kıyaslama yaparak
başarı bulgusuna gitmek çok insancıl gelmiyor ama demek istediğim bir şey var.
Yaygın temas taraması, sıkı takip. Salgının önünü kesmenin yolu bu. Dünyanın
büyük kısmı ise maalesef filyasyon yerine sadece şikayetle başvuran vakalar
üzerinden tanı ve tedavi süreci yolunu izliyor. Güney Kore ve Singapur gibi
birkaç ülke ise genel tarama yapıyor.
Hasta kayıbı artış oranı hızında da bahsettiğim vaka
artış hızına benzer bir veriye sahibiz. Türkiye'de ölüm artış hızındaki
yavaşlama 5. haftada gerçekleşmiştir. Türkiye, ölüm artış hızındaki yavaşlamayı
en erken yakalayan ülkedir. Vaka artış hızının inişe geçmiş olması, ölüm artış
hızının yavaşlaması mücadelede doğru yolda olduğumuzun, tedbirlerin sonuç
verdiğinin, sonuç alacağımızın somut işaretleridir. Bu sonuçların Türkiye'de
alınması ama başka pek çok ülkede görünmemesi tesadüfi değildir. Yöntemi ilkece
benimseyen, en yaygın şekilde filyasyon yapan Türkiye'dir."
Bu performansı, ciddiyeti verilerle ortaya koymak
istediğinin altını çizen Koca, "Bugüne kadar tanı konan hastaların temas
zincirindeki 261 bin 989 kişi tespit ettik. Bunların yüzde 95,8'ine ulaştık,
takiplerini yaptık. Filyasyon ekiplerimizce takibi yapılan toplam kişi sayısı
251 bin 28'dir. Bugüne kadar temas zincirinde yer alan 261 bin 989 kişi tespit
edilmiş, her doğrulanmış vakaya ortalama 4,5 temaslı kişi düşmektedir. Bunların
yaklaşık yüzde 96'sına ulaşarak takip yapıldı. Toplamda filyasyon ekiplerimizce
takipleri yapılan 251 bin 28 kişi olmuştur." açıklamasında bulundu.
Bakan Koca, yeni bir tanı konulduğunda ne yapıldığına
ilişkin de şunları söyledi:
"Hastanın çok yakın bir hikayesini alıyoruz.
Kimlerle ne zaman nerede görüştüğünü, aile ortamı, aile bireyleri, yakınları ve
iş yeri arkadaşları, sosyal ilişkilerinde temas halinde olduğu insanların
bilgileri toplanıyor. Bir vaka tespit edildiğinde onun aile fertleri ve iş
arkadaşları, aynı adreste bulunduğu kişiler otomatik olarak filyasyon ekibinin
sistemine düşüyor. Oradan itibaren de filyasyon ekiplerimiz harekete geçiyor.
Bugüne kadar bahsetmediğim filyasyon ekibi nasıl bir
ekiptir? Filyasyon ekipleri, biri doktor, biri sağlık memuru, biri yardımcı
personel olmak üzere ortalama üç kişiden oluşan ekiplerdir. Bu ekipler her yeni
koronavirüs vakasının tespitinde, vakanın hikayesi alınır almaz harekete geçip
hastanın temas halinde olduğu listelenmiş kişileri 48-49 saat zaman zarfında
tanımaktadırlar. Sadece 2 gün 2 gece zarfında. Ekipler, doğrudan bu kişilerin
adreslerine ulaşmaktadır. Ekipler, sahada mobil cihazlarla hareket etmekte,
merkez birimlerimiz ise onların sahadaki çalışmasını takip etmektedir.
Her yeni vakada hastalığa karşı ağ yeniden kurulmaktadır.
Erken tanılarla hem yayılma önlenmekte hem de risk grubunda olan bazı kişilerin
belki de hayatları kurtarılmaktadır."
