1968 yılında siyasete başlayan Sezal siyasetteki
anılarını ve unutamadıklarını Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesine anlattı. Sezal,
“Amerika’nın Adana konsolosu vardı ve Kahramanmaraş’a ayda bir gelirdi. Bir gün
bize ‘ya siz enteresan insansınız seçimi nasıl kazandınız’ diye sordu. Bende;
‘Washington’nun belediye başkanının Cumhuriyetçi mi, demokrat mı olduğunu
bilmem, siz Kahramanmaraş’ın hesabını mı yapıyorsunuz’ dedim. ‘biz yaparız’
dedi. Sonra ‘siz enteresan bir insansınız size Amerika’ya davet edeceğiz’ dedi.
Havaalanına vardım ki; Refah Partili tüm belediye başkanları oradaydı. Biz
Amerika’ya gittiğimizde 28 Şubat süreci yaşandı. Yani bu süreçte bize
Amerika’da tutmuşlardı diye düşünüyorum.
Lise yıllarımda barış gönüllüsü olarak Kahramanmaraş’ta
Amerikalı iki İngilizce öğretmeni vardı. Bunlar hafta sonları tüm ilçeleri ve
köyleri gezerdi. Bugün daha iyi anlıyorum kentin etnik yapısını çıkarmışlar ve
hala oynuyorlar” Dedi.
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın siyasete başlama
serüvenini de anlatan Sezal; “ Belediye başkanlığı adaylığımda meclis üyesi
arıyorum, bir tane mühendisimiz yok, bir tane mimarımız yok, bir tane
avukatımız yok. Hakyol Vakfına gittim, bana bir inşaat mühendisi, bir de mimar
verin dedim ve iki kişi verdiler. Veysi Bey’in babası Rahmetli Kenan Kaynak’ın
yanına gittim ve yeni mezun olan Veysi Bey’i istedim. Kenan Bey’de ‘seni kurban
verdik, onu da mı vereceğiz’ dedi. Bende; ‘eğer bu davaysa vereceksin’ dedim ve
aldım. Veysi Bey’de o dönem çok iyi Belediye Başkan Yardımcılığı ve Belediye
Başkanvekilliği yaptı.” Diye konuştu
Siyaset tarihi boyunca çok ısrar etmeleri karşısında tek
bir hediye kabul etmek zorunda kaldığını da belirten Sezal siyasetle
uğraşanlara da mesaj gönderdi; “sakın kul hakkı yemeyin, birine bir tokat
atarsınız ama cenazesine gelir helalleşir. Fakat bir milyon insanla
helalleşemezsiniz”
Siyasetin duayen ismi eski Belediye Başkanı ve
Milletvekili Ali Sezal Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesine 49 yıllık siyasi
tecrübelerinden kesitler sundu. Sezal yeni dönem milletvekilliğin çok kolay
olduğunu 300-500 oyla seçilme kaygısı yerine listeye girme kaygısı taşıdıklarını
belirtti.
Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Mesut Tuğrul eski belediye Başkanı ve Milletvekili Ali Sezal’la dev röportaj
yaptı. Kamuoyunda açık sözlülüğüyle bilinen Sezal soruları bir birinden ilginç
ve anlamlı cevaplar verdi.
Sezal, siyasi hayatı boyunca tek bir hediye kabul etmek
zorunda kaldığını söyledi. Veysi Kaynak’ın Başbakan Yardımcılığı koltuğuna
gelmesini ‘bir babanın evladı bakan olmuş’ gibi sevindiğini belirtti.
Fetullahçılar için 25-30 yıl önce söylediği ‘Bunlar Zeytin Gavurundan da beter’
sözünden bugün nasıl haklı çıktığını anlattı.
İşte siyasetin duayen ismi ile gerçekleştirilen dev
röportajın ayrıntıları;
Ali Sezal şuan ne
iş yapıyor?
