İlk olarak Kahramanmaraş şehir merkezinde teşkilatlanmaya
başlayan AKMOD, zamanla en kırsaldaki mahallelere kadar ulaştı. Büyük Marmara
depreminden sonra kurulan ve zamanla diğer depremlerden ders çıkaran bu sıra
dışı oluşum, birinci dereceden deprem kuşağında olan Kahramanmaraş için hayati
önem taşıyor. AKMOD nedir? Ne iş yapar? Kimlerden oluşur? Bizzat kurucu başkanı
olduğu Cahit Küçükönder’den dinledik. Cahit Bey o kadar güzel anlattı ki ben de
bir AKMOD gönüllüsü olmaya karar verdi. Eminim siz de okuyunca aynı fikre sahip
olacaksınız. İşte Arama Kurtarma Moral Destek Birim Başkanı Cahit Küçükönder
ile sizler için yaptığımız dolu dolu röportajımız… Okumakta fayda var benden
söylemesi!
AKMOD ne zaman
kuruldu?
Arama Kurtarma Moral Destek Biriminin (AKMOD) kuruluşu 2007
yılına dayanıyor. O zamanlar büyükşehir değildik. Belediye Meclis kararıyla Arama
Kurtarma Moral Destek Ekibi olarak 13 kişi ile kuruldu. İlk eğitimini İzmit'te
aldı. Sonra Yalova ve İstanbul'da eğitimler aldı. Ben kendim de orada bizzat
AKMOD'un kurucusu olarak eğitimlere katıldım.
Ne amaçla kuruldu?
Hangi görevler için hazır tutuluyor?
Marmara depreminin acıları daha devam ediyordu. 2007 yılında
Yalova'da 17 tane arama kurtarma derneğinin kurulduğunu gördük. Orada insanlar o
kadar duyarlı hale gelmişti ki depremle ilgili mahallelerde bile Mahalle Afet Gönüllüleri
(MAG) adı altında teşkilatlar kurulmuşlardı. İstanbul'un yine birçok yerlerinde
Mahalle Afet Gönüllüleri teşkilatı kurulmuştu. Tabii deprem ülkemizin bir
gerçeği. Türkiye'nin neredeyse dörtte üçü bir derece deprem kuşağı.
Kahramanmaraş ilimiz de birinci derece deprem kuşağında; Doğu Anadolu fay hattı
deprem kuşağında! Şehrimizin özellikle Güney ve Güneydoğu kesimleri, Doğu
Anadolu Fayına yakın. Biz, bu düşünceden hareketle depremle ilgili kısa vadede
ve uzun vadede neler yapabiliriz, diye düşündük. En büyük kurtarma
faaliyetlerini ilk 24 saat içerisinde ve o yöredeki insanların organize olması
ile başladığını İzmit'teki Marmara depremindeki çalışmalardan gördük. Ve AKMOD 13
kişi ile kuruldu. İşte yaz-kış dağcılık faaliyetleri, arama kurtarma, disiplin,
moral-motivasyon eğitimleri düzenli olarak yapılarak tüm kamu kurum ve
kuruluşlarının desteğiyle devam etti. Şu anda da Büyükşehir Belediyemizin Meclisi'nde
yönetmeliği onaylandı. İtfaiye Gönüllüleri Yönetmeliği de onaylandı. Büyükşehir
belediye başkanımız Sayın Fatih Mehmet Erkoç da çok büyük destek veriyor; AKMOD
Projesine!
AKMOD gönüllü
ekipleri nasıl çalışıyor?
