Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi
Psikiyatri Uzmanı Doç.Dr. Gül Eryılmaz, yeni yıl öncesi şans oyunları
bağımlılığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Fazla özgüven ve
ihtiyaçlar bağımlılığa itiyor
Bağımlılık geliştikten sonra beyindeki risk analizi yapan
bölgenin devre dışı kaldığını belirten Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Beyin bu durumda
sadece kazanacağına inanır ve telafi etme isteği ile duygusal oynama
gerçekleşir. Beynin düşün ve yap şebekesi bu süreçte yeteri kadar aktif
olamıyor. Dopamin seviyesinin artması ile kontrolden çıkan şans oyunları
bağımlısı bireyler, zarar gördüklerini bilmelerine rağmen oynamaya devam
ediyorlar. Bu da bağımlı olduklarını gösteren faktörlerden biri. Kendilerine
dair inançlarını ve ihtiyaçlarını ise en temel faktörler olarak
değerlendirebiliriz. Birey eğer şanslı ya da zeki olduğuna inanıyorsa, ‘Kesin
bilirim veya iyi hesap yaptım kazanmamam mümkün değil’ diyorsa temel
ihtiyaçlarını da düşünerek oyun oynamaya devam etmesi kaçınılmaz oluyor.
Üstelik kazandıkları zamanlar da oluyorsa kehanet yaratmaya başlıyorlar” dedi.
Şanslılar daha az
kaygı duyuyor
Beyinde ödül ve ceza merkezi olduğunu ve bu merkezin aynı
zamanda bağımlılık merkezi olarak da adlandırıldığını söyleyen Eryılmaz
sözlerine şöyle devam etti: “Bu merkez insanlara haz veriyor ve beyin bu haz
üzerinden giderken bağımlılığa yol açıyor. Büyük ödül kazananların birkaç sene
içinde her şeyini kaybettiklerini görüyoruz. Riskler değerlendirilemeyecek
duruma geliyor. Şanslı olduklarını düşünenler ile düşünmeyenler arasında
yapılan bir deney var. Şanslı olan ile şansız insanlar laboratuvarda toplanmış
ve bir analizler yapılmış. Şanslı olanların ortak özellikleri ortaya
çıkarılmış. Bu insanların daha az kaygılı oldukları, yeniliğe daha açık
oldukları ve daha güvenli olduklarıyla ilgili önemli bulgular var.”
Şanslı dedikleri
çocukları sonunda bağımlı oldu
Tanıdığı ve danışanı olan bir ailede meydana gelen
vakadan da bahseden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bu aile uzun yıllar her ay Milli
Piyango’dan bilet alıyor ancak herhangi bir ikramiye kazanamıyor. Üç kızdan
sonra bir çocukları daha oluyor ve babaya o gün ikramiye çıkıyor. Üzerine erkek
çocuk da olunca aile bireyleri bize şans getirdi diye çocuğa atıfta bulunuyor.
Daha sonra baba oynadığı tüm biletleri şanslı olduğunu düşündüğü oğluna
çektirmeye başlıyor. Bazen kazanıyor bazen kaybediyor. Şanslı olmakla ilgili
çocuğun beyninde bir yükleme oluşuyor ancak aslında gerçek böyle değil.
Kazanmadıklarını görmezden gelip kazandıklarını ön plana çıkarıyorlar ve bu
durum uzun yıllar devam ediyor. Zamanla gencin oynadığı şans oyunlar artıyor ve
kendisi kumar bağımlısı olarak bize başvuruyor” dedi.
Şansın üç farklı
boyutu var
Şansı genel itibariyle beklenmedik şekilde ortaya çıkan
bir sürpriz olarak nitelendirdiklerini söyleyen Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Şansın
pek çok boyutu var. Psikolojik, biyolojik ve sosyal hatta ekonomik boyutlu
olarak da değerlendirilebilir. Dünya en çok biyolojik ve psikolojik boyutu
üzerinde duruyor” dedi.
YORUMLAR