Günümüz dünyasında stresi sağlıklı bir
şekilde yönetmenin mindfulness pratikleri ile mümkün olduğunu belirten Zeynep
Balcı, mindfulnessin eğitim müfredatlarına eklenmesi ve öğrenciler tarafından
uygulanması ile akademik başarının, zihinsel sağlığın ve kişiler arası
ilişkilerin gelişeceğini düşünüyor.
Son yapılan araştırmalar belli dozda stresin zararlı değil aksine yararlı olduğunu göstermekte ve bunu “sağlıklı stres” olarak adlandırmakta. Sağlıklı stresi, çocuklar ve gençler başta olmak üzere insan yaşamının doğal bir parçası olarak görmek mümkün. Büyümek ve gelişmek için hem çocuklar hem de yetişkinler hayatlarında zorluklara ve meydan okumalara ihtiyaç duyarlar. Ancak çoğu zaman sağlıklı stres yerini bir anda zorlu, sürekli, ağır ve kontrol edilemez zehirli strese bırakabilir. Böyle zamanlarda stres ile başa çıkmak oldukça güç olur ve çoğu zaman da stresin galibiyeti ile sonuçlanır.
Öğrenciler; dikkatsizlik, odaklanma sorunu, boş verme,
kaçma, hastalıklar, öfke nöbetleri, başarısızlık ve iletişim sorunları yaşarken
öğretmenler; üretkenliğin ve yaratıcılığın azalması, kaygı, ayrışma, hayal
kırıklığı ve sonunda tükenme sorunları ile başa çıkmak zorunda kalıyor. Aileler
ise gelişmekte olan bir çocukla empati kuramama, çocuk merkezli bir ilişki
yaratmaktan çok "yapılacaklar" listesine benzeyen bir ebeveynlik
stiline dönme, iletişim kopuklukları, ilişki zorlukları sorunları ile karşı
karşıya kalıyorlar. Günümüz dünyasında stresin getirdiği bu zorlukların
üstesinden gelebilmek için çözüm olarak mindfulness kullanılıyor.
Nedir Bu
Mindfulness?
Mindfulness, bilinçli bir şekilde dikkatimizi “şu anda”
gerçekleşmekte olan deneyime odaklamak, bunu yargılamadan yapmak ve eskiden
olmuş ya da yakında olabilecekler için endişe etmeyip tepki göstermekten ziyade
yanıt verecek şekilde yaşadığımız deneyimlere dikkat etmek anlamına geliyor.
OECD’nin 2014 yılındaki raporuna göre Türkiye "okula
devamsızlık" sıralamasında ilk sırada, 2015 raporuna göre çocukların
okulda hissettiği baskı ve stres oranı yaklaşık %29 ile katılan ülkeler arasında
en yüksek orana sahip. Uluslararası Eğitim Araştırma Programı'nın (PISA)
araştırmasına göre de, Türkiye'de 15 yaş düzeyindeki öğrenciler OECD
ortalamasından neredeyse üç kat daha fazla bir şekilde hayatından hiç memnun
değil ve kaygı ortalaması da hayli yüksek.
SiZe Bütünsel Yaklaşım’ın Kurucu Ortağı Zeynep Balcı’ya
göre bu sorunların çözümü için okullarda karşılıklı güvene dayalı okul ortamı
oluşturmak çok önemli. Öğrencilerin yaşadıkları stres konusunda onlara yardım
mekanizmaları geliştirilmesi ve öğretilmesi gerektiğini belirten Balcı,
“Okullarda bir çok konu öğretilirken iletişim, anlayış, tolerans, paylaşma,
destek, dinleme, soru sorma, duygu yönetimi ve merhamet gibi temel yaşam
becerileri ne yazık ki öğretilemiyor.” diyor.
Anne Babalara ve Öğretmenlere
Büyük İş Düşüyor
Toplumun, anne babaların ve öğretmenlerin, gençlere
mindfulness uygulamalarını tanıtmak için birçok fırsatı var. Bunu yapmanın en
temel yolu, mindfulness kavramını çekici kılmak için rol model olmaktan
geçiyor. Zeynep Balcı bu durumu, “Eğer bizler “şu anda olmak, dikkat etmek,
fark etmek ve kendi duygularımızdan, tepki yerine verdiğiniz cevaplarımızdan
haberdar olmak” konusunda gayretli olursak çocuklarımız da bizim yolumuzdan
ilerlemeyi seçecektir.” sözleriyle açıklıyor ve ekliyor: “Stresi yaratan beyin
ve beyin tarafından salgılanan hormonlar olduğundan, çözüm de beyinden geliyor.