Artık yaşımız 70 oldu, haber dinliyorum, arkadaşlarımızı,
eşimizi dostumuzu ziyaret ediyorum. Güzel şeyler olursa seviniyorum, kötü
şeyler olursa üzülüyorum. Memleketin bekası için dua ediyorum.
Bir kitap yazmayı
düşünmediniz mi?
Maalesef o benim bir eksiiğim. Şimdiye kadar notta
tutmadım. Belki şimdiye kadar Kahramanmaraş siyaset tarihinde en çok siyaset
hatırası olan biri benim. Ama bunu bir eksiklik olarak görüyorum. Keşke, 1 Mart
teskeresini, 28 Şubat’ta Amerika’ya davet edip orada tutmalarını, İsrail
Parlamentosuna beni almamalarını o dönemlerde not alsaydım bir kitap
yazabilirdim ama şimdi yazmaya kalksam aradan yıllar geçmiş ve bazı şeyler
eksik kalacak.
Amerika maceranız
neydi?
Amerika’nın Adana konsolosu vardı ve Kahramanmaraş’a ayda
bir gelirdi. Bir gün bize ‘ya siz enteresan insansınız seçimi nasıl kazandınız’
diye sordu. Bende; ‘Washington’nun belediye başkanının Cumhuriyetçi mi, Demokrat
mı olduğunu bilmem, siz Kahramanmaraş’ın hesabını mı yapıyorsunuz’ dedim. ‘biz
yaparız’ dedi. Sonra ‘siz enteresan bir insansınız sizi Amerika’ya davet
edeceğiz’ dedi. Havaalanına vardım ki; Refah Partili tüm belediye başkanları
oradaydı. Biz Amerika’ya gittiğimizde 28 Şubat süreci yaşandı. Yani bu süreçte
bize Amerika’da tutmuşlardı diye düşünüyorum.
Ben lise talebesiyken burada barış gönüllüsü iki
Amerikalı İngilizce öğretmeni vardı. Her cumartesi Pazar günleri ilçeleri ve
köyleri gezerdi. Şimdi düşünüyorum, o dönem ilin etnik yapısını çıkarmışlar ve
bugün hala bu konularla oynuyorlar.
Benim Belediye Başkanı iken Samsun Kapalı Spor salonunda
bir konuşmam vardı ve o konuşmanın hala arkasındayım; yaklaşık 27 yıl önce
dedimki; ‘Amerika’dan dost olmaz ve bizi de Avrupa Birliğine almazlar.’ Hala
aynı görüşteyim.
Geçen aylarda beldede yaşayan bir arkadaşımız geldi.
25-30 yıl önce belde ziyaretinde bana Fötü’yü sorduğunda verdiğim cevabın bugün
ne kadar doğru olduğunu söyledi. O ziyarette demişim ki; ‘burada Zeytin
gavurları vardı, sizlerle beraber yediler, içtiler, yattılar fakat Fransızlar
gelince onlarla beraber oldular. Fetö bunlardan daha beter’ demişim.
Bunun görülmesi lazımdı, eksikliğimiz bu. Adamlar iyi
teslim almışlar, askeriye hakim, adliyeye hakim, polise hakim. Bu noktaya nasıl
geldi? Nasıl getirildi? Bu bir adamın işi değil, bu büyük bir aklın koordineli
bir çalışmanın ürünüdür. Kendi kendime soruyorum; ey hükümetler uyudunuz mu? Uyutmuşlar.
Benimde içinde bulunduğu 157 Refah kökenli milletvekilleri 2007 seçimlerinde
gitti, kendim için söylemiyorum ama içlerinde çok başarılı arkadaşlar vardı.
Yerine kim geldi; Fetöcüler geldi. Bunun görülmesi lazımdı. Ak Partiden ilk milletvekili olduğumda Parti
grubu beni İçişleri Komisyon Başkanı olarak belirlemişler. Sonra bir haber
geldi; ‘abim çekilsin’ bizde çekildik. Yerine gelen büyük ihtimalle Fetöcüydü.
O dönemde bunu görenler temizlendi.
