“Şiir ifade tarzıdır”

“Şiir ifade tarzıdır”

Resim ve karikatürlerinin yanında birbirinden güzel ve anlamlı şiirlere imza atan Kahramanmaraşlı şair Ahmet İhsan Aslantürk, bütün sanat alanlarının birer ifade tarzı olduğunu söylüyor. Şiirin hayata bakış açısıyla doğru orantılı olduğunun altını çizen Aslantürk, “Sanatlar, meslekler bütün yapılan işler bir ifade tarzıdır. Yani bu ifade tarzları insanın elinde olmadan kendiliğinden ortaya çıkan bir şey. Şiir de öyle” diyor.

17 Ağustos 2015 - 12:48

Aslında o bir ressam. Aynı zamanda karikatürist. Ancak çok da iyi bir şair. Hatta mevcut şairlerin kelamını alt-üst edebilecek ifade gücüne sahip ama çoğu kimse onun şair yönünü bilmiyor. Çünkü o, “Piyasada mevcut olanlara baktığımda çok şair geçinenlerin arasında olmak istemiyorum” diyor. Onlar arasında olmak istemiyor.

Ahmet İhsan Aslantürk herkesin gözünde ressam. Öğrencilerinin de resim öğretmeni. Basın-yayın camiası ise onu yaptığı mizahi karikatürlerle, eleştiri çizgileriyle bilir. Ama o piyasadaki birçok şairi geride bırakacak ifade gücüne sahip olmasına rağmen arka planda durmayı tercih ediyor.

Resim ve karikatür alanının önemli isimlerinden olan ama şiirde arka planda kalmayı tercih eden Ahmet İhsan Aslantürk ile şiir üzerine konuştuk. Arka taraftaki Aslantürk’ü görmeye ve göstermeye çalıştık. Ressam Aslantürk ile oturduğumuz masadan, şair Aslantürk’ün şiir üzerine verdiği cevaplarla ayrıldık. İşte şair Aslantürk’ün bilinmeyen ya da çok az bilinen şair tarafı…

 

Kaç yıldır şiir yazıyorsunuz?

Ben ortaokuldan beri şiir yazıyorum. Ama yazdığım şiirlerimin hepsini ortaya koymuyorum. Çok nadir yazdığımı söyleyebilirim. Ayrıca Bahaettin Karakoç’un Dolunay Dergisi’nin kadrosu arasındaydım. Çeşitli gazete ve dergilerde de yayınlanıyor şiirlerim.

 

Siz aslında ressamsınız. Şair tarafınızla çok da fazla bilinmiyorsunuz. Neden şair yönünüzle çok fazla tanınmıyorsunuz? Bunu özel mi yapıyorsunuz? Bilinmek mi istemiyorsunuz?

Piyasada mevcut olanlara da baktığımda çok şair geçinenlerin arasında olmak istemiyorum.

 

Sizin bakış açınızla şiir nasıl bir şey?

Sanatlar, meslekler bütün yapılan işler bir ifade tarzıdır. Yani bu ifade tarzları insanın elinde olmadan kendiliğinden ortaya çıkan bir şey. Şiir de öyle.

 

Peki resim sizin kendinizi ifade etmenize yetmiyor muydu? Şiiri de eklediniz?

Cenab-ı Hakk’ın bazı insanlara bahşettiği bazı özellikler var. Sanatla veya diğer mesleklerle ilgili yetenekler kendiliğinden ortaya çıkar. Bunun zorlaması olmaz. Bir ifade tarzıdır.

 

Sizin resimlerinize baktığımız zaman ifadede herhangi bir aksaklık yok. Ekstra tek sözcüğe gerek bile yok. Resminiz kendisini gayet net anlatıyor. Peki ne eksikti de şiire bir yöneliş oldu. İfade tarzında farklılığa gittiniz?