AKMOD, belki de dünyaya model olabilecek bir proje! Çünkü bir
afet bölgesinde yüzlerce insan organize olamazlarsa hiçbir şey yapamazlar. Ama eğer
organize olabilirlerse 6 kişilik bir grup, bir Arama Kurtarma Ekibi, çok şey
yapar. En az 6 kişilik olmalı diyoruz bir başkanı var, enkaz içerisine girecek
görevlisi var, malzeme sorumlusu var. Olay yerinde hangi malzemeyi nasıl
kullanacağını bilen bunun eğitimini almış insanlar var. Dolayısıyla 6 kişi ile
olan bir Kurtarma Ekibi oluşturulur. Düşünün bir enkaz var 60 kişi var ama
organize olamıyorlar. Hiçbir şey yapamıyorlar; ama AKMOD gibi arama moral
destek ekibi bünyesinde eğitimini almış altışar kişilik gruplar halinde 60
kişiden 10 tane Kurtarma Ekibi oluşur. İşte bu ekiplerden birisi dinlenir,
birisi çalışır. Sonra dinlenen ile çalışan yer değişir. 3 tane 6 kişilik ekip
24 saat esasına göre bir enkazda gün boyu çalışma yapar. Çünkü deprem
bölgelerinde deprem sonrası çalışmalar gece gündüz aralıksız devam ediyor. Düşünün
orada kurtarılmayı bekleyen insanlar var. Belki bunların içerisinde sağ olanlar
var. Ne kadar çabuk ulaşılır ve kazazede ne kadar çabuk çıkarılıp sağlık
ekiplerine teslim edilirse o kadar başarılı olunur. Yani basit bir yaralanma
kangrene dönüşebilir. Buna geç müdahale olunursa uzuv kayıplarına neden
olabilir. Mesela kolu kesilebilir, ayağı kesilebilir kangrenden dolayı!
AKMOD hangi
depremlerde görev aldı?
Marmara depreminde ülkemiz çok büyük bir sınavdan geçti.
Aylar sürdü bu enkazlarının kaldırılması… Aylarca enkazları kaldırılmayı
bekledi; ama Van depreminde bir hafta içerisinde enkazlarının tamamı kaldırıldı.
Biz, Van depremine gittik. Kahramanmaraş İtfaiyesi olarak 42 kişiydik. O zaman
buradan oraya giden 7 kişi itfaiyeci, 35 kişi eğitimli AKMOD gönüllüsü
arkadaşlar olmak üzere 42 kişiydik. Deprem pazar günü 3 sularında olmuştu. Biz hemen
yarım saat içinde hareket ettik. Oraya Van Erciş’e ilk ulaşan en kalabalık
ekiplerden biriydik. Yani ilk ulaşan dördüncü ya da beşinci ekip idik. Birçok ilin
ekibi 4 kişi veya 5 kişi gelmişti. Mesela İstanbul Büyükşehir'in ekibi yanlış
hatırlamıyorsam 39 kişiydi. Ankara'nın ekibi 35 kişiydi. Biz, AKMOD Gönüllüleri
ve İtfaiyesi olarak 42 kişiyle orada çok büyük çalışmalara imza attık. İşte depremde
5 katlı bir bina çökmüş, 27 saat boyunca bir anne ve kızı enkazın altında
kalmıştı. Annenin ayağında kırıklar var, kaval kemikleri tamamen kırılmış. Hemen
yanı başında 5 yaşında kızı… İkisi de canlı enkazın içerisinde! Biz, 4,5 saatlik
bir çalışma sonrası anne ile kızını sağ olarak enkazdan çıkarttık. 112
ekiplerine teslim ettik. Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakanımızdı. Van'da
koşullar çok fazla elverişli değildi. Çünkü artçı depremler oluyordu. Acil durumda
olan veya durumu ciddiyet arz eden hastalar başka illere nakliye ediliyordu. Bu
kurtardığımız kadın Pınar ışık ve kızı Hiranur Işık kazazedelerin durumundan
haberdar olmuş hemen kendi özel hava aracını göndererek o kadının Ankara'ya
intikalini sağlamıştı. Ve bize sonradan ulaşan bilgi ile tam zamanında
hastaneye yetiştiği oldu. Ciddi manada zamanla yarışılmış, bu kadının
kurtarılması için! Eğer birkaç saat geç çıkarılsaydı yada hemen Ankara'ya tam
teşekküllü bir hastaneye ameliyata alınmasaymış kadının iki ayağı da kangrenden
gidiyormuş. Tabii sadece o değil; bir hafta boyunca 15 tane de ceset çıkardık. Hep
şunu diyoruz: Depremlerde binalar öldürür. Deprem öldürmüyor. İşte 5 tane yan
yana apartman var: Ortasındaki ya da yanındaki bir tane bina çökmüş diğer 4
tanesi ayakta. Bir sokakta 10 tane apartman var: Birisi çökmüş diğerleri ayakta.
İşte burada kentsel dönüşümün de önemi ortaya çıkıyor. Devletimizin yapmış
olduğu bu proje gerçekten sıra dışı bir çalışma! Müteahhitlerimize çok büyük
görevler düşüyor. Demirini, çimentosunu, betonunun kalitesini, o deprem hatıllarını
birebir yapmalarını rica ediyoruz.