Bizde bir ideoloji vardı; 30 yıl önce daha sağlam bakıyordum,
daha sağlamdım. Şimdi her şey dejenere oldu. Biz ‘kim gelirse daha çok oy
alırız, kim gelirse daha çok başarılı oluruz’ diye düşünüyorduk. Şimdi ‘nasıl
olurda listeye girerim’ kavgası var, kim başarılı olur kavgası yok. O da
partiye liyakati kaybettirir ve partiyi dejenerasyona sokar. Bunlar her
gelişmiş partinin gelişmiş şirketlerin başına gelecek bir olay, büyüdükçe
kurtlar çoğalır.
Bugün kentin en
büyük sorunu olarak neyi görüyorsunuz?
Kentin sorunu çok ama bu Belediye Başkanlarından çok yeni
yapılanmanın getirdiği problemleridir. Şimdi sen Kahramanmaraş Belediye
Başkanına getirir köy hizmetlerini, dairelerini teslim eder, sonra da ‘en
ücradaki bir köyün en ücradaki bir obasına bak’ dersen bunun teşkilatlanması
kolay olmaz, kısa bir sürede de olmaz. Şimdi belediyenin büyük bir proje yapıp
israfı kesip ana konulardan başlaması lazım. Öncelikle adam açsa önce ekmek
verilir, baklava yemenin bir anlamı yok.
Önce trafiğin düzenlenmesi lazım, ileriye iyi bakmak lazım, ana projelerden
başlamak lazım. Park bahçeler çok iyi gençliğe lazım ama parka gidecek yolu da
yapmazsan park bahçe de bir işe yaramaz.
Birde ekibini güzel kurmak zorundasın, bir Belediye
Başkanı Kahramanmaraş’ın tüm köylerini ovalarını gezmeye kalksa süresi yetmez.
İyi bir ekip kurup hesabını soracaksın. Eğer ekibin senden korkmazsa başarılı
olamazsın. Ekip için de ‘devlete kapağı atayım 30 yıl geçer’ derse bu olmaz,
çalıştırman lazım.
Eskiye nazaran
Bugün Ak Parti içinde daha mı çok birlik ve beraberlik var?
Bu tamamen güçten kaynaklanıyor. Öncelikle bu bir iftihar
vesilesidir, önce Mahir Bey’in Bakan olması, ardından Kahramanmaraş siyaset
tarihinde en büyük mevki Başbakan Yardımcılığı olması, diğerlerinin
cumhurbaşkanına, başbakana ulaşmaları daha kolay oluyor. Onun içinde daha
düzgün durmak mecburiyetindeler.
Vekillik döneminde
maddi olarak nasıl bir yol izlediniz?
Ben hiçbir hediyeyi kabul etmedim. Siyaset boyunca tek
bir hediye aldım. Belediye Başkanlığından istifa ettiğim gün ilimizin
altyapısını yaptırdığın firmanın genel müdürü gelerek bana bir hediye uzattı.
Bende; ‘benim hediye almadığımı bilmiyor musun’ dedim. O da bana; ‘siz belediye
başkanlığından istifa ettiniz, firma olarak sizden bir şey isteme lüksümüz
olamaz. Onun için bu hediyeyi kabul edin’ dedi. Israr edince bende almak
zorunda kaldım ve siyaset tarihinde ilk ve tek hediyem bir saat oldu. Çok
zengin değilim ama para sıkıntım da olmadı. Kendi yağımızda kavrulup gidiyoruz.
Eski
milletvekilliği ile bu dönem milletvekilliği arasında ne fark var?
Şimdiki dönemlerde halka hesap vermek zorunda
kalmıyorsun. Listeye kim girerse o milletvekili oluyor. Listeyi genel merkez
yapıyor. Yeni yasada dar bölge sistemi gelebilir. Bir milletvekili dar bölge
sisteminde bu kadar rahat olmaz. Genel Merkez tanınmayan başarısız birini aday
gösterirse karşıdaki aday daha çok oy alır ve milletvekili çıkar. Dar bölge
sisteminin gelmesi de bence gerekli.