"Türkiye
genelinde filyasyon ekibi sayısı 4 bin 600'dür"
Filyasyon çalışmasının 81 ilde yapıldığını, çalışmada
temaslı takibin en yüksek oranda sonuçlandığı ilin yüzde 99 ile Zonguldak, en
düşük ilin ise yüzde 92 ile Şanlıurfa olduğunu belirten Koca, "Vakaların
en yoğun olduğu İstanbul'da şu an bin 200 filyasyon ekibi görev almaktadır.
Türkiye genelinde filyasyon ekibi sayısı 4 bin 600'dür." dedi.
Virüsü taşıyan kişilerle teması olmuş şüphelilere ulaşan,
yeni tanı süreçlerini başlatan bu ekiplerin mücadelenin sahadaki en aktif
üyeleri arasında olduğunu, bu mücadelenin şu aşamada henüz bilinmeyen, adı
duyulmayan pek çok kahramanı bulunduğunu kaydeden Koca, şunları söyledi:
"Filyasyon çalışmamızın ağırlıklı bir kısmı, aile
hekimlerimiz tarafından yürütülüyor. Temas sebebiyle şüpheli kabul edilen
kişilerin takip bilgileri sürecin en başında aile hekimlerimize verilmektedir.
Bu kişilerde belirti çıkıp, çıkmadığı bizzat aile hekimlerimiz tarafından araştırılmaktadır.
Hekim arkadaşlarımız telefonla iletişime varıncaya kadar sıkı bir takip ortaya
koymaktadır. Sahip olduğumuz büyük veri havuzunun bir kaynağı aile
hekimlerimizle kurduğumuz bu sistemdir. Koronavirüsle mücadelemiz mahalle
bazına kadar inmiş bir mücadeledir. Sokağa, apartmana, eve uzanmıştır."
Filyasyonun sağlam bir veri kaynağına ihtiyaç duyduğunu,
aynı zamanda da sağlam bir veri kaynağı oluşturduğunu ve her sağlam verinin
virüse karşı bir silah olduğunu anlatan Bakan Koca, "Bakanlığımız sağlık
teknolojisinde olduğu gibi bu veriler ve bu verilerin işlendiği sistem
konusunda da insanımıza güven verecek üstünlüğe sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti
Sağlık Bakanlığı, Türkiye'nin her yerinden anlık olarak gelen verileri tek bir
sistemde toplamaktadır. Sağlık Bakanlığı küçük bir kentimizin, küçük bir
hastanesinde yatan bir hastasının ateşinin günde kaç kez ölçüldüğü bilgisine
sahiptir. Hangi hastanemizde kaç yatak boştur, kaç yatak doludur, bunlar bizim
rutin bilgilerimizdir." dedi
Koronavirüsle mücadelenin çok iyi organize olmuş, işine
son derece hakim uzmanlar tarafından yürütüldüğünün bilinmesini isteyen Koca,
"1 milyon 100 bini aşkın profesyonelden oluşan sağlık ordumuzun her an,
her özveriye uygun olarak işinin başında olduğunu bilin. Bütün bu çabanın size
yüklediği sorumluluğu bir an bile unutmayın, tedbirlerden taviz vermeyin."
değerlendirmesinde bulundu.
Sistemli mücadelenin gözle görülür sonuçlar verdiğini
dile getiren Bakan Koca, "Tablolara dikkatle bakıldığında 'üstesinden
geleceksiniz, direnin' diyor." ifadesini kullandı.
Koca, vaka tespitinde, hasta tedavisinde, yoğun bakımda
başarılı olunduğunu, yüksek bir motivasyon ile mücadelede üstün güç olduklarını
belirterek, "Bizi sonuca götürecek kural açık. Hareketi azalt, izolasyonu
artır. Bu kuralı ısrarla uygularsak, istediğimiz hayata kısa sürede
ulaşacağız." dedi.
