Şiddet gören kadınların çocukları da şiddete yönelebilir

Şiddet gören kadınların çocukları da şiddete yönelebilir

Yön Koleji Okul Müdürü Sacide Hürriyet Şimşek, şiddete maruz kalan kadınların çocuklarının önce şiddetin tanığı, sonra bu şiddetin mağduru, ardından da uygulayanı olabileceğini söylüyor. Şimşek “Bunun en önemli nedeni, çocuklarda şiddetin neden olduğu duygusal travmaların, fiziksel yaralar kadar çabuk iyileşmiyor olmasıdır” diye konuşuyor..

20 Nisan 2018 - 03:02

Şiddet, yaşamın her alanında karşılaşılabilen, ülkemizde hatta dünyada giderek artan önemli bir toplumsal sorun. Buna rağmen bu konuya dair farkındalık ise bir o kadar düşük. Ülkemizde birçok kadın ve çocuk, ebeveynleri veya yakın çevreleri tarafından şiddete maruz kalıyor. Kadının yaşı, sosyo-ekonomik düzeyi, eğitim durumu, medeni hali ise şiddet mağduru olmasını veya olmamasını doğrudan etkiliyor. Yön Koleji Okul Müdürü Sacide Hürriyet Şimşek, her ne kadar şiddetin uygulanmaması için önlemler alınmaya çalışılıyor olsa da şiddeti ve şiddetin etkilerini tamamen yok etmenin mümkün olmadığını söylüyor.

 

Duygusal travma çabuk iyileşmez

Şimşek, her şeyden önce ‘şiddet’in doğru tanımlanması gerektiğine dikkat çekiyor: “Özel ya da kamusal alanda meydana gelebilen, kişinin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesi veya acı çekmesine aynı zamanda kişiye bu nedenlerle yapılan baskı ya da özgürlüğünün keyfi şekilde engellenmesine de neden olan fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü ve ekonomik her türlü tutum ile davranış olarak tanımlanabilir.” Şimşek, kadına yönelik şiddeti ise “Kadınlara kadın oldukları için uygulanan, cinsiyete dayalı bir ayrımcılıkla kadının insani haklarının ihlaline yol açan her türlü tutum ve davranıştır” diyor. “Şiddet mağduru kadının çocuğu; bazen annesini korumaya çalışırken babası, bazen de babaya kızan annenin öfkesini çıkarma ihtiyacına bağlı annesi tarafından şiddete maruz kalmaktadır” diyen Şimşek, şöyle devam ediyor: “Şiddete maruz kalan kadınların çocukları, büyük oranda önce şiddetin tanığı, sonra bu şiddetin mağduru ve sonrasında uygulayanı olmaktadır. Bunun en önemli nedeni, çocuklarda şiddetin neden olduğu duygusal travmaların, fiziksel yaralar kadar çabuk iyileşmiyor olmasıdır.” Çocukların her türlü olumlu ve olumsuz davranışı öncelikle ebeveyninden, sonra yakın çevresinden gözlemleyerek öğrendiğini belirten Şimşek, “Aynı şekilde çocuk öğrendiği olumlu ya da olumsuz her türlü davranışı da etrafındakilere uygulayarak öğrendiğini pekiştirir ve çevresindekilere gösterir. Böylece çocuğun davranış döngüsü de başlamış olur. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bugünün şiddet uygulayanları, dünün şiddet tanık ya da mağdurlarıdır” diye konuşuyor.

 

Çocuklar her şeyin tanığıdır

Çocukların yaşanan her olayı gördüğünü, duyduğunu, fark ettiğini ve asla unutmadıklarını söyleyen Şimşek, evde şiddete maruz kalan annelerin çocuklarının da şiddet mağduru olduğunu ifade ediyor. “Bu da çocuğun hem şiddet tanığı hem de mağduru olduğunu bir kez daha göstermektedir. Fakat şiddet her zaman fiziksel olmayabilir. Zaman zaman göz ardı edilse de duygusal, psikolojik ve cinsel şiddet şeklinde karşımıza çıkmaktadır” diyen Şimşek, ev içinde şiddete maruz kalan, tanık olan çocukların ortak özellik ve davranışlarını şöyle sıralıyor: “Çevresine karşı güven duygusunda azalma ya da yok olma. Tanık olduğu şiddetten dolayı kendini suçlama. Kendinden daha güçsüz olduğunu düşündüğü kişilere bağırma ya da şiddet uygulama. Korku ve kaygı düzeylerinde yükselme. Eve gitmek istememe, evden kaçma. Madde kullanımı, bağımlılığı. İntihar eğilimi ve intihar etme. Fiziksel yakınlık kurduğu güvendiği başka yetişkinlere aşırı bağlanma ile reddetme. Uykuda düzensizlik, uyuyamama, sık sık kâbus görme. Davranışsal ve özellikle sosyo-duygusal gelişimde gerilik. Düşük benlik saygısı. İletişim ve ilişki sorunları yaşamaları…”

 

Erken müdahale şart

Fiziksel, duygusal, psikolojik ya da cinsel açıdan şiddete tanık olan çocuğun, fırsatını bulduğu her durumda kendinden daha zayıf olduğunu düşündüğü kişilere şiddet uyguladığını belirten Şimşek, “Şiddet mağduru olan kişilerin şiddet uygulama oranları şiddete maruz kalmayan kişilerin oranına göre oldukça yüksektir” değerlendirmesinde bulunuyor. Şiddet mağduru veya tanığı olmuş, duygusal hasar almış çocukların, benlik saygısını yeniden yapılandırabilmek, olası anksiyete ve depresyon semptomlarını ortadan kaldırabilmek adına ilgili uzman ve alanında yetkin psikologlardan destek alınması gerektiğini söyleyen Şimşek, “Çocuklar bu konularda çok az yalan söyler, onları dinlemek ve onlara inanmak çözüme kısa sürede gitmemizin anahtarıdır. Çünkü erken müdahale ile şiddetin çocuğun yaşamında oluşturduğu olumsuz etkileri silebilmek mümkündür” diyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x