Çok değil bundan 10 yıl öncesine kadar
yazın geldiğini anlamanın işaretlerinden biri şaşalı pelerinleri, süslü fesleri
ve asalarıyla sokaklarda gururla gezen sünnet çocuklarıydı. Sünnet
kıyafetlerini kuşanıp akraba ziyaretlerine giden çocuklar, okulların
kapandığının, yaz tatilinin başladığının ve düğün sezonun açıldığının habercisi
idi.
Evet, belki aileler eskisi kadar sünnet
düğünü davetiyesi almıyor ama bu durum kültürümüzün en özel geleneklerinden
birinin devam etmediği anlamına da gelmiyor.
Tarihi Osmanlı’ya kadar uzanan sünnet
ritüellerinin zaman içinde değişim geçirdiğini, ailelerin özellikle törenlerle
ilgili tutumunun farklılaştığını anlatan Türkiye’nin ilk sünnet sarayının
kurucusu Kemal Özkan’ın ikinci kuşak temsilcisi, üroloji uzmanı Doç. Dr. Levend
Özkan bebeklik çağında yapılan sünnetler nedeniyle düğün kültürünün de azaldığının
altını çiziyor.
Şimdiye kadar 120 bini aşkın çoğu
sünnet eden Kemal Özkan’ın kurduğu Sünnet Sarayı ile babasının hatırasını
yaşatan Doç. Dr. Levend Özkan, “Kanuni’nin Kağıthane’deki Sadabad Sarayı At
Meydanı’nda oğulları şehzade Mehmet, Mustafa ve Selim’e yaptığı ve üç hafta
devam eden Sünnet düğünleri geleneğimizin ne kadar köklü olduğunun bir
göstergesi” diyor.
Sünnetin
de yaşı var…
Sünnet sezonunun açılması ile ailelere
sağlıklı sünnet konusunda da tavsiyelerde bulunan Doç. Dr. Levend Özkan, “Aslında
sağlıklı sünnet olma yaşı diye bir kavram yok. Ancak yapılmasını önermediğimiz
dönemler var. Sünnetin zamanlamasına çocuğun fiziksel ve tıbbi durumu, ailenin
görüşü ve doktorun tecrübesi esas alınarak karar verilir. Son yıllarda bebek sünnetlerinde artış görüyoruz. Ben
çok sık bebek sünneti yapan bir doktor olarak doğar doğmaz yapılmasını doğru
bulmuyorum. Çocuğun bilinçsiz ancak hareketli olduğu dönemler de hem çocuk hem de
aile için çok zor oluyor. Özellikle 3 ila 4 yaşında, çevreyi tamamen
algılayabilen ancak mantık ve sosyal anlayışın tam oturmadığı bir dönemde
çocuğa sünnet işlemini anlatmak neredeyse imkansızdır. Bu yaş döneminde, genel
anestezi altında olsa bile çocuklarda sünnet sonrası huy ve davranış
değişiklikleri görülebilir. Altı yaşından büyük ve adölesan (buluğ) çağına
gelmemiş çocuklar bu konuda deneyimi olan kişiler tarafından uygun bir
hazırlıkla, herhangi bir olumsuzluk veya travma yaşanmadan güvenle sünnet
edilebilir. Sonuç olarak bizim ailelere önerdiğimiz sünnet zamanı yeni doğan
harici bebeklik veya 7-8 yaş dönemidir” dedi.
Sünnetin tecrübeli birinin yapması gereken bir cerrahi
işlem olduğunu anlatan Özkan, “Küçük bir operasyon gibi gözükse de aslında çok
önemlidir. Lokal anestezi altında yapıldığında tecrübe ve bilgi çok daha önem
kazanır. Sünnet komplikasyonları arasında en sık gördüğümüz şeyler küçük
estetik kusurlardır. Derinin düzgün alınmaması gibi kozmetik komplikasyonlar
nadir değildir. Belli bir yüzdede işlem sonrası kanama görülebilir. Her cerrahi
işlemde olduğu gibi enfeksiyon görünme olasılığı mevcut olsa da ciddi
enfeksiyon çok nadirdir. Daha ciddi problemler olarak ise derinin kısa
bırakılması, organ yaralanması hatta çok ileriki durumlarda penis kaybı sayılabilir”
dedi.
Estetik sünnet var
mı?
Estetik sünnet diye bir uygulama olmadığını anlatan
Özkan, “Sünnet farklı toplumlarda farklı şekilde uygulanır. Mesela Avrupa
ülkelerinde sünnet genellikle enfeksiyon görülen veya sünnet derisi darlığı
nedeniyle rahat idrar yapamayan bireylerde idrar kanalının ucunu açacak şekilde
yapılır. Bizim toplumumuzda bu tür sünnet pek kabul görmez. Bizde glansın
üzerini örten sünnet derisinin tamamının alınması yaygındır. Amaç sünnet
derisinin altında birikim olmaması, idrar yolunun açık olması ve tüm bunları
yaparken de çirkin bir görüntünün oluşmamasıdır. Ancak estetik sünnet diye özel
bir uygulama yoktur” dedi.
YORUMLAR