AKMOD bu kadar geniş
gönüllü kitlesine nasıl ulaştı? Finansmanı nereden sağlanıyor?
Biz Marmara depreminden sonra kurulmuş bir ekibiz. 2007'de
Meclis kararıyla kurulduk. Ama son 12 yıl içerisinde özellikle Büyükşehir
olduktan sonra AKMOD çalışmaları bütün kırsal mahallelere de yayılmaya başladı.
Burada ben özellikle bütün kamu kurum ve kuruluşlarına başta Milli Eğitim
Müdürlüğümüz olmak üzere; Gençlik Spor İl Müdürlüğümüze, tüm kuruluşlarımıza
teşekkür ediyorum. Ve hepsi duyarlı. Bizimle el ele veriyorlar. Burada öncülüğü
Büyükşehir belediyemiz yapıyor. Tüm finansmanını Büyükşehir Belediyemiz karşılıyor.
İşte eğitim, donanım, malzeme tedariki gibi konularda bütçeyi Büyükşehir Belediyemiz
karşılıyor. Zaten tüzüğünde de öyle geçiyor: Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde
tüm kamu kurum ve kuruluşları ile halkımızın katılımıyla oluşan bir oluşum AKMOD.
Olağanüstü durumlarda, bir afet durumunda, bir acil durumda hareket edebilen ve
bütün bu arama kurtarma çalışmaları sırasında konaklaması, iaşesi hatta ulaşımı
Büyükşehir Belediyemizce karşılanan bir oluşum.
AKMOD sadece
depremler için mi var?
AKMOD olarak biz sadece depremleri değil; aynı zamanda orman
yangınlarına işte kırsaldaki bağ bahçe yangınlarına da müdahale ediyoruz. Bir mesaj
atmamızda hemen en yakındaki görevliler olay yerine intikal ediyorlar. Zaten profesyonel
ekiplerin yapacağı bir çalışma bu arama kurtarma çalışmaları! Ama AKMOD gönülleri
de profesyonel ekiplere yardımcı oluyorlar.
AKMOD yalnız çalışan
bir oluşum mu yoksa doğal afetlerde AFAD ile entegre çalışıyor mu?
AFAD, bir afet anında kriz merkezini yönetiyor. AKMOD Gönüllülerinin
tamamı afet anında AFAD'ın emrine giriyor. Bir nevi takviye birlik oluyor. Düşünün
Marmara depremi sonrası Yalova'da 17 tane arama kurtarma derneği kuruldu. Bir
ilde 17 tane arama kurtarma derneği olur mu? Maraş'ta ne kadar var? Bir elin
parmakları kadar bile yok. Çünkü böyle bir şey yaşamadı. Biz hep şunu söylüyoruz:
İnşallah bu doğal afetler hiç olmaz da bu AKMOD gereksiz bir ekip olarak kalır.
Gerek kalmaz böyle bir ekibe; ama lüzum olduğunda da insanların organize
olabilmesi lazım. Kimin neyi, nerede, nasıl yapacağını bilmesi lazım. Böyle
dağınık kuru kalabalık gibi değil de organize olabilen, işte biri çalışırken
diğeri dinlenen, sonra görevi devralan eğitimli ekipler olsun istiyoruz.
AKMOD’un gönüllü
varlığı ne kadar?
Dünyada şu anda gönüllü itfaiyecilik diye bir şey var.
Avrupa'da Amerika'da her 100 itfaiyecinin 70'i gönüllü. AKMOD aynı zamanda bir
gönüllü itfaiyecilik projesi yani yangınlara müdahale ediyor. Kırsalda anız yangınlarına,
orman yangınlarına müdahale ediyor. Biz AKMOD gönüllülerine; “Sıradışı bir ekip”
diyoruz. Şu an gönüllü sayımız 5 bini aştı. Tüm muhtarlarımızla işbirliği
halindeyiz. Muhtarlarımıza su tankeri dağıttık. Geçen sene 50 tane itfaiye
şubelerimizden uzak kırsalda nüfus yoğunluğu fazla olan muhtarlıklara öncelik
vererek böyle bir adım attık. Bu sene yine 50 tane daha dağıtacağız. Her yıl
böyle su tankeri dağıtarak bütün mahallelerimize ulaşacağız. Oralarda gönüllü
itfaiyeciler oluşturuyoruz. Arama kurtarma gönüllüleri oluşturuyoruz. Bu yıl da
ihalesini yaptık: İlimizin Türkoğlu, Narlı, Pazarcık ve şehrin güneydeki
kırsaldaki mahalleler başta olmak üzere içerisinde kazma, kürek, manivela,
demir makas ve balyoz gibi materyallerin bulunduğu deprem sandığı projemiz var.