Ressamlık yönüm de vardır. Doğrudur o biraz daha ağır basıyor. Ben aslında kendimi biraz da ‘Çizer’ olarak ifade ediyorum. Yani kendimi çizgi sanatçısı olarak ifade edebilirim. Aslında resimde de desen, çizgi çok önemli. Bunun yanı sıra resimlerimde ifade edemediğim şeyleri biraz daha mizaha katan yönümle karikatüre dönüştürerek ifade ediyorum. Yani resim de var, karikatür de var, şiir de var. Bunların da ötesinde ortaya koyduğum vecizelerim de var. Elimde değil. Bunlar kendiliğinden çıkıyor. Şiire yönelişimin sebebi içimden gelen coşkudur. Bu şekilde bir soru da pek doğru değil aslında. Bir arıya ‘Neden bal yapıyorsun?’ gibi bir şey bu.

 

Bal arılarının hepsi bal yapar ama her arı bal yapamaz. Onun için soruyorum.

Aslında şiiri yazmak değil de şiirin yaşanması olarak düşünüyorum ben. O içinizdeki hali ister istemez ifade etmek istiyorsunuz. Bu kez satırlar, mısralar, kafiyeler devreye giriyor.

 

Hangi şiir türünü ve tarzını daha çok benimsiyorsunuz?

Daha önceki şiir çalışmalarımda serbest çalıştıklarım da var. Kafiye, ritim ve uyumun da kendini hissettirdiği şiirlerim daha ağır basıyor. Önceki şiirlerimde daha ziyade içinde bulunduğumuz memleketin hali ya da çevremdeki insanlara karşı eleştiri dozu yüksek, suçlayacak veya onların açıklarını ortaya koyacak şekilde hicviye türünde ifade ederken daha sonra bu yönümü bıraktım. Hayatı daha güzel yorumlamam gerektiğini fark ettim.

 

‘Kim ve Ne’sin’ ve ‘Güzel’ şiirlerinize baktığımızda tasavvuf ağırlıklı. ‘Panaroma’ şiiriniz ise hiciv. Her tarzda yazıyorsunuz galiba?

Önceki şiirlerimde ortamla ilgili eleştirilerin, hicviyenin yanında, romantik şiirlerim de var. Sonrakiler dervişliğe kaçan şiirler. Mesela ‘Aradığım’ şiirim. İnsan hayatı boyunca bir arayış içerisinde. Zaten ifadesi de arayışın bir ifadesi olarak ortaya çıkar.

 

O tarzdan neden vazgeçtiniz?

Bunlar hayata bakışla ilgili bir şey. Kendimi dışardan bir yabancı gibi gözledim ve baktım. Ben bulunduğum ortama ne katıyorum, ‘Benim özelliğim ne?’ diye düşündüm. Yani oradan ayrıldığım zaman orada kalanlar için benim bir hayrım, bir faydam dokundu mu? Yoksa bir moral bozukluğu, bir sıkıntı da ben mi attım? Günümüzde herkes birbirini suçluyor, karalıyor. Hep yıkıcı eleştiriler var. Hep suçlamalar var. Bu herkesin yaptığı, kalabalıkların rahatlıkla yakalandığı bir hastalık bu. Çözüm üretmeden karalayıp batırmak, yok etmek. O zaman bulunduğum yere ümit ve sevinç götürmeliyim dedim. O zaman da bulunduğum yerde bir hayat belirtisinin olması gerekiyordu. İmanımın gereğinin bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü gelen peygamberler veya diğer Allah dostları da insanların hayatlarına güzel katkılar bulunmaya, bulundukları ortamı güzelleştirmeye, insanları daha verimli hâle getirmeye çalışmışlar. Bu biraz önce de söylediğim gibi hayata bakışla ilgi bir şey. Bir Allah dostunun söylediği gibi ‘Güzel bakan güzel görür. Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.’ ‘Güzel’ şiirimde de bu ifadeyi ortaya koydum herhalde. Önceki şiirlerde biraz daha bireysel, biraz daha ferdi şeyler söz konusu iken sonraki şiirlerimde daha kucaklayıcı, daha sevgi dolu bir ifade tarzım olsun istedim.

 

En sevdiğiniz şiiriniz hangisi?

