Şiddet, yaşamın
her alanında karşılaşılabilen, ülkemizde hatta dünyada giderek artan önemli bir
toplumsal sorun. Buna rağmen bu konuya dair farkındalık ise bir o kadar düşük.
Ülkemizde birçok kadın ve çocuk, ebeveynleri veya yakın çevreleri tarafından
şiddete maruz kalıyor. Kadının yaşı, sosyo-ekonomik düzeyi, eğitim durumu,
medeni hali ise şiddet mağduru olmasını veya olmamasını doğrudan etkiliyor. Yön
Koleji Okul Müdürü Sacide Hürriyet Şimşek, her ne kadar şiddetin uygulanmaması
için önlemler alınmaya çalışılıyor olsa da şiddeti ve şiddetin etkilerini
tamamen yok etmenin mümkün olmadığını söylüyor.
Duygusal travma
çabuk iyileşmez
Şimşek, her şeyden önce ‘şiddet’in doğru tanımlanması
gerektiğine dikkat çekiyor: “Özel ya da kamusal alanda meydana gelebilen,
kişinin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesi veya
acı çekmesine aynı zamanda kişiye bu nedenlerle yapılan baskı ya da
özgürlüğünün keyfi şekilde engellenmesine de neden olan fiziksel, cinsel,
psikolojik, sözlü ve ekonomik her türlü tutum ile davranış olarak
tanımlanabilir.” Şimşek, kadına yönelik şiddeti ise “Kadınlara kadın oldukları
için uygulanan, cinsiyete dayalı bir ayrımcılıkla kadının insani haklarının
ihlaline yol açan her türlü tutum ve davranıştır” diyor. “Şiddet mağduru
kadının çocuğu; bazen annesini korumaya çalışırken babası, bazen de babaya
kızan annenin öfkesini çıkarma ihtiyacına bağlı annesi tarafından şiddete maruz
kalmaktadır” diyen Şimşek, şöyle devam ediyor: “Şiddete maruz kalan kadınların
çocukları, büyük oranda önce şiddetin tanığı, sonra bu şiddetin mağduru ve
sonrasında uygulayanı olmaktadır. Bunun en önemli nedeni, çocuklarda şiddetin
neden olduğu duygusal travmaların, fiziksel yaralar kadar çabuk iyileşmiyor
olmasıdır.” Çocukların her türlü olumlu ve olumsuz davranışı öncelikle
ebeveyninden, sonra yakın çevresinden gözlemleyerek öğrendiğini belirten
Şimşek, “Aynı şekilde çocuk öğrendiği olumlu ya da olumsuz her türlü davranışı
da etrafındakilere uygulayarak öğrendiğini pekiştirir ve çevresindekilere
gösterir. Böylece çocuğun davranış döngüsü de başlamış olur. Yapılan
araştırmalar gösteriyor ki bugünün şiddet uygulayanları, dünün şiddet tanık ya
da mağdurlarıdır” diye konuşuyor.
Çocuklar her şeyin
tanığıdır
Çocukların yaşanan her olayı gördüğünü, duyduğunu, fark
ettiğini ve asla unutmadıklarını söyleyen Şimşek, evde şiddete maruz kalan
annelerin çocuklarının da şiddet mağduru olduğunu ifade ediyor. “Bu da çocuğun
hem şiddet tanığı hem de mağduru olduğunu bir kez daha göstermektedir. Fakat
şiddet her zaman fiziksel olmayabilir. Zaman zaman göz ardı edilse de duygusal,
psikolojik ve cinsel şiddet şeklinde karşımıza çıkmaktadır” diyen Şimşek, ev
içinde şiddete maruz kalan, tanık olan çocukların ortak özellik ve
davranışlarını şöyle sıralıyor: “Çevresine karşı güven duygusunda azalma ya da
yok olma. Tanık olduğu şiddetten dolayı kendini suçlama. Kendinden daha güçsüz
olduğunu düşündüğü kişilere bağırma ya da şiddet uygulama. Korku ve kaygı
düzeylerinde yükselme. Eve gitmek istememe, evden kaçma. Madde kullanımı,
bağımlılığı. İntihar eğilimi ve intihar etme. Fiziksel yakınlık kurduğu
güvendiği başka yetişkinlere aşırı bağlanma ile reddetme. Uykuda düzensizlik,
uyuyamama, sık sık kâbus görme. Davranışsal ve özellikle sosyo-duygusal
gelişimde gerilik. Düşük benlik saygısı. İletişim ve ilişki sorunları
yaşamaları…”
Erken müdahale
şart
Fiziksel, duygusal, psikolojik ya da cinsel açıdan
şiddete tanık olan çocuğun, fırsatını bulduğu her durumda kendinden daha zayıf
olduğunu düşündüğü kişilere şiddet uyguladığını belirten Şimşek, “Şiddet
mağduru olan kişilerin şiddet uygulama oranları şiddete maruz kalmayan kişilerin
oranına göre oldukça yüksektir” değerlendirmesinde bulunuyor. Şiddet mağduru
veya tanığı olmuş, duygusal hasar almış çocukların, benlik saygısını yeniden
yapılandırabilmek, olası anksiyete ve depresyon semptomlarını ortadan
kaldırabilmek adına ilgili uzman ve alanında yetkin psikologlardan destek
alınması gerektiğini söyleyen Şimşek, “Çocuklar bu konularda çok az yalan
söyler, onları dinlemek ve onlara inanmak çözüme kısa sürede gitmemizin
anahtarıdır. Çünkü erken müdahale ile şiddetin çocuğun yaşamında oluşturduğu
olumsuz etkileri silebilmek mümkündür” diyor.
YORUMLAR