Koronavirüs nedeniyle evlerde geçirilen zaman uzadı.
Doğal olarak sosyal medyada geçirilen zaman da arttı.
Sosyal ağlardaki duygusal etkileşim çok güçlü
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve
Gazetecilik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, sosyal medyadaki
duygusal bulaşmaya dikkat çekerek şunları söyledi:
“Yapılan deneysel ve sosyolojik araştırmalarda sosyal
medyada duygusal bulaşmadan bahsediliyor. Buna göre kişilerin sosyal ağlarında
paylaştıkları gönderilerin arkadaşları ve arkadaşlarının arkadaşlarını etkileme
gücü oldukça yüksek. Üç dereceye kadar etki yükselirken dördüncü seviyede
etkileme gücü azalıyor. Tıpkı virüs gibi duygular da enformasyonel olarak
sosyal ağlarda yayılıp insanları derinden etkiliyor. Olumsuz duyguları içeren
sayısız paylaşımın küresel çevrimiçi ağlardaki yayılım gücü düşünüldüğünde
duygusal felaketler kaçınılmaz oluyor.”
Sosyal medya
okuryazarlığı önemli
Koronavirüs hakkında panik, korku, hatta nefret
söylemlerini içeren enformasyonların hızla sosyal medyada yayıldığını belirten
Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Sosyal medyadaki bilgi kirliliğinin
yayılımını azaltmanın ilk aşaması farkındalık yaratmakla sağlanabilir.
Biliniyor ki eğitimin ilk aşaması dikkattir. Dikkat sağlanmadıkça ne
anlatırsanız anlatın karşınızdaki onu almayacaktır. Tam da bu noktada sosyal
medya okuryazarlığının önemi gündeme geliyor” dedi.
Sosyal medya
bilinçli kullanılmalı!
İnternet vatandaşlığı anlayışının geliştiğine dikkat
çeken Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal sosyal medya okuryazarlığı müfredatı
oluşturularak eğitiminin verilmesi gerektiğini vurguluyor. Ünal, “Toplumsal
olaylar, siyasi, ekonomik ve biyolojik olayların dünya genelinde yaşandığı bir
dönemde nefret söylemi, doğruluğu teyit edilmeden yapılan bilgi paylaşımları,
troll hesaplardan yayılan kötü niyetli enformasyonların önüne geçmek için
sosyal medya okuryazarlığı becerisinin kazanılması gerekiyor. Koronavirüs
hakkında yayılan, doğruluğu kanıtlanmamış pek çok bilginin beğenilerek
paylaşılması, sosyal medyanın bilinçli kullanılması gerekliliğini gösteriyor. Sosyal
medya okuryazarlığı eğitimlerinin gerek uzaktan eğitim programlarında gerekse
örgün eğitimde okullarda okutulması ve sosyal medya uzmanları tarafından halkı
bilinçlendirmeye yönelik hızlandırılmış modüller ile seminerlerin verilmesi
oldukça önemli” dedi.
Sosyal medyada
Koronavirüs paylaşımları dikkat çekiyor
Sosyal medya üzerinden Koronavirüs hakkında yoğun
paylaşımlarında bulunan ülkelere dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun
Ünal, şunları söyledi: “Dünya geneline baktığımızda yapılan araştırmalar Koronavirüs
ile ilgili en çok sosyal medya paylaşımında bulunan ülkelerin başında, birinci
sırada Japonya (%23.12), ikinci sırada Amerika (%22,53), üçüncü sırada ise
Güney Kore’nin (%3,52) geldiğini gösteriyor. Türkiye ilk 10 sırada yer
almamakla birlikte dünya genelinde %2,20 oranında bilgi paylaşımında bulunduğu
söyleniyor. Çin’in Wuhan kentinde ilk vakanın görülmesi ardından hızla yayılan
Koronavirüs ile ölü sayısı artışının paniğe yol açması sosyal medya ağlarına
yansıyarak dünya genelini etkisi altına aldı. Özellikle ölüm oranının fazla
olduğu ülkelerde sosyal medya paylaşım oranlarının da yüksek oluşu ölüm
korkusunun yayılımını arttırdı. Bu noktada alınacak tedbirler ile ilgili resmi
kuruluşlar ile uzmanların paylaştıkları enformasyonel içeriklerin ikinci planda
kalması söz konusu oluyor. Çünkü olumsuz içeriklerin olumlu içeriklere göre
etki ve yayılım gücü fazladır. Alınacak tedbirler konusuna konsantre olmamız
şart.”
