Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin bir soru üzerine,
"DEAŞ'ı alt eden güçler payesi verilen PYD/YPG'nin bir balon
olduğunu", Türkiye'nin, 2 ayda Afrin bölgesini terörden temizleyerek
gösterdiğini dile getiren Ünal, bölgede ilk etapta, arazinin temizlenerek sivillerin
kullanacağı hale getirileceğini ve sonrasında da halkın kendi nüfuslarına göre
temsil edilecekleri yerel meclisin kurulmasıyla Afrin'de de huzurun
sağlanacağını ifade etti.
Türkiye ile ABD arasındaki görüşmelere ilişkin bir soru
üzerine ise Ünal, 8 Mart'ta komisyonlar arası görüşmelerin başladığını ancak
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın görevden alınması sonrasında yeni bir
sürece girildiğini ifade etti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Tillerson
görüşmesinin de gerçekleşmediğini anımsatan Ünal, "Biz o görüşmeleri çok
önemsiyoruz." dedi.
ABD tarafından sürekli farklı açıklamalar geldiğini dile
getiren Ünal, "Bu çok seslilik, artık öyle bir noktaya geldi ki; en son
'biz oturalım ve komisyonlar bu süreci değerlendirsin' noktasına geldi ama
Dışişleri Bakanlığında ortaya çıkan değişimle birlikte bu biraz ötelendi ve
biraz ertelendi. Ben, nisan başından itibaren sağlıklı bir şekilde bu
görüşmelerin tekrar başlayacağını düşünüyorum." diye konuştu.
Türkiye'nin tezlerinin belli, kaygılarının son derece
açık olduğunu ifade eden Ünal, Menbiç ve Türkiye'nin sınır güvenliği konusunda,
Amerika'nın Türkiye'ye verdiği sözler bulunduğunu anımsattı. Ünal, "Biz de
bu konuda açık bir şekilde şunu söylüyoruz; sadece Münbiç değil, aynı zamanda
Ayn El Arap'tan yukarıya Kamışlı'ya kadar bizim bütün sınır hattımızda herhangi
bir şekilde, bir terör unsurunun bulunmasına tahammülümüz olmadığını ifade
ettik." dedi.
Uyum yasalarına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Ünal,
AK Parti ve MHP'nin de kendi bünyesinde yürüttüğü çalışmalar bulunduğunu,
partilerinin, 5 komisyonla çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek, "Bu
çalışmalarla ilgili önümüzdeki günlerde tekrardan Cumhurbaşkanımızla bir
toplantı yapacağız. Bu toplantıdan sonra da artık yavaş yavaş nisan ayı içerisinde
bu çalışmaları TBMM'ye yani komisyonlara sevk edilecek duruma
getireceğiz." şeklinde konuştu.
Kamuoyunda "ittifak yasası" olarak bilinen,
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun'un, CHP tarafından Anayasa Mahkemesine
taşınacağının ve kanuna yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Ünal,
şunları kaydetti:
"Seçim barajının muhafaza edilmesi ayrı bir şey,
ittifakla ilgili düzenlemeler ayrı bir şey. Seçim barajının muhafaza edilmesi,
bizim nihayetinde verdiğimiz bir siyasi karar. 'Bu siyasi kararı neden
verdiniz', bu siyasi kararı veren bunun siyasi riskini de doğal olarak
üstlenir."
"SARAYIN
POLİSİ, HALKIN POLİSİ, SARAYIN YARGISI, HALKIN YARGISI..."
Ünal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup
toplantısındaki eleştirilerine yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine
şunları söyledi:
"Kılıçdaroğlu'nun göreve geldiği günden beri
kullandığı dil, tefrikacı bir dil. Biz toplumu kutuplaştırmıyoruz. Anayasa'nın
amir hükmünce Meclis İçtüzüğüne göre olağanüstü hal ilan edilen günü, siz sivil
darbe olarak nitelendiriyorsunuz. Sarayın polisi, halkın polisi, sarayın
yargısı, halkın yargısı...Bu bölücülüğü Kemal Kılıçdaroğlu öyle bir noktaya
getirdi ki şimdi artık şehitleri de ikiye bölüyor, 15 Temmuz şehitleri ve diğer
şehitler gibi. Şimdi bu dil çok tehlikeli ve 'Militan istiyorum' dedi geçen
gün, yani siyaseti militarize etmek isteyen ve kendi militanlarının nefretini
diri tutmak isteyen bir dil ve üsluptan konuşuyoruz."
Ünal, "Şimdi diyor ki 'Türk Silahlı Kuvvetlerine
şükranlarımı sunuyorum.' Türk Silahlı Kuvvetlerimize biz de şükranlarımızı
sunuyoruz ama Türk Silahlı Kuvvetleri milletin emrindedir, milletin temsil
adına seçtiği siyasi iradenin emrindedir. Türk Silahlı Kuvvetlerine bu harekatı
yapma talimatını veren anayasanın amir hükmünce TBMM adına başkomutanlık
görevini yapan Cumhurbaşkanı bunu yapmıştır." dedi.
"Bu dil çok tehlikeli bir dil" ifadesini
kullanan Ünal, "Siz aynı şeyleri yaparak aynı sonuçları almaya çalışıyorsunuz.
2010'dan beri zaten siz hakareti, yalanı, iftirayı inanılmaz rahatlıkla
yürütüyorsunuz. 2010'dan beri aldığınız sonuçlar ortada, 8 tane seçim
kaybetmişsiniz, ne olur azıcık durun, düşünün, bir siyaset üretin." diye
konuştu.
