Prof. Dr.
Dağlı, SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim elemanlarının, İslâhiye
Belediyesi salonunda düzenlediği “Ergen Çocuğunuzun Sağlığının Ne Kadar
Farkındasınız?” konulu konferansta yaptığı konuşmada, üniversitelerin
görevlerinin öğrencilere bilgi vermek ve bu bilgiyi nasıl kullanmaları
gerektiğini öğretmek yanında, bilgiyi üretmek olduğunu söyledi.
Bir
hastalığı tedavi etmenin en kolay yolunun “olmadan önlemek” olduğunu kaydeden
Prof. Dr. Dağlı, “Bugün burada olma sebebimiz de bu. Verimli bir konferans olmasını diliyorum” diyerek
sözlerini sonlandırdı.
İSLAHİYE BELEDİYE BAŞKANI KEMAL VURAL
İslâhiye Belediye
Başkanı Kemal Vural da SANKO Üniversitesi tarafından İslahiye’de konferans
düzenlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Vural, Konukoğlu
Ailesi’nin sağlık alanında yaptığı yatırımların Gaziantep ve bölge için çok
önemli olduğuna değinerek, “Sağlık alanında yapılan yatırımlar kadar bu tür
organizasyonlar hepimiz için çok değerli. Buraya geldiğiniz için hepinize çok
teşekkür ediyorum” diye konuştu.
HALİL İBRAHİM ERGEN
Açılış
konuşmalarından sonra, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Görevlisi
Halil İbrahim Ergen tarafından “Ergenlikte Obezite” konusu ele alındı.
Fiziksel
aktiviteyi, günlük yaşamda, iskelet kaslarını ve eklemleri kullanarak yapılan
ve enerji harcanmasını gerektiren hareketlerin tümü olarak tanımlayan Ergen, “Sadece
düzenli olarak yapılan egzersiz ya da profesyonel anlamda yapılan spor değil,
ev işleri ya da ev içinde bir yerden başka bir yere hareket etmek de fiziksel
aktivite olarak adlandırılır” ifadelerine yer verdi.
“Dünya
Sağlık Örgütü’ne göre sağlık, sadece hastalık ya da sakatlığın olmaması değil, bedensel,
ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Dolayısıyla, bireyin sağlıklı
olmasının önkoşulu, tüm bu parametreler bakımından uyum içerisinde olmaktır” diyen
Ergen, şöyle devam etti: “Küçük yaşlardan itibaren çocuklara kazandıracağımız
düzenli aktivite alışkanlığı, günlük yaşama dahil edilen egzersiz veya hiç
olmazsa günlük yaşam içerisindeki fiziksel aktivitelerin artırılması, şimdi ve gelecekte
karşılaşabilecek sağlık sorunlarının azaltılmasını sağlayacaktır.
Fiziksel
aktivite, her yaş dönemi için sağlık açısından faydalı olsa da özellikle
çocukluk ya da ergenlik döneminde kazandırılacak alışkanlıkların etkisi ve
devamlılığı pek çok fayda sağlayacaktır. Çocukluk ve ergenlik döneminde
gerçekleştirilen düzenli fiziksel aktivite ile egzersiz, büyüme ve gelişmeyi
desteklemesi, karakter gelişimini olumlu etkilemesi, erişkinlikte sıklıkla
rastlanan diyabet (şeker hastalığı) ve hipertansiyon (yüksek tansiyon) gibi
kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltmasının yanı sıra, kendilerine olan
güvenlerini ve okuldaki başarılarını arttırır.”
Yoğun
ders programlarının dışında kalan hafta sonları ve yaz tatillerini “değerlendirilecek
fırsatlar” olarak öneren Ergen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fakat sadece yaz
tatillerinde değil, tüm okul dönemi boyunca da aktif kalması sağlanmalıdır. Bu
amaçla, arkadaşlarıyla telefon ya da internet gibi sanal ortamlarda
görüşmelerinden ziyade, yüz yüze görüşmeleri, birlikte yürüyüşe çıkmaları veya
birlikte fiziksel aktivitelere katılmaları için desteklenmelidirler.
Okul
takımlarında yer almaları için cesaretlendirilmeli ve serbest zaman için tercih
ettikleri televizyon izlemek ya da bilgisayarla uğraşma aktiviteleri; düzenli
fiziksel aktivite, egzersiz ya da spor aktiviteleri ile değiştirilmelidir.