Kahramanmaraş’ta
1968 yılından beri siyasetin içerisindesiniz. Bir ağabey neden oluşturulamadı?
Bir sürü abi var, ama istemiyorlar. Hacı Ali Özal Anap
kökenli ve şuan Ak Partide, Ahmet Uncu Doğru Yol Partili. Toplayıp ta görüşünüz
nedir’ diye sorulursa herkes doğruyu söyler. Birde şehir büyüdü, ben lise
talebesiyken ilimizin nüfusu 44 bindi ve şuan da 600 binin üzerinde. O dönemde
büyüğe saygı da vardı, şimdi o saygı kalmadı. Toplum değişti, gençler büyüklere
karşı saygısız olmaya başladı.
Abi olmak kolay bir iş değil, şuan kendi nefsime
konuşuyorum, bütün partililerden gerekli saygıyı görüyorum ama eski siyasileri
toplayıp ta ‘bizim eksiğimiz nerede, neler yapabiliriz, bize tavsiyeleriniz var
mı?’ diye sorulsa belki biraz daha faydalı olabiliriz
Veysi Kaynak
siyasete sizinle başladı ve bugün Başbakan Yardımcısı, nasıl bir duygu?
Veysi Bey; ‘Babam öldü, bundan sonra babamın yerinde sen
varsın’ der. Belediye başkanlığı adaylığımda meclis üyesi arıyorum, bir tane
mühendisimiz yok, bir tane mimarımız yok, bir tane avukatımız yok. Bende Kemal
Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli ile aynı okuldan aynı dönem iktisat
fakültesinden mezun oldum. Ama ilk adaylığımda belediyeye sadece su parası
yatırmak için gitmişimdir ve belediyeciliği de bilmiyordum. Hakyol Vakfına
gittim, bana bir inşaat mühendisi, bir de mimar verin dedim ve iki kişi
verdiler. Veysi Bey’in babası Rahmetli Kenan Kaynak’ın yanına gittim ve yeni
mezun olan Veysi Bey’i istedim. Kenan Bey’de ‘seni kurban verdik, onu da mı
vereceğiz’ dedi. Bende; ‘eğer bu davaysa vereceksin’ dedim ve aldım. Veysi
Bey’de o dönem çok iyi Belediye Başkan Yardımcılığı ve Belediye Başkanvekilliği
yaptı.
İlk belediyeyi kazandığımızda belediye meclisi 31 kişiydi
13’ü refah partili kalanı muhalifti. Ama o dönemde Doğruyol, Anavatan MHP
meclis üyeleri her zorluklarda destek çıktılar. Tartıştığımız dönemlerde de
dosyayı önlerine koydum; ‘bu proje yanlışsa doğrusunu getirin’ dedim. Şuan
minnetlerimi söylüyorum buraya geldiysem onların sayesinde geldim.
Veysi Bey’in bu
noktaya gelmesini nasıl karşılıyorsunuz?
Veysi Bey zeki bir insan, unutmaz, muhakemesini iyi
yapar. Milletvekilliği yaptı, bakan yardımcılığı yaptı, konulara vakıf oldu.
Partide de sağlam adamlara ihtiyaç var, baktılar maziden, babasından dedesinden
sağlam bir nesil ve Tayyip Bey yaptı. İnşallah daha başarılı olur, iftihar vesilemiz
olur. Veysi Bey’in yaptığı her başarılı icraat bizlere gurur verir, ilimize de
gurur verir. Bizim de vaktinde böyle bir kişiye abilik yapmak bizim için de
gurur meselesidir, evladın bakan olmuş gibi bir şey.
1989 seçimlerinde
belediye başkanlığı imkanlarıyla bugünkü imkanları nasıl değerlendirirsiniz?
