Yazılım
temelli teknolojiler, veri analizi ve birbirleriyle iletişimde olan cihazların
iş dünyasında köklü bir değişim yaratabileceği günümüzde çokça tartışılan
konular arasında yer alıyor. Ancak iş dünyasının yanı sıra dijital dönüşüm
sürecinin insan sağlığı için de kullanılacağı bir geleceğe doğru ilerliyoruz.
Bu teknolojik ilerlemeler milyonlarca insanın yaşam kalitesini yükseltmekle
kalmayacak, genel olarak sağlık sektörü ve çalışanlarını da yakından
ilgilendirecek büyük etkiler yaratacak.
Geçtiğimiz
yüzyılda ilaç ve beslenmede kaydedilen ilerlemeler ortalama yaşam süresinin
uzamasına destek oldu. Ancak yaşlanan nüfuslar daha fazla dejeneratif
hastalıklar ve yaşam tarzı ilişkili sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden
oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; bu tür bulaşıcı olmayan hastalıklar hali
hazırda dünya genelinde yaşanan ölümlerin %75’ine sebep teşkil ediyor. On
milyonlarca insan dünya genelinde bu hastalıklardan muzdarip ve bu hastalıklar
insanların yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşürüyor. Diğer taraftan bu
rahatsızlıkların ekonomik boyutu da oldukça ciddi bir tablo çiziyor. Tahminlere
göre; en yaygın beş kronik hastalık 2030 yılına kadar global ekonomiye 47
trilyon dolara mal olabilir. Dolayısıyla, dijital dönüşümün insanları nasıl
daha sağlıklı hale getirebileceği ve sağlık sektörünü nasıl etkileyeceği
sorularının yanıtlanması geleceğimiz için büyük önem taşıyor. Daha uzun,
sağlıklı ve üretken bir yaşam sürmemize yardımcı olabilecek bazı dijital
teknolojiler şöyle;
1) Genombilim:Artan bilgi işlem gücü DNA analizinin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmaya
başlıyor. Kişiselleştirilmiş test ve tedaviyi gerçek anlamda mümkün kılan
genombilim, çok sayıda farklı hastalığın tedavisinde alınan sonuçlarını
değiştirebilir.
2) Giyilebilir
teknoloji: Kişiselleştirilmiş ve gerçek zamanlı veri toplayan akıllı sağlık
izleme sistemleri daha sağlıklı yaşam tarzlarının benimsenmesini teşvik ederken,
aynı zamanda medikal araştırma için gerekli verinin toplanmasına da yardımcı
olacak. Bazı şirketler şimdiden giyilebilir teknolojileri performansı artırmak
amaçlı ofislerinde kullanmaya başladı bile. Şirketler çalışanlarının stres
seviyesi ve sağlık durumunu takip ederek daha sağlıklı alışkanlıkların
benimsenmesini teşvik ediyor; bu da üretkenliğin artırılmasına ön ayak oluyor.
3) Büyük
verinin ilaçta kullanımı: Daha fazla DNA’nın analiz edilmesi, giyilebilir
teknolojilerin yaşam tarzına ilişkin daha fazla veri toplaması ve medikal
kayıtların dijital ortama taşınması ile birlikte çok daha detaylı ve
karşılaştırmalı bir hasta analizinin yapılması mümkün hale geliyor. Benzer DNA,
yaşam tarzı ve medikal geçmişe sahip hastaların tedaviye verdiği tepkinin
karşılaştırılması, sağlık risklerinin ve farklı tedavilerin yarattığı etkilerin
daha iyi anlaşılmasını sağlayacak.
4) Minyatür
organ üretimi: DNA sekanslama ve kök hücre araştırmalarında kaydedilen
ilerlemeler, araştırmacıların hastanın DNA’sını temel alarak minyatür organlar
üretmelerine imkân tanıdı. Elektronik sensörlere bağlanan bu organlar sayesinde
hücre seviyesinde uygulanan bir tedaviye hastanın nasıl tepki vereceği önceden
test edilerek hangi metodun en başarılı olacağı tespit edilebiliyor.