Bakan Koca, "Türkiye Günlük Koronavirüs
Tablosu"nun güncel verilerine göre şunları kaydetti:
"Bugünkü test sayımız 33 bin 70 oldu. Test sayısında
bu hafta hedefimiz olan 30 bini aşmış olduk. Test sonucu pozitif olan son 24
saatte 4 bin 62 vakamız olmuştur. Böylece toplamda vaka sayımız 65 bin 111'e
ulaştı. Bugün vefat eden 107 vatandaşımızla birlikte kayıp sayımız 1403'ü
buldu. 842 hastamız da iyileşmiş oldu."
Fransa, İngiltere,
İran ve Çin ortak özellikleri ile birbirine yaklaştı
Koca, dünyada hastalığın artış eğimi, yapılan test
sayıları, pozitif çıkma oranları, yoğun bakımda takip edilen hastalar ve ölüm
oranları gibi farklı değişkenler dikkate alınarak, ülkeler arası "kümeler
analizi" yapıldığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birbirine benzerliklerine göre, üç farklı model
göze çarpıyor. Nüfusa göre sınırlı vakaların görüldüğü, doğrulanmış vakaların
az olduğu veya bildirilmediği ülkeler en büyük kümeyi oluşturmaktadır. Fransa,
İngiltere, İran ve Çin ortak özellikleri ile birbirine yaklaşmış durumdadır.
Türkiye sözü edilen bu iki grubun arasında bir yerde durmaktadır. Yönetim
becerimize, hastalıkla mücadele başarımıza göre yerimiz değişebilir.
Eğer yönetim becerimizi ve hastalıkla mücadelemizi, bu
yönde başarılı bir şekilde sürdürebilirsek, daha az görülen ülkeler kısmına
doğru kaymış olacağız. Değilse İngiltere gibi Fransa gibi ülkelere doğru bir
eğilim içine girme potansiyeli taşır. Avrupa ülkelerinden İspanya ve İtalya ise
kendilerine has ayrı bir konumdadır. Amerika ise zaten hasta sayısı ve ölüm
oranları bakımından tamamen kendi başına tüm dünyadan ayrılmaktadır."
Koca, Türkiye'de koronavirüsün yoğunluk haritasında
öncelikle Konya, Kayseri, Malatya ve Diyarbakır'ın yer aldığını da bildirdi.
443 bin 626 test
yapıldı
Sağlık Bakanı Koca'nın paylaştığı Türkiye Günlük
Koronavirüs Tablosu'na göre toplam test sayısı 443 bin 626'ya çıktı. Toplam 4
bin 799 hasta iyileşti.
"Türkiye'de
yoğun bakımdaki ve entübe edilen hasta sayısında duraklamaya girildi"
Koronavirüsün Türkiye'de zirve yapıp yapmadığının
sorulması üzerine Koca, vaka artışının söz konusu olduğunu, artış hızının 4.
haftadan itibaren düştüğünü belirtti.
Ölüm artış hızındaki azalmanın da 5. haftada başladığına
işaret eden Koca, Türkiye'deki durumun dünyadan farklı seyrettiğini bildirdi.
Dünyadaki hiçbir ülkede, vaka sayısının artmasıyla
hastaneye yatış, yoğun bakım ve cihaza bağlanan hastaların sayısında bir azalış
olmadığını aktaran Koca, bazı ülkelerde yoğun bakım yataklarının yetmediği,
koridorlarda hastaların entübe edildiği durumların görüldüğünü hatırlattı.
Bakan Koca, şöyle devam etti:
"Türkiye'de yoğun bakımdaki ve entübe edilen hasta
sayısında duraklamaya, stabilleşmeye girildiğini çok net görüyoruz. Sosyal
medyada 0,21 oranından bahsediliyor. Çünkü Türkiye, artık artış hızının
azaldığı, pik yapmaya doğru gittiği, vaka artış ve ölüm artış hızının
duraklamaya girdiği, önümüzdeki dönemde bu pikle birlikte plato çizme dönemine
geldiği için oran, ikili rakam olunca birbirine çok yakın. Üçlü, dörtlü rakam
olduğunda farklılıklar görülmüş olur. Ölüm oranı düştüğünde bu tablonun
farklılaştığını net görürüz. Erken dönemde 1,3'lerden 2,1'lere geldiğini görmüş
oluyoruz. Çünkü artık burada bir duraklama, stabilleşme dönemine piki yakalama
dönemine girdiğini görüyoruz."
