Asyalı, bu kararın ardından Türkiye genelinde yüz
yüze örgün eğitim yerine, eğitimin uzaktan verildiği bir sisteme geçildiğini ancak,
bununla birlikte ciddi bir kavram kargaşası yaşanmaya başlandığını söyledi.
Uygulamaları online değil, uzaktan eğitim kavramı
altında değerlendirmenin daha doğru olacağına işaret eden Asyalı, “Uzaktan
eğitim yöntemleri yıllardır dünyada ve ülkemizde kullanılan bir sistem.
Televizyonla, mektupla, videoyla, internetle ve daha birçok yolla uzaktan
eğitim gerçekleştirebilirsiniz. Mesela ülkemizde on yıllardır uygulanan ‘Açık
Öğretim’ önemli bir uzaktan eğitim uygulamasıdır” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin yakın zamanda içeriğini yenilediği EBA’nın
(Eğitim Bilişim Ağı) Millî Eğitim Bakanlığı’nın ülkedeki tüm öğrencilerin
kullanımına sunduğu çok zengin bir içerik bankası olduğuna vurgu yapan Asyalı,
“Televizyon da bir uzaktan eğitim aracıdır. Türkiye genelinde tüm öğrencilere
hem Tv hem internet üzerinden EBA yoluyla uzaktan eğitim verilmeye başlandı”
ifadelerini kullandı.
EN İYİ
SENKRON ÇEVRİMİÇİ DERSLER
“Çevrimiçi -Online- eğitim ise genellikle internet
üzerinden veriliyor ve temelde ikiye ayrılıyor. Bunu, senkron (canlı) asenkron
(zamandan ve mekândan bağımsız) olarak açıklayabiliriz” diyen Asyalı, şöyle
devam etti:
“Herhangi bir konuyla ilgili önceden kayda alınan dersi,
istediğiniz zaman istediğiniz yerde izleyebilirsiniz. İşte bu asenkron eğitimdir.
Bu yöntemi uygulayan okullar var. Ağırlıklı olarak EBA uygulamaları da çok iyi
bir asenkron eğitim örneği. Senkron ise öğretmenin öğrencileriyle internet
üzerinden birbirine canlı bağlandığı ve birbirleriyle etkileşimde bulundukları
bir sistem. Bu şartlar altında yapılabilecek en iyi senkron çevrimiçi dersler.
Karşılıklı etkileşim olması bu yöntemin en güçlü yanı. Uzaktan eğitim sürecinin
en kalite noktasının senkron yani canlı uzaktan eğitim olduğunu düşünüyorum.”
YÜZ YÜZE
EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİ
Okul öncesinden lise son sınıf arasında; uzaktan
eğitimin okuldaki yüz yüze eğitimin yerini hiçbir zaman tutmayacağını anlatan
Asyalı, bu tür yöntemlerin yüz yüze eğitimde aktarılan içeriğin pekiştirilmesi
ya da tekrarı için kullanılması en etkin yol olması gerektiğinin altını çizdi.
Eğitimin
olmazsa olmazının öğrenci ile öğretmen ve okul arasında kurulan nitelikli
ilişki olduğunu vurgulayan Asyalı, şunları kaydetti:
“Okul öncesinden lise sona kadarki yaş döneminde
verilen eğitim için bu ilişki daha çok önem kazanır. Öğrenci ile öğretmen
arasında geliştirilen nitelikli ilişki ve kurulan bağ, en az içerik kadar önem
taşır. Öğretmen öğrencisiyle yüz yüze kurduğu ilişki sayesinde; öğrencisinin
akademik, psikolojik, sosyal ve fiziksel gelişimini yakından takip eder. Bu
nitelikli ilişki ve çok yönlü gelişim takibi sayesinde öğretmen öğrencisinin
hayatına dokunur, yeri geldiğinde ona yön verir.
Uzaktan eğitim uygulamasında öğrencide en başta
iletişim ve sosyalleşme eksikliği yaşanıyor. Çünkü okul sadece öğrenme yeri
değildir. Aynı zamanda çocukların sosyalleştiği ve birbirleri ile etkileşimde
bulunup kaliteli zaman geçirdikleri, paylaşmayı, oyun kurmayı, sevinmek üzülmek
birçok duyguyu gün içinde yaşadıkları ve bu duygularla baş etmeyi öğrendikleri
bir ortamdır.
Şu an sosyalleşmenin kısıtlandığı bir ortamda;
yetişkinler olarak bile evde kalarak üzerimizde ciddi bir baskı ve huzursuzluk
hissediyoruz. Bu durum çocuklar için daha da etkili oluyor. Çocukların
gelişimini dörde ayırıyoruz. Fiziksel, psikolojik, sosyal ve akademik gelişim.
Uzaktan eğitim uygulamalarıyla akademik gelişimi dinamik tutabiliyoruz ancak
özellikle sosyal ve fiziksel gelişimi destekleyebilmemiz çok zor.”
ÇOCUKLAR
OKULU ÖZLEDİ
“Süreç çocuklara okulu özletti. Aldığımız
geribildirimlerden de görüyoruz ki yaşı ve sınıf seviyesi ne olursa olsun bütün
çocuklar okula gitmeyi çok özlemiş durumdalar” diyen Asyalı, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Hayatlarına aniden giren plansız bir okula
gitmeme durumu, öğrencilerde müthiş bir özlem oluşturuyor. Çocuklar canlı ders
uygulamalarında birbirine bağlanıp birbirini gördüğünde çığlık atıyorlar.