Yoğun aktiviteler sonrası yeterli sıvı alımına, açık alanlarda yapılan
aktiviteler için güneşten korunmaya, yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat
edilmelidir.
Düzenli
fiziksel aktivite ile egzersiz ve spor alışkanlığı bireyin aktif kalmasını ve
toplumsal katılımının arttırılmasını sağlayacağı gibi bedensel, ruhsal ve
sosyal yönden uyum içerisinde olmasını sağlayacaktır. Uygun fiziksel aktivite,
egzersiz ve sporun seçiminde fizyoterapiste danışılması gerekir.”
FUNDA ESİN FAKILI
Konferansta,
Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Görevlisi Funda Esin Fakılı “Ergenlikte
Sağlıklı Beslenme” konusunda paylaşımda bulundu.
“Ergenliğin,
büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu, çocukluktan erişkinliğe geçişi kapsayan
önemli bir dönem olduğuna vurgu yapan Fakılı, bu sürecin kızlarda genel olarak
8-13 yaşlarında, erkeklerde ise 9-14 yaşlarında başladığına dikkati çekti.
Dünya
Sağlık Örgütü’nün 10-19 yaş grubunu ergenlik dönemi olarak tanımladığını ifade
eden Fakılı, şunları kaydetti: “Bu dönemdeki fiziksel değişiklikler besin
gereksinimlerini de değiştirmekte, yeme alışkanlıkları ve besin seçimlerinde
değişiklik olmaktadır. Hayat boyu sürecek beslenme alışkanlıkları ergenlik
döneminde yerleşir. Ergenlik döneminde yetersiz beslenme ya da kötü beslenme
alışkanlıkları sonucunda ileriki yıllarda osteoporoz, şişmanlık, hiperlipidemi
ve kalp-damar hastalıkları önemli sorun olarak karşımıza çıkar.
Şişmanlama
korkusu, aşırı sınırlı diyet uygulama, laksatif kullanımı, açlık, öğün atlama,
aşırı egzersiz yapma, çok yoğun oldukları düşüncesiyle sağlıklı beslenme için
zaman ayırmama ve ev dışında beslenme, hızlı-hazır (fast-food) besin tüketimi
ve atıştırmalık besinlere ilgi bu dönemde sıklıkla karşılaşılan sorunlar
arasında yer almaktadır. Yapılan bir çalışmada ergenlerin günlük
beslenmelerinde toplam yağ, doymuş yağ, sodyum, kolesterol ve şekeri
gerektiğinden fazla tükettikleri, vitaminlerden folat, A, E, B6’yı,
minerallerden kalsiyum, demir, çinko ve magnezyum ile lifi gerektiğinden az
tükettiği saptanmıştır.
Yaşam
biçimine uygun yeterli ve dengeli beslenme önerileri ile bu dönem daha sorunsuz
atlatılabilir. Her grup besini içeren sağlıklı bir diyet ile birlikte düzenli
yapılan fizik egzersiz ergenlerin sağlıklı büyüme ve gelişmesini sağlayacaktır.
Beslenmeye yaşamın her döneminde gereken önemi vermeliyiz. Özellikle günümüzde
erişkinin önemli sağlık sorunlarından olan şişmanlık, osteoporoz ve kalp-damar
hastalıklarının çocukluk ve ergenlik dönemindeki yanlış beslenme
uygulamalarının sonucu olduğunu unutmamak gerekir.”
Fakılı, ergen
beslenmesini değerlendirirken göz önünde bulundurulması gereken noktaları şöyle
sıraladı:
“-
Boy-ağırlık ölçümü alınmalı ve önceki değerleri ile karşılaştırılmalıdır.
Herhangi bir kilo kaybı, aşırı kilo alımı ve büyümede gecikme varsa
kaydedilmelidir.
-
Fiziksel etkinlik sorgulanmalıdır.
- Gün
içindeki öğün sayısı ile öğünlerdeki yemeğin niteliği ve niceliği
belirtilmelidir.”
Sunumların
ardından dileyen katılımcıların Hemşirelik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Sibel Polat ve
ekibi tarafından da kan basıncı ölçümü, mezura ile bel ölçümü, kan şekeri
ölçümü gerçekleştirildi.
Konferansa
SANKO Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Bayram, Sağlık Bilimleri
Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu, İslahiye Belediye Başkan
Yardımcısı Ergin Mideoğlu ve çok sayıda dinleyici katıldı.
YORUMLAR