İnfaz düzenlemesini içeren kanunun yasalaştığının
hatırlatılarak tahliyelere yönelik alınacak önlemlerin sorulması üzerine Koca,
Bilim Kurulunun bu konuda da nasıl bir yaklaşım izlenmesi gerektiğini
bildirdiğini söyledi.
Koca, sağlık taramalarında semptomu olan, hastalık
şüphesi bulunanların hastanelere alındığını, izolasyonda çeşitli uyarılarda
bulunulduğunu, bunların sahada uygulanacağını anlattı.
"Aşı
konusunda çalışma yapan bütün birimlerimizi destekliyoruz"
Çin'den aşı getirilip getirilmeyeceğine, Türkiye'deki aşı
çalışmalarına ilişkin soruya yönelik Koca, dünyada aşıyla ilgili yoğun çalışma
yapıldığını anımsattı.
Sağlık Bakanı Koca, şunları kaydetti: "Aşının
insanlara kullanılabilme döneminin çok erken olduğuna inanmıyoruz. Önümüzdeki
4-6 aydan önce kullanılabilir aşı olacağını Bilim Kurulundaki arkadaşlarımız
düşünmüyor. Türkiye de bu anlamda yoğun bir çalışma içerisinde. Bakanlık olarak
TÜBİTAK, üniversiteler dahil olmak üzere çalışma yapan bütün birimlerimizi destekliyoruz.
Üç merkez virüsü izole etmiş oldular, bundan sonraki çalışmalar hızla devam
edecek."
Çin'in yoğun bakımda, entübe olan hastalara kullandığı
ilacı Türkiye'nin daha erken dönemde kullandığını, bunun faydalarının da
görüldüğüne işaret eden Koca, bu ilacın devamının da geldiğini, dağıtımın
yapıldığını aktardı.
Koca, tedavide farklı bir yaklaşım içerisinde
olduklarını, Türkiye'nin yaptıklarının dünyaya bildirilmesi için
üniversitelerin yayın yapmasını teşvik ettiklerini belirtti.
"İlacı vaka
görülmeden tedarik ettik"
Türkiye'nin, koronavirüs tedavisinde kullanılan ilacı
vaka görülmeden tedarik ettiğini, hastalara ücretsiz uyguladığını ve yaygın
kullandığını anlatan Koca, dünyada bu durumda olan ikinci bir ülkenin
bulunmadığına dikkati çekti.
Koca, dünyanın bu ilacın peşinde olduğunu ancak
Türkiye'nin yaklaşık 1 milyon kutuya yakın ilacı depoladığını, Çin'den
getirilen ilacı da Türkiye gibi yoğun kullanan başka bir ülkenin de olmadığını
vurguladı.
Bir gazetecinin, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı
Haydar Baş'ın koronavirüsten hayatını kaybettiğini hatırlatmasının ardından
Koca, Baş'a Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı diledi.
"Siyasilerin risk durumu nedir?" sorusuna
ilişkin ise Koca, "Bu anlamda herkesin virüse karşı tedbirli olması gerektiğini
hep ifade ediyoruz, tedbirlere uyulduğu takdirde riskin olmadığını
söyleyebilirim." ifadesini kullandı.
Aşı çalışmalarıyla başka ülkelerden ortaklık teklif
edilip edilmediğinin sorulması üzerine Koca, "Aşıyla ilgili Türkiye'nin
klinik araştırmalar merkezi olmasını yurt dışı için istemiyoruz. Bu anlamda
birtakım yaklaşımlar oldu. Bu anlamdaki yaklaşımımızı net ifade ettik. Klinik
araştırma öncesi gerektiğinde birçok ülkeyle aşı çalışması yapabiliriz ama
klinik uygulama noktasında kendi çalışmalarımızı daha önemli görüyoruz."
yanıtını verdi.
