Duruş bozuklukları ile karıştırılabilen skolyoz doğru bir şekilde teşhis edilerek uygun tedavi planlandığında başarılı sonuçlar alınabiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Omurga Sağlığı Merkezi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yetkin Söyüncü, skolyoz hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
Skolyoz
tanımlayıcı bir terimdir, teşhis değildir
Okul çağındaki çocukların yüzde 2-3’ünü etkileyen skolyoz
hastalarının yüzde 80’inden fazlasında belirgin bir sebep bulunmamaktadır.
Hastalık sıklıkla 10-15 yaş arası kız çocuklarında görülür. Bu tür vakalar ve bu
durumdaki hastalığa “idiyopatik skolyoz” yani “sebebi belli olmayan skolyoz” denilmektedir.
İdiyopatik skolyozda genetik yatkınlık söz konusu olabilir. Yapılan
araştırmalarda, skolyozdan sorumlu olan bir genin henüz bildirilmediğinin altı
çizilmektedir.
Spor skolyoza
neden olmaz!
İdiyopatik skolyoz; 0-3 yaş için “infantil‘’, 4-10 yaş için
“jüvenil”, 11-18 yaş için ‘’adölesan’’ ve 18 yaş üzeri için “erişkin” olarak
adlandırılır. Omurga deformitesine yol açtığı bilinen diğer sık durumlar ise doğumsal
omurga anomalileri ve nörolojik bozukluklardır. Bu şekilde bir hastalıkla
dünyaya gelen veya doğduktan sonra tanı alan çocukların da skolyoz açısından
araştırılması önemlidir. Skolyoz, ağır kitap ve çanta taşımaktan, sportif
faaliyetlerde bulunmaktan, uyuma/ayakta duruş pozisyonlarından, kalsiyum
alımının yetersizliğinden veya hafif alt ekstremite uzunluk eşitsizliklerinden kaynaklanan
bir sağlık sorunu değildir. Ancak erken yaşta ve yoğun olarak bale ve jimnastik
yapan çocuklarda skolyozun biraz daha fazla görüldüğüne dair bazı yayınlar bulunmaktadır.
Bunun yanında, skolyoz yanlış yapılan hareketler nedeniyle de ortaya çıkmaz ve oluşmasını
engellemek de söz konusu değildir.
Küçük eğrilikler
gözden kaçabilir
Dikkatli bir şekilde sırt muayenesi yapıldığında skolyoz
tanısı rahatlıkla konulabilir. Ancak eğer muayene sırasında skolyoz
araştırılmıyorsa küçük eğrilikler gözden kaçabilir. Kıyafetler çocuğun üzerinde
asimetrik şekilde durabilir. Örneğin pantolonun bir bacağı daha uzun olabilir
ya da etek belde dengeli durmayabilir. Bir kürek kemiği daha yukarıda olabilir.
Anne ve babalar ya da çocuğun arkadaşları ile öğretmenleri çoğu zaman bu
eğrilikleri fark edebilir.
Muayene esnasında
skolyoz anlaşılabiliyor
Skolyoz olup olmadığı hastanın sırt muayenesinde belirlenir.
Muayene, hastanın kolları yanda ayakta durur pozisyonda yapılır. Omurganın
eğriliklerine, omuz yükseklik farkına, bel çizgisi asimetrisine, bir kalçanın
diğerine göre daha yüksek olup olmadığına veya herhangi bir gövde kayması
görülüp görülmediğine bakılır. Hasta öne eğildiğinde sırt için kaburgada
çıkıntı, bel için böğürde çıkıntı aranarak rotasyonel açıdan skolyoz değerlendirilir.
Uzman doktor tarafından yapılan muayene ve röntgen incelemeleri, gerekirse MR
görüntülemesi sonrasında omurgadaki eğriliğin derecesi ve beraberinde eşlik
eden başka omurga ve omurilik problemlerinin olup olmadığı saptanarak, hasta
uygun bir tedavi planına dahil edilir.
Skolyoz tedavisi 3
aşamadan oluşur
Başarılı bir tedavi için hastalığın erken tedavisi
önemlidir. Skolyoz tanısı konulmuş çocuklarda tedavi seçenekleri başlıca
gözlem, korse kullanma ve ameliyat şeklinde gerçekleşir. Skolyoz tanısı
konulmuş hastaların takibi ihmal edilmemelidir. Adolesan skolyozlu hastalarda
büyüme esnasında düşük açılı ölçümleri olan eğiklikler ve büyüme durduktan
sonra orta açılı ölçümleri olan eğiklikler (< 40-45 derece) ile erişkinlerde,
hafif semptomları olan ve büyük eğiklikleri olmayan hastalar için gözlem ve
fizik tedavi uygundur.
Eğrilik düzeltilir
ya da ilerlemesi engellenir
Cerrahi tedavi, genellikle 50 dereceden büyük olan eğriliklerde
adolesan ve erişkin hastalar için uygundur. Daha düşük açılarda cerrahi,
hastanın eğikliğin görünüşünden rahatsızsa veya erişkin hastada belirtiler skolyoz
ile ilişkiliyse uygulanabilir. Cerrahi tedavide amaç; eğriliğin düzeltilmesi ve
eğri ilerlemesinin önlenmesidir. Bu; genellikle omurga üzerine yerleştirilen implantlara
bağlanan metal çubuklar ile sağlanır.
Göğüs kafesini
daraltabilir
Omurgadaki şekil bozukluğu, eğriliğin derecesi miktarınca
kaburgalar ve göğüs kafesinin şeklini etkilediği gibi göğüs kafesi hacmini de
daraltabilir. Özellikle büyüme çağındaki çocuklarda göğüs kafesi hacminin
ileri derecede daralması akciğerlerin gelişimini olumsuz yönde etkiler. Bu
durum solunum yetersizliğine neden olabilir ve nadiren de olsa yaşamsal
fonksiyonları tehdit eder. Bu sebeple tedavi gerektiren durumlarda skolyoz
tedavisinin uygulanmaması veya ertelenmesi hayati açıdan risk arz edebilecek
sonuçlar doğurabilir. Manipulasyon, elektrik stimülasyonu, besinlerle destek
tedavisi veya skolyoz için spesifik olmayan egzersiz tedavilerinin, hastalığın
ilerlemesini durdurmaya faydası olduğuna dair bilimsel kanıtlar yeterli
değildir.
YORUMLAR