5) Sosyal
medya hastane değerlendirmeleri: Sağlık hizmeti sağlayan kuruluşlar ile
birlikte düzenleyici kurumlar da artık sosyal medyada hastalar tarafından
yapılan değerlendirmeleri ve dijital anketleri potansiyel sorunları tespit
etmek ve hizmet kalitesini artırmak için gittikçe daha fazla kullanıyor. Sosyal
medyanın doğası gereği dolaysız oluşu ve hem pozitif hem de negatif mesajları
geniş kitlelere yayma potansiyeline sahip olması sağlık hizmet sağlayıcılarının
geri bildirimlere hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde yanıt vermeye itiyor.
Sosyal medya bu anlamda sağlık hizmetlerini sürekli olarak optimize eden bir
geri bildirim mekanizması haline gelebilir.
6) Dijital
trendlerin izlenmesi: Belirli medikal semptomlarla ilgili online
araştırmalara yönelik trendler, sosyal medya ve arama motorlarındaki anahtar
kelime aktiviteleri aracılığıyla takip ediliyor. Bu yolla olası bir hastalık
salgınının tespit edilmesi ve çözüm sürecinin hızlandırılması hedefleniyor. Söz
konusu metot sağlık sektöründe faaliyet gösteren tüm şirketler için fayda
sağlayabilir ancak bu yanı sıra iş gücünün bu trendlerle uyumlu olmasını
isteyen tüm işverenler için de kullanışlı olabilir.
7) Genetik
mühendislik: Hastalıklarla mücadele amacıyla insan DNA’sının genetik
mühendisliğinin yapılması çok tartışmalı bir konu ancak hastalıklarla
mücadelede gen terapisi ve genetiği değiştirilmiş virüslerin kullanımı gittikçe
daha yaygın hale geliyor. Genetiği değiştirilmiş sivrisinekler de sıtma ve Zika
virüsü ile mücadelede kullanılıyor.
8) Teletıp:Zamandan tasarruf edilmesini sağlayan her uygulama diğer sektörlerde olduğu
gibi sağlıkta da üretkenlik üzerinde olumlu bir etki yaratıyor. Doktorun
fiziksel olarak ziyaret edilmesi ihtiyacını ortadan kaldıran mobil
teknolojiler, sağlık hizmetleri üzerindeki baskının azalmasını sağlıyor. Ancak
teletıpın dönüştürücü etkisini dünyada sağlık hizmetlerine erişiminin zor
olduğu bölgelerde hissettirmesi bekleniyor. Birleşmiş Milletlere bağlı olan
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne göre dünya genelinde 7 milyardan fazla
mobil telefon aboneliği bulunuyor; 2000 yılında bu rakam 738 milyon
seviyesindeydi. Global olarak 3,2 milyar insan internet kullanıyor; bu kesimin
2 milyarı ise gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
9) Cerrahi
robotlar: Daha hassas ameliyatların kolayca yapılmasını ve iyileşme
süresinin hızlanmasını sağlayan robotik cerrahi ekipmanların kullanımı aynı
zamanda cerrahların hastalarını uzaktan tedavi edebilmelerine imkân tanıyor. Bu
da yolculukta kaybedilecek zamanın önüne geçerken, cerrahların daha fazla
hastaya ulaşmasına yardımcı oluyor.
10) 3D
Biyobaskı: ABD’de bulunan Wake Forest Rejeneratif İlaç Enstitüsü Şubat
2016’da hayvanlar üzerinde ilk 3D kemik, kas ve doku implantı çalışmasını
başarıyla gerçekleştirildiğini duyurdu. DNA analizi sayesinde gelecekte vücudun
farklı bölümlerini yenileyebileceğiz.
Global
olarak yaşlanan bir işgücünün sağlık hizmeti ihtiyaçlarının karşılanması, yeni
ve daha verimli çözümlerin üretilmesini ve aynı zamanda sağlık hizmetlerine
erişim maliyetinin düşük tutulmasını gerektiriyor. Genel bir bakış açışıyla
bakıldığında; sağlık teknolojilerinde en son imkânları kullanan
organizasyonların hem toplumun daha sağlıklı bir yaşam sürmesine hem de kendi
iş ortamlarını sağlam tutmaya destek olacakları kesin.
YORUMLAR