Olumsuz içerikleri
paylaşmayı azaltalım
Aile içinde yaşanan panik havasını aza indirgemek ve
özellikle çocukların güvenini kırmamak adına sosyal medyayı bilinçli kullanmanın
önemine değinen Aylin Tutgun Ünal, “Vatandaşlar olarak olumsuz içerikleri
paylaşmayı azaltabiliriz. Sağlık Bakanlığından, uzman doktorlardan ve devlet
kuruluşlarından hastalık ve tedbirleri ile ilgili, çalışma düzeni ve yaşam
koşulları ile ilgili verilen bilgileri takip edebiliriz. Diğer yandan, sosyal
medya ağlarında dolaşan bilgilerin doğruluğunun teyit edilmemiş olabileceğini
düşünüp paylaşmamaya özen göstermeliyiz. Özellikle trol hesaplar oluşturularak
başka ülkelerde gerçekleşen olayların ülkemizde gerçekleşiyor gibi
gösterilmesi, asılsız haberlerin oluşturulması için çabaların olması sosyal
medya ortamında dolaşan veya birileri tarafından gönderilen iletilerin
defalarca sorgulanmasını gerektiriyor” dedi.
Sosyal medya
haberciliğine dikkat!
Haber ajanslarının da sosyal medya haberciliği konusunda
dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Instagram,
Twitter ve YouTube gibi platformlarda genç kuşakların yoğun olduğu, sosyal
medyayı aktif kullandıkları ve sosyal medyanın topluluk oluşturma gücünden
yararlandıkları düşünüldüğünde panik duygusundan ziyade birlik ve beraberlik
duygusuna yönelik paylaşımlar ile genç kuşağın desteğinden yararlanılabilir. Bu
yönde haber ajansları, devlet kuruluşları ve konuyla ilgili uzman kişilerin
sosyal medya paylaşımlarını düzenleyerek alınacak tedbirler konusunda genç
kuşağı işe katması faydalı olacaktır. Korku yayılımını azaltmada bireysel çaba
içinde olmalıyız ki dünya genelinde 275 milyonun üzerinde Koronavirüs ile
ilgili paylaşımın çevrimiçi ağlarda dolaştığı bildiriliyor. Sosyal medyanın
toplumu ve bireyi etki gücü düşünüldüğünde, faydalı bilgilerin yayılımını
arttırabilmek ve panik, korku gibi duyguları azaltabilmek için bireysel olarak
yaptığımız paylaşımlar ve yorumlarda daha bilinçli ve kontrollü olmalıyız”
dedi.
Sosyal medyada da
sosyal mesafe kuralı
Sosyal mesafe kuralını sosyal medyaya da uygulamamız
gerektiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Sosyal medya
ağımızdaki kişilerin paylaşımlarına karşı da mesafeli olarak bu süreci
atlatabiliriz. Sosyal ağımızda yer alan arkadaşlarımızın ve onların
arkadaşlarının iletilerine karşı mesafeli durduğumuzda sosyal ağların üç
dereceye kadar olan yüksek etki gücünden korunabiliriz, bunun yanında resmi
kurumlar ile önleyici çalışmalar yapan uzmanların hesaplarına ise mesafemizi
azaltabiliriz” dedi.
YORUMLAR