Küçüğünden büyüğüne öğrencilerimiz öğretmenlerini arayıp okulu ve arkadaşlarını
ne kadar çok özlediğini söylüyor. Çünkü okul her yönüyle öğrenciler için gerçek
hayatın ta kendisi ve şimdi gerçek rutin hayatlarının yokluğunu yaşıyorlar. Bu
anlamda hiçbir ortamın okulun boşalttığı yeri doldurabileceğini düşünmüyorum.”
SANKO
OKULLARI’NDAKİ UYGULAMA
COVİD-19 salgını öncesinde, yaptıkları öngörüler
ve teknolojik altyapı yatırımları sayesinde eğitimde “teknoloji yoğun” uygulamalara
büyük yer ayırdıklarını belirten Asyalı, SANKO Okulları’nda uzaktan eğitim
uygulamasına ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“Öğretmenlerimiz teknoloji uygulamalarını
derslerini anlatırken aktif kullanıyordu ve ardından öğrencileri derste anlatılan
konuları pekiştirmeleri için dijital platformlara yönlendiriyorduk. SANKO
Okulları gerek teknoloji alt yapısı gerekse öğretmen ve öğrenci yetkinliği
anlamında çok iyi bir noktadaydı. Uzaktan eğitim kararının hemen ardından
sistemlerimizi gözden geçirdik, uygulamalarımıza sınav grupları olarak
adlandırdığımız 8, 11 ve 12. sınıflarımızla senkron canlı derslerle başladık.
Öğrencilerimiz hafta içi her gün 09.00-13.00
saatleri arasında kendi öğretmenleri tarafından verilen canlı derslere katılıyor.
Bu derslerde, öğretmenlerinin konu anlatımlarını takip edip, gerektiğinde
soruları sorabilecek ve birbirleriyle etkileşime geçecek sanal ortama sahipler.
Sınav gruplarımızın eğitim öğretim faaliyetlerini canlı soru çözüm saatleri,
konu tarama testleri ve online deneme sınavları ile destekliyoruz.
Öğrencilerimizin motivasyonlarını canlı tutmak
adına; psikolojik danışmanlarımız farklı konularda videolar çekip, evde kalma
döneminin psikolojik olarak nasıl üstesinden gelinebileceğini destekleyici paylaşım
yapıyorlar.
İkinci haftadan itibaren; yukarıda dile getirdiğim
etkileşim olanaklarını içeren ve kendi öğretmenlerimiz tarafından
gerçekleştirilen canlı ders uygulamalarını 5. sınıftan 12. sınıfa kadar tüm
ortaokul ve lise seviyelerine yaydık. Yine tüm seviyelerdeki canlı derslerimizi
dijital ödevlendirme, soru çözümleri ve gerektiğinde konu tarama testleri ile
desteklemeye devam ediyoruz.”
UZAKTAN
EĞİTİM ÇALIŞMALARIMIZI GELİŞTİRİYORUZ
“Okul öncesi ve ilkokul seviyesinde uzaktan eğitim
uygulamalarımıza kendi öğretmenlerimiz tarafından çekilen videoların
paylaşılması ve online ödevlendirme ile başladık” diyen Asyalı, “Zaman geçtikçe
ve öğrencilerimizin becerilerini arttırdıkça uygulamalarımıza sınıf
öğretmenleriyle canlı buluşmaları ve canlı ders uygulamalarını entegre ederek
uzaktan eğitim çalışmalarımıza artırarak geliştiriyoruz. Ayrıca küçük yaş
seviyelerinde öğrencilerimizin velileriyle birlikte nitelikli etkinlikler
yapmalarını teşvik etmek amacıyla onlarla etkinlik önerileri ve videolar
paylaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Bir diğer önemli konunun da tüm bu uygulamaların;
yani canlı derslerin ve video kayıtlarının kimler tarafından hayata geçirildiği
olduğuna dikkat çeken Asyalı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu anlamda tüm uzaktan eğitim çalışmalarının
öğrencinin kendi öğretmeni tarafından hayata geçirilmesi öğrenci ile öğretmeni
arasındaki nitelikli ilişkinin pekiştirilmesine yol açıyor. Ülke olarak evde
kaldığımız bu günlerde, SANKO Okulları’ndaki tüm öğretmenlerimiz canlı ders
uygulamalarını, ödevlendirmeleri ve öğrenci takibini kendi evlerinden
yürütüyorlar.
Okullarda uzaktan eğitime geçilmesinin ardından,
en çok önem verdiğimiz konulardan biri de öğrencilerimizin öğretmenleri ve
okullarıyla bağlarını güçlü tutmak oldu. Çünkü biz eğitimciler biliyoruz ki;
öğrenci ile öğretmeni ve okulu arasında kurulan güçlü bağ, öğrencinin öğrenme
hevesini destekleyen en önemli unsurdur.
Bu yüzden SANKO Okulları bünyesinde görev yapan
öğretmenlerimiz her gün öğrencilerimizi arayıp görüntülü olarak konuşuyorlar
hem akademik hem psikolojik durumlarını yakından takip ediyorlar. Öğrenme
sevgisini canlı tutmak ve öğrencilerimizin motivasyonlarını desteklemek
amacıyla psikolojik danışmanlarımız, evde kalma döneminin psikolojik olarak
nasıl üstesinden gelebileceklerini dair çektikleri videolarla destekliyorlar.”
YORUMLAR