Aslında bütün bu ortaya konan eserler insanın bebeği gibidir. Çocuklar arasında da ayrım olmaz. Ama Kim ve Ne’sin şiirim diğerlerine göre daha ağır basıyor tabi. Benim için çok özel bir şiir. Benden bir şiir seçecek olsanız bu şiir hakikaten tavsiye de ederim.

 

Neden peki? Bu şiiri özel kılan sebep nedir?

Sanırım var oluş programımın, içinde bulunduğum halin bir ifadesi gibi geliyor bana.  

 

Bir şiir nasıl olmalı sizce? Birisine şair diyebilmek için hangi kriterler lazım?

Bu konuda şöyle olmalı dediğiniz zaman bu bir dayatma olur, sınırlama olur. Çünkü ben kendi bakış açıma göre değerlendiririm. Halbuki Allah (cc) her insanı farklı bilgi ve yeteneklerle yaratmış. Bu farklılıkların bir zenginlik olduğunu düşünüyorum. Bir şeyi diğerleri arasından tercih ederken, tercih ettiğimiz şey diğerlerinden üstün manasına gelmiyor. O size uygun olduğu için, size hitap ettiği için onu seçiyorsunuz. Yani kriter ‘Bana göre’ şeklinde olduğunda biraz adaletsizlik yapmış oluruz gibime geliyor. Mesela ressamlığım itibariyle resim dünyasına baktığımda yüzlerce, binlerce ressam var. Ama bunların içerisinde sanat dünyasında gerçekten kabul edilmiş çok büyük isimler bulunuyor. Ama bunlar çizgi olarak hepsi birbirinden farklı.

 

Ama illa ki bir kriter de vardır.

Tabi bazı şarkılara konu olmuş güftelere de baktığımızda saçma sapan, yüzeysel, tutarsız çok şeyler de piyasada mevcut.

 

İşte o ayrım neyde gizli sizce?

Şiirde ruhun olmaması şeklinde görüyorum ben. O ruh olmadığı zaman ne yaparsanız yapın boş.

 

Siz hangi şairleri kendinize yakın buluyorsunuz?

Necip Fazıl’ı şiir olarak ruh dünyama daha yakın buluyorum. Şiirdeki o manevi havayı daha kuvvetli hissediyorum. Tabi diğer şairlerin de kendi içerisinde bir tutarlılığı var. Bunu inkar etmiyorum. Yunus Emre ayrı bir güzellik, Mevlana ayrı bir güzellik. O yüzden illa şu kalıplar diye düşüncem yok.

 

Necip Fazıl’a olan yakın ilginiz tasavvufa olan yakınlığınızdan kaynaklanan bir sebep mi? Hangi sebepten Necip Fazıl’ı daha yakın buluyorsunuz?

Ben Necip Fazıl’ı da her şeyiyle değil bazı şeyleriyle kabul ediyorum. Öyle bir hayranlığım yok. Benim sanat camiası da dahil olmak üzere tek hayran olduğum kişi Allah Resulü (sav). Çünkü O’nun ifadelerinden, sözlerinden, davranışlarına, hayata bakışına varıncaya kadar ortaya koyduğu şeyleri olağanüstü buluyorum, kucaklayıcı buluyorum, evrensel buluyorum. Özellikle ötekileştirici, uzaklaştırıcı, bölücü, ayırıcı şeylerden uzak durmaya çalışıyorum. Bu tür insanlar arasında bulunmak da bana üzüntü veriyor.

 

Şiir yazmak isteyenlere neler söylersiniz?

Herkes resim yapabilir, herkes şiir yazabilir. Ama hakiki manasa hakkını vererek ortaya koyulan şeyler farklıdır. O da erbabınca bilinir.

 

Onun için de istemek mi lazım?

İstemek yetmiyor. İçinizden kaynayıp gelmesi lazım. Bu biraz da çilesini çekmek gibi. Dostlarına, çevrene anlatamadığın şeyleri kağıtla, kalemle, çizgiyle paylaşıyorsun. Sırrınızı kağıda döküyor gibi. İnsanlara şunu yap, bunu yap demekle olmuyor. Zaten içinden gelen kendiliğinden ortaya koyuyor. NARİN DEMİRCİ

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x