Plazma tedavisi
Sokağa çıkma yasağını nasıl değerlendirdiğinin sorulması
ve yasağın duyurulmasının ardından sokağa çıkan insanlar nedeniyle vaka
sayısında artış olup olmadığı yönündeki soru üzerine Koca, Bilim Kurulunun
hareketliği ve teması azaltan, izolasyonu hedefleyen yaklaşımları talep
ettiğini belirtti.
Bakan Koca, "Bu anlamda amaca hizmet eden bir durum.
Sonuçlarıyla ilgili biz bütün rakamları şeffaf bir şekilde her gün aktarıyoruz,
kamuoyu biliyor. Dolayısıyla hepimiz önümüzdeki günlerde bu sonuçları birlikte
görmüş olacağız." diye konuştu.
Plazma tedavi sürecinde ne aşama olduğunun sorulması
üzerine Koca, bu konudaki çalışmaları ağırlıklı olarak Kızılay'ın yürüttüğünü,
birçok üniversiteye de bu plazmaları merkezlerinde vakalara uygulama yetkisi
verildiğini söyledi.
Türkiye'nin birçok üniversitesi ve hastanesinde plazma
uygulamasına geçildiğini belirten Koca, iyileşen vaka sayısının da giderek
artığını dile getirdi.
Antikor oluştuğunda plazma uygulamasıyla tedavi edilecek
hasta sayısının artacağını aktaran Koca, faydasıyla ilgili bilimsel
araştırmaların da bir araya getirileceğini kaydetti.
Televizyonlarda bazı kişilerin Ramazan Bayramı'nda
koronavirüsün gündemden çıkacağına ilişkin yorumlarda bulunduğu aktarılarak, bu
verilerle böyle değerlendirmelerin yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu
üzerine Koca, bu konuda tahmin yapılabilineceğini ancak net bir ifade
kullanmanın doğru olmayacağını vurguladı.
Bakan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz artık bu dönemde bir haftada görülen en yüksek
vaka sayısı dönemine ulaştık ve artış hızının artık azaldığını biliyoruz.
Önümüzdeki dönemde pik ve plato çizme dönemini bekliyoruz. Eğer bu tedbirleri
sık uygulamaya devam eder, araya bir yeniden dalga girmezse bu anlamda önümüzdeki
dönemi beklediğimiz şekilde, dünyada geliştiği şeklinde görmemiz mümkün
olabilir. Bunun için önümüzdeki 1-2 haftanın önemli olduğunu ve yeni bir
dalgalanmanın olmamasını, olmadığı müddetçe de piki önümüzdeki 1-2 hafta içinde
yakalayacağımızı düşünüyorum."
Bu hafta sonu için de sokağa çıkma yasağı uygulanacağının
anımsatılarak, nasıl bir etki beklenildiğinin sorulması üzerine Bakan Koca,
salgınla mücadelede izolasyon, temas ve mesafenin son derece önemli olduğunun
altını çizdi.
"Hafta sonu
sokağa çıkma yasağı pozitif etkileyecek"
Hareketlilik ne kadar azaltılırsa sonuca o kadar
katkısının olacağını vurgulayan Koca, "Bu anlamda hafta sonu sokağa çıkma
yasağının olması tabii ki pozitif etkiliyor olacak." şeklinde konuştu.
Dijital takip yapılan kişilerin aile üyelerinin de takip
edilip edilmeyeceğine ilişkin soruya Bakan Koca, bunun kolay şekilde
yapılabileceğini dile getirdi.