Çünkü Marmara depreminde bir kadıncağızın ayağına bir demir saplanmıştı.
Saatlerce bir demir makası olmadığı için saatlerce o kadın orada kurtarılmayı
beklemişti. Biliyorsunuz Marmara depremi çok yıkıcı olmuştu. Demir çok geç geç
kesildiği için o kadının ayağı kesilmek zorunda kalmıştı. Orada basit bir demir
makası belki o kadının ayağını kurtaracaktı. Biz, bu düşünceden de hareketle şu
anda kırsaldaki 200 tane mahallemize deprem sandıkları dağıtacağız; ihalesi
yapıldı bunların.
AKMOD gönüllülerinin şehirde
dağılımı nasıl?
Şu anda şehir merkezinde 90 mahallemiz var. Bizim bu 90
mahallenin tamamında 12'şer kişilik ekip yedikleri ile beraber oluşmuş durumda.
Tüm elemanların kimlik bilgileri, adresi, telefonu, kan grubuna kadar bizde
mevcut. Bunların bir de yedekleri var. Yani her mahallede iki tane kurtarma
ekibimiz var, İki tane de onların yedekleri var. Ayrıca bütün kırsal
mahallelerimizde muhtarlarımızla toplantılar yaptık. İşte geçtiğimiz iki ay
öncesinde, geçen sene de yapmıştık, bu toplantılarda muhtarlarımıza projemizden
bahsederek kırsal mahallelerimizde de AKMOD Gönüllüleri teşkilatlanması
oluşturmak istiyoruz. Çünkü orada bir göçük veya yangın ya da deprem anında
çökme olursa; buradaki ekiplerin çıkıp varıncaya kadar oradaki ekiplerin ilk
müdahaleyi yapması açısından çok önemli. İhalesini yaptık 200 tane deprem
sandıklarını da göndereceğiz. Tabii bunun için zemini sağlam olan yerlerden
ziyade riskli olan bölgelere kırsal mahallelere bu sandıkları göndereceğiz. 200
tane mahallede kurtarma ekibi oluşacak. Bizim şu anda bütün şehir merkezinde
bütün mahallelerde ekiplerimiz var. Aynı şekilde kırsal kesimde de ekiplerimiz var;
ama 200 tanesi malzemeli ekip olacak. Ben vatandaşlarımızdan bu konuda hassas
davranıp; AKMOD Gönüllüsü olmaya davet ediyorum.
Peki, AKMOD ile
entegre çalışan Su Altı Timleri nasıl ortaya çıktı?
Bizim Sualtı ekibimiz Büyükşehir olmadan önce yani
2011-2012’li yıllarda dört kişilik bir ekipti. Bunlar itfaiyeci ekipler. İşte itfaiye
amiri var içerisinde; itfaiye çavuşu var, itfaiye eri var. İlimizde her yıl
ortalama 10 ile 15 arasında boğulma vakası oluşuyor. Tabii dört kişilik bir
ekip olunca itfaiyemiz de 7/24 esasına göre çalıştığından yetersiz kalıyordu. Bu
4 kişilik ekip kurulmadan önce de Kahramanmaraş'ta boğulma vakası olduğunda
Mersin'den, Antalya'dan dalgıç ekibi olan yerlerden dalgıç talep ediliyordu.
Onların da gelmesi bir gün, bir buçuk gün sürebiliyordu. Dolayısıyla
kazazedenin yakınlarının acıları da her saat katlanıyordu.
Şu anki Su Altı Timi
kaç kişiden oluşuyor?
Biz, 4 kişilik dalgıç ekibimizle birçok olaya müdahale ettik.
