Aslında öksürük, balgam gibi belirtileri olan
KOAH, ancak hareket etmeyi engelleyecek kadar nefes darlığı hissedildiğinde
önemseniyor. Oysa akciğerlerin en büyük hasarı ilk 5 yıl içerisinde aldığını
belirten Acıbadem Taksim Hastanesi Göğüs
Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Öner Dikensoy, “Bu yüzden sigaraya hiç
başlamamak ya da ilk başlanıldığı sıralarda bırakmak, KOAH’ın önlenmesinde çok
önemli” diye konuşuyor.
Ülkemizde
yetişkin nüfusun yüzde 15-20’sini etkileyen KOAH, kronik hastalıklar içerisinde
en çok hastaneye yatış sebebi. Şu anda dünyada en sık görülen 4. ölüm sebebi
olan KOAH’ın 2020 yılında 3’üncü sıraya yükselmesi bekleniyor. Öte yandan tedavi
edilen ve önlenebilir bir hastalık olan KOAH’ın göz ardı edilen en önemli
özelliği; henüz sigaraya başlanan ilk yıllarda akciğerlerde büyük hasarlar
meydana getirmesi. Ancak kişiye yansımasının daha geç olduğunu söyleyen Prof.
Dr. Öner Dikensoy, 40’lı yaşlardan sonra şikayetlerin arttığından bahsediyor. O
yaşa kadar kişinin öksürük, balgam gibi belirtileri olsa da önemsemediğini belirten
Prof. Dr. Öner Dikensoy, “Sigara içen kişi, uzun bir süre 40-45 yaşına kadar
bir sıkıntı yaşamadığı için hiç yaşamayacağını düşünerek bırakmak istemiyor”
şeklinde konuşuyor. Prof. Dr. Öner Dikensoy, KOAH’ta erken tanının önemine
dikkat çekerek, “40 yaşın üzerinde sigara içen herkesin muhakkak solunum fonksiyon
testi yaptırması lazım” uyarısında da bulunuyor.
İlk adım sigarayı
bırakmak
KOAH’ta
hastalık hangi evrede olursa olsun, tedavide ilk yapılması gereken şey sigarayı
bırakmak. Çünkü yapılan bütün çalışmalar gösteriyor ki kişi hangi tedaviyi
alırsa alsın, sigara içmeye devam ettikçe akciğer fonksiyonlarındaki azalma
bütün hızıyla devam ediyor. Oysa KOAH geçmişi olan kişi, sigarayı bıraktığı
andan itibaren akciğer fonksiyonlarındaki düşüş hızı yarı yarıya iniyor.
KOAH’lı bir kişide 50-100 ml gibi bir akciğer kapasitesinin bile son derece
önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Öner Dikensoy, sigarayı bırakmanın KOAH’lı
hastalarda yaşam kalitesini yükseltecek en önemli etken olduğunu söylüyor. Sigarayı
bırakmanın bir diğer faydası ise; hava yolu darlığı olan KOAH’lı hastalarda
sigaranın yaptığı bazı etkilere karşı... Örneğin aşırı balgam dediğimiz mukus
salgılaması, sigarayı bırakan kişilerde bir süre sonra azalıyor. Azalma olduğu
için akciğerdeki o mukusa bağlı tıkanıklık da böylece azalmış oluyor.
Düzenli grip aşısı şart
KOAH’lı
hastaların yaşam kalitesini artırmada aşılama çok önemli. Prof. Dr. Öner
Dikensoy, KOAH hastalarının, özellikle kış dönemlerinde viral enfeksiyonlar
sebebiyle sık sık hastaneye yatmak zorunda kaldıklarını belirterek, “KOAH’lı
hastalarda basit bir viral enfeksiyon bile tablonun ağırlaşmasına, bazen
hastanın yoğun bakımlık olmasına sebep olabiliyor” diyor. KOAH hastalarını
özellikle gribe karşı uyaran Prof. Dr. Öner Dikensoy, gripten korunmak için düzenli
olarak aşı yaptırmanın önemli olduğunu dile getiriyor. Zamanlaması konusunda “Ekimin
ilk haftasından önce yaptırılmalı. Fakat grip salgınının Nisan ayına kadar
devam ettiği düşünülürse hala vakit var” diyen Prof. Dr. Öner Dikensoy, düzenli
olarak her yıl yaptırılan aşının koruyucu etkisinin daha fazla olduğunun altını
çiziyor.
Bu tedavi yaşam
kalitesini artırıyor
Özellikle
orta ve ileri derecedeki KOAH’lı hastalarda, nefes darlığından dolayı daha az
hareket etme ve evde kalma isteği görülebiliyor. Bu davranışın nefes darlığı
hissini ve kaslarda zayıflamayı artıracağını belirten Prof. Dr. Öner Dikensoy,
bu tür hastalarda ‘pulmoner rehabilitasyon’ denen bir tedavi şekli
uygulanabileceğinden bahsediyor: “Pulmoner rehabilitasyon, kişinin solunum kalitesini
artırmaya yönelik bir tedavi programı. Kişiye doğru nefes alışkanlıkları
kazandırılarak, daha iyi nefes alıp vermeleri amaçlanıyor. Ayrıca yürüyüş,
aerobik, ağırlık kaldırma gibi egzersizlerle zayıflayan kaslar güçlendiriliyor.”
Pulmoner
rehabilitasyonun bir diğer ayağı ise; doğru beslenme. KOAH’lı hastaların
beslenmesinin düzenlenmesi gerektiğini de söyleyen Prof. Dr. Öner Dikensoy, bunun nasıl
yapılabileceğini ise şöyle anlatıyor: “Günde 5-6 öğünden oluşan, 2 bin
kalorilik bir beslenme planı oluşturulmalı. Kişi sık ve az beslenmeli. Alacağı
kaloriyi de karbonhidrattan değil protein ve yağdan karşılamalı.”
YORUMLAR