20 yaş altı 65 yaş üstü kişilerin de takip
edilebilineceğini söyleyen Koca, ailesiyle birlikte olanları zaten şüpheli
gördüklerini, onların da takipte olduğunu belirtti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Adana'da
sahra hastanesi yaptık" dediğinin anımsatılarak, "O bölgenin fuar
alanı olduğu belirlendi, Valilikten de 'ihtiyacımız yok' açıklaması geldi. Bu
konuyu nasıl yorumluyorsunuz." sorusu üzerine Bakan Koca, Adana'da şu an
böyle bir ihtiyaç olmadığını belirtti.
Bu hastaneleri sahra hastanesi olarak görmediğini, daha
sonra kullanılabilecek şekilde planlandığını aktaran Koca, şunları kaydetti:
"İstanbul için söylüyorum yoğun bakım doluluk oranı
şu an 59,5, yani yüzde 90'lara ulaşmış değil. İstanbul'da bazı hastanelerimizde
yüzde 80-90 yoğun bakım doluluk oranı var mı? Var. Daha önce de bu
hastanelerimiz yoğundu, 3 veya 4 hastaneden bahsediyorum ama bu dönemde genel
olarak bakıldığında, bu oranın yüzde 59,5'u geçmediğini görüyoruz. Bu anlamda
şu an bir ihtiyaç olmadığını, var olan hastanelerin de çok amaçlı, daha sonra
kalıcı kullanmak üzere planlandığını, sağlık turizminde dahi
kullanabileceğimizi özellikle ifade etmek istiyorum."
Bazı bilim insanlarının nisan sonu ve mayıs ayı başının
en tehlikeli dönem olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunduğunun aktarılması
üzerine Bakan Koca, "Şu an elimizdeki veriler böyle bir durumu işaret
etmiyor ama tedbirlere sıkı uymak kaydıyla yeni dalganın oluşumunun olmaması
kaydıyla. Bu anlamda bir sorun olduğunu düşünmüyoruz." diye konuştu.
Aşı çalışmalarının devam ettiğinin anımsatılarak, kısa
sürede bulunacak aşı ile uzun sürede geliştirilecek bir aşı arasında kalite
farkı bulunup bulunmayacağının sorulması üzerine Bakan Koca, bir kalite farkı
olmayacağının, aşının belirli standartlar altında üretildiğinin altını çizdi.
Türkiye'nin aşı çalışmalarında birçok merkezi devreye soktuğunu aktaran Koca,
"Erken dönemde bu aşıyı geliştirme noktasında bir yaklaşım
içerisindeyiz." ifadesini kullandı.
"Türkiye'de misafir ettiğiniz Suriyeliler arasında
Kovid-19 vakası ne oranda? Çadır kentlerde toplu halde yaşayan Suriyeli aileler
için özel bir önlem alınıyor mu?" sorusuna karşılık Koca, toplu halde
yaşanan bu tip yerlerde alınması gereken tedbirlerin devrede olduğunu,
dışarıdan giriş çıkışların daha kontrollü yapıldığını, semptomu olan kişilerin
daha erken dönemde tespit edildiği bir yaklaşım içinde olduklarını aktardı.
Koca, "Şu an bu anlamda herhangi bir tehdidin veya
tehlikenin olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz." ifadesini kullandı.
Cumartesi ve pazar günü sokağa çıkma yasağının olduğu
anımsatılarak, bu süreçte 69 bin testin nasıl yapıldığının sorulması üzerine
vatandaşlara "test için şu merkeze gidin" demediklerini, testi
yaparken vatandaşın bulunduğu ortamda numuneyi aldıklarını anlatan Koca, sağlık
çalışanları ve kurumlarının da bu anlamda bir kısıtlamasının söz konusu
olmadığını söyledi.