Daha sonra bu sayımızı 6’ya çıkardık. 7 yaptık, 9 yaptık. 9 kişi olduğunda her
vardiyada 3 kişi vaka haberini alır almaz hemen dakikalar içerisinde olay
yerine hareket ediyordu. Tabi en yakın Kılavuzlu Barajımız 20 ile 25 dakika sürüyor.
Buradan hazırlanıp ekibin oraya ulaşması 25 dakikayı buluyor. Bir de olay
yerinin hemen yolun kenarında değil de daha içerilerde olduğu durumlar
olabiliyor. Dolayısıyla ekip aracı bırakıp vakanın olduğu yere yaya gittikleri
oluyor. Kahramanmaraş'ta şu anda 50'nin üzerinde irili ufaklı baraj ve göletler
var. Akarsularımız var. Kahramanmaraş ilimiz boğulmalar yönünden çok riskli. Şu
anda dalgıç sayımızı en son eklenen üç kişiyle 12 kişiye çıkarttık. Yani her vardiyada
4 tane dalgıcımız hazır bekliyor. Bunlardan bir kısmı 3 yıldız. Şu anda bayağı
tecrübeleri arttı. Diğer arkadaşlarımız geçtiğimiz hafta eğitimleriyle beraber
tek yıldızlarını aldılar. Önümüzdeki hafta bir grubumuz daha eğitime gidecek. Bunlar
her yıl derin deniz dalışı yapıyorlar. Profesyonel Türkiye Sualtı Federasyonuna
bağlı eğitim verebilen kurumlarda 40 metreye kadar dalış eğitimlerini alıyorlar.
Yıldızlarını alıyorlar. Burada da barajlarda ve akarsularda eski tecrübeli
dalgıçlarımız vasıtasıyla sürekli eğitimlerini yapıyorlar. Her an göreve hazır
vaziyette.
Kahramanmaraş’ta
boğulmalar ne derece? İnsanlar en çok hangi sebeplerle baraj, gölet veya
akarsulara giriyor?
Her yıl ortalama Kahramanmaraş'ta 10 ile 15 arasında boğulma
vakası gerçekleşiyor ki bunların büyük bir bölümü ya balık tutarken oluyor
veyahut ta serinlemek için yaz aylarında suya girilmesinden dolayı oluyor. Boğulanların
yaşları ise genelde 15 ile 25 yaş arası. Küçük çocuk kuyuya düşüyor veya su
kenarında suya düşüyor. Onlar küçük bir sayı teşkil ediyor; ama esas sayımızı
her yıl boğulan 10 ile 15 kişinin yaş ortalaması 15 ile 25 yaş arasında. Biz
her zaman yaz aylarında ailelerimize şunu söylüyoruz: Çocuklarımıza sahip
çıkalım. Kesinlikle Büyükşehir Belediyemizin, Gençlik Spor İl Müdürlüğümüzün ve
Özel yüzme havuzların dışında suya girmeyin. Çok iyi yüzme bilen insanlar dahi barajlarda
boğulabiliyor. İşte atlıyor tepe üzeri ya da ayak üzeri orada bir kaya
olabiliyor. Ona çarpabiliyor. Sonuçta barajın içerisini göremiyorsunuz. Veya tabanında
bir mil oluyor. Bu mile saplanıyor, çıkamıyor. Bu boğulmanın 4 ile 5 dakika zamanı
var. Aslında 3 dakikadan sonra beyin ölümü gerçekleşiyor. 4 dakikada zaten
bilinç kaybı ve beyin ölümü oluyor. En yakın ulaştığımız Kılavuzlu Köprüsü
orası oluyor zaten 3 dakikada ekibimiz buradan malzemelerini toplayıp ancak
çıkabiliyor. Olay yerine varıncaya kadar o kişi zaten çoktan ölmüş oluyor. Biz,
cesedini çıkarıyoruz. 2007'den bu yana 150'ye yakın sudan bulma vakasında
müdahale ettik; biz daha canlı çıkartamadık. Vatandaşlarımızın kesinlikle çok
dikkatli olmasını istiyorum. Bu yaz aylarında çocuklarımıza sahip çıkalım. Onları
uyaralım: Asla barajda suya girmeyin, orada riskli yerlerde balık tutmayın,
diye uyaralım. Ailelerimizin bu konuda kendi ve çocuklarının sağlığı için
hassas davranmalarını istiyorum. (RÖPORTAJ:
KENAN ONARAN)
YORUMLAR