CHP Grup Toplantısı'nda aynı argümanların sürekli tekrar
edildiğini söyleyen Ünal, "Herhalde iktidar olmak istemeyenlerin, kendi
tabanlarını tutmak ve kendi tabanlarının öfkesini ve nefretini diri tutmak için
kullandıkları bir dil diye düşünüyorum yoksa bu dille iktidar olmak, toplumu
kucaklamak, bu dil üzerinden birlik ve beraberlik oluşturmak mümkün
değil." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir karar alarak hiçbir şekilde
bu konuşmalara cevap vermediğini ifade eden Ünal, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız cevap vermediği zaman hakaretin
dozunu öyle bir artırıyorlar ki ailesine dönük hakaretler kullanmaya
başlıyorlar. Bir süre sonra Cumhurbaşkanımız kaçınılmaz olarak bu hakaretlere
kendi üslubuyla sert bir şekilde cevap verince, bu defa diyorlar ki 'Siz
toplumu kutuplaştırıyorsunuz.' Peki bütün bu hakareti, yalanı, iftirayı,
siyasetin şahsiyatla uğraşmak olmadığını sokaktaki çocuk bile bilir. Şahsiyatla
uğraşacaksınız, aileyle uğraşacaksınız, iftira edeceksiniz ondan sonra da ben
kalkıp kendi hukukumu savunduğum zaman bana diyeceksiniz ki (Sen toplumu
kutuplaştırıyorsun)."
Erken seçim iddialarının hatırlatılması üzerine ise Ünal,
"Cumhurbaşkanımız ve biz sözcüler defalarca açıkladık, seçimler kendi
tarihinde olacak. Bu konuda son derece hassasız. Yani hem yerel seçimlerin 2019
Mart, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminin de 2019 Kasımı'nda
olacağını söyledik." karşılığını verdi.
Ünal, 15 Temmuz'dan sonra siyasetin tamamen zemin
değiştirdiğini, insanların da düzene ve devlet fikrine olan aidiyetlerini
yeniden gözden geçirdiklerini dile getirdi.
İnsanların bayrağa, millete ve vatana dönük
hassasiyetlerinin kabardığını, tehdit algısının yön değiştirdiğini ifade eden
Ünal, milli ve yerli olmanın herhangi bir siyasi görüşe mensup olmak anlamına
gelmediğini söyledi.
AK Parti, MHP ve BBP'nin 15 Temmuz öncesindeki partiler
olmadığını belirten Ünal, "15 Temmuz öncesindeki siyasetle, 15 Temmuz
sonrası siyaseti, hem kavramlarıyla hem öncelikleriyle çok farklı
değerlendiriyorum. Ama CHP hep aynı CHP, böyle bir durumla açıkçası karşı
karşıyayız." dedi.
CHP'nin hiçbir kriz ve olayda Türkiye'nin
hassasiyetlerinin yanında yer almadığını, son 8 yıla bakıldığında görüleceğini
söyleyen Ünal, şöyle konuştu:
"Bunun gerekçelerini tartışabiliriz, diyebiliriz ki
Cumhuriyet Halk Partisi'nin Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı öyle
bir noktaya gelmiştir ki düşmanımın düşmanı dostumdur diye bakıyor. Bu durumda
AK Parti'ye ve Tayyip Erdoğan'a düşman olan bütün yapıları, CHP kendisine yakın
ve iş birliği içerisine girilebilir olarak görüyor ya da diğer bir seçenek
kalıyor geriye; CHP bu 8 yıllık söylem ve siyasal pozisyon analizine
baktığınızda, CHP'nin bu 8 yılını değerlendirirken, 2010'daki kaset
operasyonuyla birlikte Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları, Türkiye'ye dönük
yapılan operasyonların aparatı durumunda diyebilirsiniz. Başka bir seçenek
yok."
Muhalefetin demokrasideki önemine ve iktidara alternatif
olmasına dikkati çeken Ünal, şunları kaydetti:
"15 Temmuz FETÖ davaları sonuçlanacak ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidecek. Şu anda CHP, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'nin bu davaları bozması için bütün altlığını oluşturmuş durumda.
Darbeciler çok adil bir ortamda, şeffaf bir şekilde, kameraların önünde, bütün
insan hakları ve hukuk dikkate alınarak yargılanıyor mu? Soruyorsun bunu CHP
Genel Başkan Yardımcısı'na 'Evet yargılanıyor' diyor. 'Darbecilerle Türkiye
hesaplaşıyor mu', 'Evet, hesaplaşıyor' ama sen 'Türkiye'de mahkeme, adalet yok,
Türkiye'de hakimler iktidardan talimat alıyor' diyorsun. Peki bunları sen
söylediğin zaman ve bir de sözde adalet yürüyüşü ve Adalet Çalıştayı yapmışsın,
25 sayfalık bir rapor hazırlamışsın, bu hazırladığın raporda da bunları
söylüyorsun, yarın insan hakları mahkemesine bir FETÖ'cü avukat sadece senin
konuşmalarını götürüp dese ki 'Bu FETÖ yargılamalarının bozulması için buyurun
size bir altlık' dese, CHP'nin sadece bu söylemi bile Türkiye'nin FETÖ ile
hesaplaşmasını alt üst edebilecek durumda."
CHP'nin yoluna bu şekilde devam edemeyeceğini söyleyen
Ünal, "CHP'nin nasıl zemin kaybettiğini, marjinalleştiğini ve
HDP'lileştiğini önümüzdeki seçimlerde göreceğiz." dedi.
YORUMLAR