"Salgınla
mücadeleye kendimizi adamış durumdayız"
Cuma akşamı yaşananlara yönelik soru üzerine Koca,
şunları aktardı:
"Cuma günü yaşananlarla ilgili benim farklı bir şey
söylemem gerekmiyor. Cuma günü alınan karar, hükümetin bir kararı ve özellikle
Sayın İçişleri Bakanımız ile hem deprem hem de bu dönemde koronavirüs
mücadelesinde birlikte mücadele arkadaşlığı yaptık. Kendisiyle perşembe günü de
cuma günü de cumartesi günü de pazar günü de pazartesi Bakanlar Kurulu'nda da
görüştüm. O günle ilgili de Sayın Bakan zaten gerekli açıklamaları kamuoyuna
şeffaf bir şekilde yaptı. Benim buna ilave edecek herhangi bir sözümün
olmadığını söylemek istiyorum."
Bakan Koca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile
tartıştığına ilişkin iddiaların bulunduğuna yönelik soruya ise şu sözlerle
yanıt verdi:
"Bu iddiaların doğru olmadığının altını özellikle
çizmek istiyorum. Vatandaşımız, dünyanın bu kadar önemli gördüğü, dünyayı ve
Türkiye'yi bu kadar etkileyen bu salgında bizlerin salgınla mücadeleye
odaklanmamızı bekliyor. Dolayısıyla şu dönemde, bütün kabine arkadaşlarım dahil
olmak üzere, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, 1 milyon 100 bin kişiye yakın
sağlık ordumuzla bu salgınla mücadeleye kendimizi adamış durumdayız. Başka bir
gündemimizin olmadığını, olmayacağını söylemek istiyorum."
"Mutasyona
uğrayıp uğramadığı önümüzdeki dönem belli olur"
Koca, "2020 yılının ocak ve şubat aylarındaki grip
enfeksiyonları çok şiddetli geçmişti. Burada Kovid-19'un bazı mutasyonlarının
ülkemizde görülmüş olabileceği belirtiliyor." sorusuna, "Virüs izole
edildi, mutasyona uğrayıp uğramadığı veya nasıl bir mutasyon olduğu önümüzdeki
dönem belli olur. Onu açıklamış oluruz." sözleriyle yanıt verdi.
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alpay Azap'ın "ülke
nüfusunun yüzde 60'ı bu hastalığa yakalanmadan biz bu hastalıkla uğraşmaya
devam edeceğiz" şeklindeki açıklamalarının sorulması üzerine Koca, bunun
genel bir bilgilenme olduğunu belirtti.
Bu dönemde salgınla mücadele yönteminin olması gereken
şekliyle yapılmasının önemli olduğunun altını çizen Koca, "Yani vakaları
erken dönemde tespit eden, filyasyonu, yani bulaşıcılığı önleyen ve devamında
sağlık kuruluşlarında tedavi etme imkanı ve ortamı oluşturan, ilaç ve benzeri
medikal boyutuyla herhangi bir eksiklik oluşturmayan, güçlü sağlık ordumuzla
altyapımızla tedaviyi sürdürebilir olma ve Avrupa'nın düştüğü duruma düşmeme noktasında
çaba sarf etme, bizim üzerinde durduğumuz bu." şeklinde konuştu.
"Perşembe
günü itibarıyla 39 milyon kişiye mesaj gönderilmiş olacak"
Bakan Koca, eczanelerde bulaş riskinin azaltılmasına
yönelik bir çalışma olup olmadığına ilişkin soruya karşılık, Türk Eczacıları
Birliği ile görüşmelerinde maske konusunda Bakanlık olarak katkılarının
olduğunu ve olacağını ifade ettiklerini anımsattı.
Eczanelerin birinci basamak sağlık kuruluşu olarak
tanımlandığına dikkati çeken Koca, eczanelerin bu mücadelede çok önemli bir
fonksiyon icra ettiğini, sağlık ordusunun çok önemli bir parçası olduklarını
dile getirdi.
Koca, maske teminine yönelik soru üzerine, "Perşembe
günü itibarıyla 39 milyon kişiye gönderilmiş olacak. Vatandaşlarımız cep
telefonlarına kod geldiğinde herhangi bir eczaneye gidip alabilecekler."
açıklamasında bulundu. (AA)
YORUMLAR