Bugünkü imkanları bilmiyorum ama şu var; bütün valilerle
bir ikisi hariç hepsiyle kavgalıydık. Çünkü onlar iktidarın valileriydi biz
muhalefettik. Göreve başladığımda 3 aylık memurun maaşı içerdeydi ve üç senelik
te borcu vardı. İlk dönem başkanlığını bitirdiğimde 5 kuruş borcum kalmamıştı,
şehrin de altyapısı başlamıştı. Bütün çevre yollarını ben açmıştım, ara
yollarını da ben açtım, Abdulhamithan Camiinin oradan inen yolu ben açtım. Şuan
bütçe durumlarını bilmiyorum. Ama bir Vali’ye gittiğinizde, bir Genel Müdürü
gittiğinizde bir belediye başkanı ayakta karşılanıyor. O dönem bizim giderek
yapamadıklarımız bugün bir telefonla yapılabiliniyor. O da iktidar olmanın bir
avantajıdır.
Ak Parti İl
Başkanlığının yönetimini nasıl bulunuyorsunuz?
Arkadaşlarımız iyi niyetle çalışıyor. Ahmet Özdemir’de
hukukçu olmanın da avantajıyla, birleştirici, ve saygılı bir şekilde görev
yapıyor. Ailecek te sağlam bir kökenden geliyor ve inşallah başarıları daim
olur. Elimden geldiği kadar toplantılarına katılmaya gayret gösteriyorum. Halk
bir defa Tayyip Bey’i çok seviyor. Bu bir avantaj, oy kaygısı yok. Önceden
300-500’le seçim kazanıyorduk.
1989 yılında ilk
belediye başkanı olduğunuzdaki Maraş hayaliniz bugün o hayalinizin neresinde?
O günlü bugün arasında çok fark var. O dönemde şehrin
içme suyu yoktu, hem Karasu hem Ayvalı içme suyu sorununu kurtardı. Bizim
Gaziantep, Kayseri, Malatya ile rekabet etmemiz lazım. Bakanımız oldu, Başbakan
Yardımcımız var ve çevre illeri yakalamamız lazım. Kayseri bizim önümüzde çünkü
Cumhurbaşkanı çıkarttı her dönem bakanları var. Ama bu kentlerle rekabet
etmemiz lazım.
Siyasette
emeklilik var mı? ‘Bir kez bulaşırsın bir daha bırakamazsın’ sözü doğru mu?
Ben çocukken Beşiktaşlıydım şimdi maç izlemiyorum ama
TV’den Beşiktaş’ın fikstürü geçerken ne yapmış diye bakarım, bu bir
hastalıktır. Türk Sanat Müziği olsa Fuzuli’den bir şiir okunsa arabayı durdurup
dinlerim. O zaman barajlar yoktu, göletler yoktu ben ziraatçıydım ve her gün
hava durumuna bakardım şimdi de tarlaları bıraktım ve yine her gün hava
durumuna bakıyorum. Siyasette böyle bir şey
Parlamenter
sistemde 10 yıl vekillik yaptınız şimdi sistem değişiyor gerekli mi?
Sistemin değişikliğine ihtiyaç var. Bir kanunun
parlementodan çıkması aylar alıyor. Tayyip Erdoğan’ın şuan buna ihtiyacı yok
ama ilerisi için buna ihtiyaç yok. İleride gelen biri başbakanla ters düştü,
sözünü dinlemedi olayı olmaz. Ama bir nokta var gelen iktidarların çok iyi
tarafsız akil heyet yani istişare heyeti kurması gerekir. Eski siyasetçilerden
oluşan bir istişare heyeti kurulması gerekir.
Hangi partiden olursa olsun hepsi benim kardeşimdir.
Bugün baktığınız zaman bu memlekette her şey gelip geçici, Demirel geldi,
Ecevit geldi, Özal geldi hepsi gitti, herkes gidecek. Siyasi kardeşlerimiz de
böyle düşünecek. Kul hakkı kesinlikle yemeyin, bir kişiye tokat attığınızda
cenazenize gelir helallik verir, ama bir milyon Maraşlı ile helalleşemezsiniz.
YORUMLAR