İnsanların yaralarını sarmak, dertlerine derman olmak ve
hayata tutunmalarını sağlamak meşakkatli bir iş olduğu kadar kutsal bir görev
olduğuna vurgu yapan Sağlık-Sen Şube Başkanı Demirci, “Bu hizmeti en iyi
şekilde ifa eden sağlık çalışanları, aynı zamanda insanların zor ve ıstıraplı anlarında
yanlarında bulunarak en mahrem ve en hayati anlarına da tanıklık ederler” dedi.
Eylül Ayı Sağlıkta Şiddet Raporu’nu değerlendiren Sağlık-Sen Şube Başkanı Bünyamin Mutlu Demirci, şunları söyledi: “Sağlık çalışanları ordumuz bu bilinçle alın teri akıtarak insanımıza her zaman el uzatmaktadır. Bahse konu bu fedakârlık salgın sürecinde zirve yapmıştır, yapmaya da devam etmektedir.
Ancak gecesini gündüzüne katarak hastalara cansuyu olmak için tüm gayret ve
çabayı sarf eden bu isimsiz kahramanlar, şiddetin kurbanı olmaktan da
kurtulamıyorlar.
Bu durumda, sağlık çalışanlarının göğüslemek zorunda oldukları sorun hanesine,
şiddet de eklenmektedir.
Ancak bu öyle bir sorun ki karşılaşıldığında veyahut tanık olunduğunda diğer
tüm sorun alanlarını unutturduğu gibi muhatabını zaman zaman da mesleğinin
gereğini yapamaz hale getirmektedir.
Yapılan tüm uyarılara, caydırıcı cezai işlemlere ve kamuoyu baskısına rağmen ne
yazık ki sağlık birimlerinde şiddetin önüne bir türlü geçilememektedir. Öyle ki
ülke genelinin sağlıkta şiddet tablosuna baktığımızda, her yeni ayın bir önceki
ayı aratır düzeyde ilerlediğine tanık olmaktayız.
O halde, bu hususta yapılması gerekenin sıfır tolerans temelli, çok yönlü,
kapsamlı politika değişikliğine gitmek olduğu açıktır.
Yürütülecek politikanın içinde eğitim kurumlarından medya organlarına, sivil
toplum kuruluşlarından yargı mekanizmalarına varıncaya kadar her kuruma ve
herkese çok büyük sorumluluk yüklenmelidir.
Sağlık çalışanları öbür türlü şiddetin kara gölgesi altında çalışmaya mecbur
kalacaklardır ki buna hiç kimsenin hakkı yoktur.
Sağlık çalışanlarına her türlü hakareti, saldırıyı ve şiddeti reva görenlerin
hasta veyahut hasta yakını olduğu gerçeğinde, Eylül ayında da değişen pek bir
şey olmamıştır.
Bir diğer ifadeyle, Eylül ayı verilerine baktığımızda derman bekleyenlerle
şiddet uygulayanların aynı kişiler olduğunu görüyoruz.
Bu trajik tabloda dikkat çeken önemli bir nokta da Keçiören Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde olduğu gibi hasta yakınlarının kalabalık gruplar halinde hastaneyi
basarak terör estirdiklerine şahit olunmasıdır.
Bu durumdaki şiddet olaylarının neden olduğu korku ve zararın, bireysel
saldırılardakilerden kat be kat önde olduğunu görüyoruz.
Bu hakikat ışığında, Eylül ayına baktığımızda 23 şiddet olayının kamuoyuna
yansıdığını görüyoruz.
Bu olaylarda yer alan 191 saldırganın 69 sağlık çalışanını mağdur ettiğini
görüyoruz.
23 olayın 6’sı fiili, 10’u hem sözlü hem fiili, 7’si ise sözlü olarak
gerçekleşmiştir.
Yaşanan 23 olayın 14’ünde hasta yakınları yer alırken, 9’unda ise bizzat
hastalar dehşet saçmıştır.
Saldırganlara karşı uygulanan adli işlemlere baktığımızda ise 40 saldırganın
ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldıklarını görüyoruz. Buna karşın 20
saldırgan tutuklanırken, 131 kişi hakkında da hiçbir işlem yapılmamıştır.
Yaşanan olaylarda şiddetin yine mekân ayırt etmediğini görüyoruz. 16 vaka
hastanelerde, 4 vaka sahada, 3 vaka ise aile sağlığı merkezlerinde vuku
bulmuştur.
Olaylarda adres ayırt etmeyen şiddetin kimlik ayrımı yapmadığı gerçeğiyle Eylül
ayında da karşılaşıyoruz; 11 hemşire, 8 doktor, 5 112 çalışanı, 4
güvenlik görevlisi ve farklı branşlardaki 41 sağlık çalışanı gene şiddetin
kurbanı olmuştur.
Eylül ayındaki şiddet olaylarının en trajik olanı İstanbul Tıp Fakültesi
Hastanesi’nde yaşanmıştır. “Maske takın” diye uyarılan saldırgan, sağlık
çalışanı arkadaşımızın bir gözünü kaybetmesine neden olmuştur.
Şiddet olayları esnasında 4 polis, 1 de sivil vatandaş çeşitli yerlerinden
yaralanmışlardır.
Eylül ayı süresince adli mekanizmalar, geçmiş dönemlerde yaşanan şiddet
olayları hususunda da çeşitli kararlar vermişlerdir.
-Isparta’da bir diş hekimi, çalıştığı hastanede mobinge ve hakarete maruz
kaldığı iddiasıyla Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurmuştur. Kurum, diş hekimine
hakaret ettiği öne sürülen başhekim hakkında, Sağlık Bakanlığı’nın soruşturma
açmasına karar vermiştir.
-Mahkeme, geçtiğimiz yıl İzmir’de doktoru jiletle yaralayan saldırgana, “kişiyi
yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye çalışma teşebbüsünden” 20 yıl
hapis cezasına çarptırmıştır.
-Trabzon’da geçtiğimiz Nisan ayında doktor ve sağlık çalışanlarını darp eden
saldırgana konutu terk etmeme cezası verilmişti. Eylül ayında görülen
duruşmada, şahsın konutu terk etmeme cezası kaldırılarak adli kontrol
şartıyla serbest bırakılmıştır.
Genel Başkan Durmuş: Şiddet Belasından Kurtulmak Lazım
Eylül Ayı Sağlıkta Şiddet Raporu’nu değerlendiren Sağlık-Sen Genel Başkanı
Semih Durmuş, şunları söyledi:
"Maalesef şiddet sağlık birimlerinde kol geziyor ve önüne bir türlü
geçilemiyor. Her türlü zorlukla ve sorunla mücadele ederek şifa dağıtan sağlık
çalışanları, bir de kör şiddetle mücadele ediyorlar. Kör şiddet diyoruz zira
çalışma esnasında şiddetin nereden geldiğini sağlık çalışanları kestiremiyor.
Bazen canlarından oluyorlar, Çapa Tıp Fakültesi örneğinde olduğu gibi bazen de
sakat kalabiliyorlar. Yaşanan acı ve travmalar da cabası. Sağlık çalışanlarını
şiddet belasından kurtarmak lazım. Yasalar şiddeti tam manasıyla ortadan
kaldırmaz. Şiddete başvuran kişiler toplumdan da dışlanarak cezalandırılmalı.
Başta kamu olmak üzere herkese bu hususta büyük sorumluluk ve görevler
düşmektedir.”
(*) Bu Rapor, kamuoyuna yansıyan olaylar baz alınarak hazırlanmıştır.
YORUMLAR