Stres anında verdiğimiz yanıtları dönüştürebilmek için düzenli olarak
mindfulness (bilinçli farkındalık) becerilerini uygulamamız gerekiyor. Anda kalarak
düşüncelerimizin, duygularımızın, duyumlarımızın ve çevremizdeki ortamın
dikkatle incelenmesine odaklanmak mindfulness sürecinin önemli bir parçası.
Diğer bir parçası ise şefkatin gelişimi yani nezaket ve merhamet gibi
duyguların beslenmesi. Bu becerilerin öğrenciler tarafından bilinmesi ve
uygulanması yaşanan en yaygın sorun olan stresle baş etmeye en önemli çözüm
olacaktır.”
Okullarda
Mindfulness Çalışmalarının Yararları
Mindful Schools’dan aldığı Mindful Eğitimci Temelleri
Sertifika Programı’nı kullanarak okullarda mindfulness uygulamalarına başlayan
Zeynep Balcı, mindfulness pratiklerinin öğrenciler tarafından uygulanmasının
akademik başarıyı, zihinsel sağlığı, kişiler arası ve kişisel ilişkilerini
geliştirmekte olduğunu belirterek bu konudaki bilimsel kanıtların aşağıda yer
alan noktalarda oldukça faydalı olduğunun altını çiziyor.
Dikkati Odaklama:Dikkatin istenilen zamanda, istenilen yere odaklanabilmesini sağlamak için
zihinsel kasların kuvvetlenmesini sağlar.
Duygusal
Düzenleme: Duyguların gözlenebilmesi, ne hissettiğimizi anlayabilme, bize
verdikleri mesajı alabilme ve duygumuza nasıl cevap verdiğimizi değiştirmemize
yardımcı olur.
Öz-şefkat:Mindful tutumlar kişinin kendisini olduğu gibi kabul etmesine, hatalarını kabul
edebilip gelişmesine ve kendi öz değerine sahip çıkabilmesine destek sağlar.
Adapte
Olabilirlik: Davranış örüntülerimizi fark etmemizi, alışkanlık
davranışlarımızı yavaş yavaş ve akıllıca değiştirmemizi sağlar.
Merhamet:Kendi düşüncelerimiz ve duygularımız hakkında farkındalık, başkalarının
yaşadıklarına dair anlayışımızı arttırır.
Dinginlik:Solunum ve diğer mindfulness uygulamaları bedeni ve zihni rahatlatır, dış
koşullardan bağımsız olarak kişisel iç huzur sağlar.
Resilience
(Esneklik, Direnç, Dayanıklılık): Yaşadığımız olayları olduğu gibi objektif
bir biçimde görmek, dünyanın doğal iniş ve çıkışlarına yaptığımız yorumları
azaltır ve bize daha fazla denge ve güç sağlar.
Her mindfulness çalışmasını bitirdiğinde “Öğrenciler
acaba deneyimledikleri şeyi ne kadar hayatlarına katacak?” ve “Bu mindfulness
çalışmaları öğrencilerin hayatlarında değişiklik yapacak mı?” gibi sorularla bu
çalışmanın öğrencilere nasıl bir fayda sağladığını sorgulayan Zeynep Balcı, “Bazen tek bir öğrencinin paylaşacağı kendi
kişisel deneyimi bile her şeyi değiştirecek güçte olabiliyor. Bir öğrenci nasıl
rahatladığını, nasıl daha etkin odaklanabildiğini, kızgınlığını nasıl kontrol
ettiğini paylaşabiliyor.” diyor.
Okullardaki mindfulness çalışmaları ile sadece tohum
ekildiğini unutmamak, kısa mindfulness çalışmaları ile gençlerin hayatlarının
değişmesini beklemekten ziyade, onların değerli bir yaşam becerisi konusunda
bilinçlendiklerini düşünmek gerektiğini belirten Balcı, “Burada değerli olan,
mindfulness çalışmalarında öğrencilerin bir küçük detayı hayatlarının gerekli
bir yerinde uygulayabilme ihtimallerini yaratmak. Öğrencilerin dikkatlerini
çekip, konu ile ilgilenmelerini sağlamak ise en önemli adım. Bu çalışmalardaki
amaç, okul yönetimlerinin mindfulness uygulamalarına inanmaları, öğretmenlerin
kendi yaşamlarında mindfulness pratiklerini uygulamaya başlaması ve sınıf
ortamlarına da adapte etme isteklerinin olması. Bu amacın ilk adımı neden
okullarda mindfulness kavramının konuşulması olmasın?” diyor.
YORUMLAR